ICT MEDIA tarafından gerçekleştirilen Cloud Ankara 2024 etkinliğinde “Kamuda Cloud Uygulamalarına Yerlilik Perspektifi” konusu ele alındı. vMind’ın sponsorluğunda BTK Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen etkinlikte bulut uygulamaları, bulut veri merkezleri, sanallaştırma ve bulut teknolojilerinin siber güvenliği konuları sektör uzmanları tarafından masaya yatırıldı. Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi (CDDO) Daire Başkanı Furkan Civelek ise Kamu Bulut Bilişim Stratejisi’nin temel amaçları, Kamu’da buluta geçişe yönelik hazırlanan strateji belgesi hakkında bilgiler paylaştı.
ICT MEDIA Genel Yayın Yönetmeni Murat Pehlivan, bulut uygulamalarının bilişim teknolojilerinin gelişiminde önemli bir basamak olduğuna dikkat çekti. Etkinlikte Türkiye’nin dijital dönüşüm sürecindeki önemli adımlarından bir olan yerli bulut uygulamalarının kamuda kullanımının uzman isimlerle birlikte ele alınacağını bildiren Pehlivan, “Yerli bulut uygulamaları ülkemizin teknolojik bağımsızlığını ve veri güvenliğini sağlamada büyük bir öneme sahiptir. Kamu kurumları olarak yerli bulut çözümlerini kullanarak verilerimizi güvenli bir şekilde saklayabilir hızlı erişim imkanlarından faydalanabilir ve maliyetleri optimize edebiliriz, ama altyapılarımızın da buna uygun olması gerektiğini hepimiz biliyoruz” dedi. Türkiye’nin gerçekleştirmeye çalıştığı milli teknoloji hamlesi için bulut bilişimin önemine dikkat çeken Pehlivan şöyle devam etti: “Yerli bulut uygulamaları sayesinde hem yerli ekonomiyi desteklemiş olacağız hem de veri güvenliğimizi en üst seviyede tutmaya gayret edeceğiz. Etkinliğin kamuda bulut uygulamalarının yerleştirilmesi konusunda farkındalık yaratmada önemli bir adım olacağına inanıyorum. Hep birlikte yerli teknolojiye ve yerli çözümlere verdiğimiz değeri artırarak ülkemizin dijital geleceğini güçlendirmemiz gerekiyor. Ama bu yerlilik ve milli kavramını çok kullanıyoruz. Ancak yapacaklarımızı bu kavramların içini doldurarak gerçekleştirmemiz gerekiyor.”
Erzurumluoğlu: Bulut pazarını birlikte büyüteceğiz
vMind’ın Ankara Bölge Müdürü Gökhan Erzurumluoğlu, yaptığı açılış konuşmasında bulut sistemlerinin Türkiye ve dünyadaki yeri hakkında bilgiler verdi. IDC verilerinden örnekler sunan Erzurumluoğlu, “2024 yılında %25'lik bir büyüme söz konusu. 321,9 milyar dolara ulaşacak bulut pazarı. 2025'te işletmelerin, kurumların %70'inin buluta geçmiş olacağını ve yapay zekâyla ilgili bazı uygulamaları bulut üzerinde çalıştırmaya başlayacağını gözlemliyoruz” dedi. Bulut kullanan şirket ve kurumların %90’a yakınının çoklu cloud'u tercih ettiğini belirten Erzurumluoğlu, “Birbirimizi destekleyerek büyüteceğimiz bir bulut bilişim pazarından bahsediyoruz. Bir taraftan rekabet edeceğiz ama diğer taraftan birbirimizi destekleyerek daha yukarılara çıkmaya çalışacağız. Çünkü multi cloud olmak zorunda. Raporlara göre bir kurum her şeyini tek bir servis sağlayıcıdan, hizmet sağlayıcıdan alması çok mümkün gözükmüyor” diye konuştu. Türkiye'de bulut kullanımının hızla yaygınlaştığına dikkat çeken Erzurumluoğlu, firmaların farklı platformlar oluşturması gerektiğini kaydetti. Erzurumluoğlu şöyle devam etti: “Public cloudlar, private cloudlar, hibrit cloudlar, multi cloudlar altyapılarını oluşturması lazım. V-Mind olarak bu altyapıları yüzde 100 yerli bir şekilde oluşturmuş bir firmayız. Kullandığımız yabancı teknolojileri open stack altyapısıyla tamamen millileştirmek için çalışmalarımız devam ediyor. Bu doğrultuda hizmetlerimiz de piyasaya sürülmüş durumda. Kullanıcı sayısı da hızla artıyor. Yüzde 100 yerli bir firmayız. Yirmi yılın üzerinde bir tecrübemiz var. Bilişim 500 sıralamasında son 6 yıldır birinciliklerimiz ve ikinciliklerimiz var. Bu sene de birinci olmayı hedefliyoruz. Türkiye'nin en büyük yerli bulut hizmet sağlayıcısı firması olduğumuzu söyleyebilirim. Yıldız Teknik Üniversitesi'nde tamamen bir ARGE ofisi gibi çalışıyoruz. 3 veri merkezimiz vardı ama son dönemde 2 tane daha ekledik. 5 veri merkezine ulaştık. Bulut hizmet sağlayıcılığı veri merkeziyle ilgili belgemiz mevcut. Yüzde 90 gibi oldukça yüksek bir müşteri memnuniyeti oranımız var. 1000’in üzerindeki müşterimize Kamu'dan da hızla yeni müşteriler ilave ediyoruz.”
Yekebağcı: Mühendislerimize sahip çıkmamız gerekiyor
Türk Mühendisler Derneği Başkanı Yaşar Yekebağcı da açılışta bir konuşma gerçekleştirdi. Bulut bilişimin genel olarak bilgisayarlar ve diğer cihazlar için istendiği zaman erişilebilecek bir sanal ortam oluşturulmasını sağlayan dijital bir ortam olduğuna dikkat çeken Yekebağcı “Geleneksel yöntemde her kurum ya da şirket kendi veri merkezini kurmakta muhafaza etmekte ve bunları işlemektedir. Bu da insan kaynağı enerji, zaman ve maliyet açısından kayıplar yaşanmasına neden olmaktadır. Kamuda çok sayıda veri merkezleri yerine bulut teknolojilerine geçilmesi bu manada önemli fırsatlar doğuracaktır. Bulut teknolojisinde telefonunuz, bilgisayarınız veya tabletinizdeki depolama alanını kullanmak yerine sanal sunucularda depolanan bilgileri kullanmakta olacağız. Sanal sunucularda depolanan verilerinizi istediğiniz her yerden ve tüm cihazlardan kurumlum gerektirmeden kolaylıkla erişim sağlamanız mümkün olabilmektedir. Yani bulut depolama teknolojileri kullanıcı ve şifre bilgilerini girmek suretiyle internette sahip olunan her yerden veriye erişim imkânı sağlamaktadır. Çok büyük bir kolaylık getirmektedir” dedi. Bütün bu teknolojileri mühendislerin oluşturduğuna dikkat çeken Yekebağcı, “Mühendislerimiz ülkemiz için çok kıymetli, önemli kaynaktır. Mühendislerimizin değersizleştirilmesi ve dengi meslek gruplarının daha altında bir seviyeye getirilmesi ülkemizin teknolojik gelişiminin önünde engel olacağını düşünüyoruz. Genel olarak bakıldığında bütün gelişmiş ülkelerde ya da gelişmekte olan ülkelerde mühendislerin göçünün önü açılmaktadır. Bizim de bu manada mühendislerimize sahip çıkıp onların ülkemizde kalması için gerekli desteği göstermemiz gerektiğine inanıyorum” şeklinde konuştu.
Barut: Yazılım, milli ve stratejik bir güçtür
TOBB Yazılım Sektörü Meclis Başkanı Ertan Barut, bulut bilişimin dijitalleşmenin ana unsurlarından biri olduğuna dikkat çekti. Etkinliği düzenlediği için ICT MEDIA’ya teşekkür eden Barut, TOBB Yazılım Sektörü Meclisi hakkında bilgiler paylaştı. Barut, Türkiye'nin teknolojik bağımsızlığı ve ekonomik gücünün temel taşını yazılım sektörünün oluşturduğunu söyledi. Yazılım endüstrisinin gelişimi ve iş gücü niteliklerinin arttırılması için çalıştıklarını kaydeten Barut, “Yazılım, devletler için de vazgeçilemez milli ve stratejik bir güç konumuna geldi. Öncelikle bunun altını çizmek istiyorum” dedi. Yazılım sektörünün devlete en az yükü olan sektör olduğuna dikkat çeken Barut, şöyle devam etti: “Sektör olarak tamamen dijital ortamda, elektronik ortamda çalışan, üretim yapan herhangi bir yerde uzaktan çalışabilen bir sektörüz. Dolayısıyla devlete olan yükümüzün ne kadar düşük seviyede olduğu ve aynı zamanda katma değeri yüksek bir sektör olduğumuzu ve bir o kadar da ihracatla dövizi en hızlı şekilde ülkeye getirebilecek bir sektör olduğumuzu her platformda dile getirmeye gayret ediyoruz. Bizlerin bu ekosistemle beraber her yerde yine kullandığımız bir çözüm modeli var: Ortak akıl ve ortak ses. Yani ortak aklı oluşturuyorsunuz ama ortak sese dönüştüremiyorsunuz. Yani çatlak sesler çıkmaya başladığı anda sorunu çözemiyorsunuz. Onun için de bir araya gelip sürekli masa başı çalışmalar çalıştaylar yapmamız gerekiyor. Beyin fırtınaları yapmamız gerekiyor. Bu çalışmaların sonucunda da ortaya çıkarmış olduğumuz çözüm konularını devletimizle beraber hep birlikte tartışarak birer birer hayata geçiriyoruz.” Barut, Yazılım Meclisi olarak yaptıkları çalışmalardan örnekler de paylaştı. Türkiye'nin yılda kamu olarak yurt dışına ödediği yazım ve lisans ücretinin 4 milyar doları bulduğunu bildiren Barut “Bu çok büyük para. 4 milyar doların 1 milyar dolarını sektöre akıttığınız anda sektörün nasıl etkileneceğini bir düşünün” dedi. Dijital Dönüşüm Ofisi’nin önemli çalışmalar yaptığını kaydeten Barut şöyle devam etti: “Artık yazılımı, bilişimi stratejik bir konuma getirelim. Bugün Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde yazılım stratejik sektör olarak ilan edilmiş durumda. Türkiye'de kalkınma planında birçok yerde varız da hala stratejik sektör olarak tanımıyoruz. Biz dijitalleşmenin altında olmak istemiyoruz. Yani özellikle yazılım sektörünü ülkemiz için stratejik bir konuma getirmek istiyoruz. Türkiye'yi yazılımda dünya çapında güvenilir bir limana dönüştürebiliriz. Bu konudaki atılacak bütün adımlarda devletimizle, sektörle, ekosistemle beraber birlikte çalışabiliriz ve bunu da birlikte başarabiliriz.”
Çırakoğlu: Yerli ve milli yazılımlara destek vermeliyiz
Jandarma Genel Komutanlığı Muhabere Elektronik Bilgi Sistemleri (MEPS) Başkanı Tümgeneral Engin Çırakoğlu etkinliğin açılışında bir konuşma yaptı. Çırakoğlu, son 15-20 yılda teknolojide baş döndürücü gelişmeler yaşandığına dikkat çekti. Yaşanan bu gelişmeler sonucunda kurumların bir yanda işletimsel sürekliliği ve hizmet çeşitliliğini sağlamaya çalışırken diğer yandan eski sistemlerini idame etme ve yeni teknolojileri var olan bilişim altyapılarına entegre etme çabası içine girdiğini söyleyen Çırakoğlu, bu durumun yeni yatırım maliyetlerini ve çalışan personelin yetkinliklerinin arttırılmasına yönelik eğitim ihtiyaçlarını da beraberinde getirdiğine dikkat çekti. Yeni teknolojilerin getirdiği kazanç ve emek maliyetlerinin yanında bu zorlukları azaltabilecek yeni nesil teknolojilerin ve servis modellerinden biri olan bulut bilişim kullanıcılarına düşük maliyetli esnek ölçülebilir, ölçeklendirebilir, platform bağımsız erişilebilir ve yüksek performansa sahip mimariler sunduğunu kaydeten Çırakoğlu “Eş zamanlı olarak çok sayıda kullanıcıya hizmet sunma imkanı sağlayan bulut bilişim mimarileri kamuda yeni teknolojileri ve servis modellerini kullanmakta öncü olan ve bu özelliğinden dolayı Cumhurbaşkanlığımızdan ödül almış olan Jandarma Genel Komutanlığımızın da dikkatini çekmiştir. Bu model ile sunucuları tamamen kendi personeli tarafından kendi politikalarına göre yönetilen yerli ve milli olarak geliştirilmiş jandarma bulut tabanlı dosya paylaşım sistemi açık internet ağından izole olarak hizmet veren kamu net ağında personelin hizmetine sunulmuştur. Bu sistem ile jandarma birimleri kendi aralarında dosya paylaşabilmekte paylaşılan dosyalara istenilen oranda erişim yetkisi ki verilmektedir. Bir kısmına sadece okuma, bir kısmına okuma değiştirme, bir kısmına başkalarıyla paylaşma yetkileri verdik. Bizler kolluk olarak özellikle savcılıklarımızla ve diğer kurumlarla çok sayıda yüksek hacimli dosyalar paylaşma zorunluluğunu güvenli olarak hissetmekteyiz. Örneğin bir savcı olay yerine ait çeşitli fotoğrafları yüksek çözünürlükle istemektedir. Linki atıyoruz. Sayın savcımız anında bunu güvenli olarak alıyor. Ayrıca yine istenilen dosyaya kurum dışı paylaş kontrolü olarak erişiminin sağlanması ve güvenli olarak paylaşılması imkânı sağlamaktadır bulut bilişim” dedi. Jandarma Genel Komutanlığı olarak sorunlara daha rasyonel çözümler sunmak bulut teknolojisinden faydalandıklarını kaydeten Çırakoğlu, lisan ücreti adı altında yıllık 4 milyar doların yurt dışına çıkışının engellenmesi gerektiğini vuruladı. “Yabancı hayranlığını bırakmalıyız. Yerli ve milli siber güvenlik ürünlerine ve yazılımlarına destek vermeliyiz” diyen Çırakoğlu, şöyle devam etti: “Bizler Jandarma Genel Komutanlığı olarak bu konuda öncülük yapmaktayız. Ismini veremeyeceğim birçok firmalarla birlikte müşterek çalışmalar yapmaktayız. Sistemlerimizi onların kontrolünü olarak hizmetine sunmaktayız. Yerli ve milli siber güvenlik ürünlerini geliştirmekteyiz. Ve gururla söylüyorum, yurt dışına satışına da katkı sağlamalıyız. Örneğin şu anda Jandarma Genel Komutanlığı olarak yerli ve milli siber güvenlik kullanım oranımız yüzde doksan ikidir. Bu konuda da Cumhurbaşkanlığımızdan ödül aldık. Bunun bir tanesini açarak söylüyorum. Zaptiye diye yerli ve milli bir haberleşme mesajlaşma sistemi yaptık bir yerli firmamızla. Şu anda kullanıyoruz. Sunucular bizde uçtan uca kriptolu dört ayrı kripto katmanıyla bunu koruyoruz. Sunucularımızda sadece log tutuyoruz, içerik tutmuyoruz. Bugün itibariyle mevcut kullanım kullanıcı oranımız 165 bin 413’tür. Grup sayımız 13 bin 347’dir. Günlük mesajlaşma sayımız 5.6 milyondur. Kullanıcıların hiçbirinin telefon numarasını bilmiyoruz. Personel veri tabanından alıyoruz. Ad, soyad ve ünvan personel veri tabanından gelmektedir. Personelin kurumdan ilişiğini kestiğimizde veri tabanından sildiğimizde artık erişim yetkisi kalmıyor.” Zaptiye uygulamasının Azerbaycan’da kamu kurumları tarafından da kullanıldığını belirten Çırakoğlu söz konusu programa çok sayıda yabancı ülkeninde ilgi gösterdiğini bildirdi.
Civelek: Kamu bulut strateji belgesi hazır
Açılış konuşmalarının ardından kürsüye davetli konuşmacı olarak Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi (CDDO) Daire Başkanı Furkan Civelek geldi. Civelek, CDDO’nun kamuda bulut uygulamaları konusundaki yaklaşımını anlattı. Dijital Dönüşüm Ofisi'nin kararname ile tanımlanan kamuda dijitalleşmeye dönük çeşitli görevleri olduğunu belirten Civelek, kamu bulut stratejisi belgesi hakkında bilgiler verdi. Kamuda bilgi teknolojisi tedariği ve kullanımının etkin olarak kullanılamadığına dikkat çeken Civelek, bunun sebebini şöyle açıkladı: “Herhangi bir kamu kurumu temelde motivasyonu IT altyapısını işletirken herhangi bir aksaklığın olmamasını temin etmektir. Dolayısıyla sistemin ölçeklendirilmesi kurgusu temelde bu motivasyon etrafında şekillenir. Bunun doğal sonucu da şudur: Sistem ekseriyetle zirve trafiğe göre en yüksek hacim olacak şekilde organize edilir, kurgulanır, tedarik edilir ve bu şekilde işletilir. Bunun doğal sonucu ise o zirve trafiğin sadece belirli bir aralıkta tarih aralığında veya zaman aralığında çalışıyor olması nedeniyle diğer durumlarda altyapının büyük ölçüde atıl kalıyor olmasıdır. Bu aslına bakarsanız doğrudan sermayenin atıl kalması ve beş altı sene sonra kullanım ömrü dolduktan sonra zayi olmasıdır. Kamuda benim aşağı yukarı 15 senedir gördüğüm en temel problem bilgi teknolojisi altyapı işletiminde budur. Burada bir verimsizlik konusu. Bulutun bu noktada ciddi avantajları var. Bulut teknolojileri mevcut donanım altyapısını tek bir havuz gibi kullanıp bir anlamda istatistiksel çoklama yaparak farklı kullanıcılar ihtiyaç duyduğunda tahsis etme imkânı var. Bu esneklikten faydalanmak istiyoruz.” Alt yapı tedarikinde ekonomik anlamda verimsizliğinde ortaya çıktığını belirten Civelek, Bulut'un bu noktada da avantajlar sunduğunu kaydetti. “Profesyonel ticari bulut hizmet sağlayıcılardan hizmet tedarik ettiğiniz zaman aslına bakarsanız bu yazılımlar sizin adınıza zaten bu profesyonel firmalar tarafından tedarik edilip size kiralanmış oluyor. Dolayısıyla eğer sistemde düzgün kurgulanırsa oradaki ölçek ekonomisi ve verimlilik artışlarından kaynaklı avantajları müşteri olan kurumlara yansıtmak da mümkün.” diyen Civelek konuşmasını şöyle sürdürdü: “Kamu da bilgi teknolojisini tedarik etkinleştirmek üzere iki temel amacı gerçekleştirmek niyetimiz vardı. Bir, ölçek ekonomisinden faydalanmak. Büyük ölçekli altyapıların kurulumunda kaynak kullanımında etkinliği temin etmek. 2, küçük ölçekli kamu kurumlarımız için tedariği etkinleştirmek ve bunun için de bir anlamda bulut hizmet sağlayıcıları, ticari bulut hizmet sağlayıcıları bir aracı, bir proksi gibi kullanmak. Son tahlilde geleceğimiz noktada maliyet tasarrufu sağlamak ve IT operasyonlarını kamudaki bilgi teknolojileri operasyonlarını etkinleştirmek istiyoruz.” Civelek, kamu da bulut kullanımıyla ilgili strateji belgisini oluştururken dünya örneklerini de incelediklerini açıkladı. Belgenin yönetim, strateji, satın alma, siber güvenlik, teknoloji ve mimari, veri koruması ve veri mahremiyeti, iş gücü ve değişim yönetimi, buluta geçişli değişim yönetimini kapsadığını anlattı. Civelek, belgeyi hazırlarken uluslararası danışmanlık firmasıyla da çalıştıkarını belirterek, “Bizim durumumuz ne? Kamu kurumlarında bu konuda mevcut durum ne? Benzer başlıklar itibariyle motivasyon nedir? Sorunlar neler? Ne sorunlar yaşıyorlar? Bugüne kadar yaptıkları iyi pratikleri, iyi uygulama örnekleri nelerdi? Bunları tespit etmeye yönelik bir çalışma yürüttük. Burada çok etraflı bir anket çalışması yaptık. 43ç kuruma bu anketi ilettik ve cevaplarını aldık. Bu cevaplardan da toplam resme ilişkin bir fikir sahibi olmaya çalıştık. Türkiye'de kamuda bulut kullanımı ve bulut hazırlık noktasında durumu tespit ettik. Hazırlıkları tamamladıktan sonra işin bizzat kendisine yani kamu bu ilişim stratejisi ve eylem planının hazırlanması tarafına geçtik. Bu çalışma bitti. Strateji belgesini hazırladık. Bütün görüş alma süreçleri yapıldı. Bu süreçler içerisinde hem kamudan hem de özel sektörden görüşler alındı. Tek seferde değil, birden çok kere alındı. Bizim taraftaki çalışma takriben bir ay kadar önce bitip strateji belgesini yayınlanmak üzere Cumhurbaşkanlığı Personel Prensipler Genel Müdürü'ne ilettik. Şu anda oradaki iç süreç devam ediyor. Seçim sonrası işlerin biraz ne diyelim gecikmesi nedeniyle yavaş ilerliyor ama çok uzun olmayan bir süre içerisinde ben artık stratejinin yayınlanacağını ümit ediyorum. Dolayısıyla aramızdaki sektör paydaşlar açısından iyi bir haber müjde olduğunu değerlendirdiğim için bunu da vurgulamak istedim.”
“Türkiye’de Kamu Bulut Ekosistemi ve Yerlilik Perspektifi” düzenlendi
Etkinlikte “Türkiye’de Kamu Bulut Ekosistemi ve Yerlilik Perspektifi” başlıklı bir panelde gerçekleştirildi. Teknoloji ve Sanayi Bakanlığı Milli Teknoloji Genel Müdür Yardımcımız İrfan Keskin'in oturum başkanlığını yaptığı panele Milsof Bulut Teknolojileri Müdürü Ali Ayen, vMind Genel Müdürü Volkan Duman, KVKK Veri Güvenliği ve Bilgi Sistemleri Daire Başkanı Ersin Can ve Vergi Konseyi üyesi Yeminli Mali Müşavir Nazmi Karyağdı konuşmacı olarak katıldı. İrfan Keskin, bulut bilişimin sadece bir teknoloji ya da bir kavram olmadığını belirterek, aynı zamanda yapılan yatırımların uzun vadede sürekliliğinin olabilmesi, katma değerin sağlanması ve maliyetlerin düşürülmesinde önemli bir çözüm olduğunu vurguladı.
Ali Ayen, Milsoft’un 25 senelik mazisi olan bir yazılım firması olduğunu bildirdi. Savunma sanayi başta olmak üzere birçok alanda yazılımlar ürettiklerini kaydeten Ayen, “Milsoft bulut çözümleri bölümü, bulut teknolojileri içerisindeki yazılım kısmını adreslemek üzere kurulmuş bir bölüm. Milsoft olarak kendimize bir bulut altyapısı kurmak gibi bir planımız yok. Sadece bulut altyapılarındaki yazılım ihtiyaçlarını biz nasıl adresleyebiliriz? Mevcut tecrübemizle, kalite birikimimizle, mühendislerimizle, ARGE kapasitemizle Milsoft olarak buradaki hangi ihtiyacı adresleyebiliriz diye bir soru sorulmuş. Bu alanda belli şeyler, stratejik hedefler konulmuş. Bu stratejik hedeflere doğru bir atılım yapılmak için bu bölüm kurulmuş. Ben de daha sonra bu bölüme dahil oldum ve bu sürecin içerisine girdik. Şu anda dediğim gibi hedeflerimize doğru stratejik olarak ilerliyoruz. Bulut yapıları içerisinde belirlediğimiz hedeflerimiz var. Yazılım olarak biz burayı yerli ve milli teknoloji ile adresleyebiliriz dediğimiz bölümler var. Bunlara doğru yatırımlarımızı yaparak stratejik olarak hareket ediyoruz” dedi.
Volkan Duman, vMind’ın bulut bilişimin Türkiye'deki öncülerinden biri olduğunu söyledi. Uluslararası standartlarda hizmet vermeye çalıştıklarını belirten Duman, “Yerli üreticilerin sadece bilişimde değil, yani siz Narenci'ye de üretiyor olsanız, herhangi bir metal iş sendikasında veya real sektörde çalışıyorsanız, yurt dışına ürün satmak zor. Ama önce içeriden başlamak, içeride bu işi doğru yapılmasını sağlamak gerekiyor” dedi. 30 yıldır sektörün içinde olduğunu belirten Duman, şöyle devam etti: “22 tane farklı sektördeki müşterimiz bize diyor ki öncelikle benim sistemlerim durmasın, iki bütçemle öngörebilir halde çalışayım. Üç birileri buna erişemesin, kesintiye uğramasın. Bizim bütün kas gelişimimiz, insan kaynağı politikalarımız, Teknopark'ta geliştirdiğimiz yazılımlar bunu temin etmek üzere. Şu anda Türkiye'nin bulut bilişim alanında lideriyiz. Bunu sayıyla, ciroyla, her şeyle anlatabilirim. Biraz kamu cesaretlendirip müşteri oluşturmaya çalışıyoruz. Eğer benim adım Michael olmuş olsaydı ve Amerikan gelmiş olsaydım burada bu büyüklüğümü bir 8-10 belki 20 katıyla bugün konuşuyor olacaktık. Benim motivasyonum para değil. Benim motivasyonum yaptığım işin kaliteli ve başarılı olması. Müşterim memnuniyetinin katlanarak büyümesi. Bizim gelen müşterilerimizin yüzde 99’u referansa gelir.”
Ersin Can, Kişisel Verileri Koruma Kanununun 7 Nisan 2016 tarihinde hayatımıza girdiğini hatırlattı. Mevzuatla birlikte özellikle bilişim sektöründe de çok ciddi hareketlenmeler meydana geldiğini söyleyen Can, “Kişisel verilerin korunması mevzuatı temelde kişiyi, insanı ön plana koyan, özünde insanın temel hak ve özgürlüklerini koruma hedefi olan ve veri sorunlarının veri işleme süreçlerindeki usul ve esasları belirleyen bir mevzuat. Bu noktada son derece önemli bir mevzuat. Avrupa'daki müdahilleri yaklaşık 40 yıllık, 50 yıllık kurumlar, biz faaliyete geçeli 6-7 yıl oldu. Ama bu 7 yıllık süreç içerisinde Avrupa'daki emsallerimizin oranına çok daha hızlı ilerlediğimizi düşünüyorum” dedi. KVKK’nın güncellenen maddeleri hakkında da bilgiler veren Can şunları söyledi: “Süreç içerisinde yapmış olduğumuz çalışmalarda, incelemelerde sahada birtakım sıkıntı ve eksiklikler olduğu görüldü ve bu çerçevede bir kanun değişikliği gerçekleştirildi. İlk etapta sektörde ciddi anlamda sıkıntı oluşturan özel nitelikli kişisel verilerin işlenmesine ilişkin maddede bir değişiklik gerçekleşti. Ayrıca verilerin yurt dışına aktarılmasıyla ilgili maddede de bir değişiklik yapıldı. Aynı zamanda kabahatlerle ilgili 18. Maddede de bir değişiklik yapıldı. Bu arada da yeni bir kabahat türü oluşturuldu.”
Nazmi Karyağdı ise yerli bulut hizmet sağlayıcılarına sağlanan vergisel kolaylıklar hakkında bilgiler verdi. Türkiye'deki yani son yıllara kadar teşviklerin genelde vergi teşvikleri olduğunu belirten Karyağdı, “Veri merkezlerine yönelik olarak baktığımızda özel olarak Cazibe Merkezleri programı adında bir teşvik var. 23 Doğu ve Güneydoğu illerini kapsayan bir teşvik söz konusu. Enerji, fiber altyapı, yatırım yeri tahsisi, faizsiz yatırım kredisi, kira sözleşmesi, kira desteği gibi birtakım imkanlar var. Tabii belli şartlar da var. Bu sağlanmış olan bir imkân. Altıncı bölge olarak yine tabir ettiğimiz Güneydoğu'daki bölgelere genel teşvik kapsamında yine teşvikler var. Orada da kurumlar vergisi indirimi, SGK işveren primi istisnası, KDV istisnası, yatırım yeri tahsisi gibi şeyler var. Son dönemde de az önce cümlemizin başına dediğim ya sadece vergi ağırlıklı bir şeyimiz varken teşvik sistemimiz şimdi çok genişledi. Şu anki sorun da teşviklerin çok fazla ve birbiriyle çakışıyor olması” dedi. İster özel sektörde ister kamuda olsun yapılan işlerde birinci koşulun “dayanıklılık’ olması gerektiğini belirten Karyağdı şöyle devam etti: “Bu koşul yoksa zaten bir kurumun, bir devletin, bir bireyin dayanıklı olması mümkün değil. Onun için bu iş ahlakımızı kendi kültürümüzde salih amel diye de hatta tanımlandırdığımız, iyi iş yapmaları tanımladığımız bu kavramı mutlaka bence özel sektör içinde, kamu içinde bir temel prensip olarak, temel değer olarak el almamız lazım.”