![“Dünyaya ayak uydurmak için bilişim sektörünü büyütmemiz gerekiyor”](uploads/haber/dunyaya-ayak-uydurmak-icin-bilisim-sektorunu-buyutmemiz-gerekiyor-1733223690.webp)
Medoc, elektronik belge yönetimi sistemleri, dijital arşivleme, dijital dönüşüm, dijital hastane ve dijital belediye alanlarında sektörün uzman firmaları arasında yer alıyor. Medoc Genel Müdürü Hasan OĞUR, evrakları akıllandırıp, veri seti haline getirdiklerini söyledi. Türk firmalarının dünyaya açılmasının son derece önemli olduğunu bildiren OĞUR, “Bilişim sektörü gittikçe büyüyor; dünyaya ayak uydurmamız için bizimde büyümemiz gerekiyor.” dedi. ICT MEDIA TV Youtube kanalında yayınlanan Murat PEHLİVAN ile Açık Açık Programı’na konuk olan OĞUR, Murat Pehlivan’ın sorularını cevaplandırdı. Dergimizde özetine yer verdiğimiz programın tamamını ICT MEDIA TV Youtube kanalından izleyebilirsiniz.
Murat PEHLİVAN: Bu ayki konuğumuz Medoc Genel Müdürü Sayın Hasan Oğur. Sayın Oğur sahadan gelen, sürekli işin içinde olan ve sektörün sorunlarını birebir yaşayan bir isim. Kendisiyle hem yılı değerlendirelim hem de sektörün ülke ekonomisindeki durumu ile ilgili sizin gördüğü sıkıntıları, sorunları ve geleceğe dair öngörülerini konuşalım dedik. Önce sektörün durumuna bakalım. 2024 nasıl geçti?
Hasan OĞUR: 2024 genel olarak çok iyi geçmedi. Çünkü Haziran'da açıklanan tasarruf tedbirleri paketine çoğu teknolojik gelişim de takıldı. Bu bizi çok etkiledi. İhale süreçlerimiz çok daraldı. Çok sayıda firma belli ölçüde küçülmeye gitti kanaatindeyim. Beklentimiz bu sene istediğimiz gibi olmadı; bu da ülkenin şartlarından kaynaklandı ama tabii teknoloji dünyası büyüyor. Bilişim sektörü büyüyor ama biz istediğimiz büyüklüğü bu sene yakalayamadık. Özel sektör olarak söylüyorum; kamuya iş yapan bir firma ve bu sektörün yıllardır içinde olan bir insan olarak yorumluyorum.
Murat PEHLİVAN: 2024 hepimiz için çok sıkıntılı geçti. Daha doğrusu hala geçiyor. 2025’e dair beklentileriniz nasıl? Kamuda alımlar nasıl?
Hasan OĞUR: Belli ölçüde azaldı. Çünkü Haziran’dan sonra kurumların yatırıma ayırdıkları bütçeler başka kanallara kaydırıldı veya durduruldu. Bu da bizim yaptığımız iş planlarını veya girdiğimiz ihale süreçlerini çok azalttı. Bizim gibi olan her firma için durum benzer!
Murat PEHLİVAN: Yani 2024 aslında beklediğimiz gibi geçmedi.
Hasan OĞUR: Geçmedi evet. Yılbaşında öngörülerimiz oldu, geçen sene öngörülerimiz oldu ama belli bir dönemden sonra, tabii ülkenin de durumu malum, bizi bu sürece soktu ve belli şeylerimizi engelledi.
Murat PEHLİVAN: Tasarruf tedbirleri bağlamında 2024'te neler yapılsa daha iyi olurdu?
Hasan OĞUR: Teknoloji dünyanın vazgeçilmezi; dünyayı yöneten şirketler, teknoloji şirketleri bununla ilgili belli süreçlerin olgunlaştırılması gerekiyor. STK'lar veya basın ya da kamudan belli arkadaşların bir araya gelip sık sık bu sorunları çözmeleri gerekiyor. Sanayi Bakanlığı'nın Ar-Ge destekleri artıyor ama daha düzgün oranlanmalı veya daha doğru yatırımlara kaydırılmalı. Beklentilerimiz bunlar hem devletimizden hem de özel sektörden beklentimiz bu. Çünkü öngörülerimiz ortaya çıkıyor. Siyaset veya başka konulara girmek istemiyorum ama dünyayı teknoloji şirketleri yönetiyor her anlamda. Para veya büyüme oralardan geliyor.
Murat PEHLİVAN: Son seçimlerden örnek verebilirsiniz.
Hasan OĞUR: Amerikan seçimlerine bakıyorsunuz. Elon Musk seçime damgasını vurdu. Bugün ABD’de verimlilik bakanlığı diye bir bakanlık kuruluyor ve Musk yönetecek. Doğrudur tartışılıyor; çok sıra dışı bir insan ama dünyaya yön veriyor. Zaten ben şöyle diyorum; bugün Apple'ın nakit parası 20-25 tane ülkeyi satın alacak bir güce sahip. Maddi olarak zaten o ortaya çıkartıyor. Ne satıyor? Know-how, bilgi birikimi satıyor.
Murat PEHLİVAN: Yani bizim de aslında bu konulara doğru politik stratejilerle yaklaşmamız gerekiyor.
Hasan OĞUR: Kesinlikle.
Murat PEHLİVAN: Özellikle Ar-Ge teşvikleri konusunda daha dikkatli ve geleceğe yön verecek projeleri önceliklendirmek gerekiyor sanırım.
Hasan OĞUR: Önceliklendirmek gerekiyor. Bugün Türkiye'den çıkan belli markalarımız var; örnek vermekte sıkıntı görmüyorum, Udemy, dünya genelinde faaliyet gösteriyor. Nasdaq'ta yer alıyor. Ama Türkiye'de 10 sene direnmiş, savaşmış ve yatırım alamamış bir firmadan bahsediyorum.
Murat PEHLİVAN: Ama Nasdaq'a gidip dünya devlerinin arasında yer alabiliyor.
Hasan OĞUR: Dünya devlerinin arasında yarışabiliyor yani.
Murat PEHLİVAN: O zaman bizde bir problem var galiba.
Hasan OĞUR: Bizde de belli sorunlar var. Yani 27 yıllık tecrübem bunları söylüyor bana. Ben de dünyanın çeşitli ülkelerinde proje yapan bir insanım; kendi değerimizi aşağıya çekiyoruz aslında baktığımızda. Bu kadar genç nüfus, bu kadar birikimli insanlar var; bunların daha iyi değerlendirilmesi gerekiyor kanımca.
Murat PEHLİVAN: Bu insan kaynağını doğru değerlendirmemiz gerekiyor. Peki 2024'te sektörde neler konuşuldu? Hangi alanlar öne çıktı?
Hasan OĞUR: En çok yapay zekâ konuştuk; yapay zekâ yıla damgasını vurdu her manada ve vuracak gibi de gözüküyor. Her yerde bir yapay zekâ var, her işin içinde bir yapay zekâ var ama bu çok konuşmak verimli oluyor anlamına gelmez. Biz iki sene önce de siber güvenliği konuşuyorduk; ondan önce başka şeyler, dijital dönüşümü konuşuyorduk ama bizde konuşmak içinin boşaltılması anlamına geliyor kanımca. Yani konuşmakla içini doldurmak kavramlarını biraz anlamak gerekiyor; bana göre bu kavramın içinin doldurulması ve doğru yönlendirilmesi gerekiyor. Bugün konuştuğumuz yapay zekâ her yerde var. Türkiye'de de zaten 1956 yılında yapay zekâ kitabı yazılmış. 2024 yapay zekâ ve büyük verinin konuşulduğu bir yıl oldu.
Murat PEHLİVAN: Yani bugün yapay zekâ diyoruz, bakıyoruz her yerde var; çalışıyorlar, üretiyorlar. Yapay zekada Türkiye'nin veya Türkiye'deki firmalar ne yapması lazım ki geleceği doğru yakalasınlar?
Hasan OĞUR: Verinin anlamlı hale getirilmesi için belli ölçüde uğraşıyoruz. Sağlık alanında yapay zekâ ile ilgili çalışan arkadaşlarımız var ve çok doğru sonuçlar alıyorlar. Dünyaya açılan arkadaşlarımız var; yapay zekâ noktasında kanser hastalığının tespiti veya röntgen filmlerinin anlamlı hale getirilmesi konusunda çok sayıda yapay zekâ firması var ve bunların arasında yakın dostlarım var. Bunların sonuç haline getirilip dünyaya açılması gerekiyor; bence bu firmaların dünyaya açılması önemlidir çünkü muazzam bir genç nüfusumuz var ve çok fazla teknokentte firmamız mevcut; bunlar zaten yatırımlarını yapıyorlar ama şirket kültürünü öğrenmeleri gerekiyor kanımca.
Murat PEHLİVAN: Yani kurumsallaştıramıyoruz şirketlerimizi.
Hasan OĞUR: Hiçbir şekilde kurumsallaşamıyoruz; bizde kurumsallık cümlesi elli kişiyi mailde CC’ye koymak olarak anlaşılıyor yani. Bir şey daha bu eleştiri noktası; bizde muazzam sayıda iş birliği anlaşması oluyor ki bunun dünyada benzeri yoktur herhalde; her yerde günde 20-30 tane iş birliği anlaşması yapıyoruz ama bunun çıktılarını ölçen bir yer olması lazım ki hangisi anlamlı hale geldi, hangisi çıktı oldu veya ülkemize hangi katma değeri kattı bunların ölçülmesi gerekiyor.
Murat PEHLİVAN: Bu şirketlerin kurumsallaşmasıyla ilgili acaba şöyle bir yanlış mı yapılıyor Türkiye'de kültür anlamında? Bildiğim kadarıyla Türkiye’de şirketlerin ortalama ömrü 30 yıl; o da insanın kendisiyle çalışma gücü, hayatı, yaşamı, sağlığı vesairesi ile sınırlıdır. Baktığınızda en uzun yaşama süresi 30 yıl; Türkiye'de insanlar şirketlerle ilgili çok duygusal bağ mı kuruyorlar?
Hasan OĞUR: Evet, bizim insanımızın yapısında duygusallık olmazsa olmazdır yani ikinci jenerasyonu göremiyoruz; sanki bir çocuğu gibi sahipleniyorlar ve paylaşmıyorlar. Diyorsun ki buraya yönetici lazım veya ara birim yöneticisi lazım ama yok diyorlar buna ikna edemiyoruz yani kurumsal kimliğe bürünemiyoruz. Patronları da buna ikna edemiyoruz; sürdürülebilir bir kurumsallığa eriştiremiyoruz. Bu senenin bir diğer moda cümlesi de sürdürülebilirlikti. Her yerde konuşuluyor. Şirketlerimizin sürdürülebilirlik kelimesini anlamlı hale getirme ve içini doldurması gerekiyor.
Murat PEHLİVAN: Peki bir de Big Data dediniz; Big Data’da ne durumdayız?
Hasan OĞUR: Büyük Veri’de bana göre belli kurumlarımız çok iyi. Örneğin Sağlık Bakanlığı çok iyi durumda; dünyaya bu teknolojiyi anlatan ülkelerden biriyiz. Sosyal güvenlik kurumumuz da öyle; belli bir oturmuşluk görüyorum ama orada da bazı eksikliklerimiz var. Belli kurumlar diğer kurumlara örnek olmalı. Tasarruf tedbirleri alınırken de bu konulara dikkat edilmeliydi.
Murat PEHLİVAN: Big Data, anladığım kadarıyla Sağlık Bakanlığı SGK'da etkin kullanıyor. Buradan çıkartılan sonuçlar, buraların okunması, verilerin anlamlı hale getirilmesinde yapay zekâ kullanılıyor mu?
Hasan OĞUR: Sağlık Bakanlığı, 25-30 yıldır sistemini kurumsal bir yapıya oturttu. Belli belge standartları oluşturuldu. Bu işin içindeki şirketler eğitildi. Ondan sonra ciddi bir yapı oturdu. Sonuçta Türkiye'de herkese bir şekilde hizmet ediyor. Bu son dönemdeki olayları saymıyorum. Çeteler vs. o çok farklı bir olay. O insanımızla alakalı. Sonuçta teknolojik olarak bir başarı hikayemiz var. Sağlık Bakanı ciddi bir anlamlı veri okuma veya en azından MHRS dediğimiz sistemler doğru şekilde kullanılıyor. Herkesin bir şekilde şikayetleri oluyor ama dünyada belli ülkeleri görmüş biri olarak söylüyorum. Sağlık Bakanlığımızın ciddi bir oturmuşluğu var. Yani Sosyal Güvenlik Kurumu’na da şöyle bakmamız lazım; kurum Emekli Sandığı ve BağKur’la birleşmiş. Bu süreç bana göre doğru yönetildi. Bugün kurum 85 milyon insanımızla birlikte ölüleri de dahil edersek yüz küsur milyon insana hizmet veriyor. Muazzam bir altyapısı var. Yani burada ciddi de bir emek var.
Murat PEHLİVAN: e-Devletin ana omurgası.
Hasan OĞUR: e-Devletin ana omurgası bana göre. E-Devlet tarafına da dünyada belli bir sıralamaya gireriz.
Murat PEHLİVAN: Bence ilk 5'e çok rahat gireriz.
Hasan OĞUR: Ben de aynı kanıdayım.
Murat PEHLİVAN: Sizin, yani Medoc’un ana işi dijitalleşme.
Hasan OĞUR: Dijitalleşme.
Murat PEHLİVAN: Dijitalleşme adına neler yapıyorsunuz?
Hasan OĞUR: Elektronik belge yönetimi sistemi, birincisi yaptığımız iş, ikincisi dijital arşiv, dijital dönüşüm, dijital hastane, dijital belediye, yani kamunun olduğu veya özel sektörün olduğu her yerde evrakların akıllandırıp dijital ortalama aktarılması işini yapıyoruz. Bunları anlamlı hale getiriyoruz. Big Data projeleri de çıkartıyoruz bunların içinden. Belli hastanelerimizde mesela belli kodlar var. Onlar üzerinde doktorlarımız veri üretiyor ve o bölgede çıkan hastalıkların yapısını çıkartıyoruz. Sadece bir dijitalleşme kâğıdın alınıp taranması anlamında değil. Biz bunları akıllandırıyoruz, veri haline getiriyoruz, veri setleri haline getiriyoruz. Onun dışında KVK gereği işte veri maskeleme vesaire kavramlarını ürünümüze yerleştiriyoruz. Yani burada da biz kendimizi belli şeyleri tamamlıyoruz. Bir standart bir firma olmanın dışına çıkmaya çalışıyoruz.
Murat PEHLİVAN: Yani geçmişten gelen evrakları taradık, arşive attık. Sadece bunu yapmıyoruz.
HASAN OĞUR: Evet sadece onu yapmıyoruz. O işimizin en ufak parçası bana göre. Hastanelerden örnek vermek istiyorum. Bir üniversite hastanesinde 30 bin hastanın verisini taranarak Big Data projesi yaptık. O bölgedeki çıkan hastalıkları analiz ettik. Onun dışında belli kurumlarda yapıyoruz. Hangi hastalık hangi oranda fazla veya işte hangi mesela mahkemeler kazanılıyor. Tarım Bakanlığı, Orman Bakanlığı ve DSİ kurumlarımız çok büyük mahkemeler kazanılıyor. Geçmiş evrak akıllandırılması ile ilgili. Çünkü bu kurumlarımız kamulaştırma yapıyor. Kamulaştırma 3. jenerasyon 70'li yıllarda yapılmış. Bunun bedeli ödenmiş oluyor ama günümüzdekiler farkında değil. Biz bu evrakı akıllandırdığımız zaman parası ne zaman ödenmiş, kim almış sisteme bunu entegre ediyoruz ve rahatlıkla bir tuşla buradaki bilgi alması gereken kişi erişiyor.
Murat PEHLİVAN: Aslında kamu dediğimiz, ülkedeki tüm vatandaşlarımızı kapsar.
Hasan OĞUR: Aynen, evet.
Murat PEHLİVAN: Yani kamu deyince devlet anlaşılmamalı. Çünkü devlet, vatandaş adına işlem yapar. Dolayısıyla da kamunun zararı, vatandaşın zararıdır. Kamunun kazancı ise vatandaşın kazancıdır. Bu açıdan bakmak lazım konuya; sadece devletin görevi olarak değil. Buradan şunu söyleyebilir miyiz Hasan Bey? Türkiye'nin dijitalleşmesiyle alakalı olarak ciddi bir noktaya geldik diyebilir miyiz? Sahadaki bir insan olarak, uygulayıcı perspektifinden değerlendirir misiniz?
Hasan OĞUR: Uygulayıcı olarak daha işin başındayız. Ama dediğim gibi, bugün TAPU veya Tarım Bakanlığı gibi bazı kurumlar ve Sosyal Güvenlik Kurumu açısından baktığımızda emekli işlemleri çok hızlı yürütülüyor. Sağlık Bakanlığı'na veri ulaşımı da oldukça hızlı. Bu dijitalleşme ile ilgili aslında. Ancak daha işlerin yüzde yirmisi seviyesindeyiz; bana göre daha başındayız ve belli şeyleri iyice oturtmamız gerekiyor.
Murat PEHLİVAN: Peki 2025 yılı için ne düşünüyorsunuz? Yani 2000'lerin başındaki gibi, 2010'lardaki gibi büyüyen bir sektör mü bizi bekliyor? Yoksa 2024 yılında başlayan tasarruf tedbirleri bağlamında küçülmeye başlayan bir sektör mü? Eskiden personel bulamazdık; sizler bunu daha çok yaşıyordunuz. Çalıştıracak yazılımcı bulamazken, bugün sanıyorum size de birçok CV geliyor. Bize de birçok CV geliyor yardımcı olunması hususunda. 2025’te bizi ne bekliyor?
Hasan OĞUR: Biz tabii ki ümitli insanlarız ve amacımız bir şeyler üretmek ama yine de çok olumlu bakamıyorum sektöre. Ancak sektör insanı olarak şöyle düşünüyorum; alanlarımızı daraltıyoruz veya uzmanlıklarımızı belli bir noktaya yöneltiyoruz. Yani bütçenin veya iş olabilecek alanlara kendimizi kaydırıyoruz ya da şirketimizi modifiye ediyoruz diyebilirim. Ama yine de Türkiye’de umutlu değilim sektör açısından. Ancak sektörümüz yine de büyüyecektir; sonuçta dünyaya ayak uydurmamız için bizim de büyümemiz gerekiyor. Tasarruf tedbiri olsun ya da olmasın, hepimiz büyüme taraftarıyız. Sadece kanal yapımızı değiştirebiliriz; belki ihracatımızı artırabiliriz ve bu bize katkı sağlayabilir. Kendimizi zorlayacağız çünkü biz üretmek üzerine varız ve şirketimizin yapısını korumak için bir çıkış kapısı bulmalıyız. Örneğin, Ankara'da veya İstanbul'da iş yapamıyorsak taşrada iş yapabiliriz ya da yurtdışında projelere dahil olabiliriz; Avrupa Birliği'nde projelere katılabiliriz ve böylece kendimizi koruyabiliriz. Ama dediğim gibi, bu tür önlemleri firmaların almaları gerekiyor.
Murat PEHLİVAN: 2025'e tedbirli girmemiz lazım.
Hasan OĞUR: Kesinlikle.
Murat PEHLİVAN: Peki, firmalara ve çalışanlara tavsiyeleriniz olur mu?
Hasan OĞUR: Genel olarak firmalara tavsiyem şu; alanlarını iyi korumaları gerekiyor ve çıkış kapıları için plan yapmaları lazım. Çalışanların sabit kalmamaları gerekiyor çünkü bizde eğitimsel bir sorun var; insanlarımız yerini sabitlediğinde ona tamah ediyor ama bence böyle olmamalı. Kendi sektörüm içinde, genel manada söylüyorum, gelişime hep açık olmamız lazım. Üretmeye hep açık olmamız lazım ki hem kendimize hem ülkemize faydalı olalım.
Murat PEHLİVAN: 2024 yılında siber güvenlik çok konuşuldu. Aslında bunun konuşulması gerekiyor; gündemden düşmemesi de lazım. Hem kamu da hem de sektörde bu konu çokça ele alındı. Türkiye'de ciddi anlamda bir siber güvenlik zafiyeti olduğunu düşünüyor musunuz?
Hasan OĞUR: Düşünüyorum, dünyada da böyle. Yani şöyle, biz hala bir firewall'ı modem gibi taktığımızda her işlevi yapsın diye bakan insanlarız, genel anlamda söylüyorum bunu. Bu cümleyi çok konuşmak, çok iyi biliyor anlamına gelmiyor. İnsanlarımızın biraz daha bilinçlenmesi gerekiyor; siber güvenlik demek aslında eğitim demek. Cihazla ve ürünle önlem almak değil; bu bana göre %10, %90 insanlarımızın yetişmesi gerekiyor. Bununla ilgili çalışmalar yapılmalı. İçini bu şekilde anlamlı hale getirebiliriz. Açık var mı? Dünya da var. Bugün Dark Web dediğimiz bir platforma gidiyorsunuz ve her şeye erişiyorsunuz. Yani uydu sistemlerinden silah sistemlerine kadar, T.C. kimlik numarasından telefon numarasına kadar pek çok şeye erişim sağlanabiliyor ama önce insanlarımızın yetişmesi lazım. Bu, bir yazılımla veya bir cihazla alınacak tedbirler değil kanımca.
Murat PEHLİVAN: Yani toplumun, internet kullanıcılarının bu konuda bilinçlenmesi lazım.
Hasan OĞUR: Kesinlikle. En büyük sorun bu bence. Yoksa şu marka sponsor oldu, bu ürün çıktı meselesi değil. Konuşmak da mesele değil; önce insanlarımızın bilinçlendirilmesi gerekiyor.
Murat PEHLİVAN: Aslında bir bütün halinde bilinçlenmemiz gerekiyor galiba. Son olarak ne eklemek istersiniz Hasan Bey?
Hasan OĞUR: Bana bu fırsatı verdiğiniz için teşekkür ederim. 2024 değerlendirme şansı verdiğiniz için de teşekkür ederim; belli ölçülerde sitemlerimiz ve söylemlerimiz oluyor ama bizim derdimiz hem insanımıza hem de ülkemize değer katmak. Meselenin özeti budur!