Türkiye'nin ilk Kitle Fonlama Girişim Sermayesi Yatırım Fonu olan Fonbulucu girişimcilik ekosisteminde yeni bir sayfa açtı. Üretim ve teknoloji alanında faaliyet gösteren girişimleri hedefleyen şirket bir yandan girişimcilere yeni kaynaklar bulurken, diğer yandan binlerce kişinin doğrulanmış girişimlere yatırım yapmasını sağlıyor. Fonbulucu CEO'su Hakan YILDIZ şirketi “game changer” olarak nitelendirirken, “Kitle fonlaması modeli, yatırım sistemine hem şeffaflık hem de demokratik bir yapı getiriyor” diyor. ICT MEDIA TV Youtube kanalında yayınlanan Murat Pehlivan ile Açık Açık Programı’na konuk olan YILDIZ, kitle fonlaması modelleri ile Fonbulucu’nun çalışma sistemini ve gelecek hedeflerini anlattı. Dergimizde özetine yer verdiğimiz programın tamamını ICT MEDIA TV Youtube kanalından izleyebilirsiniz.
Murat PEHLİVAN: Fonbulucu'nun amacı ve misyonu nedir?
Hakan YILDIZ: Tasarrufla yatırım konusundaki ayırımı çok fazla biz bilmiyoruz. Altın, dolar gibi aslında yatırım olarak baktığımız şeyler birer tasarruf. Bu tasarrufların da son dönemde, fiyat seviyelerinin sürekli arttığı bir ortamda ciddi şekilde eridiğini gördü insanlar. Fonbulucu'nun asıl misyonu; küçük tasarruf sahibi diye tabir ettiğimiz kişilerin tasarruflarını yatırıma dönüştürmek. Halka açabilmek yatırımı. Ülkemizde yatırım deyince çok paranızın olması gerektiği gibi bir hava var. Böyle bir inanış var. Halbuki yatırım her türlü tutardan olabilir ki biz de bir lirayla bile yatırım yapabiliyorsunuz. Dedik ki eğer insanlara standarttın dışında veya konvansiyonelin dışında yatırım imkanları sunarsak, alternatif yatırım kanallarını onlara gösterirsek bu sayede halkın her seviyesinden tasarruf sahipleri bunları yatırıma dönüştürür, üretime dönüşür. Üretim de katma değerli üretime. Bir sonraki aşamada da ülkenin kalkınmasını sağlar. Böyle kocaman bir misyon belirledik kendimize.
Murat PEHLİVAN: Bana göre de doğru bir misyon. Peki yatırım yapmak isteyenler bunu nasıl gerçekleştiriyor? Fonbulucu olarak siz bu yatırımları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Hakan YILDIZ: Biz şirketimizi bir “game changer” olarak değerlendiriyoruz. Yani biz oyunu, oyuncuları değiştiriyoruz. Türkiye'de ve dünyada yatırımları yapabilmeniz için belli kriterlerde olmanız gerekiyor. Paranız olacak, çok paranız olacak, daha çok paranız olacak... Size para kazandırmak isteyen danışmanlara paralar ödeyeceksiniz. Veya size yatırım yapmanız için belli yönler, belli alternatifler sunacak kurumlarınız. Bu bankalar olabilir, aracı kurumlar olabilir. Ama bunun dışında girişim şirketleri dediğimiz, özellikle katma değerli üretim yapan teknoloji şirketlerinin finansa ulaşması gerçekten büyük sorun. Girişim şirketi dediğimiz start-up'lar, scale-up'lar veya daha çok büyüyecek girişimlerin finansa ulaşması için 3 ana kaynak var. Birincisi bankalar. Bankaya gidersiniz, kredi alırsınız ama kredi maliyetleri bu tür şirketler için altından kalkılamaz seviyede. Veya teminat gösteremez. En basitinden teminat yoksa kredi yoktur. Özellikle Türkiye'de. İkinci kaynak, yatırım bankaları. Yatırım bankaları da aslında hem proje finansmanı yapan hem de bu tür girişim şirketlerine büyüme aşamasına yatırım yapan şirketlerdir. Ancak Türkiye'de bu son derece kısıtlı. Hem de biraz daha private equity dediğimiz bir durum var. Şirketlere çok büyüme gösterdikten sonra yatırım bankaları yatırım yapıyor. Bu ikinci kaynak. Üçüncü kaynak da ülkemizde VC dediğimiz girişim sermayesi yatırım fonları, CVC dediğimiz kurumsal girişim sermayesi yatırım fonları veya şirketlerin kurduğu yatırım şirketleri. Bir de melek yatırımcılar var. Şimdi bu üçünü biz girişimcilik ekosistemi olarak değerlendiriyoruz. Burada bu üçünden yatırım almak için girişim şirketleri başvurduğunda eğer melek yatırımcı değilseniz zaten o ağlarda yoksunuz. Türkiye'de 10 tane melek yatırım ağı var. Ben de 546. melek yatırımcıyım. Düşünün 800 tane melek yatırımcı var. Bunların 200 tanesi bile aktif değil. Bu kadar azız. Diğer taraftan VC'ler… Geçen yıl oldukça fazla girişim sermayesi yatırım fonu kuruldu. Kurulu güç çok yüksek. Belki de trilyon dolarlık bir kurulu güç var. Ama bunun aktive olduğu noktaya bakarsanız çok az yatırımlar gidiyor girişimlere. Şimdi onu da geçtik. CVC'ler, yani büyük şirketlerin kurduğu yatırım şirketleri veya girişim sermayesi yatırım fonları. Onlar da daha çok kendi alanlarında girişimleri bulup desteklemek veya finans etmek istiyorlar. Bunların hepsini düşündüğünüz zaman ülkemizde girişim finansmanı neredeyse çıkmaz noktaya gelmiş durumda. Git gide de azalıyor bu rakamlar. Peki bunun çözümü ne? Bunun çözümü; öyle bir sistem sunacaksınız ki kamuoyuna, bu sistem hem güvenli olacak hem yatırımlarınız çeşitlenebilecek hem istediğiniz tutarda istediğiniz girişime yatırım yapabileceksiniz. Araç kolay, kullanım kolay olacak, hızlı olacak gibi bir sürü özellik var artık günümüz dünyasında. İşte burada kitle fonlaması devreye giriyor. Çünkü kitle fonlaması hem şeffaflık getiriyor sisteme hem de demokratik bir yapı. Yani herkes girebiliyor. Hiçbir sınırlama yok. Nitelikli yatırımcı dediğimiz yatırımcılar da nitelikli olmayan yatırımcılar da ev hanımları da… Hatta ben 4-5 yıl önce ev tipi yatırımcı diye literatüre bir kelime sokmuştum. Bir makale yazmıştım. Dolayısıyla ev tipi yatırımcıların da artık yatırım yapabileceği bir sistem var. İki dakikada e-devlet sistemiyle üye olup daha sonra istediğiniz girişime, istediğiniz tutarda yatırım yapabileceğiniz bir sistemden bahsediyoruz. Bu sayede 100 lira, 1000 kişiyle buluşunca 100 bin lira yapıyor ki bizim 6 binden fazla kişinin yatırım yaptığı girişimlerimiz var. Biz buna co-invest diyoruz. Birlikte fonlama, birlikte finansman. Bunun içerisinde şirketler de bireyler de, kurumlar da var, hatta devlet de var. Önceki sene Ankara Kalkınma Ajansı'yla beraber bir co-invest yaptık. Ankara Kalkınma Ajansı dedi ki, sen buna eğer fon olarak 200 bin lira yatırırsan ben de 100 bin yatıracağım. Eş finansman uyguladık. Bu şekilde girişim şirketlerine devlet de yatırım yaptı. Burada co-invest'i hayata geçiren bir sistemi 2021 Mayıs ayında hayata geçirmiş olduk. Ve şu anda sistem tıkır tıkır çalışıyor. İnsanlar teveccüh gösterdi. 75 binden fazla şimdi üyemiz var sistemde. Gitgide artıyor üye sayısı.
Murat PEHLİVAN: Ev tipi dediniz, çeşitli modellerden bahsettiniz. Peki bu modeller nasıl çalışıyor? Mesela ben Fonbulucu üzerinden yatırım yapmak istesem nasıl yapacağım? Hangi tipte yatırım yaparsam, hangi modellere fonları sağlasam doğru olur?
Hakan YILDIZ: Önce isterseniz dünyada uygulanan modellerden biraz bahsedelim. Başka modelleri de var kitle fonlamasının. Dünyada şu anda 4 ana model uygulanıyor. Bunların dışında da yeni modeller gelmeye başladı. Türkiye'de 2 model kanunlaştı, regüle edildi. Sermaye Piyasası Kurulu tebliğ yayınladı. Bunlardan biri Paya Dayalı Kitle Fonlaması dediğimiz, equity crowdfunding. İkinci model, borçlanma temelli kitle fonlaması. Veya borçlanmaya bazlı kitle fonlaması. O da credit-based dediğimiz dünyada uygulanan sistem. Özellikle KOBİ'ler için çok kıymetli bir konu bu. 2021 Ekim ayında tebliğ yayınlandı. Hisse almak yerine, hisseye çevrilebilir borç veriyorsunuz girişimlere. Buna, convertible note veya işte paya çevrilebilir borç tahvili de diyebilirsiniz. İkisi de Türkiye'de regüle. Ama dünyada asıl gayrimenkul temelli kitle fonlaması var. Siz bir gayrimenkulü Türkiye'de tek başınıza almayı herhalde düşünmezsiniz. Rakamlar uçtu gitti. Peki, bir gayrimenkulü 1000 kişi yatırım amaçlı alıyorsa… Bu mümkün. Veya bir AVM'yi düşünün. Bir kişi 100 milyon dolar harcamış, bir AVM yapmış. Para gitti, gömüldü oraya. Peki bunu tekrar menkulleştirip, ekonomiye kazandırmak mümkün mü? Evet. İşte bu sistemlerle mümkün. Dördüncü model, biraz daha sosyal işleri içeren reward-based dediğimiz, mükafat bazlı model. Ben onu bu şekilde çeviriyorum Türkçeye: Mükafat Bazlı Kitle Fonlaması. Dünyada en iyi örneklerden biri Kickstarter. Yıllık 2,5-3 milyar dolarlık işlem yapıyor. Siz bir ürün ortaya koydunuz, bir inovasyon gerçekleştirdiniz. Ama henüz yapmadınız, elinizde prototipi var. Sisteme giriyorsunuz, diyorsunuz ki ben bunu yapmak istiyorum. Ancak bunu yapmam için benim bir milyon liraya ihtiyacım var. Bunun için bana sipariş verir misiniz? Ön sipariş diyorsunuz. Burada siz tutup 1000 kişiden sipariş alıyorsunuz. O bir milyonu topluyorsunuz. Karşılığında bu yatırım yapanlar veya size para verenler buna erken ve ucuza sahip oluyor. Çok çalışan bir model. Pazar doğrulaması açısından da çok kıymetli. Dördüncü bir model olarak dünyada uygulanıyor. Türkiye'ye de geleceğini düşünüyoruz. Yeni modeller de çıkıyor. Bunların başında da ICO veya IDO dediğimiz Initial Coin Offeringler. Yani siz bir varlığı tokenize edip yani kripto paralarla veya tokenlarla onu menkulleştirip satabiliyorsunuz. Bu da son dönemlerde oldukça revaçta. Fakat burada çok fazla dolandırıcılık oldu. Dünya Bankası dikkatli olmaları konusunda uyarılar gönderdi ülkelere...
Murat PEHLİVAN: Farklı bir model…
Hakan YILDIZ: Kesinlikle. Şöyle düşünün: Sizin şirketinizin %10 hissesini tokenize ediyoruz, yani tokenlerle menkulleştiriyoruz. Ve onu dünyadaki herkese açıyoruz. O kişiler X bir tokenla sizin hissenizi akıllı kontratlarla satın alıyor. Hissedar oluyor aslında. Dolayısıyla burada ilginç bir model var. Bunun da Türkiye'de uygulanacağını biliyoruz. Önümüzdeki dönemde bunlarla ilgili de uygulamaları göreceğiz. 5 model dünyada çok fazla uygulanan modeller... Bunun dışında donation dediğimiz bağış bazlı bir model var. Türkiye'de Yardım Toplama Kanunu olduğu için o model biraz onun alanına giriyor.
Murat PEHLİVAN: Peki nasıl portföy oluşturacak yatırımcı?
Hakan YILDIZ: Portföy dediğimiz şey aslında sepet. Hep söyleriz; yumurtaların hepsini aynı sepete koyma. Ev tipi de olsa, ev hanımı da olsa yatırımcı ne yapacak? Yumurtaları aynı sepete koymamak için yıllık yapacağı yatırım tutarını bölecek. Biz yatırımcılarımıza, üyelerimize gönderdiğimiz bütün e-postalarımızın altında en az 10 girişimden oluşan bir portföy yapın diye ısrarla söyleriz. Bunu baştan beri hiç değiştirmedik. Bu şu anlama geliyor. Siz bir tane sağlık, bir tane teknoloji, bir tane yazılım, bir tane gıda, bir tane tarım gibi girişimlerden bir portföy oluşturabilirsiniz. Bu sayede riski bölersiniz. Çünkü girişim şirketleri dediğimiz, özellikle start-uplarda başarı oranı %100 değil. Hiçbir yerde olmadığı gibi. Burada da öyle değil. Genelde dünyada kabul görmüş oran %10. Yani 100 girişimden 10 tanesinin çok başarılı olacağına dair bir kanı var dünyada. Ki biz çok dikkatli seçtiğimiz için bu oranın daha yüksek olacağını düşünüyoruz. 5 binden fazla girişimden şu ana kadar 115 tane seçebilmişiz. Portföyü oluştururken iki parametre çok önemli. Birincisi, sizin risk iştahınız. Bunu iyi bilmeniz lazım. İkincisi de paranız. Yani toplam varlıkların %5, %10’unu geçmemeli. Bunu da ısrarla her yerde söylerim. Çünkü riskli bir yatırım. Hatta yatırım yaparken yatırımcılar bir risk bildirim formu imzalarlar. Şimdi riskli yatırımlarda, yumurtaların hepsini bir sepete koymamak nasıl doğruysa bütün paranızı da bu işlere yatırmamak lazım.
Murat PEHLİVAN: Yatırım yaparken ölçülü ve dikkatli olmak lazım. Atalarımız boş yere söylemiyor, ticaretin altın kuralıdır, işte yumurtaları aynı sepete koyma.
Hakan YILDIZ: Trader olmaya kalkmamak lazım. Bizim gibi, özellikle girişim ekosisteminde yatırım alternatifleri sunan platformlar hep şunu der: Bu yatırımlar 3-7 yıllık yatırımlardır. Kısa vadeli değil. Dolayısıyla trader mantığıyla gelirseniz hayal kırıklığına uğrarsınız.
Murat PEHLİVAN: Fonbulucu’nun altyapısını teknolojiyi kullanarak inşa ettiniz. Kullandığınız teknolojilerin yatırımcılarının karar verme süreçlerine etkisi, rolü nedir?
Hakan YILDIZ: Doğru karar vermek, doğru ürünlerin sunulması, geliştirilmesi veya sonlandırılması noktasında hem teknoloji hem de veriyi kullanıyoruz. 2016'da başladık biz bu sürece. Ve geldiğimiz noktada tüm teknolojimiz kendimize ait. Yani yazılım, planlama, mimari… Bunu da övünerek söylüyorum çünkü böyle bir sistem Türkiye'de yoktu. Örneği olmayan bir şey yapmak ne kadar zor bilirsiniz? 2021 Mayıs ayında ilk kampanyamızı açtığımızda yazılım altyapımız vardı. Ama yazılım altyapısı tek başına hiçbir anlam ifade etmiyor. Çünkü bir entegrasyonla çalışıyoruz. Takasbank, Borsa İstanbul'un bir şirketi. Türkiye'deki tüm pay-takas, para-takas sistemlerini yönetiyor. Onunla entegreyiz. Merkezi Kayıt Kuruluşu, yine Borsa İstanbul'un bir şirketi. O da Türkiye'deki payların kaydileştirilmesi sistemini yönetiyor. Çünkü burada tamamen paylar kaydi ve dijital. Onunla entegreyiz. Aynı zamanda e-Devlet'le entegreyiz. e-Devlet'le de sisteme girerken sizi biz tanımlıyoruz. e-Devlet doğrulaması yapıyorsunuz. Böylelikle sizden bir daha imza, kâğıt, noter hiçbir şey istemiyoruz.
Murat PEHLİVAN: Aslında baktığınızda yine vatandaşı koruyorsunuz.
Hakan YILDIZ: Kesinlikle. Kimse kimsenin adına bir işlem gerçekleştiremiyor. Veya başkası sizin adınıza bir işlem yapamıyor. Ve güzel olan şu, siz bir girişim şirketinden 100 liralık pay aldınız. Şimdi bundan sonra ne olacak? Tabii bu pay nerede? Bu paranızı ödedikten sonra kampanya başarılı olunca bir ihraç işlemi var. Daha doğrusu pay dağıtımı. Bu pay dağıtımı Takasbank üzerinden ve MKK üzerinden işlemlerle gerçekleşiyor. Siz en sonunda bu paylar dağıtıldıktan sonra Merkezi Kayıt Kuruluşu'nun E-Yatırımcı diye bir uygulaması var. Harika bir uygulama. Bu uygulamaya girdiğiniz zaman aynı diğer borsadan aldığınız hisse senetleri, fonlarınız orada görebildiğiniz gibi kitle fonlamasından o girişimden aldığınız 100 liralık hisseyi de görüyorsunuz. Artık kayden ve size ait. Dolayısıyla kimse dokunamıyor. Bu bir mülk çünkü. Yani gayrimülk diyelim. Ama mülk size ait bu. Ve sizin e-Devlet'den girdiğiniz E-Yatırımcı uygulamasını görebiliyorsunuz. İsterseniz blokaj koyuyorsunuz kimse dokunmasın buna diye. Kimse dokunamaz ama böyle blokaj sistemi de var.
Herkes şunu soruyor bize. Eminim siz de soracaktınız. Bir girişime yatırım yaptık, 3-7 yıl da bekleyeceğiz. Ama ne kazanacağız? Nasıl kazanacağız? İşte o sorunun iki cevabı var. Birincisi, siz bu yatırımı yaptınız fakat 3-7 yıl, ben 10 yıl tahammül edemem kardeşim. Ben belli bir süre sonra bunu satmak zorunda kalabilirim. Bunu nasıl yapacağım diye sorduğunuz zaman bunun için ikincil pazarımız var. Bu da yazılıma dönüştü.
Murat PEHLİVAN: İkincil pazarınız nedir?
Hakan YILDIZ: Sizin ihtiyacınız var ve o ihtiyaca ilişkin olarak da bu payı satmak istiyorsunuz. İlan vereceğiniz bir altyapımız var. Fuip dedik biz ona. Fonbulucu Üyeler Arası İletişim Platformu. Oraya ilan veriyorsunuz. Aynı sahibinden.com'dan bir şey satar gibi burada satış yapabilirsiniz. İki ay içerisinde yaklaşık 27-28 milyonluk işlem gerçekleşti. Yatırımcılara kendi aralarında iletişim kurduruyoruz. OTC gibi çalışıyor, tezgâh üstü piyasa. İki taraf anlaşırsa alışveriş gerçekleşiyor. Bunu da elektronik ortamda %100 güvenli şekilde yapıyorsunuz. Hiçbir şekilde manuel işlem yok. Sadece sözleşmeye imza atıyorsunuz. Onu da dijitalle geçirmek için çabalıyoruz. İkinci olarak da yatırımcı sabrederse bu girişimlerden temettü alabilir. Bu girişimler büyür, borsaya gidebilir. Bu girişimler yatırım alabilir. Örneğin Milk App diye sütlere su katılmasın diye analiz yapan bir girişim var. Bu girişimimiz, Founder One diye bir girişim sermayesi yatırım fonundan 75 bin dolar yatırım almak için imza attı. Şimdi dolayısıyla bu yatırımlar da şirketlere geldikçe şirketler bedelsiz paylar dağıtabilir, büyümeleri hızlanır, bu şirketler para kazandıkça yatırımcısına para dağıtabilir. Ama şöyle düşünmesi lazım yatırımcının: Ben portföyü yaptım ve sabrediyorum. Bu portföyün içerisinde on tane girişime yatırım yaptım. Bir tanesi on tanesine yapılan yatırımı kurtarabilir. Yatırımcının bu bakış açısıyla hareket etmesi gerekiyor.
Murat PEHLİVAN: İkinci el piyasasını oluşturma ihtiyacı da nereden çıktı? Dünyada örneği var mı?
Hakan YILDIZ: Yatırımcı, likide dönebileceği bir yatırımı öncelikli tercih ediyor. Ama 3 ila 7 yıl bekleyeceksin, 10 yıl bekleyeceksin dediğiniz zaman biraz daha geri durabiliyor. Türkiye'de beş milyon üzerinde kripto para yatırımcısı var. Bizde 75 bin tane kitle fonlama yatırımcısı var. Aradaki farkı görüyorsunuz. Niye? Çünkü oradaki heyecan, oradaki adrenalin, oradaki likit oranı cazip gelebiliyor yatırımcıya. Şimdi biz burada da aynı şekilde, kitle fonlaması yatırımlarının cazip hale gelebilmesi için ihtiyaç duyanın, erken satış imkânına sahip olabilmesi için böyle bir iletişim platformu kurduk. Almak isteyenler ile satmak isteyenleri buluşturmak istedik. Bizim aracılık yetkimiz yok. Aracılık faaliyeti yürütemiyoruz. Dolayısıyla hiçbir aracılık faaliyetine girmeden iki kişi buluşsun, anlaşsın ve biz alım ve satımı güvenli hale getirelim dedik.
Şu anda dünyada dört tane örneği var. Bunların sadece biri aktive olmuştu. Şimdi equity crowdfunding yapan bütün platformlar bunu kurmak istiyor. Bu ihtiyaç çünkü. Bu ihtiyacı kurmak çok kolay değil. Çünkü karşınızda iki engel var. Biri regülasyon, biri teknoloji. Şimdi bu engelleri aşmak için de gerçekten büyük bir fedakârlık gerekiyor.
Murat PEHLİVAN: Aktif olan hangisi?
Hakan YILDIZ: İngiltere'de Seeders var. Geçen seneki rakamları ilginç. 40 binin üzerinde işlem gerçekleşti. Ama birkaç ay içerisinde biz geçeceğiz onu. Yani dünyada en fazla ikincil işlem gerçekleşen platform bizimki olacak. Çünkü biz çok kolaylaştırdık bu işi. Onlar tam teknolojiyi kullanamamışlar. Fonbulucu’nun geliştirdiği teknolojiyle bunu çok kolaylaştırdık. Gerçekten Fonbulucu üyeliğiyle giriyorsunuz. İlanınızı birkaç saniye içerisinde verebilirsiniz. Diyorsunuz ki benim X girişiminden 100 adet payım var. Bunun 10 tanesini satmak istiyorum. 5 liraya satacağım. İlan veriyorsunuz.
Murat PEHLİVAN: Yatırım almak isteyen firmaları nasıl değerlendiriyorsunuz? Uyguladığınız kriterler neler? Süreç nasıl işliyor?
Hakan YILDIZ: Burası bizim için en önemli konu. Çünkü klasik bir aracı kurum düşünün Türkiye'de. Bir şirket olarak siz başvurduğunuz borsaya açılacaksınız. Sizinle ilgili tüm incelemeleri, değerlendirmeleri piyasa değerini oluştururlar. Onlarca danışman çalışır. Aracı kurumun konumu borsaya açılmada aracılık hizmetidir. Ama bize verilen görevler, tebliğ kapsamındaki sorumluluklarımız var. 5600 şirket bize gelmiş ve ben 5,7 milyar liralık fona ihtiyacım var diyor. Şimdi 5600 tanenin içerisinden doğru girişimleri, hazır olanları, dürüst girişimcileri, büyüme potansiyeli olan işleri, teknoloji ve üretim faaliyetinde olanları bulacaksınız, bunları 2-3 ay belki daha fazla üzerinde çalışarak yatırım turuna hazırlayacaksınız. Operasyon maliyetini herhalde düşünebilirsiniz. Bizim 33 tane çalışanımız var. Bunun 23 tanesi bu hazırlık tünelinde çalışıyor. Peki ne yapıyoruz bunu yapabilmek için? Öncelikle başvurular online olarak yapılıyor. Tebliğ bize üretim veya teknoloji faaliyetinde olanları fonlayabilirsin diyor. Bir kere oradan bir eleme oluyor. Yani hizmet ve ticaret yok bizde. Bu ne demek? Ayakkabı satıcısını fonlayamayız. Ama ayakkabı üreticisini fonlayabiliriz. Otel işletmecisini fonlayamayız. Ama otel yazılımı yapanı fonlayabiliriz. İkincisi eleme aktif varlık büyüklükleri. Yani bir halka açık şirketin iştiraki bize başvuramaz. Bir şirket bize başvurduğunda, bilançosunda toplam ticari alacaklarının, toplam borçlarına oranı, toplam alacaklarının oranı gibi rasyolarımız var. Bunlar da uymuyorsa geçemez. Bunları geçti diyelim girişimci. Daha sonra girişimci ilişkileri birimimiz var. Biri atanır o girişime. Daha sonra bir toplantı yapılır. Önce kitle fonlama sistemini biz anlatırız girişimciye. Nelerle karşılaşacak? Çünkü burada fon almak güzel ama belli sorumluluklar da geliyor. Kurumsallaşma dedik. O kurumsallaşmaya sen hazır mısın? Dolayısıyla biz anlatırız sistemi. Önce o, tamam bu benim kafama yatıyor, biz bunu başarabiliriz. Diğer taraftan girişimci kendini anlatır bize. Der ki ben şunu yapıyorum, işte şu işleri yapıyorum, şöyle bir projeksiyonum var. Pazarım bu, hedef kitlem bu, rekabet ettiğim şirketler bunlar. Pazar uyumum şu gibi anlatır, ön görüşmede. Eğer girişim ilişkileri direktörlüğümüz bunun bir sonraki aşamaya geçmesine karar verirse ondan sonra bir kampanya hazırlık dönemi başlar. Bütün sistem dijital. 10 tane ana başlık vardır formlarda. Bu 10 ana başlık altında da 384 noktada veri alırız girişimciden. Bunu da sürekli arttırıyoruz. Hedef kitle analizi, pazar analizi, rekabet analizi, spot analizi, iş planı, finansal projeksiyonu, işletme sermayesi, işletme giderlerinde 5 yıl içerisindeki satış öngörüleri, 5 yıl içerisindeki ciro öngörüleri. Bunların hepsi veri olarak, dijital veri olarak alındıktan sonra sistemde akıllı formlar yaptık. Çoğu girişimci finansal tabloları oluşturmayı bilmez. Genelde teknik adamlardır. Dolayısıyla biz bunu bildiğimiz için bu verileri aldıktan sonra sistem finansal tabloları oluşturur. Başa baş noktasını oluşturur. Aslında orada bir simülasyon var. Girişimci onları değiştirerek aslında görür, kendi durumunu da görür. Kendine bir ayna tutar. Bunlar tamamlandıktan sonra bir buton var. İncelemeyi gönder butonu. O butonu tuşladıktan sonra bizim direktörlerimize gelir. Asıl işlem ondan sonra başlıyor. Tabii veri aldık şimdiye kadar. Bizim 4 ana incelememiz var. Birincisi mali mevcut durum analizi, finansal mevcut analizi, teknik mevcut analizi ve en sonunda da tabii ki girişimci analizi. Yani bu girişimcinin findex raporundan tutun da sosyal medya paylaşımları, o kişinin karakter analizi gibi…
Murat PEHLİVAN: En önemli kısım orası.
Hakan YILDIZ: Bunlar bittikten sonra tebliğ gereği bir yatırım komitesi oluşturuyoruz. Bu komitede de en az bir yönetim kurulu üyesi melek yatırımcı olmak zorunda. Diğer üyelerin içerisinde en az biri SPL Düzey Üç Lisansına sahip kişi olmak zorunda. Kalan üyelerin de en az 5 yıl boyunca ticaret, finans sanayi gibi konularda deneyimli kişilerden oluşması gerekiyor. Bizim yatırım komitemiz gerçekten çok üst düzey bir yatırım komitesi. Ve bağımsız bunlar. Tamamen platformdan bağımsız, yönetimden bağımsız.
Murat PEHLİVAN: Komitenizin ortağı değiller mi?
Hakan YILDIZ: Ortağı olan da var ama tamamen bağımsız karar veriliyor. Çünkü müteselsilen sorumluluk var. Keyfiyet olamayacak şekilde tebliğ düzenleme yaptı. Ve bu yatırım komitesine çıkar girişimci. Sunumunu yapar. Daha önce yatırım komitesi bilgilendirilmiştir zaten. Her hafta perşembe günü 17.30'da toplanırız. Ben de bir yatırım komitesi üyesiyim. Komite dinler. Sonra da onlarca soru sorar. Bazen bir buçuk, iki saat sürdüğü olur. Bazen bir girişimi üç kere çağırdığımız olur. Fabrika ziyareti veya fabrikaysa, şirketin kuruluş yerini gider yerinde görürüz. Bize anlattıklarını doğrularız orada. Dolayısıyla bu işlemler bittikten sonra eğer yatırım komitesi ön onayı, ön uygunluğu vermişse yatırım turu hazırlıkları başlar. İşte orada ajansımız devreye girer, ajans hazırlıklarını yapar. Bu bir iletişim konusu aynı zamanda. Bunun devamında da en son yatırım komitesine bir izahname aslında… Hepimizin izahname diyebildiği, fakat bizim tebliğimizde kampanya bilgi formu olarak tanımlanan bir metine dönüşür bu. Bu metin, artık bu girişimle ilgili her şeyi görebildiğiniz yerdir. Ve yatırımcının da göreceği budur, yatırım kararını alırken. İmzaya açılır. Yatırım komitesi üyelerimiz bunu imzalarlar. Eğer varsa şerhleri, yazarlar oraya. Şerh yazmak da serbest. Ama beş yatırım komitesi üyesinden, üç tanesi onaylarsa yatırım turu listelenmek üzere ilgili birime geçer artık. O ilgili birim bunun planlamasını yapar. Hangi tarihte çıkacak. Bunun işte sosyal medya paylaşımları, videolar, şunlar bunlar, reklamlar nasıl yapılacak. Bunun planlamalarını yapar ve listelenir. Özeti bu. Bunu niye bu kadar detaylı anlattım? Son cümle olarak onu söyleyeyim. Konvansiyonel aracı kurumlar gibi çalışmıyoruz biz. Burada Sermaye Piyasası Kurulu'nun tebliğ düzenlerken bize girişimciyi, girişimi seçme yetkisi verdi. Yani burada Türkiye'de halka arza gitmek için ne yapıyorsunuz siz? Borsa İstanbul'a başvuruyorsunuz. Önce onun onayını alacaksınız. Kotasyon için borsaya başvuruyorsunuz. Bizde bu yetkiyi Sermaye Piyasası Kurulu tebliğ ile platformlara verdi. O yüzden çok önemli bir sorumluluk. İkincisi, bu işlemlerin gerçekleşmesi, girişimin seçilmesi, bu girişimin kazançlı şekilde yatırımcısına para kazandırması bunların bütün hepsinden aslında tebliğ gereği sorumlu olmasak bile manen sorumluyuz. Bunu da rahat anlatabilmek adına şöyle bir yöntemi uyguluyoruz. Dünyada da bunu uygulayanlar var ama Türkiye'de yine ilk biz uyguladık ve şu anda bir model oldu. Bir girişim sermayesi yatırım fonu kurduk. Bu fon bu kampanyalara, yatırım turlarına da yatırım yapıyor. Aynı zamanda bütün çalışanlarımız yatırım yapıyor. Ben bizzat yatırım yapıyorum. Hatta 75 bin kişi içerisinde şu anda ben en fazla yatırım yapan kişiyim. Birinci sıradayım. Bunu şunun için de anlatmaya çalışıyorum. Çok zor seçiyoruz. Hatta reddettiğimiz 4 binden fazla girişim var.
Murat PEHLİVAN: Peki. Bir firmayı fonladık. İstediği rakamın fazlası da geldi. Firmanın aldığı fonu değerlendirme sürecini nasıl takip ediyorsunuz?
Hakan YILDIZ: Ondan önce kampanya başarısız olursa ne oluyor? O bilgiyi de vereyim mi? Şimdi kampanya dediğimiz şey aslında yatırım turu. Listeledik. Diyor ki, bir milyona ihtiyacım var benim. Bizim tebliğimizde şöyle bir hüküm var. %100 fonlama olmazsa, bu yatırım turu başarısız demektir. Dolayısıyla kampanya, para toplama faaliyeti başarısızlıkla sonuçlanıyor. O durumda paralar ne oluyor? Yatırımcılar paraları bize göndermiyor. Paranın tamamı Takasbank'ta sizin adınıza blok ediliyor.
Murat PEHLİVAN: Siz kendiniz almıyorsunuz parayı?
Hakan YILDIZ: Hayır. Bütün para devlette. Devlet bu parayı kendi alıyor Takasbank üzerinden. Takasbank'ta sizin adınıza blok ediliyor. Çünkü o para daha girişimcinin değil. Kampanya devam ediyor. Burası çok kritikti, onun için vurgulamak istedim. Eğer kampanya %100 fonlamayı görmezse… 99'da kaldığıda olabilir. Bu para size Takasbank tarafından iade ediliyor. Paranıza hiçbir şey olmuyor, yatırım yaptığınız zaman. Şimdi gelelim ikinci kısıma.
Murat PEHLİVAN: Burada küçük bir parantez içinde bir soru sorayım. Şimdi XYZ firması fon aldı. Veyahut da tamamı, %100 başarıya ulaşmadı. Ama şirketin borcu var. Haciz gelebiliyor mu buraya?
Hakan YILDIZ: Hayır. Parayı daha transfer etmedik. Para Takasbank'ta kampanya sonuna kadar bekliyor. Öncelikle onu iyi anlamak lazım. Yani parayı bizim girişimciye aktarabilmemiz için bütün prosedürün yerine getirilmesi gerekiyor. Daha para blokede. Şimdi orada bu dedikleriniz olursa bizi ilgilendirmiyor. Parayı aktarmadan iade ederiz yatırımcıya. Diyelim ki girişimci yatırım esnasında bir sorun yaşadı. Battı yani. Olabilir. Para aktarılmadığı için yatırımcıya parası iade edilir. Ama fon aktarılma hakkı doğdu. Diyelim ki bütün prosedür yerine getirildi. Bu para girişimciye aktarıldı. Ondan sonrasını konuşalım.
Murat PEHLİVAN: Nasıl aktarılıyor para? Bunun süreci nasıl işliyor?
Hakan YILDIZ: Burada parayı yatırımcı. Peki ne için verdi? Pay için. O şirketten pay almak için. O zaman para aktarılırken aynı zamanda da ne olması gerekir? Payla paranın yer değişmesi gerekir. İşte bunu yapıyor sistem. Önce orayı söyleyeyim. Para girişimciye aktarılmadan önce pay dağıtımı yapılıyor. Pay dağıtım onayını merkezi kayıt kuruluşu verince Takasbank girişim şirketinin hesabına bizim imzamızla parayı aktarıyor.
Murat PEHLİVAN: Süreç tamam mı?
Hakan YILDIZ: Süreç orada tamamlanıyor. Ancak burada girişim şirketine aktarılan paranın tamamını aktarıyoruz mevcut sistemle. Yani 45 milyon toplamışsa bu 45 milyonu tek seferde aktarıyoruz. Fakat bunun böyle olmasını istemiyoruz. Şimdi girişimciler bunu duyunca belki kızacaklar bize. Biz bunu biraz daha hak ediş şeklinde aktarmak istiyoruz. Bununla ilgili Sermaye Piyasası Kurulu'na gerekli görüşmeleri yaptık. Belki bir tebliğ değişikliği gerekecek. Bunu niye söyledim? Çünkü girişim şirketi fonlamaya çıkarken yatırım turuna başlarken o biraz önce bahsettiğim kampanya bilgi formunda fon kullanım raporu veriyor. Diyor ki, ben şu kadar parayı şu tarihler arasında şu amaçlarla kullanacağım. Şu kadar parayı şu tarihler arasında şu amaçlarla kullanacağım diye. Diyelim 12 aylık bir sürede kullanacak bu parayı. 12 aylık bir plan veriyor bize. Bu 12 aylık planı uygulayabilmesi için de atıyorum 20 milyona ihtiyacı var. Bu 20 milyonu tek kalemde aktarıyoruz hesabına. Ama o esnada bizim kontrolümüz dışında bir kötü olay gerçekleşti... İşte böyle durumlara karşı Sermaye Piyasası Kurulu'na dedik ki bu parayı fon kullanım raporuna göre aktaralım.
Murat PEHLİVAN: Tamam parayı aktardınız. Firma vermiş olduğu tahkikleri ne yaptı?
Hakan YILDIZ: Güzel bir soru. Burada yine tebliğimiz fon kullanım raporuna göre bu paranın doğru kullanılıp kullanılmadığını bağımsız denetimle denetletme sorumluluğu verdi girişim şirketine. Biz parayı aktarmadan girişim şirketinin bir bağımsız denetçi ile sözleşme yapmasını şart koşuyoruz. Dolayısıyla girişimci parayı almadan önce bir bağımsız denetçiye gidiyor. Özel Amaçlı Bağımsız Denetim Raporu bunun adı. Bunu SPK niye böyle yaptı? Çünkü daha ucuz. Diğer bağımsız denetimler çok pahalıdır. Bu özel amaçlı, sadece fonun doğru yerde doğru amaçla kullanılıp kullanılmadığını bağımsız denetçi denetliyor. Haliyle bu anlaşmayı yaptıktan sonra diyelim 12 ay. 12 aylık süreç içerisinde bu paranın doğru harcanıp harcanmadığını daha sonra bağımsız denetçi bilançolardan finansal tablolardan denetliyor. Bu denetim raporunu halka açık şekilde platformun kampanya sayfasında yayınlıyor. Aynı zamanda da SPK'ya gönderiyor. Diyelim orada olağanüstü bir durum var. Olmaması gereken bir şey yaşandı. Bunu Sermaye Piyasası Kurulu'na bildiriyor. Sermaye Piyasası Kurulu da ilgili hüküm gereği suç duyurusunda bulunuyor. Bu çok büyük bir suç bu arada. Çünkü Sermaye Piyasası Kurulu o kişiyle ilgili bir suç duyurusunda bulunursa o kişinin tüm ticari hayatı bitebilir. SPK'nın çok büyük yetkileri var. Banka hesaplarına el koyabilir. Haciz yapabilir. Dolayısıyla şu ana kadar 93 tane girişim fonladık. Hiç böyle bir durumla karşılaşmadık çok şükür. Bu dikkatli seçtiğimizi de gösteriyor. Ancak bu durum yaşanabilir. Bunun tedbirlerini de tabii ki kendi içimizde alıyoruz. Bu birincisi. Tebliğden gelen ama asıl bizim yaptığımız çok daha önemli bir iş var. Daha önce söyledim, aracı kurum gibi davranmıyoruz. Biz tebliğin verdiği yükümlülüklerin dışında da bir şeyler yapmak zorundayız. Çünkü kendimizi böyle hissediyoruz.
Murat PEHLİVAN: Sorumluluğunuz orada bitmiyor…
Hakan YILDIZ: Aslında hukuken bir sorumluluğumuz yok. Ancak hukuken sorumluluğumuz yok diye kenara çekilmiyoruz. Çünkü bizim de yatırımlarımız var o girişimin içinde. Onun için de performans izleme ve değerlendirme diye bir birimimiz var. Bu birim, girişim şirketleriyle görüşerek tebliğden gelen 6 ayda bir finansal tablolar ve faaliyet raporlarının yayınlanması konusunda yardımcı oluyor. Aynı zamanda girişimcilerle görüşerek gidişatlarını öğrenmeye çalışıyor. Bunu da dijitale taşıyoruz. Basit bir rapor üzerinden, aylık raporlar alarak o verileri değerlendirmeye çalışıyoruz. Girişimcilerle sürekli ilişkilerimiz devam ediyor. Çünkü 5 yıl boyunca girişim şirketinde olan her şeyi, olumlu olumsuz kampanya sayfası güncelleme bölümünde, KAP gibi düşünün bunu. Kamuoyu Aydınlatma Platformu gibi. Orada yayınlamak zorundalar. Girişimciler de orayı seviyorlar. Bütün şirketleriyle ilgili gelişmeleri orada paylaşınca yatırımcısına hemen e-posta gidiyor. Diyor ki, senin yatırım yaptığın girişimde böyle bir güncelleme yayınladı diye. 6 ayda bir tebliğ yayınlıyorlar. Bazı girişimlerimiz aylık rapor yapıyor. Biz bunu tavsiye de ediyoruz ama her girişimci yapmıyor. Böyle bir zorunlulukları yok. 3 ayda bir rapor yayınlayan var. 6 ayda zaten zorunlu olarak. Yıllık finansal tablolarını, bilançolarını, gelir tablolarını, faaliyet raporlarını yayınlamak zorundalar.
Murat PEHLİVAN: Peki, bağımsız denetçilerin buradaki sorumlulukları nedir?
Hakan YILDIZ: Bğımsız denetçiler aslında Sermaye Piyasası Kurulu'ndan lisans almış ve bu özelliklere sahip şirketler. Bağımsız denetim yapabilen şirketler. Burada çalışanlar Maliye Bakanlığı'nda uzun yıllar çalışmış kişiler. Zaten burada amaç şu. Bilanço da harcama kalemlerinde toplanan fonun, amacına yönelik olarak kullanılıp kullanılmadığının tespiti. Çünkü sen parayı toplamışsın, gidip bir Ferrari almışsın. Bu olmaz diyor. Eğer böyle bir durum varsa Sermaye Piyasası Kurulu'na bildirme yükümlülüğü var.
Murat PEHLİVAN: Şimdi sıra geldi yatırımcıya. Yatırımcıya destek olarak neler sunuyorsunuz? Sizi diğer yatırım fonlarından ayıran temel farklar neler?
Hakan YILDIZ: Sistem çok yeni olduğu için, şimdi buna crowd-funding desek kimse anlamayacaktı. İmece desek, imeceyle yatırım mı olur denilecekti. Kitle fonlamaydı ilk Türkiye'ye geldiğinde adı. SPK buna Paya Dayalı Kitle Fonlaması dedi. Dünyadaki karşılığı aslında Yatırım Temelli Kitle Fonlaması. Çünkü yatırım yapıyorsunuz. Bunu anlatmak noktasında bayağı bir zorlandık. 2021'de bir de art arda ülkemizde hepimizin bildiği isimlerden oluşan bazı sıkıntılar yaşandı. Şimdi bunun üstüne siz de çıkıp diyorsunuz ki, ya binlerce ortakla ben şirket kuruyorum. Şirket kuruluyor, o girişime binlerce yatırımcı ortak oluyoruz. Bu girişimciye biz paraları emanet ediyoruz ve bize para kazanmasını bekliyoruz diyorsunuz. Şimdi tabii insanların tepkisi çok yüksekti ama ben 3 yıl boyunca gerçekten hiç oturmadım yerimde. Üniversitelere, illere, çağrıldığım her yerde, çağrılmadığım yerlerde de online, Twitter'dan, insanları toplayarak, haftalık belli günlerde eğitim programları düzenleyerek sistemi anlatmaya çalıştık. Çok şükür, 1 kişi, 2 kişi, 3 kişi, 5 kişi derken bugün 75 bin kişiye ulaştık. Bunun içerisinde de 54 bin tane en az bir kere yatırım yapan var. 54 bin kişi bu sistemi kavramış. Onu başarmışız. Bu git gide genişliyor artık. 54 bin kişinin anlatması bizim anlatmamızdan çok daha kıymetli oluyor. Haliyle burada yatırımcı öncelikle bilinçlenmeli. Neye yatırım yaptığını ne için yatırım yaptığını ne kadar sürede yatırım yaptığını bilmeli. Bunun için sürekli sosyal medya hesaplarımızda yayınlar yapıyoruz. Videolar hazırladık, bunu sisteme gömdük. Yardım merkezimiz var. İlk gün daha platform açık değilken yardım merkezi vardı. O yardım merkezinde bir sürü bilgi var. Siz soruyorsunuz, o cevap veriyor size. Videolar var. Aynı zamanda klasik Borsa İstanbul'daki halk arzlar da yapılmayan çok önemli bir şeyi yapıyoruz. Yatırım yapacağınız girişimi sizin karşınıza çıkarıyoruz. Canlı yayında, YouTube'da. Bazen 2-2,5 saat sürüyor yayınlar. Binlerce kişi katılıyor yayına ve doğrudan soru soruyor. Hem de öyle sorular ki, biz buna terletme seansı diyoruz. Girişimcilerin gerçekten buram buram terlediğini görüyorsunuz.
Murat PEHLİVAN: Çok iyi.
Hakan YILDIZ: Ve bu sorular filtre etmeden doğrudan ekrana yansıtılıyor. Sunan arkadaşımız yöneltiyor ve girişimcisi açık yürekle cevaplıyor. Hatta o canlı yayından sonra, ertesi gün çok kısa, 45 saniyede fonlanan girişimde oldu. Tam tersi, bazı canlı yayınlarda girişimciye olan güvenin zedelendiğini, kampanyanın başarısız olduğunu da gördük. 15 tane fonlaması başarısız olan girişimimiz var. Bunun dışında, performans izleme birimimiz, aylık raporlar hazırlıyor girişimle ilgili. Şimdilik bir deneme yaptık. Dijitale taşıyınca sürekli yayınlayacağız. Bunun dışında, bizim gün içerisinde telefonlarımız hiç susmaz. Yatırımcı saat 9.30-18.00 arasında, bizzat arayabilir. Arkadaşlarımız sorularını cevaplar. İnfo diye bir e-posta adresimize sürekli sorular gelir. İlgili birimlere gider, sürekli cevaplarlar. Telegram grubumuz var, onu aktif kullanıyorduk ancak Sermaye Piyasası Kurulu, bu noktada Telegram gruplarını çok uygun görmediğini bir şekilde bize ulaştırdı. Kapattık onu tek yönlü. Oradan duyurular yapıyoruz. Bana herkes ulaşabiliyor. İletişime kapalı bir CEO değilim. Diğer personelimize, arkadaşlarımıza, genel müdürlerimize ulaşabiliyorlar. Port ve yönetim şirketi var, beraber çalıştığımız. Başka yatırım şirketlerimiz var, onlara ulaşabiliyorlar. Açık bir iletişim uyguluyoruz. Bunun da faydasını görüyoruz.
Murat PEHLİVAN: Yani güveni tesis etmeye gayret ediyorsunuz.
Hakan YILDIZ: Kitle fonlaması güven demektir. Güven arttıkça sabır süresi de artıyor açıkçası. Ülkemizde güvenle ilgili gerçekten büyük bir sorun var. Güvenilen kurum olmaya çok çalışıyoruz. Hayalimiz de şu. Bir gün inşallah Türkiye'de 200-300-500 bin üyelere ulaşırız.
Murat PEHLİVAN: Peki günümüzde yatırımcıların önerdiği fonları sorayım. Trendler, sektörler nelerdir?
Hakan YILDIZ: İki trend var takip ettiğimiz. Birincisi dünyadaki trend. Bir de ülkemizde öncelikli desteklenen sektörler var. Hem TÜBİTAK hem de Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı yayınlıyor bunları. Biz bunları da takip ediyoruz. Yılın ilk ayında biz o sene uygulayacağımız stratejiyi hangi girişimlere öncelik vermeye çalıştığımızı duyuruyoruz. Dünyada özellikle AI teknolojilerinde çok ciddi bir yatırım imkânı var. Bu tarz bir girişim bulduğunuz zaman yatırım yapıyorsunuz. Haliyle Türkiye'de de aynı şekilde yapay zekâ ile ilgili girişimler bizim özel ilgi alanımıza giriyor. Bu birinci sırada. İkinci sırada biraz daha dünyadan ayrıştık. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı veya TÜBİTAK'ın açıkladığı öncelikli sektörlerin biraz daha altlarında olan bir konuyu üste taşıdık. Gıda konusunu. Çünkü gıdada önümüzdeki dönemde yüksek fiyat seviyelerinin daha da yükseleceğini, gıdaya erişimin zorlaşacağını ve üretimin çok daha kıymetli hale geleceğini düşünüyoruz. Bu şekilde bir konumlamamız var. Haliyle ikinci sıraya gıda, tarım, hayvancılık, içecek, suyu yerleştirdik. Fontar isimli bir fon kurduk. Girişim sermayesi yatırım fonu. Sadece tarım, hayvancılık ve bahsettiğim su, içecek sektöründe çalışan girişimlere yatırım yapıyor. Şu anda kuşkonmaz üretimiyle ilgili 1000 dekar alanda 4 binden fazla yatırımcıyla beraber üretim yapıyoruz. 2025 yılı mayıs ayında da ilk ürünümüzü alacağız. Tamamen ihracat odaklı. Aynı şekilde Eskişehir'de 100 dekar alanda safran üretiyoruz. Hatta ilk ürün şu anda online satışta. Dolayısıyla tarım ama katma değeri yüksek, ölçeklenebilir tarım. Yani tarım deyince patates soğan üretmiyoruz. Aynı şekilde sağlıklı beslenme. Bunlarla ilgili çok fazla girişimimiz var. Bunları özellikle destekliyoruz. Uygun girişimleri listeliyoruz ve Fontar bunlara yatırım yapıyor. Yapay zekâ konusunda, yazılım, donanım konusunda yine seçiciyiz. Tele-tıp, uzaktan sağlık hizmetleri noktasında da girişimler bulduk. Bu üçünü sayabilirim. Bunlar dünyada da trend aslında.
Murat PEHLİVAN: TÜBİTAK, kamu, devlet girişimcileri destekliyor ve teşvik ediyor. Türkiye'de yüz küsur tane teknoparkımız var. Teknoparklardaki firmalarımız para kazanıyorlar. Devlet, kardeşim “tamam çok güzel para da kazandın. Ben seni yeterince besledim. Sen de artık yatırıma değer bulduğun firmaları teşvik et. Sen de onlara hem mentörlük yap hem de bunları finanse et” dedi. Bu süreci nasıl değerlendiriyorsun?
Hakan YILDIZ: Üç nokta var değerlendirebileceğimiz. Birincisi AR-GE merkezleri. Onlar da biliyorsunuz %3’e çıktı. %3’ünü kuluçka merkezindeki şirketlere veya girişim sermayesi yatırım fonlarına yatırmak zorundalar. Yoksa ceza yediler, yiyorlar. Her yıl sonunda bu yapılıyor. İkincisi şirketler. Eğer sizin bir şirketiniz varsa ve böyle bir yatırım düşünüyorsanız bunun bir vergisel avantajı var. Bir de bireyler var. Melek Yatırımcı diye tabir ettiğimiz bireysel katılım yatırımcıları. Orada da büyük bir gelişme oldu. Oradan başlayayım. Eğer siz melek yatırımcı lisansı alırsanız, bireysel katılım yatırımcısı lisansı alırsanız ve girişim şirketlerine yatırım yaparsanız ki Mart geliyor işte. Gelir Vergisi vereceğiz. Beyanname vereceğiz. Beyanname verirken 2,5 milyon liraya kadar eğer yatırım yapmışsanız bu tutarı vergi matrahınızdan düşüyorsunuz. Bu çok çok önemli ve güzel bir şey. Yani özellikle kira getirisi diyelim. Elde edenler biliyorsunuz mecburen verecekler beyanname. 5 milyon diyelim matrağınız var sizin. 2,5 milyon yatırım yapmışsınız girişim şirketlerine. Bu yatırımlar teknoparklardaysa %100’ünü, teknopark dışındaysa %75’ini vergi matrağınızdan düşerek 2,5 milyonluk vergi ödeyeceksiniz. Bu gerçekten büyük bir avantaj.
İkincisi şirketlerle ilgili. Şirketler eğer girişim şirketlerine yatırım yapmak istiyorsa kazançların %20’sini geçmeyecek, sermayenin %10’unu aşmayacak şekilde bir fon ayırırlarsa bilançolarında bu fonu girişim şirketlerine veya kitle fonlaması kampanyalarındaki şirketlere aktardıkları takdirde vergi matrahlarından düşüyorlar. Aslında devletimiz büyük bir imkân vermiş hem şirketlere hem bireylere. Yeter ki bu ekosistemi siz destekleyin. AR-GE merkezleri kazançlarının eğer devlet desteği alıyorlarsa %3’ünü, %2’ydi 2023’de. Şimdi 2024’de %3’e çıkarıldı. %3’ünü girişim sermayesi yatırım fonlarından katılım payı alarak ki onlar zaten girişim ekosistemini destekliyor. Ya da doğrudan kuluçka merkezindeki şirketlere yatırım yaparak değerlendirmek zorundalar. Dolayısıyla devletimiz aslında diyor ki; şirketlere, AR-GE merkezlerine, bireylere siz yeter ki girişimlere gidin yatırım yapın ben sizi gerekirse vergiden işte matrahınızı düşürerek muaf tutacağım diye. Bunlardan istifade etmek lazım.
Murat PEHLİVAN: Yani artık devlet, arkadaş gidip arsaya para yatırma. Entelektüel sermayeye para yatır diyor.
Hakan YILDIZ: Yatırımı çeşitlendirirken, portföyde en az 10 girişiminiz olsun. Arsa yatırımı yapılabilir. Elbette döviz, altın, nakitte durulabilir. Mülk veya hisse senedi alırsınız. Önemli olan bunların getiri zamanlarını iyi düşünmek. Bir arsa alıp bir sene sonra para kazanacağım dememeniz gerekiyor.
Murat PEHLİVAN: Ülkenin gelişimine, refahına bu tip yatırımların katkı sunduğunu düşünmüyorum…
Hakan YILDIZ: Anketlerde, araştırmalarda yatırım size ne ifade ediyor? dendiği zaman ilk verilen cevap mülk. Arsa, ev. Döviz ikinci sırada geliyor. Dolayısıyla ev almak arsa almak bizim kültürümüzde var. Sahip olmak istiyoruz. Yatırımcı olmak için pasif gelirin ne demek olduğunu bileşik getirinin ne demek olduğunu biraz anlamak gerekiyor. Girişimcilerimiz, sermaye sahipleri, belki kızabilirler ama ülkemizin refahına giden yolun akıl sermayesi, entelektüel sermayeden geçtiğini biliyorum. Bütün dünyada öyle. Gelişen ülkelere baktığınızda, bu böyle. Yani biz sadece toprağı ve sahipliği tutuyoruz, çok içtenlikle istiyoruz, iştiyakla istiyoruz. Ama bu kültürü değiştirmemiz gerektiğine ben inanıyorum şahsen.
Dünya Bankası'nın yaptığı araştırmada girişimcilik ekosisteminin ülkelerde %10 dahi, bakın toplamdaki rakam neyse %10 büyütülmesini, ülke ekonomisine 0-0,5 puan bir etki ettiğini gösteriyor. Bizim 93 tane fonlamamızda yaklaşık 1500 kişilik bir istihdam var. Hani fonladık, girişimciye parayı aktardık. Ne yapıyor bu parayı? Real ekonomiye gidiyor, alışveriş yapıyor, ham madde alıyor, üretim yapıyor, onu satıyor. Bakın, real ekonomiye doğrudan katkı sağlıyoruz. Şu ana kadar bir milyar liraya yakın katkıyı sağlamışız. Küçücük bir şirketiz biz. Demek ki bu ekosistem büyüdükçe hem istihdama katkısı çok büyük olacak hem de ülke ekonomisine dediğiniz gibi akıllı ürünlerin katma değeri yüksek ürünlerin geliştirilmesinde çok büyük katkı sağlayacak.
Murat PEHLİVAN: Son sorum olsun. Fonbulucu’nun gelecek hedefleri nelerdir? Önümüzdeki dönemde yatırımcılara yeni neler sunacaksınız?
Hakan YILDIZ: 2024'te yeni bir şey yapmayalım, 2023'tekileri uygulayalım diye niyetlendik. Reinvest Accelerator Program diye bir programımız var. Onun bir hızlandırma programı var. Bu programı yazdık, hazırladık. Ne işe yarayacak? Fonladığımız 93 girişim var. Bu girişimler içerisinde çok hızlı büyüyenler var. Bu büyüme esnasında bir yerde ayakları tökezlemesin istiyoruz. Gerçekten hızlı büyümek, hızlı gitmek her an bir yere çarpmanızı getirebilir. Tehlikelidir. İyi yönetmek gerekir. 12-13 tane girişim şirketimizi bu programa alarak büyümede, yeni yatırımlarda, globalleşmede onlara destek vereceğiz. Bu destekleri de tamamen kendi iç kaynaklarımızdan karşılayacağız. Böyle bir hedefimiz var. Başladık çalışmaya. İkincisi, Lead Investor Club diye bir uygulama var. Bu da yatırımcılarımız için. Hatta test uygulamalarını 2023'te bitirdik. Orada da lider yatırımcılar bulacağız. En son 2000 rakamı netleşti. Başvuru ise 5000'in üstündeydi. Yatırımcılar, lider yatırımcı olmak istiyor. Yatırımcıyla girişimcinin daha fazla etkileşime girdiği, yatırımcının sadece para vermeyip o gelişimin içerisinde yer aldığı bir uygulama planladık. Ona geçeceğiz. Bu sayede yatırımcılar farklı avantajlar da elde edecekler girişimlerden. Karşılıklı win-win olacak aslında. FUİP ilk fazıydı. İkinci fazı veya üçüncü fazına belki 2024 içerisinde geçebiliriz. Çünkü yatırımcılar rahat etsin diye tamamen dijitale dönüştürmek istiyoruz. Bu esnada hedeflerimizin belki 2024 yılı için en büyüğü bu sene bir yatırım bankası ile işbirliği yapmak. Çünkü bazı girişimleri private equity'ye artık taşımak istiyoruz. O yatırım bankasının ya içerisinde olmak ya onun bizim şirketimizin içerisinde olması ya da işbirliği gerçekleştirmek istiyoruz. Biraz açmak gerekirse… Türkiye'de siz 5 milyon doların üzerinde bir yatırım bulamıyorsunuz. Yani bir girişim şirketinin 5 milyon doların üzerinde bir yatırımı varsa yurt dışına gitmek zorunda. Öyle bir rakamımız yok yani. Türkiye'de öyle bir yatırım kitlesi, rakamlar yok. Ama Türkiye'de iyi yatırım bankaları var. Güçlü yatırım bankaları var. Private equity dediğimiz bu zaten. İlgilerini çekecek girişim şirketlerini onlara sunabileceğimizi düşünüyoruz. Ve büyük rakamlı yatırımlarla da bu girişimlerin büyüme hızları artacak. Çok basit bir örnek vereyim. Bir şirketimiz var. Bir buçuk sene önce kağıt üzerindeydi proje. Bir buçuk sene sonra canlıya dönüştü. Hatta ismini de vereyim EVbee diye bir girişimimiz. Mobil şarj istasyonu aslında işlettikleri. Şu anda 3 tane sigorta şirketiyle anlaştılar. İkisine fatura kestiler. Bunların bütün şehirlerde konuşlanması gerekiyor. 81 ilde 81 tane aracın hazır vaziyette beklemesi gerekiyor. Elektrikli aracınızı çektiremezsiniz. Dolayısıyla mesela sadece bunun yatırımı için gerekli diyelim 7-8 milyon dolarlık bir yatırıma ihtiyaç var. Bu şirkete bunu verirsek bir anda çok hızlı büyüyecek, ölçeklenmeye uğrayacak. Dolayısıyla bu seneki en büyük hedefimiz bu. Bu yatırımları Türkiye'ye çekecek sadece bir bankayla değil bir konsorsiyumla bir yapı kurmak istiyoruz. İnşallah ona ulaşırız diyelim.