Küresel ekonomik belirsizlikler ve daralan işgücü piyasaları, şirketlerin insan kaynakları stratejilerinde paradigma değişimine yol açıyor. Güncel veriler, son üç yılda iş hayatı için gereken temel becerilerin %32 oranında değiştiğini gösterirken; yöneticiler, mevcut işgücünün stratejik hedefleri gerçekleştirecek yetkinlikten uzak kalmasından endişe duyuyor. Bu tablo, kurumların büyüme stratejilerinde dışarıdan işe alım yerine, mevcut insan kaynağını dönüştürmeye odaklanan "yetenek inşası" modelini öne çıkarıyor.
BMI Business School Direktörü Dr. Emirhan Altunkaya, şirketlerin sadece yetkinlik açığıyla değil, aynı zamanda ciddi bir kurumsal hafıza kaybı riskiyle de karşı karşıya olduğunu vurguluyor. Dışarıdan yetenek bulmanın maliyet ve enerji kaybına dikkat çeken Altunkaya, kurum içindeki potansiyeli geliştirmenin uzun vadede daha sürdürülebilir bir avantaj sağladığını ifade ediyor. İçeride yetişen liderlerin şirket değerlerine daha hızlı uyum sağladığı ve aidiyet duygusunun sürekli öğrenme imkanlarıyla güçlendiği belirtiliyor.
2026 yılı itibarıyla kurum içi akademilere ve liderlik gelişim programlarına yapılan yatırımların artması bekleniyor. Eğitim talepleri, standart içeriklerden sıyrılarak; stratejik liderlik, veri odaklı karar alma, finansal okuryazarlık ve dijital dönüşüm gibi şirkete özel tasarlanmış butik programlara evriliyor. Bu yaklaşım, eğitimi tek seferlik bir aktivite olmaktan çıkarıp şirket stratejisinin bir parçası haline getiriyor.
Türkiye’deki büyük ve orta ölçekli işletmelerin kurumsal akademi yapılanmalarına yönelmesi, sadece maliyet avantajı sağlamakla kalmıyor; aynı zamanda belirsizlik dönemlerinde dayanıklı ve ortak vizyona sahip ekiplerin oluşmasına katkıda bulunuyor. BMI Business School, bu değişim sürecinde kurumlara özel liderlik ve yetkinlik geliştirme programları sunarak, yüksek çalışan sirkülasyonu ve kültürel uyum sorunlarına karşı uzun vadeli çözümler üretmeyi hedefliyor.