
Türk savunma sanayisinin öncü kuruluşu ASELSAN, bu kez bir silah değil, bir sembol üretti. Kurum, savunma teknolojilerinde kullanılan artakalan metal parçaları Bozkurt heykelinde yeniden hayat vererek, çelikten bir hafıza inşa etti. “Bozkurt” figürü, yalnızca bir heykel değil; bu toprakların direnişini, bağımsızlık tutkusunu ve geleceğe yürüyen iradesini temsil ediyor.
ASELSAN’ın mühendis ve teknisyenleri, atıl durumdaki malzemeleri birer anlam parçasına dönüştürdü. Tank zırhından kalan çelik levhalar, top namlularının artığı, radar sistemlerinin parça hurdaları… Her biri, bu heykelde Bozkurt’un sert bakışında, dimdik duruşunda ve ileriye dönük adımında hayat buldu.
Heykel, teknolojiyle ideali, mühendislikle ülküyü buluşturan nadir işlerden biri olarak dikkat çekiyor. Bozkurt’un gözlerinde yalnızca geçmişin hatıraları değil, geleceğe dair kararlı bir yürüyüş de okunuyor.
Sergilendiği anda büyük ilgi gören eser, “Milli savunma yalnızca silahla değil, bilinçle de yapılır” sözünü adeta somutlaştırıyor. ASELSAN, bir bakıma bu eserle, metalin ruh kazanabileceğini, teknolojinin idealle harmanlanabileceğini göstermiş oldu.
Kimi için çelik, sadece bir mühendislik malzemesidir. Ama bu heykel, bir milletin ruhunu işleyenlerin elinde o çeliğin nasıl bir simgeye dönüşebileceğini gösteriyor. Bozkurt artık yalnızca efsanelerde değil, ASELSAN’ın atölyelerinden çıkıp halkın hafızasına kazınan bir anıt olarak da dimdik karşımızda duruyor.