• Biz Kimiz
  • Künye
logo
MEDOC
logo
  • Anasayfa
  • ICT Etkinlik
  • Gündem
  • Bilişim
  • Telekom
  • Savunma
  • Enerji
  • e-Mobilite
  • Oyun
  • Kariyer
  • Röportaj
  • Dergi
  • Yazarlarımız
MEDOC
  1. Anasayfa
  2. Röportaj
  3. TBD Sadece Etkinlikleriyle Değil, Projeleriyle de Anılan Bir Dernek Olmalı
TBD Sadece Etkinlikleriyle Değil, Projeleriyle de Anılan Bir Dernek Olmalı

TBD Sadece Etkinlikleriyle Değil, Projeleriyle de Anılan Bir Dernek Olmalı

ICT Media ICT Media
8 Temmuz 2025 12:27
Paylaş

Türkiye Bilişim Derneği (TBD), 54 yıllık köklü geçmişiyle ülkemizin dijitalleşme yolculuğunun en önemli aktörlerinden biri olmaya devam ediyor. Rahmi AKTEPE’den genel başkanlık bayrağını devralan Kenan Nurhan ALTINSAAT, TBD’nin yeni dönemde yalnızca etkinlikleriyle değil, projeleriyle de öne çıkmayı hedeflediğini bildirdi. ALTINSAAT, “Çağrıya çıkan tüm proje programlarında paydaş ya da lider olarak yer almaya hazırız. Üniversitelerle, kurumlarla, STK’larla iş birliğine açık çek veriyoruz. ‘Siz başvurun, bizi yanınıza alın. Şemsiye biz olalım, projeleri birlikte yürüyelim’ diyoruz” şeklinde konuştu. ALTINSAAT, ICT MEDIA TV’nin YouTube kanalında Murat PEHLİVAN’ın sunduğu “Açık Açık” programına konuk olarak, TBD’nin yeni vizyonunu ve önceliklerini anlattı. ICT Media Genel Yayın Yönetmeni Murat PEHLİVAN ve ICT Yazarı Şakir KURTER’in sorularını yanıtlayan ALTINSAAT; derneğin kurumsal hafızasının güçlendirilmesi, dijital dönüşüm, yapay zekâ stratejileri ve gençlerin sektöre entegrasyonu gibi konularda önemli açıklamalarda bulundu. Dergimizde özetine yer verdiğimiz programın tamamını ICT MEDIA TV YouTube kanalından izleyebilirsiniz.

Murat PEHLİVAN: Açık Açık programına hoş geldiniz. Bu ayki konuğumuz, Türkiye Bilişim Derneği’nin yeni Genel Başkanı Sayın Kenan Nurhan Altınsaat. Bu programda benimle birlikte ICT Media yazarı, gazeteci dostum Şakir Kurter de yer alıyor. Türkiye Bilişim Derneği yarım asrı geride bıraktı. Kuruluşundan bu yana hem sektör hem kamu nezdinde ciddi bir yer edindi. Kurucularından Aydın Köksal ve arkadaşlarının “bilişim” kavramını ortaya koyduğu dönemden bugüne gelmek kolay olmadı. Sayın Başkan, bu köklü mirasın üzerine siz nasıl bir katkı sunmayı planlıyorsunuz? Ayrıca göreve başlarken belirlediğiniz acil eylem planından da bahsedebilir misiniz?

Kenan Nurhan ALTINSAAT: Türkiye Bilişim Derneği, ifade ettiğiniz gibi 54 yıllık köklü bir yapı. Bu kadar saygın bir kurumun bugünkü temsilcisi olmak büyük bir onur olduğu kadar, ağır bir sorumluluk da taşıyor.

1971 yılında bilgi teknolojilerinin adı bile yeni anılırken, "bilişim" kavramını ortaya koyan Aydın Köksal hocamıza ve kurucu 7 üyeye sonsuz saygı ve şükran borçluyuz. Hocamıza sağlıklı ve uzun ömürler diliyorum. Bugüne kadar görev alan tüm yönetim kurulu üyelerine, katkı sunan tüm gönüllülere ve üyelerimize de teşekkür ederim. Özellikle son dört dönemde Genel Başkanlık görevini sürdüren Sayın Rahmi Aktepe’ye ayrı bir parantez açmak istiyorum. Onun liderliğinde TBD önemli mesafeler kat etti. Gerek vizyonu, gerek çalışma disipliniyle örnek bir dönem yönetti. Kendisine de buradan teşekkürlerimi sunuyorum.

Bugün itibarıyla TBD'nin üye sayısı 12.600'e ulaştı. 10 şubemiz, temsilciliklerimiz ve genç yapılanmalarımızla Türkiye çapında geniş bir etki alanına sahibiz. 1994 yılında kamu yararına dernek statüsünü kazanan bir yapı olarak, çalışmalarımızı da bu ciddiyetle sürdürüyoruz. Tedarik süreçlerinden iç denetimlere kadar, birçok kamu kurumundan daha titiz bir işleyişe sahibiz.

Göreve geleli henüz 2 ay oldu ama bu süreçte sıkça “Ne yapacaksınız?” diye soruluyor. Ben bu soruya genellikle şöyle yanıt veriyorum: “Ne yapılmamış ki?” Gerçekten de bugüne kadar o kadar çok kıymetli işe imza atılmış ki, saymakla bitmez. Örneğin, TBD öncülüğünde düzenlenen iki şûrada E-Devlet kavramı gündeme alınmış ve bugün gururla bahsettiğimiz dijital devlet uygulamalarının temeli atılmış. Bankacılık, adalet, vergi gibi alanlarda dünya standartlarının üzerinde hizmet veriyoruz.

Tabii ki yeni dönemde bizim de katkı sunacağımız, geliştireceğimiz çok konu var. Acil eylem planımız, dijital dönüşüm, yapay zekâ stratejileri, gençlerin daha fazla sisteme entegre edilmesi ve TBD’nin kurumsal hafızasını daha görünür kılmak gibi temel başlıklar içeriyor. Tüm bu hedefleri geçmişin birikimiyle harmanlayarak sürdüreceğiz.

Şakir KURTER: Sayın Genel Başkan, bu konuya birazdan ayrıca değineceğiz.

Kenan Nurhan ALTINSAAT: Elbette. Ama şunu özellikle belirtmek isterim ki, Türkiye Bilişim Derneği’nin en büyük katkılarından biri, adında da yer aldığı gibi, “bilişim” kavramının Türkçeleştirilmesidir. Bu, derneğimizin en önemli misyonlarından biridir.

Şakir KURTER: Evet, bu çalışmayı inceledim. Gerçekten son derece titizlikle hazırlanmış, kapsamlı ve ciddi bir çalışma.

Kenan Nurhan ALTINSAAT: Bugüne kadar üç kez Türkçe bilişim sözlüğü yayımlandı: 1987’de, 1996’da ve Cumhuriyetimizin 100. yılında, yani 2023’te. Son yayımlanan sözlükte 27 bin terime Türkçe karşılık üretildi. Bu da gösteriyor ki, aslında Türkçemiz son derece güçlü bir bilişim ve matematik dili. Bu terminolojik altyapı, bilişimde hızlı ilerlememizi sağlayacak büyük bir avantaj. Kar topunun önce kardan adama, ardından çığa dönüşmesi gibi bir gelişim süreci yaşanıyor. Bu katkıyı sürdürmek büyük bir sorumluluk.

Dernek olarak sadece kavramsal değil, toplumsal alanlarda da çok önemli işler yapılmış. Örneğin, internetin Türkiye’de henüz yeni konuşulmaya başlandığı dönemlerde, dezavantajlı bölgelerde yaşayan 40 bine yakın kadına bilgisayar okuryazarlığı eğitimi verilmiş. Bugün biz ne yaparsak yapalım, o dönem yapılanların değerini aşmak gerçekten çok zor.

Bu nedenle bizim görevimiz; mevcut yapıya katkı sağlamak, üzerine bir tuğla daha koymak. Kar topunu döndürmek kolay, çığa çevirmek mümkün, ancak yönünü değiştirmek çok daha zordur. Biz işte bunu başarmak istiyoruz.

Uluslararası düzeyde de önemli temsillerimiz var. TBD, 1971’de kurulduğunda, dünyada iletişim ve bilgi teknolojilerini bir araya getiren ikinci sivil toplum örgütüydü. İlk örnek İrlanda’da kurulmuş. Bizimkinden sadece altı ay önce.

Avrupa Bilişim Profesyonelleri Derneği (CEPIS) içinde aktif bir şekilde yer alıyoruz. 32 ülkenin yer aldığı bu organizasyonun 7 kişilik yönetim kurulunda bizim de bir temsilcimiz var: Sayın Meltem Eryılmaz. Kendisi aynı zamanda TBD Yönetim Kurulu üyemiz. CEPIS’in çalışma yapısını kendi organizasyonumuza uyarlamaya çalışıyoruz. Altı ana çalışma grubu, bizim yapılandırmamıza da denk düşüyor.

Temmuz 2023’te başlatılan Türkiye 3. Bilişim Şûrası'nda da 6 önemli STK olarak sorumluluk aldık. TÜBİSAD, Türkiye Bilişim Vakfı, YASAD, Türkiye Yazılım Meclisi, Bilgi Güvenliği Derneği ve TBD olarak ana konuları üstlendik. Dijital Dönüşüm Ofisi koordinasyonunda yürütülen bu süreçte önemli katkılar sunduk.

Bu deneyimi şimdi Türk Cumhuriyetleri’ne taşımayı hedefliyoruz. Orada da benzer bir yapı oluşturmak istiyoruz. Bu amaçla "Türk Cumhuriyetleri Yapay Zeka Topluluğu" gibi bir yapılanma fikrimiz var. İlgili STK’lar ve resmi yapılarla görüşerek bu yapıyı şekillendirmeyi planlıyoruz. Tüzük taslağımızı bile hazırladık. CEPIS’te edindiğimiz birikimi bu yeni yapıya aktarmayı hedefliyoruz.

Öte yandan, 10 şubemizle yereldeki etkimizi artırmak da önemli bir hedefimiz. Bilişim sektörü dikey bir sektör; tüm sektörleri kapsıyor. Bu nedenle şubelerimizi, kendi bölgelerinde kalkınmanın itici gücü haline getirmek istiyoruz. Örneğin Kayseri’de sanayi çok güçlü. Orada düzenlediğimiz Teknoloji Günleri büyük ilgi görüyor.

Eskişehir’de ise sağlık bilişimi üzerine çalışmalar yürütüyoruz. Bu tesadüf değil. Zira Osman Gazi Üniversitesi, Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle sağlık alanında aktif rol üstlenmiş durumda. Biz de buradaki akademi, teknoparklar ve sağlık bilişimi girişimleriyle iş birliği yapıyoruz.

Aynı yaklaşımı Van, Erzurum, Adana gibi diğer illere de taşımak istiyoruz. Ancak her şehirde ayrı ayrı organizasyonlar yapmak yerine, bu alanlarda liderliği belirli şubelerimize vererek koordinasyonu sağlamak istiyoruz. Örneğin, sağlık bilişimi odağında Eskişehir şubemiz bir merkez olabilir ve diğer illerdeki uzmanları, girişimcileri, akademisyenleri bu merkeze yönlendirebilir. Bu hem yereldeki temsil gücümüzü artıracak hem de kaynakları daha etkili kullanmamızı sağlayacaktır. Antalya şubemiz de bu yıl Turizm Teknolojileri Günleri’nin 10.sunu düzenleyecek. 10. yıl önemli bir eşik. Bugün artık Türkiye’de turizmin olmadığı bir il neredeyse kalmadı...

Murat PEHLİVAN: Turizmin olmadığı bir il kalmadı diyorsunuz.

Kenan Nurhan ALTINSAAT: Aynen öyle. Örnek vermek gerekirse, övünmek gibi olmasın ama ben Erzincanlıyım. Erzincan’a bu yıl kayak turizmi için 2 milyon kişi gelmiş. Bu çok ciddi bir potansiyel. Bu potansiyeli değerlendirmek gerek. Örneğin Antalya Şubemiz Turizm Teknoloji Günleri düzenliyor. Neden bu etkinliği ülke çapında, turizme katkı sunan herkesin teknolojiyi konuştuğu bir buluşmaya dönüştürmeyelim? Erzurum’daki ya da Van’daki arkadaşlarımız da bu etkinliğe katılsın. İstanbul ve İzmir şubelerimiz de sürece dâhil olsun. Böylece sadece bilişimcilere değil, turizm sektöründe çalışanlara da “Bakın, size kolaylık sağlıyoruz” diyebilelim.

Murat PEHLİVAN: Yani şubeleri sadece yerel değil, sektörel anlamda da daha aktif hale getirmek istiyorsunuz.

Kenan Nurhan ALTINSAAT: Aynen öyle. Eskişehir şubemiz sadece Eskişehir için değil, ülke genelinde sağlık bilişimiyle ilgili çalışmalarda aktif rol alsın. Erzurum şubemiz, “Murat Başkan kolay gelsin” demesin, doğrudan sürecin paydaşı olsun.

Şakir KURTER: Yani daha katılımcı ve proaktif bir şube yapısı hedefliyorsunuz.

Kenan Nurhan ALTINSAAT: Evet. Çok fazla konu var ama belki bir soruya fazla zaman ayırdık, kusura bakmayın.

Murat PEHLİVAN: Peki, başka öncelikleriniz var mı? Örneğin şubelerin mali durumu?

Kenan Nurhan ALTINSAAT: Elbette. Şubelerimize kurumsal kimlik kazandırmak istiyoruz. Örneğin İstanbul Şubemizin bir ofisi var. Kayseri Şubemiz teknokent bünyesinde bir yer edinmiş. Diğer şubelerimiz için de en azından küçük de olsa, kapısında “Türkiye Bilişim Derneği … Şubesi” yazan bir ofis olsun istiyoruz. Bu hem tüzel kimlik açısından hem de üyeler ve yöneticiler için aidiyet hissi yaratır.

Ankara Genel Merkez, İstanbul, İzmir ve Antalya gibi büyük şehirlerde bu yapılabilir. Ancak bazı şubelerimizin üye sayısı ve faaliyet hacmi düşük olduğu için ofis ihtiyacı daha farklı ele alınmalı. Bu konuda Sayın Bakan Yardımcımıza bir öneride bulunduk ve destek sözü aldık. Amacımız, bu şubelerimize teknokentlerde uygun maliyetli birer ofis kazandırmak.

Bunun yanında, bazı şubelerimizde profesyonel bir sekreterya ihtiyacı var. Ancak tam zamanlı personel istihdamı her zaman mümkün olmuyor. Bu nedenle meslek liseleri ve yüksekokullardan stajyerler aracılığıyla haftada birkaç gün destek alabileceğimizi düşündük. Bu hem şube işleyişine katkı sağlar hem de gençlerimize deneyim kazandırır.

Ayrıca, üyelerimize ve özellikle gençlere ulaşmak için “TBD Mobil Uygulaması” geliştirmeyi planlıyoruz.

Şakir KURTER: Güzel bir fikir.

Kenan Nurhan ALTINSAAT: Evet, ilk duyduğunuzda heyecan verici. Ancak bu uygulamaların çok başarılı örnekleri olduğu gibi başarısız olanları da var. Bu yüzden adım adım ve dikkatli ilerlemek istiyoruz. Uygulamanın güncel tutulması, sürekli yenilikler ve üyeye fayda sağlayacak içeriklerle beslenmesi şart. Ayrıca güçlü bir haber akışı, etkinlik duyuruları, avantajlı fırsatlar ve üyelik bilgilendirmeleri de bu uygulamada yer almalı.

Murat PEHLİVAN: Yani derneğin iç dinamiklerine dair tüm gelişmeleri üyeye yansıtacak bir iletişim kanalı…

Kenan Nurhan ALTINSAAT: Kesinlikle. Üyeye fayda sağlamak önemli. “Bak, şu kurumla iş birliği yaptık, sana şu avantajı sunduk” diyebilmeli sistem. Bugün üyemiz mobil uygulamayı açtığında, “Dernek benim için bugün ne yaptı?” sorusuna somut bir yanıt almalı. Eskiden insanlar bir sivil toplum kuruluşuna üye olduklarında “Ben bu derneğe ne katabilirim?” diye düşünürlerdi. Bu anlayış hâlâ kıymetli. Ancak artık gençler “Ben TBD’ye neden üye olayım?” diye soruyor. Bu sorunun cevabını iyi vermemiz lazım. “Ben 25 yıl önce böyle geldim, sen de böyle gel” demekle olmaz. O zaman sadece biz kalırız, yeni nesil gelmez.

Murat PEHLİVAN: Sayın Başkan, şunu merak ediyoruz: Türkiye'nin en büyük yapısal eksiklerinden biri, bilişim sektörünün uluslararası projelerde yeterince yer almaması. Avrupa’daki Horizon projeleri gibi uluslararası inisiyatiflerde TBD’nin öncülük etmesine yönelik bir planınız var mı? Çünkü yönetim kurulunuza bu alanda uzman bir akademisyen aldığınızı biliyoruz. Bu, acil eylem planınızda yer alıyor mu?

Kenan Nurhan ALTINSAAT: Evet, çok önemli bir noktaya temas ettiniz. Türkiye Bilişim Derneği'nin 54 yıllık tarihinde çok fazla başarılı çalışma var. Bunların sadece küçük bir kısmına değinebildik. Özellikle kamuya yönelik hazırlanan kapsamlı raporlar, BT yöneticileri için adeta başvuru kaynağı niteliğinde oldu. Ben de 30 yıllık kamu kariyerimde bu yayınlardan çok faydalandım.

Bu yıl 42’ncisini düzenleyeceğimiz Bilişim Kurultayı, 28. Kamu-BİB ve 32. BİMY gibi etkinlikler, yalnızca sayılarıyla değil içerikleriyle de çok kıymetli. Bu tür etkinlikler hem kamu hem özel sektör hem de akademi tarafından büyük destek görüyor. Sponsorluklar da bunu gösteriyor.

Ben hep şunu savundum: Bilişim sektörü “aynı gemideyiz” cümlesinin en çok yakıştığı sektördür. Çünkü bilişim, bir kurumun amaç değil aracıdır. Örneğin, ben Jandarma Genel Komutanlığı’nda görev yaptım. Orada bilgi işlem birimi, asayiş hizmetlerinin daha etkin yürütülmesi için kuruldu. Biz bilgi işlem birimi olarak kamu bütçesini aldık, özel sektörden çözüm aradık, harcamayı yaptık, sonra çıktıyı kuruma sunduk. Ne kadar etkili sonuç alırsak, bilişim bütçesi bir sonraki yıl artıyordu. Bu bütçeyi ben personelime değil, yine özel sektöre aktarıyordum. Yani pastayı büyütüyorduk. Aksi durumda sektör olduğu yerde sayıyor, hatta küçülüyor.

Bu nedenle özel sektör, kamu, STK ve akademi birlikte hareket etmeli. Biz de TBD olarak bu iletişimi kolaylaştıran, köprü kuran bir rol üstleniyoruz.

Asıl sorunuza gelince…  Evet, artık TBD sadece etkinlikleriyle değil, projeleriyle de anılan bir dernek olmalı. Yönetim kurulumuzda çok yetkin akademisyenlerimiz var. Sadece onlar değil, şubelerimizde de projeler üretmek isteyen çok değerli isimler var. Erzurum’da, Van’da, Kayseri’de akademisyen arkadaşlarımız ciddi projeler yürütüyor. Uluslararası sıralamalarda yer alıyorlar. Bizim yapmamız gereken, Ankara’dan bu orkestrasyonu iyi kurgulamak.

Burada çok net bir tavır sergiliyoruz: Avrupa Birliği, Horizon, Birleşmiş Milletler, TÜBİTAK, TEYDEB... Fark etmez. Çağrıya çıkan tüm proje programlarında paydaş ya da lider olarak yer almaya hazırız. Üniversitelerle, kurumlarla, STK’larla iş birliğine açık çek veriyoruz. “Siz başvurun, bizi yanınıza alın. Şemsiye biz olalım, altımızda birlikte yürüyelim” diyoruz.

Murat PEHLİVAN: Bu çok kıymetli bir yaklaşım.

Kenan Nurhan ALTINSAAT: Bu sadece bir söylem değil, eyleme de dökülmüş durumda. Daha üç gün önce Horizon projeleriyle ilgili iki buçuk saatlik bir toplantı yaptık. KAMU-BİB’in çalışma gruplarıyla da entegre ilerliyoruz. Yeni çıkan proje çağrılarına hızlıca tepki verdik. Dedik ki, ilgili arkadaşlarımız bir araya gelsin hem çalışma grubu faaliyetleri yürüsün hem de proje başvurusu yapılsın.

Murat PEHLİVAN: Yani artık aksiyona geçilmiş.

Kenan Nurhan ALTINSAAT: Kesinlikle. Bugüne kadar gelen çok kıymetli bir miras var elimizde. Sayın Rahmi Aktepe’den devraldığımız bu miras sadece korunmamalı, üzerine yeni değerler eklenmeli. Biz de bunu projelerle taçlandırmak istiyoruz. Bu bir taahhüttür: İki yıl sonra bu projelerin hem prestij hem de maddi çıktılarıyla ortada olacağız. Eğer ben olmazsam, lütfen benden sonra gelen yönetimden bu taahhüdün karşılığını sorun. Hatta isterseniz ben canlı yayında bağlanıp hesap da veririm. En kötü ihtimalle “Beceremedik” derim, ama denediğimizi kimse inkâr edemez.

Şakir KURTER: Sayın Genel Başkan, anlattıklarınız gerçekten çok kıymetli. Özellikle Horizon, Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler gibi uluslararası projelerin takibi son derece önemli ve değerli katkılar sunacaktır. Ancak ben başka bir noktaya daha değinmek istiyorum. Siz hem kamuda hem özel sektörde yoğun temas hâlindesiniz. Malum, dijitalleşme çok hızlı ilerliyor ve Türkiye de bu sürecin önemli bir parçası. Türkiye’nin dijitalleşme sürecindeki konumunu, yerli ve milli teknolojilerin gelişimi ile birlikte kamu ve özel sektörün bu dönüşüme uyumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Murat PEHLİVAN: Yani Türkiye'nin dijital dönüşüm ve teknoloji politikalarındaki yeri nedir?

Kenan Nurhan ALTINSAAT: Tek cümleyle başlayayım: Türkiye, dijital dönüşümde gerçekten çok iyi bir noktada. Çoğu zaman küçük resme odaklanarak eleştiriler getiriyoruz ama büyük resme baktığımızda ciddi bir ilerleme kaydedildiğini görüyoruz. Bu söylediklerim sadece iyi niyetli sözler değil, bizzat yaşanmış, ölçülebilir gelişmelerdir. Adalet, vergi, banka sistemleri, tapu, sağlık, e-tebligat… İlk akla gelenler. Bugün birçok gelişmiş ülkede bu hizmetlerin bazıları bile yokken, Türkiye’de hepsi aktif olarak kullanılıyor.

Murat PEHLİVAN: Üstelik o hizmetlere o kadar alıştık ki, yurtdışında eksik görünce sinirleniyoruz.

Kenan Nurhan ALTINSAAT: Kesinlikle. Bizim günlük yaşamımıza entegre olmuş bu hizmetler, başka ülkelerde lüks olarak görülüyor. Ama bu noktaya durduk yere gelinmedi. Türkiye’nin dijital dönüşüm politikaları son 10–15 yılda ciddi şekilde şekillendirildi ve biz TBD olarak bu süreçlerde aktif rol aldık, almaya devam ediyoruz.

Dijital Dönüşüm Ofisi ile uzun yıllardır çalışıyoruz. E-Devlet tarafında Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ve BTK ile yakın iş birliğimiz var. Aynı şekilde, Yerli ve Milli Teknoloji Hamlesi kapsamında Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Bilgi İşlem Dönüşüm Birimi ve Milli Teknoloji Genel Müdürlüğü ile de sürekli temas halindeyiz. Görüşlerimiz dikkate alınıyor, süreçlere katkı sunuyoruz. Ancak burada önemli bir konu daha var: Dijital dönüşüm kadar, bu dönüşümü yönetecek yapılar da dinamik olmalı. 2024 yılında bu alanda çok kritik adımlar atıldı. Ocak ayında Siber Güvenlik Başkanlığı kuruldu, Mart ayında da Siber Güvenlik Kanunu yasalaştı.

Şakir KURTER: Bunlar gerçekten önemli gelişmeler.

Kenan Nurhan ALTINSAAT: Elbette. Bu yapılar zamanla gelişecek, ihtiyaçlara göre güncellenecek. Eksikler ve eleştiriler olabilir. Ama temel yapıların kurulmuş olması çok değerli. Biz Temmuz 2023’te Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımız Cevdet Yılmaz’ın talimatıyla Dijital Dönüşüm Ofisi koordinasyonunda ve önde gelen altı STK'nın katılımıyla Türkiye 3. Bilişim Şûrası çalışmalarına başladık. Ekim–Kasım aylarında teknik çalışmalar tamamlandı. Yakında Sayın Cumhurbaşkanımızın takvimine göre şûranın gerçekleştirileceğini umuyoruz.

Şûra sonuç raporunda vurguladığımız başlıkların biri “Dijital Egemenlik ve Dayanıklılık”tı. Bilgi Güvenliği Derneğimizin koordinasyonunda yürütülen bu başlıkta, siber güvenlik alanında yeni ve bağımsız bir organizasyon kurulması gerektiğini önerdik. Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımız bu öneriyi duyunca şöyle dedi: “Siz bizim arkadaşlarla mı çalışıyorsunuz? Biz de tam bunu yapıyoruz.” Demek ki aklın yolu bir.

Şakir KURTER: Evet, çok çarpıcı bir örnek.

Kenan Nurhan ALTINSAAT: Siber Güvenlik Başkanlığı kuruldu, ardından yasa çıktı. Bizim elbette önerilerimiz var. Olmalı da. Çünkü konu çok dinamik. Sürekli güncellenmesi gereken bir yapıdan söz ediyoruz. Geçen hafta gerçekleştirdiğimiz Siber Güvenlik Zirvesi’nde de özellikle vurguladım: Ekosistemi korumak zorundayız.

2018 tarihli Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile dijital dönüşümün liderliği Dijital Dönüşüm Ofisi’ne verilmişti. Şimdi bu görev Siber Güvenlik Başkanlığı’na geçmiş gibi bir algı oluşursa, ekosistem zarar görebilir. Biz bu konuda netiz: Dijital dönüşüm ve siber güvenlik birbirinin alt kümesi değildir, olmamalıdır. Bu ayrım dikkatle yapılmazsa, dijital dönüşümde büyük ölçekte aksama yaşanabilir.

Murat PEHLİVAN: Başkanım, Şakir Bey’in sorusuna müdahale ediyor gibi olacağım ama... Bu bağlamda siber güvenlik meselesini bir toparlayabilir miyiz? Siber Güvenlik Başkanlığı kuruldu. Burada sizin bakış açınız, bu sürecin sürdürülebilirliği ve ekosistemin korunarak gelişmesi yönünde mi?

Kenan Nurhan ALTINSAAT: Evet, geçen hafta yaptığımız siber güvenlik zirvesinde de belirttiğim gibi artık siber güvenlik kavramı çok daha geniş bir anlam taşıyor. Bundan 30 yıl önce virüs ve antivirüs meselesi konuşulurken bugün geldiğimiz noktada, siber güvenlik “dijital egemenlik” ve “ulusal dayanıklılık” gibi kavramlarla anılıyor. Kani Hacıpaşaoğlu’nun çok dikkat çekici bir yorumu vardı: “Siber güvenlik” terimi yerine artık “siber savunma”yı mı konuşmalıyız? Bu bir bakış açısı. Çünkü konu artık sadece bilgi sistemlerini korumanın ötesinde, ülke güvenliğiyle doğrudan ilişkili hale geldi.

Şakir KURTER: Son dönemde yaşanan gelişmeler de bunu destekliyor zaten.

Kenan Nurhan ALTINSAAT: Kesinlikle. Artık konuştuğumuz konu, doğrudan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bekasını ilgilendiriyor. Dolayısıyla, Siber Güvenlik Başkanlığı’nın kurulması ve ardından çıkan yasa, son 15 yılın belki de en kritik adımlarından biri oldu. Organizasyonel ve yasal anlamda çok önemli bir eşik geçildi.

Murat PEHLİVAN: Yapay zekâ konusuna geçmek istiyorum. Gözlemlediğimiz kadarıyla Türkiye bu konuda sanılandan çok daha ileride. Biz de dergi olarak aktif kullanıyoruz, çok da faydasını görüyoruz. Dijital Dönüşüm Ofisi döneminde bu alanda çeşitli çalıştaylar da yapıldı. Siz dernek olarak Türkiye’nin yapay zekâ politikasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Geleceğe dair nasıl bir yol haritası görüyorsunuz?

Kenan Nurhan ALTINSAAT: Yapay zekâ konusunda Türkiye’nin avantajlı olduğunu düşünüyorum. Çünkü bireysel zekâ seviyemiz yüksek bir toplumuz. Bu potansiyeli doğru kullanma konusunda elbette eksiklerimiz var, ama uygulama alanında başarılıyız.

Bu alanda yalnızca kullanıcı değil, aynı zamanda katkı sağlayıcı konumdayız. Yapay zekânın hukuku, etiği, uygulama alanları gibi birçok konuda uluslararası düzeyde görev yapan çok değerli insan kaynağımız var. Bu isimler çoğu zaman görünür olmasa da düzenleyici süreçlerde yer alıyorlar.

TBD olarak biz bu alana 2020 veya 2021’de ciddi bir dokümanla katkı verdik. Dijital Dönüşüm Ofisi’nin yapay zekâ strateji belgesinde bizim bu çalışmamıza açıkça atıf yapıldı. O günden beri çalışmaları sürdürüyoruz. Geçen yıl “Kamuda Yapay Zekâ Çalışma Grubu” olarak önemli bir rapor yayımladık. Bu yıl aynı yapıyı genişlettik ve “Yapay Zekâ Standartları Çalışma Grubu”na dönüştürdük. TSE’nin Bilgi Teknolojileri Daire Başkanlığı’yla birlikte çalışıyoruz. Akademiden ve özel sektörden çok değerli katkılar var.

Murat PEHLİVAN: Yani sadece yazıp rafa kaldırmıyorsunuz bu çalışmaları.

Kenan Nurhan ALTINSAAT: Hayır, kesinlikle değil. Bu çalışmalar sürekli güncelleniyor, hayata geçiriliyor. Yapay zekâ, dijital dönüşümün en önemli kaldıraçlarından biri. Bir arkadaşımız çok güzel bir benzetme yapmıştı, izninizle paylaşmak isterim: Yapay zekâ, keskin bir bıçak gibidir. Usta bir şefin elinde sanat eserine dönüşür, kötü niyetli birinin elinde felakete. Alfred Nobel dinamiti keşfettiğinde de bu tartışmalar vardı. Önemli olan, bu güçlü aracı ne amaçla kullandığınız. Biz doğru kullanım için ortam ve mevzuat üretmeye çalışıyoruz.

Şakir KURTER: Malum, gençler bizim geleceğimiz. Ve siz de konuşmanızda zaman zaman bu noktaya değindiniz. Şube çalışmalarınızda gençlere özel faaliyetler olduğunu biliyoruz. Ancak işin bir de üniversite ayağı var. Üniversitelerde verilen bilişim eğitimi sizce yeterli mi? TBD olarak bu eğitimleri daha uygulamalı ve verimli hale getirmek için ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz?

Kenan Nurhan ALTINSAAT: Bu konudan vazgeçmemiz mümkün değil. TBD’nin gençleşmeye verdiği önem çok büyük. Zaten bu sene hem yenilendik hem gençleştik.
Ömrü uzun olsun, Rahmi Başkan zaten kendisi de bu dönem görev almayacağını önceden belirtmişti. Sağ olsun, gençleşme konusunda hep destek verdi.

TBD Genç Çalışma Grubumuz, en aktif, en çok destek verdiğimiz gruplardan biri. Onlarla çalışmaktan her zaman mutluluk duyuyoruz. Özellikle kurultaylarda gençlere özel oturumlar yapıyoruz. Geçtiğimiz yıllarda TBD Genç Kurultayı’nı ayrı bir etkinlik olarak organize ettik. TBD’nin 10 resmi şubesi olmasına rağmen, genç yapılanmamız 16 ilde faaliyet gösteriyor. Bu şubelerin bulunmadığı illerde bile gençler TBD çatısı altında örgütlenmiş durumda.

Şakir KURTER: Yani gençlere yatırımı asla ihmal etmedik diyorsunuz.

Kenan Nurhan ALTINSAAT: Kesinlikle. Şu an 30’un üzerinde üniversitede temsilciliğimiz var. Ama TBD Genç yapılanmasını üniversitelerdeki klasik kulüplerle karıştırmamak gerek. Biz bir bilgisayar mühendisliği kulübü ya da IEEE karşılığı değiliz. Bizim yapımız, sadece mühendislik değil, yönetim bilişim sistemleri, teknoloji yönetimi gibi alanlardan da öğrenci katılımına açık. Amacımız, kulüplerin üstünde bir çatı yapısı olmak ve onların da katkısını içerecek daha kapsayıcı bir örgütlenme sağlamak.

Geçtiğimiz yıllarda düzenlediğimiz TBD Genç Kurultayları’na 10 farklı ilden, 200 ila 400 arasında öğrenci katıldı. Ulaşım ve konaklama gibi tüm ihtiyaçlarını karşıladık. Bu etkinliklerde öğrenciler sadece birbirleriyle değil, sektör temsilcileriyle de birebir temas kuruyorlar. En önemli kazanım ise onlara staj olanakları sunabilmek. Açıkça söyleyeyim, bizden mezun olduktan sonra iş talebinde bulunan gençlerin sayısı 10 birimse, öğrencilik döneminde staj için başvuranlar 30 birim.

Murat PEHLİVAN: Türkiye’nin kanayan yarası bu aslında.

Kenan Nurhan ALTINSAAT: Evet, çünkü artık kurumsal şirketlerde staj, ciddi bir insan kaynağı politikası haline geldi. Öğrenci staj sürecinde uyum sağlarsa, o kurumda işe başlama şansı da yüksek oluyor. Bu yüzden gençler bize “Bize iş bulun demiyoruz, ama doğru yerde staj yapmamıza yardımcı olun” diyor. Bu sadece üniversiteler için geçerli değil. Meslek liselerinin bilişim ve programlama bölümlerindeki öğrenciler de bizim gündemimizde. Onlar zaten 11. sınıfta haftada 3 gün staj yapıyorlar. Bu çocuklara da destek olmak istiyoruz. Staj konusu öncelikli ve zorlu bir alan, ama vazgeçmeyeceğiz.

Murat PEHLİVAN: Peki başkanım, son sorulara geçelim. Rahmi Bey gibi bir isimden görevi devraldınız. Kendisi bu dernek için çok büyük emek verdi. Biz de bunun şahidiyiz. Şimdi merak ettiğimiz şu: Önümüzdeki 10 yılda Türkiye’nin dijital dönüşüm yolculuğunda sizce hangi kırılma noktaları yaşanabilir? Gençlere mesaj verdiniz? TBD toplumda yeterince görünür mü sizce? Değilse, bu görünürlüğü artırmak için ne tür planlarınız var?

Şakir KURTER: Evet başkanım, özellikle son soru önemli. Sektörde TBD’yi bilmeyen neredeyse yok, ama örneğin üniversite öğrencilerine “TBD” dediğinizde hâlâ “O ne?” diyen çok sayıda genç var. Bu algıyı değiştirmek adına bir planınız var mı?

Kenan Nurhan ALTINSAAT: Önce gençlikle ilgili küçük bir tamamlayıcı bilgi vereyim. Bu yıl 14.’sü İzmir’de, 23 Haziran Pazartesi günü de 4.’sü Ankara’da yapılacak olan “Genç Beyinler Yeni Fikirler” yarışmamız var. Bilgisayar, yazılım ve yapay zekâ mühendisliği öğrencilerinin bitirme projelerinin değerlendirildiği bir organizasyon. Bu yarışma, sektörle gençler arasında çok önemli bir köprü kuruyor. Değerlendirme sürecinde akademisyenler kadar sektör temsilcileri de yer alıyor. Ve gençlerin gözleri parlıyor; çünkü sektörün gerçek temsilcilerinden doğrudan geri bildirim alıyorlar. 20 gün sonra diplomasını alacak bir öğrenci için bu temas çok kıymetli.

Bu çocuklar, eğer bir sivil toplum desteği göreceklerse, ülkenin 54 yıllık birikimi olan TBD’ye üye olacaklar. Biz onlarla birlikte değişecek, dönüşeceğiz. Eğer onlar olmazsa biz yine yolumuza devam ederiz; ama bu ortak aklı, bu kabuk değişimini birlikte yapmayı tercih ederiz.
Lütfen yanlış anlaşılmasın, burada “ben” derken yönetim kurulumuzu, birlikte çalıştığımız arkadaşlarımızı kastediyorum. Çünkü biz ekip olarak hareket eden bir yapıdayız.

Eğer bir şeyi değiştirmek istiyorsanız, gelip katkı sunmanız gerekir. Seyirci kalıp sadece eleştirmek sizi hiçbir yere götürmez. Şimdi gelelim TBD’nin görünürlüğüne. Evet, yeterli değil. Net. Bunu kabul ediyoruz. Üniversitelerde anketler yaptık. Görünmediğimizi gördük. Sosyal medyada varız, LinkedIn’de 10 bin civarında takipçimiz var. Diğer platformlarda da fena değiliz. Ama bu görünürlük hâlâ yeterli değil.

Mesela şimdi kalksak, Gazi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği bölümüne gitsek ve “TBD nedir?” diye sorsak, bizi mutlu edecek bir yanıt oranı alamayacağımızı hepimiz biliyoruz. O yüzden bu konuda önerilere açığız. Görünürlüğümüzün artması Kenan Altınsaat için değil, TBD’nin ve dolayısıyla ülkenin dijital geleceği için önemli. Bu görünürlük, yapay zeka politikalarının daha sağlam temellerle uygulanmasına katkı sağlar. Gençlerin sektörde daha güçlü bir imaj kazanmasına, prestijinin artmasına yardımcı olur. Herkesin bu gözle bakarak öneriler getirmesini çok isteriz.

Şakir KURTER: Evet başkanım, artık öneri sunma mecburiyetimiz doğdu. En kısa sürede size bu konuda düşüncelerimizi ileteceğiz.

Kenan Nurhan ALTINSAAT: Memnuniyetle, dört gözle beklerim.

Murat PEHLİVAN: Peki başkanım, önümüzdeki 10 yıllık projeksiyonda sizce en kritik kırılma noktaları nerede yaşanacak? Siber güvenlik mi, yapay zeka mı, dijital dönüşüm mü yoksa gömülü yazılımlar ve ürünler mi? Dünya hızlı bir dijitalleşme sürecinden geçiyor. Bizim de buna hazır olmamız gerekiyor. Elbette birçok artımız var ama gelecek için de öngörüler geliştirmeliyiz.

Kenan Nurhan ALTINSAAT: Çok doğru bir tespit. Biz, Türkiye 3. Bilişim Şûrası hazırlıklarına başlarken, odağımızı 2030 ve sonrasına çevirdik. Amacımız, bu tarihlerde sektöre, akademiye ve karar vericilere bir vizyon belgesi sunmaktı. Neden 2030? Çünkü mevcut kalkınma planı 2028’e kadar zaten belirlenmiş durumda. Biz devlet adına karar vermiyoruz, kalkınma planı da hazırlamıyoruz. Ancak bu planlara katkı verecek bir stratejik öneri sunmak istiyoruz.

Bakın, bir zamanlar 10 yılda bir teknolojiye şaşırırdık. Sonra 5 yılda bir yeni bir kırılma yaşanırdı. Bugün ise artık neredeyse hiçbir şeye şaşırmıyoruz. Bu kadar hızlı gelişen bir dünyada çok uzun vadeli, süslü cümleler kurmak yanıltıcı olabilir. Ancak şunu net olarak söyleyebiliriz: Gelecek, mesleklerden çok becerilerin; diplomalardan çok sertifikaların önem kazandığı bir dönem olacak.

Yapay zeka artık sadece bilişimcilerin konusu değil. Nasıl ki internet tüm kurum ve bireyleri etkileyen bir dönüşüm olduysa, yapay zeka da aynı yolda. Bilişimciler altyapıyı kurar, ama asıl işlev kullanım tarafında. Dolayısıyla yapay zekadaki asıl kırılma, bilişim hukukçuları ve bu alanın felsefesini tartışan çevrelerce belirlenecek. Çünkü bu alanda etik, hukuk ve sorumluluklar çok kritik hale geldi.

Şakir KURTER: Kesinlikle katılıyorum. Yapay zekayı şu an herkes bir şekilde kullanıyor. Ama bunun mutlaka bir felsefesi, hukuku, etik ilkeleri oluşmalı. Bu geciktirilmemeli, vakit kaybedilmeden uygulanmalı.

Kenan Nurhan ALTINSAAT: Aynı durum siber güvenlik için de geçerli. Artık bireylerin ya da şirketlerin değil, doğrudan devletin siber güvenliğini sağlamak zorundayız. Ama şunu da unutmamalıyız: Eğer insan faktörü güvenli değilse, yapılan tüm teknolojik yatırımlar ilk üç gün işe yarar, sonrasında ülkeyi koruyamazsınız. Siber güvenlik bir kültürdür. İnsanla başlar.

Murat PEHLİVAN: Dolayısıyla bunun bir zihniyet dönüşümüyle birlikte gelmesi gerekiyor. Şakir, son cümleni alayım.

Şakir KURTER: Başkanımızın da vurguladığı gibi; siber savunma altyapısını kuramayan, yerli ve milli teknolojisini üretemeyen her ülke, dış müdahalelere açık kalmaya mahkûmdur. O nedenle bu alanlarda vakit kaybetmeden, lafla değil eylemle ilerlememiz gerekiyor.

Kenan Nurhan ALTINSAAT: Son bir cümle eklemek isterim. Yerli ve milli teknoloji üretirken sadece iç pazara göre hareket ediyorsak, o işe hiç başlamayalım.

Şakir KURTER: Kesinlikle katılıyorum.

Murat PEHLİVAN: Zaten bu konuda hep denir: "Ekonomik ölçek yetersizdir" denir.

Kenan Nurhan ALTINSAAT: Eğer uluslararası pazarlarda yer almayacaksak, bu işin anlamı yok. O bakış açısıyla hiçbir zaman olması gereken seviyeye ulaşamayız.

Şakir KURTER: Küresel pazarda aktör olmak zorundayız.

Kenan Nurhan ALTINSAAT: Kesinlikle.

Murat PEHLİVAN: Bu da demek oluyor ki, devletin üretim süreçleriyle ilgili politikalarını ve stratejilerini de bu çerçevede yeniden gözden geçirmesi gerekiyor. Başkanım, artık toparlayalım. Son sözlerinizi rica edelim.

Kenan Nurhan ALTINSAAT: Öncelikle nazik davetiniz ve katkılarınız için çok teşekkür ediyorum. Bu sadece bu program için değil. Sizin sektöre yaptığınız tüm katkılar için teşekkür ediyorum. TBD olarak sizinle iş birliğinden memnuniyet duyuyoruz. Hepimize başarılar diliyorum. Çünkü aynı gemideyiz.

Murat PEHLİVAN: Biz teşekkür ederiz başkanım. Bizi kırmadınız, konuğumuz oldunuz. Sanıyorum bu, yeni yönetimin seçim sonrası ilk kapsamlı röportajı. O yüzden de ayrıca memnun olduk. Gerçekten çok değerli konulara değindiniz. Türkiye Bilişim Derneği’nin yeni yönetimine ve size, şimdiden başarılar diliyoruz.

Paylaş
Murat Pehlivan Kenan Nurhan Altınsaat tbd Türkiye Bilişim Derneği şakir kurter ICTMEDIA

Röportaj Kategorisinin En Yenileri

“Yakınsama teknolojileriyle sabit iletişim altyapısını mobil dünyayla bir araya getiriyoruz”
“Yakınsama teknolojileriyle sabit iletişim altyapısını mobil dünyayla bir araya getiriyoruz”
16 Haziran 2025 10:23
"Dijital Dönüşüm Değil, Yapay Zekâ Dönüşümüne Odaklanmalıyız"
7 Mayıs 2025 16:49
"Veriye Dayalı Reklamcılıkta Dünyanın En Büyük Teknolojisine Sahibiz"
4 Nisan 2025 14:48
“Türkiye’yi Teknoloji Üssü Haline Getirmeye Çalışıyoruz”
“Türkiye’yi Teknoloji Üssü Haline Getirmeye Çalışıyoruz”
4 Nisan 2025 14:34
"2 Trilyon Dolarlık Pazara Türk Çözümü”
6 Mart 2025 10:25
YAPAY ZEKÂ SİSTEMLERİ, KİŞİSEL VERİ İHLALLERİ VE ALGORİTMİK ÖNYARGI GİBİ RİSKLER BARINDIRIYOR
YAPAY ZEKÂ SİSTEMLERİ, KİŞİSEL VERİ İHLALLERİ VE ALGORİTMİK ÖNYARGI GİBİ RİSKLER BARINDIRIYOR
6 Şubat 2025 15:18
ICT MEDIA DERGİSİ TEMMUZ 2025 SAYISI ÇIKTI!
Dergi

ICT MEDIA DERGİSİ TEMMUZ 2025 SAYISI ÇIKTI!

Copyright © 2022. All Rights Reserved. Paragon Teknoloji

Webmail

play store app store

Bu websitesi Odeaweb sunucularında barındırılmaktadır.