
İşlemci sektörünün küresel devlerinden Intel, yapay zekâ yarışında da önemli adımlar atıyor. Şirketin yapay zekâ alanındaki tüm plan ve projelerini 17 yıllık Microsoft serüveninin ardından Intel’e geçen Nuri ÇANKAYA yürütüyor. 2023 yılında Intel'de Yapay Zekadan Sorumlu Global Başkan Yardımcısı olarak göreve başlayan ÇANKAYA, “Türkiye'yi yapay zekâ gelişiminde dünyada çok ileriye taşıyabilecek birkaç yılımız var. Intel olarak ve Intel’de çalışan bir Türk olarak buna destek olabilirsem ne mutlu bana!” dedi. Milli çip üretme faaliyetlerini stratejik bir karar olarak değerlendiren ÇANKAYA, şirket olarak destek vermeye hazır olduklarını da söyledi. Intel Yapay Zekâ Zirvesi Etkinliği için Ankara’ya gelen Çankaya, ICT MEDIA TV Youtube kanalında yayınlanan Murat Pehlivan ile Açık Açık Programı’na konuk oldu. Dergimizde özetine yer verdiğimiz programın tamamını ICT MEDIA TV Youtube kanalından izleyebilirsiniz.
Murat PEHLİVAN: Yapay zekâ nereye doğru evriliyor? Dünyada yapay zekanın geldiği durum nedir? İntel bu konuda neler yapıyor? Bizimle paylaşır mısınız?
Mehmet Nuri ÇANKAYA: Intel’de yapay zekadan sorumlu global başkan yardımcısı olarak çalışıyorum. Intel'in geçmiş yıllara baktığımızda yapay zekâ konusunda çok ciddi adımları var. Ama öncelikle dünyada nereye gidiyor diye bakarsak; aslında yapay zekâ uzun zamandır dünya gündeminde olan bir şey. Fakat özellikle 2016 yılı çok önemli bir yıl. Çünkü o yıl transformer dediğimiz yeni bir model türü ortaya çıkıyor. Ve şu an itibariyle kullandığımız bütün üretime dayalı yapay zekâ çözümleri, Generative AI dediğimiz çözümler o teknolojik değişimin bir sonucu olarak ortaya çıkıyor. Aslında herkesin kullandığı bir ürüne dönüşüyor yapay zekâ. Hatta 30 Kasım önemli bir tarih. Çünkü ChatGPT aslında yapay zekayı herkesin konuştuğu bir arayüz haline getirdi. Ve insanlar yapay zekanın neler yapabildiğini birebir görmüş oldular.
Ama işin biraz geçmişine bakarsak makine öğrenmesi dediğimiz machine learning birçok alanda bugüne kadar zaten kullanılıyordu. Arabalarda hız sabitlemeden tutun da otonom kullanıma kadar birçok alanda yapay zekâ teknolojilerinin kullanıldığını görüyoruz. Ama resim üretmek, metin üretmek, bana “şu içeriği verir misin?” dediğinizde cevap veriyor olması işin arkasındaki zekâ kısmını ön plana çıkardı. Bu da herkesin hayatında önemli değişim yaratınca bunun uzun vadede oluşturacağı etkiler bütün dünyada çok farklı algılandı. Şu an çünkü hala yapay zekanın belki ön aşamalarındayız. Gerek Türkçe dil desteği gerekse Türk içerikleri olarak yapay zekada adım atmak mümkün.
Murat PEHLİVAN: Intel Dünyadaki en büyük çip üreticisi. Bu konuda ciddi bir know-how’ı var. Donanım üreticisi olan Intel'in yapay zekaya ilgisi nereden kaynaklanıyor?
Mehmet Nuri ÇANKAYA: İntel'in hem yazılım hem donanım tarafı var aslında. Bu ikisini barındırıyor bünyesinde. Birçok kişi ise İntel'i bilgisayarlarının içindeki çipten tanıyor. Özellikle yapay zekayla beraber veri merkezlerinde çok büyük işlemci ihtiyacı doğdu. Çünkü yapay zekanın en büyük ihtiyacı enerji ve işlem gücü. Bu hakikaten oldukça büyük bir sorun. Yukarıda Generative AI çözümlerinden bahsettik ama ChatGPT'nin şu an 4 versiyonu var. 1.7 trilyon parametreyi çalıştıran bir bilgisayarın yaklaşık 12.000 tane GPU'dan oluştuğunu düşünebilirsiniz. Yani bir GPU ve bir tane ekran kartı düşünüldüğünde, bunlar bir araya geldiğinde ihtiyaç duyduğu enerji çok yüksek. Aynı zamanda ürettiği enerji sonucunda yarattığı bilgisayar işlem kapasitesi de oldukça ileri seviyede. İntel burada bir çözüm sağlayıcı.
Intel olarak Gaudi adını verdiğimiz yeni bir yapay zekâ hızlandırıcısını sektöre duyurduk. Şirket olarak yapay zekadaki en önemli üreticilerden biri olma konumuna doğru ilerliyoruz. Bu da şu demek aslında; bütün şirketlerin, bütün kamunun yapay zekâ tarafında birtakım yatırımlar yapması gerekiyor. Veri merkezleri inanılmaz büyük yatırımlar. Intel'in geleceğine baktığımızda yapay zekadaki en önemli oyunculardan biri olacağını öngörüyoruz. Çünkü Intel Gaudi şu an sektöre hâkim olan birçok firmaya göre %50 daha performanslı, %40 daha ucuz. Bir anda bu disruption dediğimiz durum işin bütün parametrelerini değiştiriyor. Intel de oyunda bir adım öne çıkıyor. Sadece kişisel bilgisayarlarda değil, Edge dediğimiz arabalar, otonom cihazlar, veri merkezleri en büyük yatırım kalemi olarak dikkati çekiyor. Bunların bir sebebi güvenlik. Çünkü mesela Türkiye olarak bir yapay zeka kütüphanesi geliştirdiğinizi düşünün. Burada Türk hükümetinin, Türk kamu kurumlarının kendi bilgilerini koruması gerekiyor. Siz bunu gidip bir bulut bilişimine atamazsınız. Çünkü milli değerleri, milli veriyi bu sınırların dışına çıkartmanız anlamına gelir. İşte Intel'in burada sağladığı aslında güvenli bir yapay zekâ platformudur. Çünkü bunu kendi bünyesinde internete bağlı olmadan yapabiliyor olması kurumların büyük bir avantaj. Confidential AI dediğimiz gizlilik, gizliliğe dayalı yapay zekaya donanım sağlıyoruz. Bütün bu altyapıyı bulut platformuna gitmenize gerek kalmadan kendi bünyenizde çözebiliyorsunuz. Tabii ki bu durum özellikle Türkiye gibi verinin çok önemli olduğu ülkelerde önemli bir avantaj sağlıyor.
Murat PEHLİVAN: Veri her ülke için çok kıymetli...
Mehmet Nuri ÇANKAYA: Örnek vermek gerekirse, şu an bahsettiğimiz GPT modelleri internetteki bütün yazılı dokümanların sadece %1. Yani internetteki bilgilerin toplamı dünyadaki verilerin toplamının şu an %1'i. %99'u hala kamu kuruluşlarında, ticari kuruluşlarda saklı duruyor. Çünkü bu sizin en önemli değeriniz. Gidip bunu internete koymazsınız. Yapay zekayı gerçek anlamda kullanabilmek için o verinin kullanılması lazım. Yani sizin kendi verilerinizin üzerinden yapay zekayı eğitmeniz lazım. Bu anlamda da Intel çok doğru bir yere oturuyor. Çünkü ben sizin bilgilerinizi alıp internete aktarmanızı istemiyorum diyor. Kendi platformunuzla, kendi güvenliğinizle bunu sağlayın. Ve kendi dünyanızda yapay zekanın bütün avantajlarını kullanın.
Murat PEHLİVAN: Bunu kullanıcılar için sıfır riskle yapıyor…
Mehmet Nuri ÇANKAYA: Aynı zamanda açık kaynaklı da yapıyoruz.
Murat PEHLİVAN: Açık kaynak meselesini biraz açar mısınız? Herkes yazılım olarak kendi işletim sistemini mi kullanıyor?
Mehmet Nuri ÇANKAYA: Evet. Intel olarak UXL Foundation diye bir açık kaynak platformunun üyesiyiz. Bu platformu Intel Gaudi işlemcisi özelinde ve diğer işlemcilerimizde bütün yazılım geliştirme platformlarına açık kaynaklı olarak sunuyoruz. Dolayısıyla bu platform nasıl çalışır? Bunun üzerine ben nasıl yazılım geliştiririm? gibi sorusu olanlar, bütün şirketler sistem açık kaynaklı olduğu için inceleyebiliyor. Bunun üzerine geliştirme yapabiliyor. Dolayısıyla biz tamamen donanımı sağlıyoruz. Yazılım konusunda birebir bütün esnekliği kullanıcıya bırakıyoruz. Bunu yaparken de belli altyapıları sağlıyoruz. Mesela Lama modelleri meşhur açık kaynaklı platformlardan. Türkiye'de çeşitli açık kaynak girişimleri var. Dolayısıyla biz rakiplerimize kıyasla burada kapalı bir kutu değiliz. Tamamen açık kaynakla platformumuzu veriyoruz. Bizi farklılaştıran en büyük özelliklerden birisi de bu!
Murat PEHLİVAN: Intel olarak 9 Mayıs’ta Ankara Sheraton Hotel & Kongre Merkezi’nde Intel Yapay Zekâ Zirvesi Etkinliği gerçekleştirdiniz. Etkinlikte Yapay Zekanın geleceği masaya yatırıldı. Genelde bu tür etkinlikler İstanbul’da gerçekleştirilir, siz etkinliği neden Ankara’da düzenlediniz?
Mehmet Nuri ÇANKAYA: ODTÜ mezunuyum. Dolayısıyla Ankara'da belli bir zaman geçirdim. Intel AI Summit'i dünyada 100 farklı şehirde yapıyoruz. Şu ana kadar 24 farklı ülkede yaptık. Ülkemizdeki bu etkinlik 25. etkinlik. Bir Türk olarak, globalde bir şirkette böyle bir konumda olunca özellikle Türkiye'de olmasını istedim. Buradaki ekiple yakın çalıştık. Fakat Ankara olmasının bir sebebi var. Çünkü Türkiye'deki yazılım potansiyeline gönülden inanıyorum. İstanbul özel şirketler için çok büyük bir merkez. Fakat AR-GE anlamında, yapay zekanın merkezi, bence kamuya yakınlığı ve buradaki teknoparkların gerek Bilkent, gerek Hacettepe, gerek ODTÜ, gerek Çankaya, gerek Atılım ve Başkent Üniversitesi gibi kurumların desteklemesiyle bence Ankara yapay zekada çok önemli bir potansiyele sahip. Geçmişte yazılımcı biri olarak buradan büyümüş yetişmiş. Bu Türkiye için önemli bir fırsat. Türkiye'yi yapay zeka gelişiminde dünyada çok ileriye taşıyabilecek birkaç yılımız var. Intel olarak ve Intel’de çalışan bir Türk olarak buna destek olabilirsem ne mutlu bana.
Etkinlikte geçtiğimiz hafta Amerika'da duyurduğumuz birçok teknolojiyi burada birinci ağızdan herkese anlatacağız. Gaudi ve diğer işlemcilere erişim imkânı vereceğiz. Bu da büyük bir fırsat. Çünkü bu sistemler tahmin edersiniz ki yarım milyon dolardan başlıyor, birkaç milyar dolara kadar çıkan yatırımlardan bahsediyoruz. ODTÜ mezunu bir yazılımcıyım, bunu nasıl test edeyim deyip 500 bin dolar çıkarıp yatırım yapmasını bekleyemezsiniz. İşte bu bir takım cloud platformu üzerinden denemeleri için biz bu altyapıyı veriyoruz. Açık kaynaklı kodlar kullanarak geliştiriyorlar.
Ankara’da kamu kurumuyla da toplantılarımız olacak. Demo ürünleri gönderiyoruz. Büyük bir yatırım kararı almadan önce mutlaka bunun denemeleri ve araştırmaları lazım. O yüzden Ankara'nın önemi büyük. Çünkü çevre ülkelere baktığımızda, mesela Birleşik Arap Emirlikleri ilginç bir örnek. Arapça üzerine geliştirilmiş, sadece Birleşik Arap Emirlikleri'ne değil, bu pan-Arap dediğimiz Fas'tan Suudi Arabistan'a kadar olan bölgede Arap dili üzerine geliştirilen yeni modelleri destekliyor. Bizim de aslında Türkiye'de çok önemli bir yapay zekâ merkezi olma, özellikle Türki Cumhuriyetler ve Türkçe'nin buradaki katma değeriyle, değer yaratma şansımız var. O yüzden Ankara diyorum. Umarım etkinlik o anlamda başarılı olacaktır.
Murat PEHLİVAN: Size bir katkı olsun. Ankara'da yaşayan, Ankara'da yayıncılık yapan biri olarak değil şunu rahatlıkla söyleyebilirim: Ankara bilişimin de başkentidir.
Mehmet Nuri ÇANKAYA: Doğrudur. İstanbul biraz daha ticari bir yer. Orada da büyük yazılım şirketleri var. Özellikle finans anlamında çok büyük yatırımlar var. Birçok bankanın bilişim departmanı bu konularda çok iyi ama yapay zeka dediğimizde bu işi temelde kamu düzeyinde başlatmak gerekiyor. Çünkü bu büyük dil modeli dediğimiz bu modellerin gelişimi ancak ve ancak çok büyük bir kütüphaneye sahip olunursa gerçekleşebilir. Yapay zekâ sistemlerini eğitmek ve oradan yapay zekanın genel işleyişine bakmak için önce bir eğitim gerekiyor. Eğitimden sonra biraz daha iyileştirmeniz gerekiyor. Bunları ancak Ankara gibi bir başkentte yapabilmek mümkün. Çünkü verinin merkezi de burada.
Murat PEHLİVAN: Verinin merkezi de burada. Çok doğru söylüyorsunuz. Ayrıca Türk Cumhuriyetlerini hedefleyerek bu konuyu düşünmüş olmanız çok kıymetli. Intel dünyanın farklı yerlerinde tesisleri vardır. Ama nedense Türkiye'de yok. Şimdi Türkiye'deki pazarın, Türkiye’nin değerinin farkındasınız. Intel'de globalde önemli bir görevdesiniz. Türkiye için var mı?
Mehmet Nuri ÇANKAYA: Intel'i farklılaştıran en önemli özelliklerden birisi üretim kapasitesinin olması. Diğer rakiplerimizin, iş ortaklarımızın öyle bir yeteneği yok. Nvidia, AMD bir fabless dediğimiz şirketler. Yani bir fabrikaları yok. Intel'in ise Intel Foundry dediğimiz bir altyapısı var. Bu altyapı özellikle yapay zekâ ile beraber çok önemli bir konuma geliyor. Çünkü daha önce söylediğim gibi yapay zekâ inanılmaz bir enerji istiyor. İnanılmaz bir bilgisayar hesaplama platformu gerektiriyor. Bu açıdan biz ilk ve en büyük yatırımımızı Amerika’da Ohio'da yaptık. 1.8 nanometre boyutunda AI çip üretebiliyoruz. Dünyada bunu yapan tek şirketiz. Bunun dışında Arizona'da yatırımlarımız var. Fakat aslında en önemli büyüme stratejilerinden birisi Intel'in çip üretimini millileştirmek. Bu da ne demek? Almanya'da mesela sırf Almanya için üretilen bir çip fabrikası kuruyoruz. Önümüzdeki yıl faaliyete geçiyor. İrlanda da aynı şekilde. Fransa da aynı şekilde. Bu bir hacim meselesi de aynı zamanda.
Çipler günümüzde her yerde. Telefonunuzdan tutun da buzdolabınıza, arabanıza kadar her yerde çipler var. Dolayısıyla yapılacak bir çip fabrikası ulusal düzeyde kalkınmayı da tetikleyecektir. Biz Intel olarak seve seve yatırım yapmayı isteriz. Tabi ki buradaki kısa vadedeki konu kapasite. Yani bunu yaptığımızda hangi devlet kurumu ne kadar kullanacak? Çünkü milli çip dediğimizde bu çipte, Intel'in yaptığı şey aslında foundry servislerini getirip ülke içerisinde konumlandırmak. Ama o ülke için konumlandırmış oluyoruz. Dolayısıyla eminim güzel iş ortaklıkları da çıkacaktır. Önümüzdeki yıllarda bir video çektiğimizde belki bunları kutluyor olacağız. Bence ülkede milli çip üretme faaliyetleri çok stratejik bir karar. Intel bu konudaki dünyanın bir numarası. Elimizden gelen desteği vermeye hazırız. O yüzden de önümüzdeki günlerde çeşitli bakanlıklarda görüşmeler yapıyor olacağım. Umarım olumlu geçer ve Türkiye için ve bu coğrafya için önemli stratejik kararlar alınmış olunur.
Murat PEHLİVAN: Gaudi çipinizi açık kaynak kod yazılımcılarına açacak mısınız? Ayrıca Türkiye'deki yapay zekâ performansını nasıl görüyorsunuz?
Mehmet Nuri ÇANKAYA: Türkiye'nin yazılım geliştirmede bölgesel büyük bir avantajı var. Üniversitelerdeki detaylı ve derin eğitimin verdiği iyi bir altyapı var. Intel olarak gerekli donanımları ve yazılımları sağladığımızda bu altyapıyı çok hızlandıracağımızı düşünüyorum. Son 20 yıla bakarsak, özellikle 2010-2020 arasında bir bulut bilişim vardı. Ben de Intel’den önceki şirketim Microsoft'ta bu konuda çalışıyordum. Dolayısıyla her ülkede veri merkezleri açıyorduk. Fakat yapay zekâ ile işin gittiği yer biraz tam tersi.
Benim hep gördüğüm bir şeydi. Her şey önce büyük bilgisayarlarda başlar. Daha sonra o küçülür küçülür bilgisayarınıza girer. Daha sonra tekrar bir veri merkezi güçlenir. Aynı şekilde şu an o mainframe'lerden kişisel bilgisayara… Buluttan başladık, şu an yapay zekayı aslında bilgisayarlara indiriyoruz. Dolayısıyla o anlamda çok büyük bir fırsat var. Ve bu tarafta geliştirilecek uygulamaların daha çok başındayız. Dünya çapında birkaç şirket tabii ki çok başarılı yatırımlar yaptı. Mesela oyun sektöründe dünyada bir numara Türkiye. Gerçekten Peak Games gibi birçok şirketin Türkiye'den çıktığını görüyoruz. Aynı şekilde yapay zeka uygulamalarını geliştiren Türk şirketlerinin de ortaya çıkacağını düşünüyorum. Onların ihtiyacı olan ne? Donanım ve yazılım. Çünkü bu bir sistem kurulması gerekiyor. Gaudi'nin sağladığı aslında aynen bu. Çünkü Intel Gaudi tek başına böyle bir çip diye düşünmemek lazım. Bu çipleri yan yana getirdiğinizde bir sistem oluşturuyorsunuz. Bunun içerisinde internet ve yazılımla beraber, özellikle açık kaynak yazılımla beraber uçsuz bucaksız bir yaratıcılık imkânı sunuyor. Ben şu an hayal edemediğimiz birçok uygulamanın Türkiye'den, Türk topraklarından ve Türk yazılımcılar tarafından üretileceğine inanıyorum. O yüzden de buradayız.