• Biz Kimiz
  • Künye
logo
roqos
logo
  • Anasayfa
  • ICT Etkinlik
  • Organizasyon Hizmetlerimiz
  • Gündem
  • Bilişim
  • Telekom
  • Savunma
  • Enerji
  • e-Mobilite
  • Oyun
  • Kariyer
  • Röportaj
  • Dergi
  • Yazarlarımız
roqos
  1. Anasayfa
  2. Röportaj
  3. “Yapay zekâyı doğru kullananlar iş gücünde öne çıkacak”
“Yapay zekâyı doğru kullananlar iş gücünde öne çıkacak”

“Yapay zekâyı doğru kullananlar iş gücünde öne çıkacak”

ICT Media ICT Media
8 Eylül 2025 10:31
Paylaş

Yapay zekâ artık hayatın her alanına nüfuz etmiş durumda. Haber merkezlerinden kurumsal iletişime, sosyal medyadan günlük işlere kadar uzanan bu hızlı yayılım, Türkiye’de de güçlü adımlarla sürüyor. Bu dönüşümün öncülerinden biri ise eassy.ai. 2021 sonunda kurulan girişim, medya ve iletişim sektörüne sunduğu yenilikçi yapay zekâ çözümleriyle dikkatleri üzerine çekiyor. İçerik üretimi, seslendirme ve deşifre modülleriyle kullanıcıların işini kolaylaştıran platform, zaman ve verimlilik konusunda yeni bir standart ortaya koyuyor. ICT Media Genel Yayın Yönetmeni Murat PEHLİVAN’ın hazırlayıp sunduğu “Açık Açık” programına katılan eassy.ai CEO’su Muhammed Emin TÜRK, yapay zekâyı doğru kullananların iş gücünde öne çıkacağını vurguluyor. TÜRK, tartışmaların merkezindeki soruya da net yanıt veriyor: “Eğer yapay zekâ işsiz bırakacaksa, önce biz yazılımcılar işsiz kalırız.” Dergimizde özetine yer verdiğimiz röportajın tamamını ICT MEDIA TV YouTube kanalından izleyebilirsiniz.

 

Murat PEHLİVAN: Sektörümüzde son zamanlarda hızla gelişen bir alan Yapay zekâ. Konuyla ilgili Türkiye’de önemli çalışmalar yürüten şirketlerden biri de eassy.ai. Yapay zekâ konusunda ICT Media olarak zaman zaman biz de destek alıyoruz. Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de yapay zekâ alını çok hızlı gelişiyor. Sayın Türk, öncelikle bize eassy.ai’i biraz anlatır mısınız? Biliyoruz ki sizin odaklandığınız alanlar daha farklı. eassy.ai kimdir, ne yapar? Misyonunuz, hedef kitleniz ve sunduğunuz temel hizmetler nelerdir?

Muhammed Emin TÜRK: Elbette. Öncelikle siz de bir eassy.ai kullanıcısı olduğunuz için umarım memnunsunuzdur.

Murat PEHLİVAN: Şu ana kadar ekipten herhangi bir şikâyet gelmedi açıkçası.

Muhammed Emin TÜRK: Harika. Ben, Emin Türk. Bilgisayar mühendisiyim. Yaklaşık on yıldır hem IT hem yazılım tarafında çeşitli deneyimlerim oldu. Yapay zekâ, aslında uzun süredir gündemde olan bir konu ama kullanıcıların bu teknolojiyi doğrudan deneyimlemesi, özellikle ChatGPT sonrası mümkün hale geldi. İnsanlar artık her gün hayatlarında yapay zekânın neler yapabildiğini birebir görebiliyor.

Biz de bu gelişmeler doğrultusunda 2021’in sonlarında eassy.ai’i kurduk. Amacımız, yapay zekâyı herkes için daha kolay ve erişilebilir hale getirmekti. Aynı zamanda medya alanındaki çeşitli sorunlara hızlı ve etkili çözümler sunmayı hedefledik. Bizim hedef kitlemiz tamamen medya, kurumsal iletişim birimleri, gazeteciler gibi medyayı etkileyen aslında iş sektörleri oldu.

eassy.ai’de temel olarak üç ana modülümüz var:

Bunlardan bir tanesi beslendirme modülü. Siz yapay zekâ ile bir yazı üretmiş olabilirsiniz. Veya kendiniz bir yazı yazdınız diyelim... Bunu tamamen yapay zekâ araçları ile beraber bu metni seslendiriyorsunuz.

İkinci modülümüz içerik üretim modülü. Burada ister bir sohbet botu aracılığıyla yeni içerik üretebilir, ister mevcut bir metnin belli bölümlerini genişletebilir veya yeniden yazabilirsiniz. Örneğin, yazınızın orta kısmını yeniden ifade etmek ya da alıntıları zenginleştirmek istiyorsanız bu modül oldukça faydalı oluyor. Yaygın tabirle, “metne takla attırmak” diyebiliriz.

Üçüncüsü ise Sesten Metne Çeviri (Deşifreleme). Bu da en çok öne çıkan modüllerimizden biri.

Murat PEHLİVAN: Bizim için en değerli kısım da bu diyebilirim.

Muhammed Emin TÜRK: Kesinlikle. Zaten ürünü geliştirirken, sizin gibi kullanıcılarımızın yaşadığı sorunlara kulak verdik. Çünkü bir ürünü başarılı kılmak istiyorsanız, önce müşterinizin problemini çok iyi analiz etmeniz gerekir. Örneğin bir saatlik bir ses kaydını manuel olarak yazıya dökmek saatler sürebiliyor. Bu sürecin sonunda o metinden anlamlar çıkarıp basın bülteni ya da sosyal medya içeriği üretmeniz gerekebiliyor. Oysa yapay zekâ burada ciddi bir zaman tasarrufu sağlıyor.

Murat PEHLİVAN: Eskiden makaralı kasetler vardı, bilirsiniz… Bir saatlik bir kaydı deşifre etmek inanılmaz zahmetliydi. Kelime kaçırmamak için tekrar tekrar başa sararsınız. Ciddi emek isterdi.

Muhammed Emin TÜRK: Bir de karşılıklı konuşma varsa, işler daha da zorlaşıyor.

Murat PEHLİVAN: Evet, bir de onu anlamlı cümlelere dönüştürüp yazıya aktarmanız gerekiyor.

Muhammed Emin TÜRK: Aynen öyle.

Murat PEHLİVAN: Burada asıl zorluklardan biri de Türkçe. Malum, yapısı itibariyle çok zengin ama bir o kadar da karmaşık bir dil.

Muhammed Emin TÜRK: Doğru. Türkçe, yapay zekâ açısından özellikle morfolojik yapısı ve eklemeli dil özelliği nedeniyle zorluklar barındırıyor. Ama biz bu konuda da ciddi bir ilerleme kaydettik.

Murat PEHLİVAN: Yani işin içine duygu da katmanız gerekiyor. Seçtiğiniz kelimelerle... Çünkü bir kelime, farklı bağlamlarda farklı anlamlar taşıyabiliyor. Aynı kelimeyle bambaşka konular ifade edilebiliyor. Ama duygu kattığınızda, o anlam doğrudan karşı tarafa geçiyor. Bu durumu sistem içinde nasıl çözüyorsunuz?

Muhammed Emin TÜRK: Daha zoru da var aslında: Şive konusu. Biz bu alanda da çalışıyoruz.

Murat PEHLİVAN: “Duyguyu aştık, şiveye geçtik” diyorsunuz yani?

Muhammed Emin TÜRK: Aynen öyle. Deşifre tarafında bizim yapay zekâdan beklediğimiz şey aslında şu değil: “Bu cümlede ne anlam var?” Yani şu an yapay zekâdan, cümlenin duygusunu ya da bağlamını anlamasını tam olarak beklemiyoruz. Çünkü cümlelerin duygusal veya anlamsal çözümlemesi daha kapsamlı dil modelleri ve bağlam analizi gerektiriyor.

Deşifre modülü, yalnızca konuşmaları yazıya döker. Anlam katmaz. Ancak bu işlevi de başarıyla yapabilmesi için, ona çeşitli örneklerle eğitim verilmesi gerekir. Bu eğitimler sayesinde sistem zamanla çok yüksek doğruluk oranlarına ulaşabiliyor.

Murat PEHLİVAN: Peki bir yüzde verecek olursanız, doğruluk oranı ne civarda?

Muhammed Emin TÜRK: Elbette, bu soruyu herkes soruyor. Biz kendi testlerimizde, çoğu zaman %95’in üzerinde doğruluk oranı yakaladık. Ama burada bazı şeyler çok önemli. Örneğin ses kaydı nasıl alındı? Arka planda gürültü var mı? Birden fazla konuşmacı mı var, yoksa tek bir kişi mi? Konuşmacılar net şekilde ayrılıyor mu? O konuşmacının sesi daha önce yapay zekâya tanıtılmış mı?

Bu gibi detaylar doğruluğu doğrudan etkiliyor. Ancak genel ortalamaya baktığımızda, %95 ve üzeri başarıyla deşifre yapabiliyoruz.

Murat PEHLİVAN: Bence bu çok iyi bir oran. Biz dergide deşifre modülünüzü aktif şekilde kullanıyoruz. Ekipteki arkadaşlardan da oldukça memnun olduklarına dair geri dönüşler alıyorum. Zaten bu alanda, özellikle gazeteciler açısından, deşifre konusu her zaman bir sıkıntıydı. Yapay zekâ öncesi dönemde birçok çözüm denendi ama çoğu yetersiz kaldı.

Şimdi ise neredeyse her gün yapay zekâ ile ilgili yeni haberler görüyoruz. “Yapay zekâ şunu yaptı, bunu yaptı” şeklinde gelişmeler bitmek bilmiyor. Bu da bize, teknolojinin ne kadar hızlı ilerlediğini gösteriyor. Bu bağlamda size sormak istiyorum: Siz bu hızlı gelişimi nasıl yorumluyorsunuz? Şirket olarak bu dinamik yapıya nasıl ayak uyduruyorsunuz? Ayrıca, sektöre sunduğunuz en önemli farklılıklar nelerdir?

Muhammed Emin TÜRK: Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki, teknoloji alanının tümünde olduğu gibi yapay zeka teknolojileri de çok hızlı ilerliyor. Hatta öyle ki, neredeyse her gün değil, gün içinde bile birden fazla yeni gelişmeyi takip etmek durumunda kalıyoruz. Buna yetişmek çoğu zaman mümkün olmuyor. Ancak biz başarıyı, tek bir alana odaklanıp o alanda derinleşmekte görüyoruz.

Bizim öncelikli ilgi alanımız yazılım ve teknoloji olduğu için, yapay zekanın bu alandaki gelişmelerini yakından takip ediyoruz. Özellikle yeni çıkan ürünler ve önemli güncellemeler bizim için öncelikli. Ayrıca eassy ürünümüz nedeniyle medya alanında çıkan yapay zeka çözümlerini de düzenli olarak izliyoruz. Burada dikkat ettiğimiz nokta, kendi ürünümüze entegre edebileceğimiz farklı teknolojiler olup olmadığı. Eğer uygun bir entegrasyon ihtimali görürsek, müşterilerimizden aldığımız geri bildirimlerle “Bu sizin işinize yarar mı?” veya “Bu entegrasyonu nasıl yapmalıyız ki medya tarafında en verimli hale gelsin?” gibi sorular üzerinden ilerliyoruz. Böylece yeni teknolojileri hızlıca sistemimize entegre ediyoruz.

Farklılıklarımıza gelirsek; aslında eassy’de kullandığımız modüller tamamen yeni şeyler değil, daha önce yapılmış teknolojilerdi. Bizim hedefimiz bu modülleri tek bir platformda bir araya getirmek oldu. Örneğin; sesten metne dönüştürme için ayrı bir yapay zeka, içerik üretimi için ayrı bir yapay zeka, seslendirme için başka bir yapay zeka kullanılıyordu. Kullanıcılar farklı işlemler için sürekli programlar arasında geçiş yapmak zorunda kalıyordu. Biz bu dağınık süreci tek bir arayüzde topladık.

Örneğin elinizde bir konuşma videosu varsa, bunu eassy’ye yüklediğinizde aynı platform üzerinden önce deşifresini alabiliyorsunuz. Sonrasında yapay zeka desteğiyle imla hatalarını düzeltebilir, basın bülteni, özet ya da Tweet çıkartabilirsiniz. Hatta isterseniz bu metni yine aynı sistem üzerinden seslendirebilirsiniz.

Bizim en büyük farkımız, dağınık halde kullanılan yapay zeka ürünlerini tek bir çatı altında toplamak oldu.

Murat PEHLİVAN: İletişim anlamında uçtan uca ihtiyaçları gideren bir şeyden söz ediyoruz. Peki, güncel bir soruyu buradan sorayım: Yapay zekâ bu alandaki insanları işsiz mi bırakacak? Yoksa anlattıklarınızdan anladığım kadarıyla hayır; aslında yapay zekâ bizim işimizi daha hızlı, daha kaliteli ve belli standartlar içinde yapmamıza yardımcı olan bir araç gibi görünüyor.

Muhammed Emin TÜRK: Evet, bunu bu şekilde değerlendirmek mümkün. Ancak yapay zekanın özellikle robotik, otomasyon ve karar destek mekanizmalarında kullanılması durumunda, bazı sektörlerde sadece yardımcı bir araç olmaktan çıkıp işin tamamını yapabilen bir araca dönüşmesi de söz konusu. “Yapay zekâ işsiz bırakacak mı?” sorusu bize sıkça yöneltiliyor. Benim verdiğim cevap şu: Eğer yapay zekâ nedeniyle birileri işsiz kalacaksa, önce biz yazılımcılar işsiz kalırız. Çünkü artık iş geliştirme süreleri minimum seviyelere indi. Önceden üç ayda tamamlanan işler bugün bir haftada yapılabiliyor.

Bunun yanı sıra yazılım geliştirme süreçlerinin dışında, dokümantasyon hazırlama ya da doküman üzerinden yazılım geliştirme gibi pek çok alanda da yapay zeka yazılımcılara destek oluyor. Üstelik bu değişim için 10-20 yıl sonrasını beklemeye bile gerek yok. Birkaç yıl içinde yazılım bilmeyen bir kişi de rahatlıkla bir ürün ortaya koyabilecek hale gelecek. Aslında bunun örnekleri şimdiden var; fakat şu aşamada hâlâ uzman bir yazılımcının müdahalesi gereken durumlar oluşabiliyor.

Murat PEHLİVAN: Yazılım alanındaki editörler daha kıymetli hale gelecek.

Muhammed Emin TÜRK: Kesinlikle öyle. Burada önemli olan, yapay zekayı daha iyi kullanan ve kendi mesleğine doğru şekilde entegre edebilen insanların iş bulma potansiyelinin artması. Yapay zeka birilerini işsiz bırakmayacak; ama çoğu sektör, onu kendi süreçlerine dahil etmek zorunda kalacak.

Murat PEHLİVAN: Doğru kullanırsa, doğru sonuç alacak.

Muhammed Emin TÜRK: Çok basit bir örnekle düşünelim. Bir personelinize bir iş verdiniz. Onun bu işi yaparken yapay zekadan yararlanıp yararlanmadığı, işin sanatsal yönü hariç, sizin için önemli değil. Önemli olan işi ne kadar sürede yaptığı. Birisi bir günde bitiriyorsa, bir diğeri on günde tamamlıyorsa, aradaki farkı belirleyen şey verimliliktir.

Murat PEHLİVAN: Evet.

Muhammed Emin TÜRK: Buradaki asıl nokta, işin hızlı ve düzgün şekilde ortaya çıkabilmesi.

Murat PEHLİVAN: Zaman ve sonuç. Şimdi... Yapay zekanın gelişmesiyle beraber aslında iki temel tartışma gündeme geliyor: Etik ve güvenlik. Bu konular henüz tam anlamıyla tartışılmıyor ama önümüzdeki günlerde yoğun şekilde gündeme gelecek. Özellikle kullanıcı verilerinin korunması, yanlış bilginin yayılmasının önlenmesi ve anonimleşmenin engellenmesi için ne tür önlemler alınmalı? Yani “siz nasıl yapıyorsunuz?”dan öte, genel anlamda tavsiyeleriniz ne olur? Çünkü bu süreç hepimizi ilgilendiren bir mesele.

Muhammed Emin TÜRK: Kesinlikle.

Murat PEHLİVAN: O nedenle etik ve güvenlik konularında tavsiyeleriniz ne olur? Elbette şirket politikası çerçevesinde siz nasıl bir yol izliyorsunuz, onu da duymak isteriz.

Muhammed Emin TÜRK: Burada konuya çok net ve sade bir şekilde yaklaşmak gerekiyor. Yapay zeka, sonuçlarını mevcut veriler üzerinden üretiyor. Yani aslında herkesin erişimine açık olan verilerden besleniyor. Siz bu ortak veri havuzuna kişisel ya da gizli bilgilerinizi dahil ederseniz, elbette bir gün bunların bir başkasının eline geçme riski doğar.

Bizim önerimiz şu: Eğer kamuya açık, herkesin erişebileceği bir içerik üretiyorsanız, bulut tabanlı yapay zekâ çözümlerini kullanmanızda bir sakınca yok. Ama bir kamu kurumuysanız, bir özel şirketseniz ve elinizde hassas veriler varsa, o zaman mutlaka lokal yani kapalı devre çalışan yapay zeka çözümlerini tercih etmelisiniz. Bu artık bir tavsiye değil, zorunluluk haline geldi diyebilirim.

Murat PEHLİVAN: Yani kapalı devre bir sistemle çalışmak gerekiyor.

Muhammed Emin TÜRK: Aynen öyle. Zaten siz sonuçta bu veriyi X’te, Facebook’ta, YouTube’da paylaşacaksanız, bunun gizliliği kalmamış demektir. Bu tür durumlarda bulut çözümler yeterli olabilir. Ancak işin mahremiyeti söz konusuysa, lokal sistemler şart.

Murat PEHLİVAN: Programın başında da söyledim; Türkiye’deki yapay zekâ alanında çalışan insan kaynağı umut verici. Siz bu ekosistemi nasıl değerlendiriyorsunuz? Hangi güçlü yönlerimiz var, neleri geliştirmemiz gerekiyor?

Muhammed Emin TÜRK: Biz şirket olarak birçok arkadaşımıza staj imkânı sunuyoruz. Ayrıca yeni iş başvurularında da pek çok gençle görüşme fırsatımız oluyor. Bu süreçte umut verici şeyler görüyoruz. Gençlerimizin çoğu yapay zekâ alanında kendini geliştirmek istiyor ve bu durum beni gelecekte Türkiye’de ortaya çıkacak yapay zeka ürünleri konusunda oldukça umutlandırıyor.

Burada dikkat edilmesi gereken önemli bir nokta var. Yapay zekayı bir yardımcı araç olarak kullanıyoruz, ancak bu tek başına yeterli değil. Örneğin medyada yapay zekayı kullanmak istiyorsanız, önce medyayı çok iyi bilmeniz gerekir. Sadece yapay zekâ öğrenmek yetmez; yapay zekanın etki edeceği iş alanının bilgisini, yani “know-how”ını da edinmek gerekir.

Başka bir deyişle, bir medya profesyoneli kadar medya sektörünü bilmezseniz, o alana uygun yapay zekâ destekli bir ürün geliştiremezsiniz. Yani sizin bir medyacı kadar medyayı bilmeniz gerekiyor, ki ona yapay zekâ destekli bir ürün geliştirin. O yüzden “ben sadece yapay zekada uzmanlaşacağım” demek yeterli değil. Yapay zekanın hangi sorunları çözebileceğini ve o sektörün dinamiklerini de iyi anlamak gerekiyor ki başarılı ürünler geliştirebilesiniz ya da doğru projelerin içinde yer alabilin.

Murat PEHLİVAN: Yani bir strateji, bir yol haritası, uzmanlık gerektiren bir alan belirleyip orada ilerlemek…

Muhammed Emin TÜRK: Aynen öyle. Yapay zekayı bir sektöre nasıl entegre ederim diye düşünmek gerekiyor. Ancak o zaman sürdürülebilir ve etkili çözümler geliştirmek mümkün.

Murat PEHLİVAN: Peki, iş birlikleri… Eassy.ai bu ekosistemde nasıl bir rol oynuyor? Elbette birçok kurumla çalışıyorsunuzdur. Çalıştığınız kurumlarda odaklandığınız alan nedir?

Muhammed Emin TÜRK: Biz bireysel müşterileri hedeflemiyoruz. Hedef kitlemiz tamamen kurumsal firmalar ve kamu kurumları. Zaten hâlihazırda birçok müşterimiz var. Bunların bir kısmı özel şirketlerden oluşuyor; ancak büyük çoğunluğu kamu kurumları.

Bizim özellikle odaklandığımız nokta, bu kurumların kurumsal iletişim birimleri. Amacımız, kurumsal iletişim süreçlerinde performansı artırmak, içerik üretimini güçlendirmek ve hızlandırmak. Örneğin deşifre, tweet veya haber oluşturma aşamalarında süreci daha sağlam ve verimli hale getirmeyi hedefliyoruz.

Kısacası, Eassy.ai’nin odak noktası bireysel kullanıcılar değil; kamu kurumları ve şirketlerin kurumsal iletişim ihtiyaçlarıdır.

Murat PEHLİVAN: Çok net ve sarih bir cevap oldu.  

Muhammed Emin TÜRK: Bireysel kullanıcılarla ilgili de bazı düşüncelerimiz var, ancak bunlar mevcut ürün altında olmayacak. Çünkü bizim geliştirdiğimiz modüller bireysel ihtiyaçlardan çok, kurumsal kullanıma uygun. İç yapısı ve tasarımları tamamen kurumların ihtiyaçlarına göre şekillendirilmiş durumda.

Murat PEHLİVAN: Bence de doğru bir yaklaşım. Herkese açmaya gerek yok, asıl ihtiyacı olanlara sunmak daha faydalı olur. Şimdi, az önce kısaca değindik ama yapay zekâ iş gücünü ciddi şekilde değiştiriyor, hatta iş gücü piyasasına doğrudan etkisi var. Merak edilen konulardan biri de şu: Sizce hangi meslekler dönüşecek, hangileri ortadan kalkabilecek? Yapay zeka sayesinde hangi alanlar yeni fırsatlar kazanacak?

Bir diğer mesele de bireylerin ve eğitim sisteminin bu değişime ne kadar hazır olduğu. Eğitim sistemimizde bu konuda alınması gereken tedbirler var mı sizce? Ben şahsen programların, modüllerin ve sistemin buna göre evrilmesi gerektiğini düşünüyorum. Yeterli mi, değil mi? Siz sistemsel olarak nasıl bakıyorsunuz bu konuya?

Muhammed Emin TÜRK: Bizim üniversitemizde de yapay zeka ile ilgili ayrı bir bölüm açıldı. Çünkü teknoloji geliştikçe, eskiden üniversitelerde daha genel bir bakışla ele alınan alanlar giderek daha spesifik hale gelmeye başladı. Bu nedenle eğitim sisteminde yapay zekaya daha detaylı ve özel bir şekilde yer verilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Bunu yalnızca yapay zekayı kullanmak için değil, bir vizyon meselesi olarak görmek lazım. Öğrencinin bu alanda uzmanlaşmasına ya da ürün geliştirmesine gerek yok; ancak sistemin nasıl çalıştığını anlayarak kendi vizyonuna katması çok önemli. Benim bakış açım biraz daha bu yönde.

İş dünyası açısından özellikle hukuk ve medya alanlarında yapay zekanın çok faydalı olacağını düşünüyorum. Çünkü bu alanlarda yazılı metinlerin analizi, yorumlanması ve çıkarım yapılması oldukça yoğun. Yapay zekâ da bir metni okuduktan sonra anlamlandırabiliyor ve bunu farklı anlamlarla eşleştirebiliyor. Bunu insan beyninin yaptığı sürecin bir makine tarafından üstlenilmesi gibi düşünebiliriz.

Bu noktada yapay zekayı güçlü bir yardımcı araç olarak kullanabilirsiniz. İnsanın yorgunluk, motivasyon eksikliği ya da dikkatsizlikten kaynaklı hatalarının önüne geçilebilir. Ayrıca insana zor gelen iş yükü makineye devredilmiş olur. Ancak kontrol mekanizmasının her zaman insanda kalması gerektiğini özellikle vurgulamak isterim.

Murat PEHLİVAN: Peki… Yapay zekânın geleceğini nasıl görüyorsunuz? İyimser ve kötümser senaryolar muhakkak vardır. İş dünyası, eğitim ve günlük hayatı kısa ve uzun vadede nasıl dönüştürür? Siz nasıl değerlendiriyorsunuz?

Muhammed Emin TÜRK: Aslında yapay zekâ için de iyimser ve kötümser senaryolar, diğer tüm teknolojilerde olduğu gibi mevcut. Yani bir teknoloji kötü amaçla kullanılmak istenirse elbette kötü sonuçlar doğurur; ama iyi amaçlarla kullanıldığında da çok faydalı olabilir. Burada önemli olan, bizim hangi tarafta kalmayı tercih ettiğimizdir.

Basit bir örnek vermek gerekirse: Bugün üniversite öğrencileri projelerini veya ödevlerini yapay zekâya yaptırabiliyor. Bu, doğru kullanılmadığında kötümser bir tablo oluşturabilir. Ancak öğrenci, gerçekten çözemediği bir sorunu yapay zekâya sorar, çözümü öğrenir ve bu yolla kendini geliştirirse, işte o zaman teknoloji çok verimli bir şekilde kullanılmış olur.

Savunma sanayini de örnek verebiliriz. Silah üretimi eğer sivillere zarar vermek için yapılıyorsa kötüdür. Ama tamamen ülkenin güvenliğini sağlamak için kullanılıyorsa, aynı teknoloji faydalı bir araca dönüşür. Yapay zekâ da tam olarak bu noktada duruyor: Nasıl kullanıldığına bağlı olarak ya risk ya da fırsat haline gelebiliyor.

Murat PEHLİVAN: Yani bu sizin amacınızla ilgili bir durum.

Muhammed Emin TÜRK: Kesinlikle. Yapay zekâyı hangi tarafa yönlendirdiğiniz, onu iyi mi kötü mü amaçla kullandığınız çok önemli. Biz bunu iyi tarafta kullanırsak, devlet olarak, bireysel olarak veya şirketler olarak hedefli bir şekilde hareket edersek, yapay zekâ gerçekten faydalı bir teknoloji haline gelir.

Murat PEHLİVAN: Yani lehimize kullanmakla ilgili bir konu.

Muhammed Emin TÜRK: Kesinlikle.

Murat PEHLİVAN: Bunun bilinçli şekilde, ezbere değil, doğru amaçlarla kullanılması gerekiyor.

Muhammed Emin TÜRK: Kesinlikle, ezbere kullanmamak şart.

Murat PEHLİVAN: Yapay zekâ alanına girecek firmalar veya gençler için de bir uzmanlık alanı belirlemek şart gibi görünüyor. Böyle anlıyorum.

Muhammed Emin TÜRK: Evet, bu çok önemli. Aksi takdirde süreç havada kalır. Çünkü şunu da çok görüyoruz: “Yapay zekâyı kullanacağız ama nasıl kullanacağız?” Önce çözmek istediğiniz sorunu ve bu sorunun hangi iş kolunda olduğunu netleştirmeniz gerekiyor. Örneğin eassy.ai, medyada deşifre ve seslendirme ihtiyacına çözüm bulmak için ortaya çıktı. Eğer bu ihtiyaçlar olmasaydı, ürünün kendisi de olmayacaktı.

Murat PEHLİVAN: Doğru.

Muhammed Emin TÜRK: Tam olarak bu.

Murat PEHLİVAN: Aynen öyle. Peki, son olarak eklemek istedikleriniz var mı, Emin Bey?

Muhammed Emin TÜRK: Umarım eassy.ai’dan memnun kalmışsınızdır. Beraber geliştirmeye devam etmeyi umuyoruz. Sizin geri bildirimleriniz bizim için çok önemli. Davetiniz için teşekkür ederim.

Murat PEHLİVAN: Biz teşekkür ediyoruz. Bizi kırmadınız, geldiniz. Türkiye’de yapay zekâ geliştiren ve bunu ürün haline getiren kıymetli firmalardan birisiniz. Bu alanda kim olursa olsun, pozitif anlamda desteklemeye çalışıyoruz. Emeklerinize sağlık. Bu alan, Türkiye için de gelişmekte olan ve değerli bir alan. İnşallah daha da iyi noktalara ulaşacak. Buradan sektörümüzün de bilgisi olsun: eassy.ai, ihtiyaçlarımızı gerçekten karşılıyor. Kurgu tarafında da belki yakın zamanda desteğinizi isteyebiliriz.

Muhammed Emin TÜRK: Umarım. Görüntü ve medya taraflarına da modül geliştirme çalışmalarına yavaş yavaş başladık.

Murat PEHLİVAN: Bu da kıymetli olur. Bizim en büyük sorunlarımızdan biri sektörümüzdeki deşifre süreciydi, artık bunu daha hızlı ve kolay çözüyoruz. Muhammed Emin Bey, çok teşekkür ederiz.

Paylaş
eassy.ai Muhammed Emin Türk Murat Pehlivan Açık Açık Yapay Zekâ deşifre

Röportaj Kategorisinin En Yenileri

“TÜRKSAT’ı küresel bir oyuncu yapmak için çalışıyoruz”
“TÜRKSAT’ı küresel bir oyuncu yapmak için çalışıyoruz”
4 Ağustos 2025 10:24
TBD Sadece Etkinlikleriyle Değil, Projeleriyle de Anılan Bir Dernek Olmalı
TBD Sadece Etkinlikleriyle Değil, Projeleriyle de Anılan Bir Dernek Olmalı
8 Temmuz 2025 12:27
“Yakınsama teknolojileriyle sabit iletişim altyapısını mobil dünyayla bir araya getiriyoruz”
“Yakınsama teknolojileriyle sabit iletişim altyapısını mobil dünyayla bir araya getiriyoruz”
16 Haziran 2025 10:23
"Dijital Dönüşüm Değil, Yapay Zekâ Dönüşümüne Odaklanmalıyız"
7 Mayıs 2025 16:49
"Veriye Dayalı Reklamcılıkta Dünyanın En Büyük Teknolojisine Sahibiz"
4 Nisan 2025 14:48
“Türkiye’yi Teknoloji Üssü Haline Getirmeye Çalışıyoruz”
“Türkiye’yi Teknoloji Üssü Haline Getirmeye Çalışıyoruz”
4 Nisan 2025 14:34
ICT MEDIA DERGİSİ EYLÜL 2025 SAYISI ÇIKTI!
Dergi

ICT MEDIA DERGİSİ EYLÜL 2025 SAYISI ÇIKTI!

Copyright © 2022. All Rights Reserved. Paragon Teknoloji

Webmail

play store app store

Bu websitesi Odeaweb sunucularında barındırılmaktadır.