Son vagon’dan ilk vagon’a geçme fırsatı!...
Başlığı şöyle yazsak daha mı etkili olur acaba?
“Ses duvarını aşmaya başlayan “Ülkeler Treni’nde” birinci sınıf vagona geçmek için ekonomi tarihinin önümüze serdiği kırmızı halı (fırsat) ”
Ya da, moda deyimle;
“ Yeni nesil sanayi devrimi”
“Konvansiyonel’den Sayısal‘a evrilme”
“Sayılar çağı”
Başlıkların sayısını arttırabiliriz.
Hatta “Ses duvarı” ve “tren” deyimlerinin yerlerine “Işık Hızı” ve “Hava taxi” deyimlerini de kullanabiliriz. Böylece ICT sektörümüz için konuyu daha da anlamlandırabiliriz!...
Biz bu yazıyı kaleme alırken, muhtemelen dünyanın bir köşesinde, yine bir icat yapıldı. Birileri yeni bir şey keşfetti. Başka birileri ise yeni bir yazılım yazdı. Hindistan’da veya İsrail’de ya da Tayvan’da.
Hindistan ve İsrail örnekleri ilginç. Hindistan, İsrail’in kuruluş yılı olan 1948’den iki yıl önce 1946’da bu işin temellerini attı. 1946’dan sonra bütün hükümetlerin ulusal davasını eğitimde yüksek kalite ve bilinçli stratejilere sahip olma iddiası oluşturdu. Hangi parti hükümete gelse, Hindistan’ın bu ulusal davasına sahip çıktı.
İsrail’de ise durum biraz farklı. 1990’lı yılların ilk başlarında hükümetler sektöre destek vermeye baladı.60 yıllık bir devlet olarak 1994’te 200 Milyon USD yazılım ihracatı bulunan Telaviv Hükümetleri, 2004 yılında 2 milyar dolar ihracata ulaşan ve günümüzde ise dünyanın en büyük silikon vadilerine sahip ülkelerden biri haline geldi. Bugün İsrail, 22 Milyar dolara ulaşan startup hacmi ile dünyanın 6. Startup Ekosistemi’ne sahip bölgenin en önemli teknoloji üssüdür.
Dünyadan başarılı örneklerin sayısını arttırabilir veya detaylandırabiliriz. Ama sizler de hep başkalarının hikayelerini duymaktan, dinlemekten sıkılmadınız mı? Artık bizim hikayemizin yazılması ve yaşanmasının zamanı gelmedi mi sevgili dostlar?
Işık hızıyla değişen dünya düzeni, güzel ülkemize büyük fırsatlar sunuyor. Tarih ülkelere devamlı surette şans vermemektedir. Her şansın bir dönencesi vardır. Bu dönenceyi de kaçırırsak fırsatlar riske dönüşebilir!
Şans: “Fırsatlar ayağımıza geldiğinde, fırsatı kullanmaya hazırlık yapmış olmaktır.”
Dönence döndüğünde, yani bu şans kapıyı çaldığında, ülkenin tüm kaynakları hazır mı fırsatları kullanmaya?
Talih döndü. İnsanlık tarihi bir kez daha bizlere fırsat sunuyor. Ekonominin 4. çağı olan “Sayısal Çağ” başladı. Şimdi karar verme zamanı: Bu çağı takip eden bir millet mi olacağız, yoksa şekillendiren mi? Sayısal Çağ’ın ürettiklerini tüketen, edilgen ve bağımlı bir devlet mi olacağız, yoksa Sayısal Çağı ve ürünlerini tasarlayan, icat eden, üreten ve ekosistemin dominant oyuncularından biri mi?
Ekonomi çağı geçti. Bilgi, çağımızın en değerli metası. Bu çağda bilim konuşuyor. Bilgi sahibi olmadan, fikir sahibi olunamıyor, teknoloji sahibi olunamıyor. Devletler, diğer ülkeleri savaşla değil bilgiyle bağımlı hale getiriyor. Şu deyimleri iç sesimizde kendimize çokça tekrar edeceğiz; “Bilimin kadar konuş.” Ya da “bildiğin kadar konuş.”
Ülke olarak 2023’te dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına girme hedefimiz var. Cumhuriyetin kuruluşunun 100. yılını kutlamamıza 5 yılımız kaldı. Tren geldi, geçiyor…
2023 hedeflerini gerçekleştirmek için daha çok çalışmalı; fikri hür, vicdanı hür, bilim orduları yetiştirmek için daha hızlı hareket etmeliyiz. Günün 24 saati değil, 25 saati çalışmalıyız.
25 saat olur mu bir günde? Olur tabii ki!... Doğru, akılcı, bilimsel, pragmatik ve SAMİMİ kurgulanmış ülke stratejileri, devlet politikaları, öz disiplinli bireysel hedeflemeler ve eğitim modeliyle bir gün 25 saat değil 30 saat bile olur!... Nasıl mı?
Gelecek sayıda….