Ömür istenerek alınmadığı gibi, maalesef istendiğinde de sonlanmayan bir süreci temsil etmektedir. İnsan hayatı ise farkına varıldığı ilk andan itibaren akmakta olan zamana uyum sağlama mücadelesini kapsamaktadır. İlk nefes ile birlikte başlamış olan yaşam, algılamaya başladıkça koşar adım devam eder. Zamana karışan insanlar olmamızın dışında, hepimiz farklı birer karakterler olarak hayatımızı idame ettirmek için gayret göstermekteyiz.
Ortak paydada küresel olarak aşmamız gereken eğitim gibi belirli standartlar dışında, hemen herkes seçim yapabilecek düzeye geldiği bir hayatı hayal etmektedir. Aslında herkes aynı seyahate çıkan yolcular gibi sonunu tam olarak bilmediği bir rotaya doğru gitmektedir. Kimileri meslek olarak da eğitim hayatının içinde kalmayı tercih eder, kimileri ise almış olduğu eğitimin gücüyle kariyerine farklı bir yön verir. Eğitime katılmayan ya da katılamayan insanlar ise farklı bir rotaya doğru hayatın içine katılır. Hangi yolun daha doğru olduğu ya da hangi yolu yürümek gerektiği noktasında geçmişin de katkısıyla bir öngörüde bulunularak adımlar atılır. İyi ve kötünün zıtlığı gibi her durumda farklı ya da karşıt düşünceler bulunmaktadır. Zaten bu durum da herkesin yolculuk yapabildiği fakat süreçlerin herkese göre farklı yaşanabileceğini ortaya koymaktadır. Çoğu zaman hayal kurarak bir gelecek çerçevelendirilmektedir. Çünkü bir amaç olduğu sürece hayatın akışında anlam bulunduğu düşüncesi çoğunlukla ifade edilmektedir. Kan bağıyla sahip olunan insanlar dışındaki yeni insanları da ortak paydalar ya da amaç birliği oluşturmaktadır. Arkadaş seçiminde bir ortaklık söz konusu olduğu gibi, hayat arkadaşı seçimi de karşılıklı anlaşma ile kurulmaktadır. Elbette her insan birlikteliğinin sonu doğal bir şekilde gelmeyeceği gibi, tercihler doğrultusunda da sonlandırma kararı verilebilmektedir. Bu durumlar hayat içerisinde bulunulan yolda rotayı değiştirmek ya da karşı tarafın rotasına veda etmek olarak algılanmaktadır. Yaşanılan her bir durum sahip olduğumuz duygularımızın bir noktasına temas etmektedir. Mutluluk için atılan adımlar, mutsuzluğun içinde kendimizi bulmaya sebep olabilecektir. Çünkü var olduğumuz hayat bize kendi ölçeğimizde hemen her şeyi yaşatmaktadır. Tabi ki bunların ne kadarını anladığımızı da yine içinde bulunduğumuz zamanın bir köşesinde fark edebileceğiz. Belki fark edemeden yolculuğumuzu sürdüreceğiz, belki de fark edeceğiz ama doğru bir şekilde anlamlandıramayacağız. Tüm bunlar ilk insandan günümüze kadar olan süreçte yaşayan milyarlarca insan için mümkün olan durumlardır. Geçmişin eksiğini her ne kadar gidermeye çalışsak da, geleceğe yönelik birer eksik de bizler bırakacağız. Çünkü her nesil aslında geçmişin eksiğini kapatırken, geleceğe de bir eksik bırakmaktadır. Bu döngü de dönemin koşulları dışında herkesin aynı yeryüzünde hayatını geçirmek zorunda olduğunu göstermektedir. Bireysel farkındalığına erken ulaşabilen her bir insan diğerlerinden bir adım önde olarak yaşam süresini geçirecektir. Çünkü insan kendini tanıdığında dünyayı daha iyi anlamlandırabilecektir. Hayal ya da istek her zaman olacaktır. Ki olmalıdır çünkü yarına dair bir amaç ve umut gerekmektedir. İnsanın kendini tanımasının en iyi yanı ne istediğini bilmekten öte ne istemediğini bilmektir. İsteklerimizin gerçekleşmesi çoğunlukla bizim kararımız ile olmadığından dolayı, istemediklerimizde daha aktif bir karar süreci söz konusudur. Güzel bir hayat geçirdiğini bildiğimiz ya da düşündüğümüz pek çok insan bulunmaktadır. Aksine çok talihsiz ya da kötü verilen kararların sonucunda idealden uzak hayatlar da geçirilmiştir. Yolculuk esnasında farklı süreç ve durumlara istinaden yaşanan bu iki zıt hayatın hemen hepsinin en büyük ortak noktası ise zamana dair pişmanlıktır. Güzel hayata sahip olanın daha çok zamanım olsaydı isteğine karşın kötü bir hayata sahip olanın da zamana dair epey “keşke” dediği olmaktadır. Neticede ortak yolumuz vardır. Zamanı tayin eden bizler olamasak da zamanın içinde bulunabildiğimiz her an en az standart olmalıdır ki nihayete eren hayat içerisinde geriye olumlu bir anlam bırakabilelim. Yukarıda da ifade ettiğim gibi insanlık tarihinin ilk anından günümüze gelene kadar birçok eksik vardır ve gelecekte de bir şeyler eksik olacaktır. En azından içinde bulunulan yolculuğun ve geçirilen zamanın bireysel olarak anlamlı geçirilmesi gerekmektedir.
Unutmamalıyız ki, sahip olunan bir yaşam, son an gelene kadar yaşanılan bir ömür bulunmaktadır.