TEKNOFERANS VE İLETİŞİM

Günümüzde iletişimin hızı ve önemi her geçen gün artıyor. Etkilerinin tam olarak neler olduğu konusundaki bilinmezlik ise devam ediyor. Tarih boyunca iletişim, günümüzdeki kadar hızlı ve mükemmel olmasa da çeşitli metot ve yöntemlerle yapıla gelmiştir. Bugünkü gibi olumsuz etkilerini de müşahede etmiyoruz.

İletişimin modern dünyadaki etki ve faydaları elbette yadsınamaz. İletişimsizlik çeşitli sorunları meydana getirse de kimi zaman eksik iletişimin olumlu yanları olduğunu da düşünebiliriz. Yoğun ve sürekli iletişimin bizlere sağladığı imkanlar güvenli ve konforlu yaşamın keyfini sürdürüyor. İletişimin hızı, yoğunluğu ve sürekliliği iyi gözükse de fizikteki interferans benzeri etkilerini de anlamaya çalışmalıyız. Örneğin, bir iletişim mecrası ya da tekniğinin bireyleri ya da toplulukları bilerek ya da isteyerek akamete uğratması, kısmi ya da toptan etkilemeye ya da zayıflatmaya başlamasının bireylerin hayatını zorlaştıracağı ya da tehlikeye düşüreceğini kabul etmeliyiz.

Bir an için bu iletişimin bireyler ve topluluklar arasında zayıflaması bozulması tamiri imkânsız sonuçlara yol açabilecektir. Bu nedenle bu iletişimi sağlayan platform ya da teknik araçların sağlamlığı, sürekliliği ve işleyişi her an denetlenmelidir.

Teknoferans, bir elektronik aletin kişilerin iletişimini kesintiye uğrattığı ya da zayıflattığı durum olarak tarif edilmektedir. Frekansın interferansı nasıl ki cihazlar ve ilişikli diğer sistemlerin çalışmasında olumsuz etkiler meydana getiriyorsa aynı şekilde teknoferans da sosyal alanlarda benzer etkiler yapmaktadır. Cihazların interferansı, preset değerlerine çekilerek ya da fine tuning ile kolayca giderilebilirken, sosyal alandaki iletişimin interferansı maalesef o kadar kolay değildir.

Teknofreansa bireylerin küçük ve orta ölçekli mavi ekranlı cihazlardan kendilerini kurtaramamasını örnek verebiliriz. Etrafınıza bir bakın. Birçok kişi cihazlarla kurdukları ilişkileri, bireylerle kurduklarına tercih ediyor. İkide bir cep telefonlarını kontrol etme ihtiyacı duyuyor. Kendilerini sanal ortama teslim ediyor. Bu durum evde, işte, sosyal alanlarda, toplantılarda, hülasa akla gelebilecek her ortam ve şartta, çevredekiler umursanmadan yaşanmaya devam ediyor. İşte bu durum da bir teknoferansın sonucunu oluşturuyor. Yakın gelecekte, iletişimin yerine sanalın tercih edilmesiyle ilişkilerin zayıflamasının kaçınılmaz hale geleceğini söyleyebiliriz.

Aynı durum ne yazık ki aile içinde, ebeveynler ile çocuklar arasında da her geçen gün artarak devam etmektedir. Aile ve toplum sağlığı için bu zararlı enterferansın durdurulması kurallara bağlanması birey ve toplumsal iletişim için vaz geçilmez olmalıdır. Politika yapıcılar, regülasyon kurumları bu konuda etkili tedbirleri zaman kaybetmeksizin hayata geçirmelidir.

Bu noktada Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un yaklaşımı dikkat çekicidir. Macron’un görevlendirdiği uzmanlar tarafından hazırlanan bir rapora göre, çocukların 13 yaşına kadar akıllı telefon kullanmalarına izin verilmemeli ve 18 yaşına kadar TikTok, Instagram ve Snapchat gibi geleneksel sosyal medyaya erişimleri yasaklanmalı. Rapor, kar odaklı teknoloji endüstrisinin etkilerinden çocukların korunması gerektiğini ortaya koyuyor.[1] Ülkemizde de benzer tedbirlerin zaman geçirilmeksizin konuşulması, yeni ve etkili tedbirlerin alınması gerektiğini düşünüyoruz.