TOPLUMUN DOĞRU BİLGİLENDİRİLMESİ…

Bir yaz döneminin daha sonuna geldik. Ülkemizde her kesim ekonomik zorluklar yaşıyor. Bu dönemde tatile gidebilenler tatillerini yaptılar, enerjilerini depolayarak çalışma dönemine hazır hale geldiklerini umuyoruz. Yaz tatili döneminin sona ermesi ile birlikte okulların açılması, çocukların okul ihtiyaçları ve biz velilerin fiyatları görünce ne hale geleceklerini şimdiden tahmin edebiliyorum… Tabi gündem olacak konular sadece artan fahiş fiyatlar olmayacak. Yeni eğitim öğretim döneminde ülkemizin eğitim durumunda ki göstergeleri, müfredat vs. gibi birçok konu gündemimize gelecekmiş gibi görünüyor…

Hep söyleye geldiğimiz gibi internet artık hayatımızın ayrılmaz bir parçası... İnternet alışkanlıkları ve internet bağımlılıkları hastalık derecesine gelmiş durumda. Geçen ay popüler sosyal ağlardan birisi olan ve ülkemizde de çok yoğun kullanıcısı bulunan Instagram bir hafta gibi bir süre erişime kapandı. Ülke olarak hükümranlık haklarınız doğrultusunda erişim engeli uygulayabilirsiniz. Bu erişim engelinin ülkenizin menfaatleri doğrultusunda farklı şekillerde de tezahürü olabilir. Örneğin ABD’nin Çin merkezli TikTok mecrasına getirdiği yasaklar gibi. Ya da Birleşik Krallığın yine Çinli telekomünikasyon donanımları üreticisi firmalara getirdiği yasaklar gibi. Türkiye olarak bizim de bu tür yasaklar ve erişim engellemeleri getirme hakkımız var. Hukukun üstünlüğünün varlığına inanılan ve uygulanan ülkelerde bu tarz erişimler toplum tarafından sorgulanmazlar. Ama biz sorguluyoruz… Peki neden? Ülkemizde hukukun varlığına inanıyoruz/inanmak istiyoruz. Çünkü bu tarz erişim kısıtlamalarının yasalar çerçevesinde belli süreçleri söz konusu. Bu süreçlerin ve nedenlerinin topluma doğru bir şekilde anlatılması elzem. Devletin her kurumunda basın müşavirlikleri bulunur. Bu müşavirliklerin birinci önceliği toplumun bilgilendirilmesini sağlamak, varsa yanlış bilgilerin önüne geçmek ve ilgili konularda toplumu doğru aynı zamanda süreçlerle ilgili sağlıklı bir şekilde aydınlatmak. Bunu doğru ve sağlıklı bir şekilde yapmadığınız takdirde inandırıcılığınız kalmaz. Televizyon programlarındaki konuklara mesaj atarak açıldı, açılıyor gibi acemice yapılan işler, sizi devlet ciddiyetinden uzaklaştırır, yapılan işin inandırıcılığını zayıflatır. Erişim engelinin gerekçesi ne olursa olsun, toplumu doğru şekilde bilgilendirirseniz konu, sorunlu bir şekilde gündemde kalmaz. Erişim engeli ve benzeri konularda hukuku işleterek ve toplumu doğru bilgilendirerek yapacağınız çalışmalar insanımızın devletini yönetenlere karşı güvenini tesis edecektir.

 

Cumhurbaşkanlığı hükümet modeline geçilmesi ile birlikte farklı kurumlar ihdas edildi. Bu kurumlardan birisi de İletişim Başkanlığı. Merak ettiğimiz bir iki husus var. Son erişim kısıtlaması sürecinde şöyle bir algı oluştu: Bir regülasyon otoritesi olan Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) sanki Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığının altında ona bağlı bir birim gibi algılandı. Instagram’a yasak için İletişim Başkanlığı talimat vermiş ve BTK da bunu uygulamış gibi bir algı oluştu. Merak ettiğimiz bir diğer husus ise Bakanlıklar bünyesinde yer alan Basın Müşavirlikleri için İletişim Başkanlığı’nın yaptığı çalışmalar… Çünkü yukarıda izah ettiğimiz gibi son süreçte ciddi bir kurumsal iletişim zafiyeti dikkatleri çekti. Sadece merak ediyoruz, Prof. Dr. Sayın Fahrettin Altun bu konuda ne tür çalışmalar yapmaktadır?

 

Erişim engelinin ortaya çıkardığı bir sonuç daha var ki bu sadece BTK’ya değil hepimize bir sorumluluk yüklüyor. O da artık güvenli internet değil, sağlıklı internet kullanımı. Ne demek istiyoruz. BTK 5651 sayılı kanun kapsamında ülkemiz insanını bilinçlendirmek için Güvenli İnternet kampanyaları tertip etti ve canla başla bunu yaygınlaştırmaya çalıştı. Haklarını teslim etmemiz gerekiyor, katkı verenlerin emeklerine sağlık. Ancak artık bunun yeterli olmadığını görüyoruz. Malum artık çocuklar internet dünyasına doğuyor. Anneler ise internete erişim malzemelerini daha bebeklik çağında çocukların eline veriyor. Çocuklar okuma yazma öğrenmeden internetle haşır neşir oluyor. Bilinçli internet kullanımı mı deriz, yoksa medya okur yazarlığı mı deriz bilemiyoruz ama, sağlıklı internet kullanımıyla ilgili bilgilendirmeyi kreşlerden, ana sınıflarından başlatmamız, konuyu ciddiyetle ele alıp müfredata dahil etmemiz geleceğimiz için kaçınılmazdır.

 

Türkiye Bilişim Ödülleri bu ay içerisinde sahiplerini bulacak. Türkiye Bilişim Derneğinin (TBD) geleneksel olarak gerçekleştirdiği ve ICT MEDIA olarak son iki yıldır bizim de katkı verdiğimiz ödül töreni 24 Eylül’de düzenlenecek. TBD Ankara Şubesi-ICT Media Dergisi iş birliği ile gerçekleştirilecek etkinlikte kamu kurumlarımızın dijital dönüşüme yönelik yapmış oldukları projeler marifet iltifata tabidir düsturuyla teşvik edilecek! Ülkemizin gelişimine yaptıkları projelerle destek olan kamu çalışanlarını buradan tebrik ediyoruz. Bu yılda yoğun katılımla ve gerçek zamanlı oylamayla düzenlenecek olan ödül törenine tüm sektör paydaşlarını bekliyoruz.

 

Bu sayıda; birçok sektör için devrim niteliğinde yenilikler sunan üretken yapay zekâ teknolojilerini masaya yatırdık. Türkiye olarak bu alanda atılacak stratejik adımlarla, üretken yapay zekâ teknolojilerinin geliştirilmesi ve uygulanması için yapılması gerekenleri sektör temsilcilerine sorduk. Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi başta olmak üzere sektör temsilcilerinden önemli değerlendirmeleri siz okurlarımızın dikkatine sunuyoruz.  Eylül sayımızda Hacı Bayram Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. M. Sezai TÜRK ile kriz dönemlerinde doğru iletişim stratejisini konuştuk. Prof. Dr. TÜRK, yerli dizilerin Türkiye’nin dünyadaki imajına etkilerini de değerlendirdi. Yazarlarımızın değerli yorumları ile sektörle ilgili önemli haberlerin yer aldığı yeni sayımızı ilgiyle okuyacağınızı umuyorum.