KOKULARIN SANAL ORTAMDA TRANSFERİ

Günümüzde sanal ortamlarda her türlü bilgi belge, resim, video kısaca akla gelebilecek her türlü materyal kolay ve hızlı şekilde iletilebiliyor. Endüstri 4.0 ve yapay zekâ, chatGPT 4.0 gibi uygulamaların her geçen gün çoğalması ve farklı uygulama alanları ve başarılı ürünleri meydana getirmesi bugün artık şaşırtıcı olmaktan çıktı. İlginç olan ise bu çalışmaların giderek ekonomi, sanayi ve üretimlerin her aşamasında ve her alanda sınırsızca kullanılmaya başlaması.

Teknolojinin baş döndürücü hızda gelişmesi insanların konforunu arttırıyor. Peki, yaşam konforundaki yükselme mutluluğa erişimi de arttırıyor mu? İnsanlar artık her şeyi yapabilir hale geldi, aklından geçenleri anında önünde görebilmesi ve mükemmelliğe ulaşmasına az kaldı!

Her türlü tüketimin artması, üreticilerin tüketici ihtiyaçlarını zaman geçirmeksizin karşılaması, hatta yeni ve ilginç tüketim modellerini “ihtiyaç sahiplerine” sunması yeni bir devrin başlangıcına işaret ediyor.

Önce fotoğraf çekebilirken sonra onları hareketli ilginç videolara dönüştürdük. 8 mm’den 16 mm’ye geçtik ve dev ekranlara yansıttık, sonra analogları dijitallere dönüştürdük. Artık tüm bilgi ve materyalleri dijital formata anında aktarabiliyoruz. Her bilgiden neredeyse yeni ve sınırsız bilgiler üretebilir hale geldik. Gerçekle sanal arasındaki kalın çizgi günümüzde silikleşti, bazı konularda ise yok oldu. İnsanlar gerçekle sanal arasındaki ayrımı veya farkı bilemez hale geldi. Materyalleri ve bilgiyi istediğimiz şekle kolayca getirebiliyoruz, yokları var gibi de yapabilmeyi başardık, bu çılgınlık haline dönüştü.

İnternet ortamında gördüğümüz, okuduğumuz her şey şüpheli hale geldi, bilginin doğrusu ve eğrisiyle ilgili referanslarımızı bile yitirmek üzereyiz. Evet dramatik bir tablo insanlık için. Bu durum daha da şiddetlenerek ve zararlı hale gelerek artacak gibi görünüyor. Çünkü yok, olmaz, mümkün değil! kelimeleri anlamını yitirmeye başladı. Üretim ve tüketim çılgınlığının tüm toplumlarda senkronize ve sınır tanımaksızın tüm insanlığı etkisi altına aldığını görüyoruz.

Videoları 3 boyuta çıkarabildik, yakında görüşmelerimizi, toplantılarımızı hatta misafirlikleri, özel günleri daha birçok ilginç anıyı iki boyutdan kurtarıp ekonomik ve herkesin alabileceği          3 boyutlu Hologram sistemiyle yapabileceğiz.

Evet teknolojinin yardımıyla her türlü sınırın her geçen gün azaldığı hatta kalktığı bir Dünya’yı yaşamaya başladık.

1945 yılından günümüze kadar üzerinde yıllardır çalışılan daha ilginç ve hatta sonuçlarının ne olacağını tam olarak kestiremediğimiz diğer bir konu ise; Kokular. İnsan hayatında “Sesler” ve “Görüntüler” nasıl etkili ve gerekliyse onlar kadar önemli olan diğer bir duyumuz kokulardır.

Kokular, ancak maddi olarak taşınabiliyor. Fakat henüz dijital ortama tam olarak dönüştürülemedi. Evet bu konu gerçekten çok karmaşık ve zor görünüyor. Bir an için milyarlarca kokunun tanımlamasının başarıldığını düşünsek, bu hayli zor olsa da elde edilecek bu dijital verinin transferi de kolayca yapılabilir olacaktır. Diğer zor olan konu ise bu kokunun convert edilmesi olacaktır. Bilimin ve teknolojinin önündeki en çetin ve çılgın sorun şimdilik bu.

Peki kokuların transferi neden çok önemli? Uygulama alanları ne olabilir sorusunun cevabı binlerce adet. Veya daha çok şey aklımıza gelecektir. İnsan hayatında kokunun rolünün tahmin edilemeyecek kadar çok olduğunu görüyoruz.

Tüm duyularımızdan önce, koku duyusunun geliştiği anlatılmaktadır. İnsanda yaklaşık 1000 kadar koku reseptörünün olduğu tespit edilmiş, bu duyulara ilave olarak 4 ısı ve 4 de dokunma reseptöründen bahsedilmektedir. Koku reseptörlerinin sayısının bu kadar çok olması kokunun insan hayatındaki önemini göstermektedir.

Kokuların insani ilişkilerde, tıpta (aromaterapi), tedavi edici, hafıza, hatırlama, bilinçaltı deneyimler, öğrenme, insan psikolojisi üzerine etkileri, geçmişin hatırlanması, kötü ve istenmeyen anılar, ürünlerin kalitesinin belirlenmesi, odaklanma, konsantrasyon gibi daha birçok alanda etkili olduğunu bilinmektedir.

Koku transferinin diğer ilginç alanı sanıyoruz ticari ürünlerin kalitesi ve lezzetinin uzaktan belirlenmesi ve seçilmesinin sağlayacağı kolaylıklar, kokuların marka ve yiyeceklerle olan ilişkisi nedeniyle internet üzerinden iletilen kokularla talebin oluşturulması gibi yüzlerce ticari uygulama gündeme gelecek ve uygulama alanı bulacaktır.

Şimdiden ABD’de yapılan laboratuvar çalışmalarda kokunun lezzetle olan dolaylı ilişkisinin ortaya çıktığı, kokunun dil reseptörlerinden sayıca çok olmasının verdiği imkanlarla beslenme ve ürün tanıtımının üzerindeki direkt etkisi inceleniyor. Yakın gelecekte internet üzerinden sunular her türlü ürünlerin kokularını seçebileceğiz. Bu konuda dünyada sayısız makale ve tıbbi yayın mevcuttur[1].

Kokuların lezzetle olan ilişki ise daha da ilginç, bununla ilgili makaleler:

  • Morquecho-Campos, Graaf, K., & Boesveldt, S. (2020). Smelling our appetite? The
    influence of food odors on congruent appetite, food preferences and intake. Food Quality and Preference, 85, 103959.
  • Han, P., Mohebbi, M., Seo, H. S., & Hummel, T. (2020). Sensitivity to sweetness correlates to
    elevated reward brain responses to sweet and high-fat food odors in young healthy
    volunteers. Neuroimage, 208, 116413.

Kokuların hayatımızdaki yeri vaz geçilemezdir. Koklamanın kilo alımı ile olan ilişkisinden kokuların lezzet ve iştahla olan bağından bahsetmek de mümkün. Kokuların önemi bu kadar büyük olduğuna göre, sayısız kokunun teknik transferi başlı başına yeni bir bilim dalı ve meslek haline gelecektir. Bu transfer gerçekleştiğinde henüz aklımıza gelmeyen birçok yenilik ve konfor alanlı ortaya çıkacaktır.