Las Vegas dönüşü işten ayrılma konusunu eşimle de konuştum. O, asla ayrılma diyordu. Netaş’ın daha doğrusu Nortel’in personel motivasyonuyla ilgili yaptığı en önemli çalışmalardan birisi gerçekleştirdiği aktivitelere mutlaka ailelerin katılımını sağlar böylece çalışanla birlikte aile üyelerinin de firmaya bağlılığını oluştururdu. Hanımla ödüllendirme amaçlı gideceğimiz Fas turuna kadar sorunları dondurmaya karar verdik. Sorun yaşadığım yöneticimiz zaman zaman Ankara’ya geliyor ama karşılaştığımızda o eski muhabbetimiz ve esprilerimizin yerini sadece iş konusundaki kısa öz görüşmeler almıştı. Fas aktivitesi Mayıs ayındaydı. Henüz 3 yaşındaki oğlumuzla birlikte kızları da anneannelerine emanet ederek Londra üzerinden Marakeş’e geçtik. Netaş’taki arkadaşlarımın çoğu Fransa veya İspanya üzerinden geçerken benim Londra’yı seçmemin yegâne sebebi eşimin bu şehri daha önce görmemiş olmasıydı. Bir gece kalıp ertesi gün Marakeş’e geçerken İngiltere’de çalışan Nortel’ci arkadaşlarla da havalimanında karşılaşmış olduk.
Akşam saatlerinde Marakeş’e indik. İngiltere’den gelenlerin sayısı hayli fazla olduğu için özel olarak tahsis edilen otobüs bizleri havaalanından alıp şehrin biraz dışında geniş bir alana yayılmış adeta tatil şehri görünümündeki otele bıraktı. Otelin kapısından girer girmez bir Faslı bizi nane limon karışımı bol şekerli çay ikramıyla karşıladı.
Odalarımız Fas mimarisine uygun yapılmıştı. Akşamları çeşitli eğlenceler ve yarışmalar düzenlenirken gün içinde şehirde serbestçe dolaşıyorduk. 11. yüzyılda yapılmış Jemaa el-Fnaa, eskiden idamların yapıldığı bir meydanmış. Bu nedenle “ölüler meclisi” veya “kıyamet meydanı” adıyla anılan meydan şimdi turistlerin Fas kültürünü görme amaçlı bir gösteri alanına dönüşmüş durumda. Akrobasi gösterileri, maymun, yılan, deve vb. gibi hayvan gösterileri, yararlı doğal bitki ilaçları, falcılar, cinciler ne ararsanız var.
Bir gün bizi, o yıllarda yeni çekilmiş olan “Babel” filminin de geçtiği Ouarzazat şehrindeki Atlas dağlarına götürmeyi ve orada bir geceyi çadırda geçirmeyi planladıklarını öğrendik. Gün içinde yapılan hazırlıklara bizde katkı sağladık. Bizi götürecek Jeeplere çadır ve erzakları yerleştirdik. Ama ikindiden sonra o yörede hemen hemen çok nadir olan bir doğa olayı gerçekleşti ve şiddetli bir yağmur başladı. Bizim organizasyon maalesef değişti.
Marakeş’in hemen dışında geniş bir çiftlikte Faslıların gece oyunlarını izleyip ziyafet çektikleri bir yere götürdüler. Gece boyunca atların üzerinde çeşitli akrobasi, ateş oyunları gösterileri yapan Berberileri izledik.
Geri kalan 1-2 günde şehir içinde tarihi camileri, müzeleri, diğer anıtları gezdik. Fransızlardan kalan ufak bir botanik bahçesini ziyaret ettik. Şehre neden kızıl şehir denildiğini yapılarda kullanılan kırmızıya çalan kumlardan anlamış olduk.
Döndük ülkemize. Eşime, şirketten ayrılma konusunu tekrar açtığımda şiddetle karşı çıktı. Ama ben iş arayışına başlamıştım bile. BTK’da çok samimi olduğum üst düzeyde çalışan bir arkadaşım vardı, zaman zaman onu da ziyaret ediyordum. Bir ara konuyu ona da açtım. Bana “Tam da zamanında geldin, Türk Telekom TTNET adı altında bir ISP firması kurdu ve ekip oluşturmaya çalışıyor. Hatta senin de tanıdığın eski bir bölge müdürü GMY olmuş. Bana bir tanıdığın var mı diye sordu” deyince ben de umutlandım. Arkadaşım “Her ne kadar GMY seni tanıyorsa da personele sunması için bana bir özgeçmiş hazırlayıver” dedi. Ben de hazırlayıp verdik.
Aradan birkaç gün geçmiş ama ne arkadaşımdan ne de TTNET’den bir cevap gelmişti. Bu arada iş yerinde –sanki iş kesinleşmiş gibi- birkaç arkadaşımla bu gelişmeyi paylaşmıştım. Sağ olsun onlar da bir şekilde Las Vegas’ta tartıştığımız yöneticimize iletmişler. Anladım ki ayrılma haberimden memnun kalmış. Artık ayrılma kararım iyice kesinleşmiş oldu. Sanırım Kasım ayı sonlarıydı Türkiye Bilişim Derneği Ankara Sheraton otelinde bir organizasyon planlamış ve başarılı kurumlara ödül takdim etmeye karar vermiş. Netaş’ı temsilen o geceye gitmesi gereken arkadaşımın acilen bir işi çıkınca bana ‘’Sen gidebilir misin” diye rica etti. Ben de kırmadım onu. Netaş’ı temsilen oradaydım. Salona girdiğimde her yer doluydu. Sağıma soluma bakınarak masalarda tanıdık ve boş yer ararken bir el işareti ile çağrıldığımı fark ettim. Baktım ki beni yanına davet eden, yurt dışından geldiği için yabancılık çeken ve İngiltere de kısa bir dönem birlikte çalıştığımız Nejat Bey. Yanına oturduk ve o gürültü içinde biraz sohbet etme imkânı oldu. TTNET’de o da satıştan sorumlu Genel Müdür Yardımcısı olmuş. Ben de müracaatımdan bahsedince “Ben de kamu satışın başına eleman arıyorum, pek tanıdığım yok, başkalarının referansıyla gelenleri inceleyip duruyorum. Sen talip olur musun?” dedi. “Neden olmasın” diye karşılık verdim. Satış ve kamu ile ilişkileri konusunda tecrübelerimi sordu. Ben de 2000’li yılların başından beri Netaş’ta satış işi yaptığımı ve her yıl belirtilen kotaları gerçekleştirdiğimi söyledim. “Tamam” dedi ve mail adresini vererek “Bana bir CV’ni atıver” diye ilave etti.
Ertesi gün ilk işim bu oldu. İki gün geçmedi Nejat Bey beni aradı ve “Senin zaten müracaatın varmış. Seni tanıyorlar. İşe hemen başlar mısın?” diye sorunca, “Hemen olmaz bazı prosedürler var halleder halletmez, tamam” dedim. Nejat Bey de “Tamam o zaman. O kadroyu şimdilik senin için doldurmayacağım, bekleteceğim’’ dedi. Netaş’ta sorun yaşadığım yönetici ben ayrılırken “İstifa ediyor, haklarını vermeyelim” demişse de diğer direktör arkadaş kendisini uyarmış “Bakın Beyefendi. O en büyük müşterimiz TT camiasına geçiyor ve şirkette 21 yıllık bir emeği var, onu da yok sayamayız”demiş. Tüm haklarımı alıp böylece NETAŞ defterini 21 yıl sonra 31 Aralık 2007 itibariyle kapatmış oldum.