İKİ ÖNEMLİ KONU

1- Savunma Sistemlerinin Küresel Ticaretteki Yeri

Günümüzde teknolojinin hızla gelişmesi, üretim süreçleri ve miktarları üzerinde önemli etkiler yaratırken, tüketimin aynı oranda artmaması, teknoloji ve bilim üreten ülkeler arasındaki rekabeti en üst seviyeye taşımıştır.

Bu rekabet, son yüzyılda ülkeler arasında çekişme, çatışma ve bölgesel savaşlara yol açmıştır. Bunun sonucu olarak savunma sistemlerine olan ihtiyaç ve talep giderek artmış, 2023 yılı verilerine göre küresel savunma sanayi ürünlerine olan talep nedeniyle toplam dünya savunma ticaret hacmi 2,5 trilyon doları aşmıştır.

Ancak bu hızlı yükseliş, dünya barışı için bir tehdit oluşturmaktadır. Her ne kadar nükleer silahların kullanılmadığı bir dönem yaşanıyor olsa da gelecekteki riskler ülkeleri tedirgin etmektedir.

Bu olumsuzlukların her geçen gün artması, tehlikeli coğrafyalarda bulunan ülkeleri daha da huzursuz etmektedir. Bu coğrafyalardan biri de ne yazık ki Ortadoğu’dur.

1974 Kıbrıs Barış Harekâtı sırasında yaşanan eksiklikler, Türkiye için savunma sanayiinde bir dönüm noktalarından biri olmuş ve özellikle 2000 yılından itibaren atılan adımlarla Türkiye, küresel rekabette önemli bir oyuncu haline gelmiştir. 2023 itibariyle Türkiye, savunma sanayi ihracatında 5,5 milyar dolarlık rekor bir seviyeye ulaşmıştır. Ancak 2,5 trilyon dolarlık küresel pazar için hala yapılması gereken çok şey vardır.

Son 10 yıl içinde Türk savunma sanayisinin elde ettiği başarılar, dünya savunma sanayi içindeki payını önemli ölçüde artırıp, Türkiye’yi bu alanda yarışan ülkeler arasında 11. sıraya yerleştirmiştir.

Bu başarı, savunma sanayi teknolojilerinin geliştirilmesi ve yeni imkânların sistemlere entegre edilmesiyle elde edilmiştir. Ancak, Türkiye’nin küresel savaş ve savunma sanayi üreten ülkeler arasındaki payı yeterli midir?

Ar-Ge Harcamaları ve Savunma Sanayindeki Durum

Dünya ticaretinde önemli bir ülke olmak, ancak savunmanın güçlü olması ve modern üretimler için Ar-Ge faaliyetlerine Gayrisafi Yurt İçi Hasıla’nın (GSYH) %2’sinden fazla pay ayırmakla mümkün olmaktadır.

2023 yılında Türkiye’nin toplam Ar-Ge harcaması 377 milyar 542 milyon TL’ye yükselmiş ve bu harcamaların GSYH içindeki oranı %1,42 olarak gerçekleşmiştir. Türkiye’nin bu payı %2’nin üzerine çıkarması, dünya genelindeki değişen dengeler ve bölgesel savaşlar nedeniyle çok daha kritik hale gelmiştir. 11. sıraya gelmek takdir edilmesi gereken büyük bir başarıdır. Ancak bu eşik değer aşılamamıştır.

Savunma Sanayi ve İstihdam

SASAD’ın 2015-2022 yılları raporlarına göre savunma sanayinin hem ülke güvenliği hem de toplam istihdama ve milli gelire olan katkısı çok büyüktür. Ancak üretimlerin çoğunlukla yurtdışına yapılması gerekliliği dikkat çekmektedir. 2015 yılında alınan siparişlerin %89’u yurt içi, %2’si Avrupa, %3’ü ABD ve %6’sı diğer ülkelerden gelirken, 2022’de ise bu oranlar %46 yurt içi, %11 ABD, %11 Avrupa ve %32 diğer ülkeler olarak değişmiştir.

Siparişlerin yurtdışı oranlarının yükselmesiyle birlikte ihracatın toplam istihdama etkisi de artmıştır. TOBB’un 2008 sanayi sektörü raporunda istihdamın 17.841 kişi olduğu belirtilirken, 2012’de bu sayının 33.491’e, 2021’de ise 81.132’ye ulaştığı görülmektedir. İstihdamdaki bu artış, sektörün toplam GSMH’ya olan katkısının da güçlendiğini göstermektedir. ABD’de silah ve savunma sanayi, tüm ilgili sektörlerin lokomotifi haline gelmiştir.

2- Uydu GPS Sistemlerinin Önemi ve Savunmada Yaratacağı Riskler

Uydu konumlandırma sistemleri (GPS), modern hayatın vazgeçilmez bir parçası haline gelmiştir. Bu sistemler, askeri ve sivil araçlardan bireysel kullanıcı cihazlarına kadar geniş bir kullanım alanına sahiptir.

GPS (Global Positioning System), ABD Uzay Kuvvetleri tarafından 1973 yılında toplam 24 uydu için planlanmış, 1990 yılında ABD Savunma Bakanlığı (DoD) tarafından 20.180 km yörüngede çalışan 32 uydu olarak hizmet vermeye başlamıştır. Bu uydular sayesinde insanlar, yeryüzündeki konumlarını en az dört uydunun verisi ile otomatik olarak belirleyebilmektedir. Ayrıca, bu uydulardan gerçek zaman bilgisi de alınmaktadır.

GPS uydularının önceki hata payları, askeri atış kontrol sistemlerinde kullanılmasını engellemek için önce 100 metre, daha sonra ABD Kongresi kararıyla bu hata payı 20 metreye düşürülmüş, günümüzde ise bu pay 5 metre ile sınırlandırılmıştır.

Konumlandırma uydularına sahip olmayan ülkeler, konum bilgilerini diğer ülkelerin işlettiği uydu gruplarından temin etmektedir (Halihazırda birçok ülke yaygın konumlandırma bilgilerini ABD Savunma Bakanlığı’nın işlettiği GPS takım uydularından temin etmektedir).

Konumlandırma uydularına sahip ülkeler:

  • Rusya: GLONASS
  • Çin: BeiDou
  • Avrupa Birliği: Galileo
  • Japonya: QZSS
  • Hindistan: GAGAN
  • ABD: GPS

Bu uydu sistemlerinin ticari, askeri ve stratejik önemi oldukça yüksektir. Bu sistemlere sahip olan ülkeler, gerektiği durumlarda çıkarları ve askeri operasyonları için bu referansları kolayca değiştirebilir veya hata paylarını yükseltebilir. Bu durum, başka ülkeler için büyük bir güvenlik riski oluşturmaktadır.

Konumlandırma Sistemlerinin Kritik Rolü

Günümüzde tüm askeri ve sivil araçlar, konumlandırma uydularını sürekli kullanmak zorundadır. Uçaklar, gemiler, savaş makineleri, denizaltılar, mobil araçlar, insansız hava araçları (İHA), silahlı insansız hava araçları (SİHA) ve tüm askeri ve sivil otonom araçlar, “doğru ve gerçek” konumlandırma bilgisi olmadan hareket edemez.

Her ne kadar otonom araçlar yedek olarak yerel yönlendirmeyi yerden temin etmeye çalışsalar da uydu konumlandırma bilgisine ihtiyaç duyarlar.

Konumlandırma uydularına sahip ülkeler, gerek duydukları hallerde çıkarları ve askeri operasyonları için bu referansları kolayca değiştirebilir ve hata paylarını yükseltebilir. Bu sistemler, ticari ve askeri stratejilerde kritik bir role sahiptir. Konumlandırma uydularını işleten ülkeler, gerektiğinde bu verileri değiştirebilme veya manipüle etme yeteneğine sahiptir. Bu durum, diğer ülkeler için büyük bir güvenlik riski oluşturmaktadır.

Ülkeler için kendi savunma sanayileri ve savunma sistemleri, konumlandırma uyduları vazgeçilmez bir zorunluluk haline gelmiştir. Savunma sistemleri, hiçbir şartta başka bir ülkenin tasarrufuna bırakılamayacak kadar önemlidir. Ülkemiz, geçmişte savunma konularında bunun eksikliğini defalarca yaşamıştır.

Türkiye'nin Uydu Sistemlerinde Yol Haritası

Bu nedenle, ülkemiz zaman kaybetmeksizin kendi konumlandırma uydularını üretmeli ve kontrolleri tamamen kendisinde olacak şekilde sivil ve askeri otoritelerin emrine sunmalıdır. Bu konu, İHA, SİHA ve otonom savaş araçlarından daha öncelikli hale gelmiştir.

Sonuç

Teknolojik gelişmeler ve küresel rekabet, ülkeleri daha agresif stratejilere yönlendirmektedir. Türkiye, savunma sanayinde son yıllarda önemli başarılar elde etmiştir ancak bu başarıyı sürdürebilmek için daha fazla yatırım ve milli projeler gereklidir. Özellikle uydu konumlandırma sistemleri gibi kritik alanlarda bağımsızlığın sağlanması, güvenli bir geleceğin anahtarı olacaktır.