Yolumuz bu sefer Şanlıurfa'ya düştü. TTNET çalışanı olarak bu ile ilk gidişimin nedeni, internet satışlarının nüfusa göre çok geride kalmasıydı. TUİK verilerine göre, ülkemizin en geniş aile yapısının Urfa’da olduğu görülüyor; hane halkı sayısı ortalama 7[1]. Hane sayısına göre en az internet aboneliği ise yine bu ilimizde bulunuyor. Genel Müdür, beni görevlendirdi ve iki haftalığına Urfa’ya gittim. Tüm ilçeleri sırasıyla dolaştım, ilçe Telekom ve TT bayilerini tek tek ziyaret ettim.
Halfeti’ye gittiğimde, terör örgütü PKK lideri Apo’ya tıpa tıp benzeyen bir teknik elemanla karşılaştım. Malum, Apo da Halfeti'ye bağlı bir köyden. Şaşkınlığımı anlayınca bana, “Apo yakalanmadan önce kaç defa jandarma tarafından vurulmaktan kıl payı kurtulduğunu” anlattı. Ev sahipliği mükemmeldi hem sorunları konuştuk hem de çözüm yollarını düşündük.
Bir diğer ilginç hatırayı Hilvan’da yaşadım. Sorumlu arkadaş Bucak ailesindenmiş ve soyadı da Bucak. Sanırım bölge müdürü ile servis telefonu ve kullanım hakkı nedeniyle sorun yaşamış. O da onun tayinini Şırnak’a çıkarmaya kalkışmış. Bana, “Ne olur tayinimi durdurmada bana yardımcı olun. Genel Müdürünüzden rica et, beni Şırnak’a göndermek demek ölüm fermanımı yazmak anlamına gelir,” demişti. Sonra Genel Müdürümüzün Urfa ziyaretinde kendisi bu talebini iletmiş.
Güneyde Arap asıllı nüfus yoğunluklu Ceylanpınar’ı daha sonra Viranşehir ve Harran Telekom bayisi genç arkadaşlarımızı ziyaret ettik. Bozova’ya yani kuzeye de çıktık. Son olarak, akşam saatlerinde Siverek’e uğradım. Akşam Telekom sorumlusuyla konuları konuşurken konu Suriye olaylarına geldi. Beni şaşırtan bir şekilde, “İyi oldu, iyi oldu bu karışıklıklar; birçok Suriyeli kadın buraya bize sığınır,” derken ellerini kucaklıyor gibi yapıyordu.
Şehrin en modern yeni yapılanmaya başlamış yeri İbrahim Tatlıses’in türkülerine de konu olan Köprübaşı’ydı. Orayı da ziyaret ettik ve birkaç inşaat müteahhidi ile görüştük. Neden mi? Raporumda yer alacak olan bir uygulama nedeniyle; yeni binalarda müteahhit veya yöneticiler tek ADSL başvurusu yapıp bina içinde 10-20 hatta 30 daireye bir switch ile dağıtıyormuş. Aslında bu yasal değil ve güvenlik açığına neden oluyordu. Sonra anladım ki Urfa’da bu çok yaygınmış. Ayrıca zaman zaman bakır kablolar gece vakti kesilip hurdacıda satılıyormuş; bu da haberleşmeyi sekteye uğratıyordu.
Rapora karşılaşılan sorunları tek tek yazarken alta bir not düştüm: “Her ne kadar bina içlerinde switch ile dağıtım legal olmasa da bir süre sonra kullanıcıda alışkanlık oluşturacak ve mevcut bu düşük hızlar yerine kendi başına abone olmayı seçecektir.” Nitekim birkaç yıl sonra da dediğim gibi oldu.
İkinci gidişimde ise Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün eşinin “Kız çocuklarını okutalım” kampanyasına sponsor olmamız nedeniyle gerçekleşti. Gitmeden iki gün önce kurumda doğum günü kutlamam vardı. Urfa il sorumlu arkadaş telefonla beni “Sizi bekliyoruz” diye arayınca ortamın gürültüsünden duyamadığımı söyledim. Nedenini sorunca izah ettik.
Urfa’ya yeni havalimanına gece yarısı indikten sonra, Urfa’daki telekomcu arkadaş bizi otele bırakmadı; doğrudan eski taş bir Urfa evine götürdü. Uykumuz gelmişti ama arkadaş bizim için bir “sıra gecesi” düzenlemişti. Yarı uykulu yorgun saat 03:00’e kadar sıra gecesine eşlik ettik. Urfa’daki Telekomcu arkadaşımız aynı zamanda profesyonel fotoğrafçıydı ve bol bol fotoğrafımızı çekti.
Otele döndüğümüzde, otelin karşısındaki mağara şeklindeki evin İbrahim Tatlıses’in evi olduğunu öğrendik. Otel de taştan yapılmıştı; biraz Ürgüp Mağaraları gibi ama ondan daha genişti. Ertesi sabah kahvaltıda Türk Telekom Ailesi’ne sonradan katılmış olan Söbe firmasından Mevlüt Bey ile tanıştık. Kendisi tören için gelmemiş ama yanında misafir ettiği İngiliz arkadaşına –o dönem yeni keşfedilen– Göbeklitepe’yi gezdirmek için gelmişlerdi. İngiliz çizer dijital medyada çizgi romanlar yazıyormuş. Holly Sword[2] isimli çizgi romandan uyarlama çizgi filmleri İngiltere’de gösteriliyormuş. İngiliz çizer Göbeklitepe’den esinlenip filmini zenginleştirmeyi düşünüyormuş.
Biz daha sonra Balıklıgöl’ün yanı başındaki tören alanına geçtik. Konuşmalar yapıldı; Belediye Başkanı Fakıbaba ve Hayrunisa Gül de konuşmalarını yaptılar.
Bize mihmandarlık yapan Telekomcu arkadaş, “Gelin size tarihi bakırcılar çarşısını dolaştırayım,” deyince hanımın bakır kâse siparişi aklıma geldi. Sokağın başındaki ilk dükkâna girdim. Dükkân sahibi iyice yüzümü etüt ettikten sonra ayağa kalkıp beni saygıyla karşıladı. Birkaç fiyat sordum; tam çıkarken “Size ufak bir hediyemiz var,” dedi. Sanırım buranın adedi diye düşündüm; kâğıda sarılı paketi teşekkür ederek koltuk altına koyunca, “Lütfen açın bakın, beğenecek misiniz?” diyerek ricacı oldu.
Kıramazdım; açtım, bir de ne görsem? Bir bakır tabak ve ortasında benim resmim, altında da doğum tarihi kutlama mesajı vardı! Şaşırmamak mümkün değildi. Nasıl oldu diye düşünürken dün gece bizim fotoğraflarımızı çeken Urfa telekomdan arkadaşımız gülümsüyordu. Dün gece sıra gecesi sırasında çektiği fotoğraflardan birkaçını internet üzerinden bu bakırcı dükkanının sahibine yollamıştı.
“Benim doğum tarihimi nereden biliyorsun?” diye sordum; doğum günü esnasında telefonda görüştüğüm Urfa TTNET sorumlusundan öğrenmişti. “Tamam o da güzel ama peki bu dükkâna gireceğimi nereden biliyordun?” deyince, “Siz tören alanından çıkınca direkt buraya yöneldiniz,” dedi. Bu benim işimi kolaylaştırdı ve tam bir sürpriz oldu; eğer yönelmeseydiniz ben sizi buraya zaten yöneltecektim,” dedi.
İkindi vakti bizim de merakımızı uyandıran Göbeklitepe’ye Söbe firmasından Mevlüt Bey ve İngiliz misafirimizle geçtik. Bizi Göbeklitepe’nin bulunduğu yerin birkaç yüz metre başlangıcında Alman arkeolog Klaus Schmidt[3] karşıladı. Yürüyerek tapınağın olduğu yere geldik ve havuz şeklindeki tapınak alanındaki her bir sütunu ve üzerindeki figürleri tek tek izah etti.
Zaten İngiliz misafirimiz çok detaylı sorular soruyordu. O çukura indikten sonra tapınılan figürlere bakıp inceledik; sonrasında bizi henüz kazılmayan ancak birçok eserin olacağını tahmin ettiği alanda dolaştırdı. Gezimiz akşam karanlığında son buldu.
Akşam uçağına binerken randevu talebinde bulunduğumuz ancak görüşemediğimiz Belediye Başkanı Fakıbaba ile karşılaştık ve haberleşme noktasında isteklerimizi kendisine ilettik. Bu arada soyadının da ‘Fakir Babası’ndan türediğini öğrenmiş olduk.
[1] 2010 TUİK Rakamlarına göre
[2] Kutsal Kılıç https://www.youtube.com/watch?v=xSUiY2KWcVA
[3] https://tr.wikipedia.org/wiki/Klaus_Schmidt_(arkeolog)