Türkiye olarak Trump 1.0'dan dolayı Trump 2.0'a karşı bir bağışıklık elde etmiştik. Bu bağışıklık bizi Avrupa'da vazgeçilmez bir stratejik ülke olarak konumlandırabilir. Ancak bunun için çok dikkatli ve dengeli iç ve dış politikalar uygulamamız gerekmektedir. Öncelikle "ışık tutulmuş tavşan misali kalan Avrupalı liderlerin"gözünü tutulduğu ışıktan kurtarmak gerekiyor.
ICT Media Şubat-25 sayısındaki yazımda "Teknoliberteryenizmden Teknofeodalizme: Dijital Kölelik ve Ulusal Devletlerin Sonu" konusuna giriş yapmıştım. Trump 2.0'ın uygulamaya koyduğu politikalar Şubat ayında iyice yüzüstüne çıkınca, bu yazımda da konunun devamını ele almaya karar verdim.
Ocak ayı sonunda kaleme aldığım ve dergimizin Şubat sayısında yer alan yazımı şu cümlelerle bitirmiştim:
"Teknofeodalizmciler insanlığı çok kötü kandırdı ve kandırmaya devam ediyorlar. Sıradan insanları kumda oynatırken onlar gizli gündemlerini yürütmeye devam ediyorlar.
Organik dünya kapıları kapanırken Pandora'nın sanal kapıları açılmaya başlandı.
Tüm dünya için George Orwell'in 1984'üne hoşgeldiniz!"
Trump 2.0'ın Şubat-25'te uygulamaya koyduğu politikalar bize gösteriyor ki George Orwell'in distopik dünyasını gerçek dünyada yaşamaya başladık.
Türkiye olarak Trump 1.0'dan dolayı Trump 2.0'a karşı bir bağışıklık elde etmiştik. Bu bağışıklık bizi Avrupa'da vazgeçilmez bir stratejik ülke olarak konumlandırabilir. Ancak bunun için çok dikkatli ve dengeli iç ve dış politikalar uygulamamız gerekmektedir. Öncelikle "ışık tutulmuş tavşan misali kalan Avrupalı liderlerin" gözünü tutulduğu ışıktan kurtarmak gerekiyor. 1945'ten beri uyutulmuş durumdalar. ABD'nin sağladığı güvenlik ağı nedeniyle hiçbir savunma endişesi yaşamamışlar ve bu alanı da maalesef unutmuşlar. Ancak atalarımızın dediği gibi: "Geçmişte yediğin hurmalar, gün gelir seni tırmalar."
Yaşlı kıtanın şımartılan çocuğu Yunanistan üzerinden Türkiye'nin huzurunu kaçıran Avrupa, yarın Türkiye'ye muhtaç kalabilir. Ancak halen uyanamıyorlar. Trump 2.0 ile beraber eski emperyalist olan Avrupa'nın bazı devletleri "tapon emperyalist" olarak kaldı. Yeni emperyalizm teknolojik silahlarla geliyor. Artık eski tip emperyalist oyuncular itibar görmüyor. Emperyalizm kulübü, teknoloji ağalığını elinde bulunduranların girebileceği bir yapıya dönüştü. Örneğin, yeni kulübün üyeleri olarak Netanyahu, Putin ve Veliaht Prens Selman'ı sayabiliriz. Ancak ne kadar arzulasa da İngiltere, Almanya ve Fransa bu kulübü giremeyecekler.
Trump 2.0, 28 Şubat günü Ukrayna'yı ve dolayısıyla Avrupa'yı nasıl harcadıysa Tayvan'ı da harcayacaktır. ABD-Çin ticaret dengesini ABD lehine çevirmek için, Tayvan'ı Çin'e bırakabilir.
Bence ABD’nin eski müttefikleri için tehlike çanları çalmaya başladı. Çin, ABD ve Rusya üçlüsünü bundan böyle kısaca "ÇAR" olarak adlandıracağım. ÇAR’lar, dünyayı yeniden şekillendirme sürecine girdiler. Herkes Trump 2.0’ın Çin’e savaş açacağını sanıyor, oysa teknofeodal emperyalistler tam tersini yapacak. Bir kez daha tüm dünyayı şaşırtıp ters köşe bırakacaklar. ABD için Tayvan’ın hiçbir önemi yok. Ukrayna’yı on dakikada nasıl gözden çıkardıysa, Tayvan’ı da aynı şekilde harcayabilir. İlginçtir ki, dünyanın diğer devletleri bekle-gör politikası izliyor ve Trump 2.0’ı durdurmaya çalışmıyor. Bunun en basit örneği Gazze Turistik Destinasyon Planı. Şubat’ın son haftasında yapay zekâya hazırlattıkları Gazze filmi mesela... Dünyayla alay eden, hiçbir kanunu umursamayan, emperyalist Trump ve Netanyahu’nun başrolünde olduğu bir film. Şimdilik sadece fragmanı gösteriliyor, ama asıl film çok daha tehlikeli.
Bu, teknofeodalizmin emperyalist ayak sesleri.
İyilik yok, kötülük çok.