İnsanın doğası gereği bir şeylere inanma ihtiyacı bulunmaktadır. Bu inanç umudu besler, umut yarını hayal ettirir ve yarın da yeni bir şeylerin habercisi olabilir. Sadece inanmanın her şeyi insana getireceği algısı soyut bir ifadeden öteye geçmemektedir. Başlangıçta hayal edilen bir şeyin elde edilme düşüncesi kulağa güzel gelmektedir. Fakat sonuca gidebilmek için yapılması gerekenler vardır.
İnsan hayatının başlangıcından itibaren değişen ve gelişen koşullar olmuş ve olmaya devam edecektir. Günümüze gelindiğinde her ne kadar yeni bir şeyler hayatımıza girse de aslında her şeyin başlangıcı ya da ortaya çıkışı geçmişe dayanmaktadır. Çünkü ortaya çıkan hemen her şey bir sürecin sonunda ve bir nedene dayanarak oluşmaktadır. Eskiden beri var olan bir şeyin kendini yenilemesi ya da herhangi bir şeyin daha iyi bir versiyonunun ortaya çıkması da bundan kaynaklanmaktadır. Çoğunlukla zaman ve imkânlar kavramların yeniden adlandırılmasını sağlamaktadır. Elbette teknolojinin günümüzde ulaştığı nokta da bilgi akışının ve yeniliklerin hızlı bir şekilde ortaya çıkmasına katkı sağlamaktadır.
Son zamanlarda manifest olarak adlandırılan kavram da geçmiş ile gelecek arasında değişim ve gelişime örnek olarak verilebilmektedir. Öncelikle manifest kavramını kısaca anlatmak gerekirse; genel olarak insanların isteklerine inanması ve bunun sonucunda elde etme süreci olarak tanımlanabilir. Özünde güçlü bir inancın yattığı kavram son dönemde oldukça popüler bir hale gelmiştir. Söz konusu kavram yeni bir isimle günümüzde popüler hale gelmiş olmasına rağmen, ilk defa bulunan ya da yeni oluşturulan bir şey değildir. Kuşakların değişimi ve yeni jenerasyonların ortaya çıkması nedeniyle bir motivasyon biçimi olarak hayatımıza manifest kelimesiyle tekrar girmiştir. Herhangi bir hedefe ya da ortaya konulan bir amaca ulaşmak için en önemli unsur geçmişte de inanmaktan geçerdi. Şu an popüler olan kavram da inanmanın ve hayal etmenin önemine vurgu yapmaktadır. Fakat yukarıda belirttiğim üzere hızlı bir bilgi akışının olması ve paylaşımların küresel olarak artması nedeniyle söz konusu kavram ne kadar ikna edici oluyor tartışılabilir. Çünkü insanın doğası gereği bir şeylere inanma ihtiyacı bulunmaktadır. Bu inanç umudu besler, umut yarını hayal ettirir ve yarın da yeni bir şeylerin habercisi olabilir. Sadece inanmanın her şeyi insana getireceği algısı soyut bir ifadeden öteye geçmemektedir. Başlangıçta hayal edilen bir şeyin elde edilme düşüncesi kulağa güzel gelmektedir. Fakat sonuca gidebilmek için yapılması gerekenler vardır. Yapılması gerekenler ise inancın ortaya çıkardığı motivasyon ile atılması gereken adımlardır. Örneğin çok zengin olmak, çok mutlu bir aile kurmak ya da başarılı bir kariyere sahip olmak herkesin arzuladığı hayatları ifade etmektedir. Fakat hiçbiri istemenin gücüyle ya da inancın yoğun olmasıyla elde edilemeyecektir. Çünkü aradaki süreçler ciddi emek verilmesi gereken adımlardan oluşmaktadır. Bireysel olarak atılan adımların da tek başına anlam ifade etmediği, şartların ya da paydaşların da önem arz ettiği durumlar söz konusu olmaktadır. Bu nedenle inancın altını doldurmanın dışında, varılmak istenen hedefin gereklerini de doğru tespit etmek gereklidir. Sonrasında belirlenen yolculukta kendi üstüne düşenler yapılmalıdır. Maalesef ki günümüzde her an bir şeyler popüler olabilecek hale gelmiştir. Bu kötü bir şey değildir fakat altının dolu olmaması sürekli bir yeni kavram arayışını doğuracağı için inanma duygusunun da içi boşaltılabilecektir.
Bu kapsamda değerlendirildiğinde, hayatın içerisinde yaşanan değişim ve gelişim pek umulduğu gibi olamayabilir. Var olmayan bir şey üzerine yenisinin konulamayacağı gibi, var olanın da yeni bir şey gibi ortaya konulması kalıcı olamayacaktır. Her ne kadar farkına geç varılsa da yeni denilen birçok şey geçmişe duyulan özlemin güncel bir tezahürü olmaktan öteye geçmemektedir.