Toplumlar için gelenek ve görenekler çok önemli bir yer tutar. Bu geleneklere bazı inanışlar ve doğa olayları da dahildir. Bunlardan biri de Cemre konusudur. Türk kültüründe havaların ısınmaya, iklimin değişmeye başladığının habercisidir Cemre. Bu inanışa göre ilk cemre havaya, ikincisi suya, üçüncü cemre ise toprağa düşer ve bize Nevruz’u haber verir. Cemrelerle birlikte bu yıl Ramazan ayı da başladı…
Türk Telekom ana sponsorluğunda, Fiber Mobilite Çağında Teknoloji ve İnovasyon Buluşmaları serimize Bursa’nın ardından Adana’da devam ettik. 20 Şubat’ta gerçekleştirdiğimiz etkinlikte ülkemiz sanayicisinin, dijital dönüşümün kendilerine katacağı faydaların fazlasıyla farkında olduğunu bir kez daha gözlemledik. Ülkemiz sanayicisinin dijital dönüşümün kendilerine sağlayacağı faydaların farkında olduğunu görmek sevindirici. Gelecekteki yıkıcı rekabete nasıl hazırlanacakları konusunda yaptıkları çalışmalar, ülkemizin yarınları için umut verici. Burada Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'nın bu konudaki duyarlılığı da takdire şayan. Sanayicimiz, KOBİ'ler, tarımdan sanayi kesimine kadar üreten her kesim, teknolojinin kendilerine sağladığı imkanların farkında. Hatta farkındalığın ötesine geçmişler. Yapay zekâ modelli iş süreçlerini önemli bir gündem maddesi haline getirmeleri sevindirici bir gelişme...
Her ne kadar gelecek, tahmin edilebilir bir yol veya süreç olmasa da yarınlara dair öngörülerde bulunmak ve eyleme geçmek istiyorsak, cesur adımlar atmamız gerekiyor. Dijital dönüşüm süreçlerini doğrudan etkileyecek olan yapay zekâ, ister istemez iş dünyasının geleceğini de şekillendirecektir. Ancak mesele yalnızca teknolojiyi kullanmak değil, onu stratejik bir vizyonla yönetmek, geliştirmek ve dönüştürmektir. Yapay zekanın sadece bir destek aracı olmadığını, hayatımızın merkezine usul usul yerleştiğini de kabul etmeliyiz. Eskiden rekabet için sermaye ve iş gücü önemliyken, bugün yapay zeka destekli analitik ve veri odaklı bir yaklaşım ön plana çıkıyor.
Peki, ICT sektörü olarak bu dönüşümün temel geliştiricisi olarak ne yapmalıyız? Öncelikle, yapay zekayı yalnızca bir teknoloji yatırımı olarak değil, bir kültür dönüşümü olarak kabul edersek, bunun sadece süreçleri hızlandıran bir araç değil; liderlik anlayışımızı, iş modellerimizi ve hatta müşteri beklentilerini yeniden tanımlayan bir süreç olduğunu görebiliriz. Bu nedenle, yapay zekâ çağında başarılı olmak istiyorsak, öğrenme kabiliyeti, esneklik ve vizyoner bir bakış açısıyla donanmamız gerekiyor. Bilgiye dayalı sezgiler, hızlı karar alma yetisi ve değişime adaptasyon, artık bir tercih değil, bir zorunluluk olacaktır.
Dolayısıyla, "Yapay zekâ, yönetim süreçlerimizi nasıl dönüştürecek?" sorusunun cevabı, onu nasıl gördüğümüze bağlı. Bir tehdit mi, yoksa sınırsız fırsatlar sunan bir yol arkadaşı mı? Unutmayalım ki, yapay zekâ yalnızca bir araç değil, geleceği inşa etmenin de anahtarıdır. Onu benimseyenler, sadece adapte olanlar değil, geleceği şekillendirenler de olacaktır.
Dünyada uygulanan ve Türkiye olarak bizim de geçmişte uyguladığımız yaz ve kış saati değişikliği, 2016 yılından itibaren ülkemizde kaldırıldı ve kalıcı yaz saati uygulamasına geçildi. Bu kararın arkasındaki temel nedenler arasında enerji tasarrufu sağlamak ve gün ışığından daha uzun süre yararlanmak yer alıyordu. Peki yaz ve kış saati uygulamaları nedir? Yaz saati uygulaması, gün ışığından daha fazla faydalanmak amacıyla saatlerin bir saat ileri alınmasıdır. Kış saati uygulaması ise gün ışığının daha erken saatlerde kullanılabilmesi için saatlerin bir saat geri alınması anlamına gelir. Yaz ve kış saati uygulamalarını enerji tasarrufu ve insanların günlük yaşantısına etkileri açısından değerlendirdiğimizde, yalnızca yaz saati uygulamasının enerji tasarrufu sağladığı konusu tartışmalı hale geliyor. Burada gözden kaçırılmaması gereken bir diğer konu ise mevcut durumun insan psikolojisi ve özellikle çocukların ruh haline olan olumsuz etkileridir.
Bu sayıda; teknolojik gelişimin merkezine yerleşerek uluslararası rekabetin en önemli alanlarından biri haline gelen yapay zekâ konusunu masaya yatırdık. Çin, ABD ve Avrupa gibi küresel güçler arasında ekonomik, politik ve stratejik bir mücadeleye dönüşmeye dönüşün yapay zeka konusunda sektör temsilcileri önemli değerlendirmelerde bulundu. Mart sayısı için ayrıca 2 trilyon dolarlık bir pazar olan mental sağlık alanında devrim yaratmaya hazırlanan bir Türk girişimi olan UMAXLIFE’ın kurucuları Selim BESİMZADE ve Orhan GÖREN ile röportaj yaptık. Sektörün gündemini takip eden haberler ve yazarlarımızın değerli yorumlarıyla dolu dolu olan yeni sayımızı ilgiyle okuyacağınızı umuyoruz.