BİLİŞİM SEKTÖRÜ ANILARIM: YEĞİTEK SÜRECİ

YEĞİTEK'teki ofisime döndüğümde hem heyecanlıydım hem de mutlu. Bilişim ve haberleşme sektörlerinde hep ilklerin içinde yer almıştım ve kendi kendime "İşte sana büyük bir proje ve yeni bir başlangıç daha Zuhuri!" dedim. İlk olarak, aday firmaların yetkilileriyle bir dizi toplantı gerçekleştirdik. Biz işe başlarken, Türk Telekom, pilot okullara ve toplamda 40 bin öğrenciye altyapıyı ücretsiz kurmaya başlamıştı.

 

TTNET'den ayrıldıktan sonra kısa bir süre dinlenmeyi planlamıştım. Ancak 2013 Ocak ayında, Bakan Nabi Avcı döneminde Yenilik ve Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğüne atanan bir arkadaşım aradı. Tebriklerimi ilettikten sonra, Fatih Projesi'nin ağ altyapı kısmında çalışıp çalışmayacağımı sordu. Bir aylık dinlenme süresi bile oldukça uzun gelmişti, bu yüzden "Tamam" dedim. Ancak Millî Eğitim Bakanlığı'nda değil, ihaleyi alan TÜRKSAT adına çalışacaktım.

Arkadaşım, güvendiği teknik elemanları TÜRKSAT üzerinden çalıştırarak projenin sağlıklı ilerlemesini sağlamak istiyordu.  Dolayısıyla TÜRKSAT yetkilileriyle görüşmeler yapıldı. Orada bir direktöre bağlı olarak çalışacak, Millî Eğitim Bakanlığı'ndaki YEĞİTEK'in adına altyapı ihalesini alan firmaları denetleyecek ve gelişmeler hakkında YEĞİTEK'e raporlar sunacaktık.  Mesaiye gidiş gelişler de bu sürecin bir parçasıydı.

Proje yeni başladığı için, adaptasyon süreci oldukça hızlı ve sorunsuz geçti. Benimle birlikte Türk Telekom'dan beş arkadaşım daha projeye dahil oldu. İlk hafta, Millî Eğitim Bakanlığı Beşevler Misafirhanesi'nin toplantı salonunda projenin tanıtım toplantısı düzenlendi.  Toplantıda, işletim sistemi olarak Pardus'un kullanılacağı, akıllı tahtaların ve tabletlerin yerli üretim olacağı vurgulandı. Sunum yapan kişi, bu durumun bilişim alanında potansiyel 16 milyon kullanıcıyla yerli firmaları ve yazılımlarımızı dünyanın en büyük kullanıcı kitlesine ulaştıracağını büyük bir heyecanla anlattı.  Projenin finansmanının ise telekom operatörlerinden yapılacak kesintilerle sağlanacağı belirtildi.  Planlamaya gelince, ülkemizin orta ve batı bölgeleri Türk Telekom, doğu bölgeleri ise Sentim tarafından üstlenilecekti.

Heyecanlanmamak gerçekten mümkün değildi. YEĞİTEK'teki ofisime döndüğümde hem heyecanlıydım hem de mutlu. Bilişim ve haberleşme sektörlerinde hep ilklerin içinde yer almıştım ve kendi kendime "İşte sana büyük bir proje ve yeni bir başlangıç daha Zuhuri!" dedim.

İlk olarak, aday firmaların yetkilileriyle bir dizi toplantı gerçekleştirdik. Biz işe başlarken, Türk Telekom, pilot okullara ve toplamda 40 bin öğrenciye altyapıyı ücretsiz kurmaya başlamıştı.  Bunlardan biri de kızımın mezun olduğu Ümitköy Anadolu Lisesi'ydi. Okul yöneticilerini tanıdığım için, çalışmaları yerinde görmek üzere bir ziyaret gerçekleştirdim. İlginç bir şekilde, okulda proje sorumlusu bir bayan kimya öğretmeni idi. Vestel firması akıllı tahtaları birkaç sınıfa monte etmişti ve Türk Telekom tarafından altyapı çalışmaları neredeyse tamamlanmıştı. Okuldakiler hem mutlu hem de umutluydular. Tablet bilgisayarların da Vestel tarafından sağlanacağı belirtilmişti.

YEĞİTEK bünyesinde ayrıca bir yazılım ekibi kuruldu. Eğitimin içeriğinin tamamen dijitalleşmesi hedefleniyordu. Bu çalışma için hazır yazılımları olan bazı firma yetkilileri de davet edildi ve ön görüşmeler yapıldı. Ancak Talim Terbiye Kurulu, bu ve benzeri eğitim içerikli yazılımları sadece yardımcı eğitim materyali olarak kabul edebileceklerini bildirdi.

Daha sonra bilgisayar yazılımı üzerinde dünyanın en hatırı sayılır Amerikan menşeili firma yetkilileri YEĞİTEK’i ziyaret ediyorlardı. Bu arada her yazılımda olduğu gibi Pardus işletim sisteminde de bazı sıkıntılar vardı. Acelesi olan bakanlığın bu sıkıntıları belirli bir süre tolere edebileceği tartışmalı idi. Sanırım ülkemizin ilgili kamu kurumu da yazılımı geliştirmeyi biraz zamana ve uygulama sahasından gelecek dönütlere bırakmıştı. Malum yazılım geliştirme de sahadan gelen dönütlerin önemi büyüktür, açıklar ve hatalar kullanıcı tarafından çok daha hızlı ve kolay belirlenir.

Bu arada yerli firmanın dağıttığı tabletlerden proje okullarından bazı şikayetler gelmeye başladı. Bir iki ay geçmeden projenin nasıl ve kimlerle ilerleneceği netleşti. İşletim sistemi herkesin kullandığı ve bilinen firma tercih edildi. Pardus işi böylece kaldı. Tablet PC’ler için hızlı ve yeni bir ihale açılması planlandı. Akıllı tahtalar içinde ona keza…

Bakanlık da bir an önce sonucu görmek istiyordu. Ve ihaleler hızla yapılıp donanım ve yazılım firmaları belirlendi.  Biz de bu yeni projeye başlangıcından itibaren adapte olduk. İlk önceliğimiz sahadaki Bilgi Teknolojileri dersi öğretmenleri için bir eğitim dokümanı hazırladık. Sahada altyapı ihalesini alan Türk Telekom’un çalışmalarına zaman zaman eşlik ettik. Ve projenin gidişatı noktasında devamlı Genel Müdürlüğe raporlar hazırladık. Raporlarımın bir kopyasını da adına çalıştığım TÜRKSAT’a gönderiyordum. Bu arada benim de ekibin büyütülmesine karar verildi. Milli eğitim personeli olarak yanıma 3 elaman takviyesi yapıldı. Ben okulun ağ donanımından sorumlu oldum. Akıllı tahtalar ve tablet PC’ler konusunda TÜRKSAT adına çalışan diğer arkadaşlarım sorumlu oldu. Sınıf içi Wi-Fi ağı da yine bizim sorumluluğumuz içindeydi

Planlanan ilk eğitimi Ankara'daki Beşevler Eğitim Merkezi'nde gerçekleştirdik. Türk Telekom'un sorumlu olduğu bölgelerdeki pilot okullardan gelen 80'i aşkın Bilgi Teknolojileri Öğretmeni'ne (BTÖ) bir haftalık eğitim verildi. Eğitimde, okul altyapısının montajı sırasında nelere dikkat edilmesi gerektiği ayrıntılı bir şekilde anlatıldı. Ayrıca, okulun yapılan işin kabulü sırasında nelere dikkat etmesi gerektiği konusunda bir kontrol listesi hazırlandı. BTÖ arkadaşlarına, bazı okullara bizzat giderek kabul heyetine eşlik edeceğimi de duyurdum.

Başlangıç okulları meslek liseleriydi. İlk ziyaret ettiğim okul, Abidinpaşa'daki bir meslek lisesiydi. Okulda BT öğretmeniyle birlikte sınıfları gezdik ve birlikte denetimler gerçekleştirdik. Tespit ettiğimiz eksiklikleri not ederek, altyapı kurulumcusu Türk Telekom ile aylık yapılan toplantıda bu eksiklikleri rapor halinde sunduk.

YEĞİTEK'in üç büyük eğitim merkezi daha vardı: Rize Çayeli, Erzurum Ilıca ve Aksaray. Doğu bölgelerindeki montajları yapan Sentim firmasının çalışmalarını da yerinde görmemiz gerekiyordu; zaten sahadan bazı şikayetler de gelmişti. Bu nedenle, ilk saha eğitimini vermek üzere Erzurum'a seyahat ettik. Verilen eğitimlerin son gününü soru-cevap şeklinde düzenledim ve işin uzmanlarından bir firma yetkilisinin de katılmasını sağlayarak, ortaya çıkan sorunları dinlemesini ve nedenlerini açıklamasını sağladım. Çünkü bazen, okulun fiziksel yapısı ideal altyapı kurulumuna uygun olmayabiliyordu. İlk üç dört ay benim için hem yoğun hem de öğretici oldu.