TİCARET SAVAŞLARINDA TRUMP KATSAYISI’NIN ETKİSİ Mİ, ABD GERÇEKLERİ Mİ?

Trump katsayısı mantığı, bir nevi Pi sabitinin ruhunu yansıtır. Pi sayısı, matematikte sabit oran olarak alınsa da Pi’nin kendisi 3,14... şeklinde, virgülden sonrası sonsuz değişiklik içerdiğinden kalıcı olarak tekrarlanan bir düzene girmez.

Pi katsayısı, kullanıldığı matematik formüllerinde değişmez, belirleyici ve sabit bir katsayı olarak yer alır. π = Ç/2r (bir dairenin çevresini (2πr), çapına (2r) böldüğümüzde elde ettiğimiz orandır). π (/paɪ/; "pi" olarak yazılır) sayısı bir matematik sabitidir; çemberin çevresinin çapına oranıdır. Yaklaşık olarak 3,14159'a eşittir. π sayısı, matematik ve fizikteki birçok formülde görünür. Bu, irrasyonel bir sayıdır; yani tam olarak iki tam sayının oranı olarak ifade edilemez, ancak 22/7 gibi kesirler genellikle yaklaşık değer olarak kullanılır. Sonuç olarak, ondalık gösterimi hiçbir zaman bitmez ve kalıcı olarak tekrarlanan bir düzene girmez.

Yani Trump katsayısı da Pi’nin ruhu gibi ya da Einstein’ın “izafiyet-görelilik” ruhu gibi çalışan bir katsayıdır.

 (İzafiyet teorisi: E=mc², uzay ve zaman arasındaki ilişkiyi açıklayan bir bilimsel teoridir.)

Aman yanlış anlaşılmasın; Pi’den, Einstein’dan ve bilimden bahsetmemiz, Trump’ın da bilimsel olduğunu ve bilimsel dayanaklarla ülkesini yönettiği anlamına gelmez. ABD Başkanı Trump’ı anlamak için ironi yapıyorum. Yoksa Trump’ın yönetim anlayışı bilimin yakınından bile geçemiyor.

Uluslararası ticaret bilimsel bir temele oturmaktadır. Tüm ülkeler tarafından genel bir anlayış çerçevesinde ve Dünya Ticaret Örgütü’nün koyduğu kurallar manzumesinde yürütülen, ülkeler arası bir yöntemler silsilesidir.

Trump 2.0 adeta “filin bir züccaciye dükkanına dalması” gibi, uluslararası kuralları altüst edecek şekilde dünya ticaretinin içine daldı. Gümrük vergisi artışları havada uçuşuyor. Dünya genelinde enflasyon oranlarında artış başladı. ABD gümrük vergisini artırdıkça rakipleri de misilleme şeklinde vergi artışlarına başladılar. Dünya ticaretinde inanılmaz bir dalgalanma yaşanıyor ve bu dalganın etkileri ile doğuracağı sonuçlar öngörülemiyor.

Tam da burada Trump katsayısı devreye giriyor. Tüm ticaret formüllerinde artık sabit bir veri olarak bu katsayının dikkate alınması gerekiyor. Trump sabitinde neler var peki? Hedeflenen sonuç: “Great America”. Bunun için Trump 2.0 yönetiminin elindeki en yumuşak silah “gümrük vergisi” oranları. Fiziki silahlar ise sonraki bir katsayı için kullanılacak.

Trump diyor ki: AB’deki dostlarımız yıllarca bizi sömürdüler, Japonya ve Çin bizi sömürüyor.
Hatta Trump yönetimi, insanların yaşamadığı, Avustralya’nın Antarktika yakınlarındaki yalnızca penguenlerin yaşadığı ıssız adalara bile gümrük vergisi getirdi. Avustralya'ya bağlı Heard ve McDonald Adaları ile Norfolk Adası da gümrük vergisi artışından nasibini aldı. Trajikomik bir olgu maalesef.

Trump, ABD’nin 34 trilyon dolar borcu olduğunu ve yıllardır aleyhte ticaret açığı nedeniyle bunun sürdürülemez olduğunu vurguluyor. Doğrudur; ama dünya ticaretini bu hale getirenin penguenler olmadığını düşünüyorum. Bu düzenin fikir babası, kurucusu ve savunucusu ABD. Yani hem kuralı koyan ABD hem de bu kurallardan şikayetçi olan ABD. Globalleşmeyi, liberal ekonomiyi ve tüketim odaklı büyümeyi savunan ve kollayan ABD iken, şimdi aleyhine gelişen ticaret açığı nedeniyle ağlayan da ABD. Dünyanın şımarık jandarması. Bir yandan da emperyal açılımları gündeme getiren yine ABD.

Esasında ticaret savaşlarının temelinde, ABD’nin 34 trilyon dolarlık borcunu ödeyememesi yatmakta. Bunun için çok iktisat bilmeye gerek yok. Trump’ın kendi demeçleri, bu borcun sürdürülemez olduğunu açıkça söylüyor. Derin ABD de Trump’a bunu söyletiyor.

İlginçtir ki, dünyanın geri kalanı ve diğer büyük oyuncular bunu görmezden gelip, gümrük vergisi oranlarına odaklanıyorlar. Bir nevi devekuşu misali davranıyorlar. Kanaatimce, ABD dışındaki ülkeler ABD’nin gümrük vergilerini sıfıra indirtseler dahi, Trump katsayısını hangi formüle koyarsanız koyun, sonuç koskoca bir SIFIR’a çıkıyor. Katsayının değeri “0” ve formüllerde çarpan olarak yerleştiriliyor. Yani yutan rakam. ABD ekonomisi kocaman bir karadelik aslında. ABD vatandaşları her şeyin en kalitelisini, en ucuza alma lüksüne sahip. Hem de üretmeden hem de karşılıksız. Örneğin, 2007 yılındaki ABD kaynaklı büyük krizde en kârlı hangi ülke çıktı? Tabii ki ABD. 2007 krizinde, doların güvenli liman olması nedeniyle ABD, enflasyonunu tüm dünyaya ihraç etti. Evet, yanlış duymadınız; enflasyonunu ihraç edebilen tek ülke. Ürettiği mal: enflasyon. Ve bunu ülkelere çok güzel bir şekilde ihraç edebiliyor. Bunun nedeni dolar serabıdır.

ABD, tüm dünyayı Bretton Woods Anlaşmasıyla kandırmıştır. Temmuz 1944'te ABD'nin New Hampshire eyaletinin küçük bir beldesi olan Bretton Woods'da toplanan Birleşmiş Milletler Para ve Finans Konferansı’nda imzalanan "Uluslararası Para Anlaşması" ile dolar, altına dönüşebilen tek para birimi olarak kabul edilmiş ve 1 ons altın 35 dolar olacak şekilde düzenlenmiştir. (28.04.2025 itibarıyla 1 ons altın = 3.318 USD’dir. Yaklaşık 100 kat artmıştır.) Amerika Birleşik Devletleri, dış talep olduğunda doları bu tutar karşılığında altına çevirmeyi kabul etmiştir. Yani elinde doları olan bir ülke, dolarını ABD’ye (FED’e) ibraz edip karşılığında fiziki ons altınını isteme hakkına sahiptir. Diğer ülkelerin para değeri de dolara göre belirlenecektir. Bu anlaşmanın tam bir kandırmaca olduğunu, 2025 yılında Trump 2.0’ın “sıfır çarpanlı” katsayısıyla tüm dünya farkına vardı. Vardı ama iş işten geçti.

Tüm ülkelerin elindeki ons altın rezervi 32.890 TON’dur[1]. ABD’nin rezervi ise 8.133 ton.
FED’in resmi sitesine göre Mart 2025 itibarıyla M1 para büyüklüğü 18,5 trilyon USD’dir. Bretton Woods Anlaşması’na göre 165.289 ton altın açığı var demektir. Yaklaşık dolar değeri 17,3 trilyon dolardır. Bu tutar, karşılıksız basılan doları ifade eder.
(Detaylı hesaplama, ilgilenenler için yazının sonunda bilgi notu olarak eklenmiştir.)

“Geçti Bor’un (ABD’nin) pazarı, sür eşeğini Niğde’ye (Mars’a)!”

Mars’a gitmek istemeyenin eşeğini Niğde’ye bekleriz.

BİLGİ NOTU:

28.04.2025 itibarıyla 1 ons altın 3.318 dolar. Ve tüm ülkelerin elindeki ons altın rezervi 32.890 TON’dur.[2] ABD’nin rezervi 8.133 ton (toplam içindeki payı yaklaşık %25). Bu durumda dünyadaki toplam altın tutarı 32.890 ton = 1.052.480.000 adet ons’a denk gelir (1 ton = 32.000 ons). 1.052.480.000 adet ons x 3.318 USD = 3.491.234.240.000 USD (3,5 trilyon USD) maksimum para basılması gerekiyor Bretton Woods Anlaşması’na göre.

FED’in resmi sitesine göre Mart 2025 itibarıyla M1 para büyüklüğü 18,5 trilyon USD’dir.
M1: Kısaca halkın ve işletmelerin elinde bulunan nakit para (kâğıt para + madeni para).
18,5 trilyon / 3.318 USD = 5.575.647.980 ons eder. 5,5 milyar ons ise 173.422 ton eder. Peki ABD’nin fiziki altını kaç tondu? 8.133 ton. Yaklaşık dolar karşılığı 1 trilyon dolar. Bretton Woods Anlaşması’na göre ne kadar açık var? 165.289 ton altın açığı var demektir. Yaklaşık dolar değeri 17,3 trilyon dolardır. Bu tutar, karşılıksız basılan dolar miktarıdır.

 

 

 

[1] tradingeconomics.com/country-list/gold-reserves