GİRİŞİMCİLİK VE İNOVASYON DERSİNDE SORUDAN SUNUMA: YAPAY ZEKÂ İLE SÜRDÜRÜLEBİLİR FİKİR YOLCULUĞU

10 senedir üniversitede verdiğim “Girişimcilik ve İnovasyon” dersinde yüzlerce ekipten, sürdürülebilirliği hedefleyen girişim fikirleri dinledik. Son üç senedir yapay zekâyı derse doğru şekilde entegre etmeye çalışıyorum. Ancak bu entegrasyonda birçok zorluk yaşadım. Öğrencilerin sadece kopyala-yapıştır şeklinde çalışmalar yapması, onlara uzun vadede büyük zararlar verebilirdi. Hâlâ süreci öğrencilerimle birlikte öğrenerek geçiriyoruz.

Yapay zekâyı sınıfa taşıma fikrim, “Gelin hepiniz girişimci olun” diye başlamadı. Asıl niyetim, hangi bölümden olurlarsa olsunlar, öğrencilerime günümüzün temel becerilerini kazandırmaktı: gerçek bir sorunu tanıyıp tanımlamak, sürdürülebilir kalkınma hedefleriyle ilişkilendirmek, ekip içinde tartışarak çözüm üretmek ve düşüncelerini anlaşılır bir sunuma dönüştürmek. Yapay zekâ da bu yolculukta hem hız veren hem de eleştirel bakışın keskin kalmasını sağlayan bir yol arkadaşı oldu. Deneyimimizi, mümkün olduğunca az teknik terim kullanarak ve samimi bir dille anlatmak istiyorum.

1. Soru Cümlesi Oyunu

Dersin ilk haftasında renkli kâğıtlar yerine bilgisayar başına geçtik. Her ekip, seçtiği toplumsal sorunu beş farklı biçimde yazdı: düz anlatım, kışkırtıcı ton, mizah, ayrıntılı teknik tarif ve sade hâl. Bu yönteme sınıfta “soru cümlesi oyunu” diyoruz. Yapay zekâ, sorunun sunuluşuna göre bambaşka yanıtlar verdi. Öğrenciler yarım saat içinde ortalama altı yeni fikir üretti; geçmiş yıllarda bu rakam üçü zor buluyordu. En önemlisi, “Soru nasıl sorulursa cevap öyle gelir” gerçeğini yaşayarak gördüler.

2. Problemi Netleştirme

Parlak fikirlerin çoğu, altında yatan ihtiyaç belirsizse çabuk soluyor. İkinci adımda ekipler, “Bu çözüm olmasa hangi acı devam eder?” sorusunu yapay zekâya yöneltti. Ardından olası toplumsal riskleri de çıkarmasını istedik. Ama altını çizdim: Çıktılar değişmez gerçek değildir, tartışmanın başlangıcıdır. Öğrenciler sezgilerini, sınıfta yaptıkları mini anketleri ve kısa literatür taramalarını birleştirerek sorunu kendi cümleleriyle yeniden yazdılar. Yanlış sonuç uydurma riskini de bu sayede gördüler.

3. Hedef Kitleyi Tanımak

Sırada “Kime faydamız dokunacak?” sorusu vardı. Önce sınıfta topladığımız anonim kısa görüşleri modele verdik; ardından ürettiği “kullanıcı profillerini” saha gözlemleriyle zenginleştirdik. Bazı ekipler kafeteryada beş dakikalık röportajlar yaptı, bazıları çevrim içi anket hazırladı. Modelden gelen önerilerle gerçek verileri karşılaştırmak, öğrencilere “veriyle düşünmeyi” somut olarak öğretti.

4. Taslak Hazırlamak

Kod yazmadan görsel taslak çıkarabilen basit araçlar kullandık. Öğrenciler bir günde fikirlerini tıklanabilir bir örneğe dönüştürdü. Telif ve etik konularını unutmamak için her taslağın köşesine “Bu görsel yapay zekâ yardımıyla oluşturulmuştur” notu ekledik. Şeffaflık ve sorumlu yaratıcılık, daha yolun başında bizimleydi.

5. Dijital Koç

Dönemin ortasında, ekiplerin yanına ikinci bir danışman ekledim: benim eğittiğim özel bir yapay zekâ yardımcısı. Bu yardımcı, proje dosyalarını beş açıdan tarıyor: sorunla uyum, hedef kitlenin gerçekliği, uygulanabilirlik, gelir-gider dengesi ve sürdürülebilirlik hedefleriyle uyum. Eksik başlık varsa uyarıyor, karmaşık cümleleri sadeleştirmeyi öneriyor, kaynak gösterilmemiş alıntılara dikkat çekiyor. Benim iş yüküm azalsa da asıl kazanç, öğrencilerin anlık geri bildirim alması oldu.

6. Kendi Kural Listemiz

  • Açıklık: Yazılan her soru ve elde edilen her cevap, ders portalında paylaşılır.
  • Çift Kontrol: Yapay zekâ önerileri en az iki bağımsız kaynaktan doğrulanır.
  • Veri Gizliliği: Kişisel veriler, kimliksiz hâle getirilmeden sisteme girilmez.
  • Ekip Çeşitliliği: Her önemli kararı, en az iki farklı bakış açısı onaylar.
  • Gerçek Amaç: Her fikir, en az bir sürdürülebilir kalkınma hedefiyle somut olarak bağlantı kurar.

7. Sonraki Adımlar

Önümüzdeki dönem, dijital koçu öğrencilerin birbirine geri bildirim verdiği çevrim içi bir havuza eklemeyi düşünüyorum. Böylece yapay zekâ yalnızca öneri sunan değil, ortak öğrenmeyi hızlandıran bir paydaş olacak. Uzun vadede hedefim, başka bölümlerden hocalarla el ele verip “Sorumlu Yapay Zekâ Kılavuzu”nu tüm kampüse yaymak.

Öğrenciler artık “Yapay zekâ ne derse doğrudur” demiyor; “Biz doğru soruyor muyuz?” diye başlıyorlar. İşte 21. yüzyılda gerçek yeniliğin pusulası tam da bu soruda saklı.