İnsanoğlunun en büyük özelliklerinden biri, bulunduğu ortama hızla adapte olabilmesi olsa gerek... Biz de bu sürece kısa sürede uyum sağladık. Proje çalışmaları, meslek liselerinde başladı. Daha önce gerçekleştirdiğim örnek okul ziyaretlerimi, artık meslek liseleri ziyaretlerine dönüştürdüm. İlk ziyaretimi, geçmişte başarılı bir eğitim sunan Yenimahalle Meslek Lisesi’ne yaptım.
Sınıflara akıllı tahtalar kurulmuş, koridorlara hem bu tahtalar hem de Wi-Fi bağlantısı için kablolar çekiliyordu. Akıllı tahtalar sadece sınıflarda değil, öğretmenler odasında da birer adet bulunuyordu. Ayrıca okulda; ağ kabini, switch’ler, kablo sonlandırma modülleri ve güç üniteleriyle donatılmış bir sistem odası kurulmuştu.
Wi-Fi erişimi için Hotspot cihazlarını sınıfta dikkat çekmeyecek şekilde akıllı tahtaların üzerine yerleştirdik. Ancak bu durum, arka sıralarda oturan öğrencilerin bağlantı kurmasında bazı sorunlara yol açtı. Eğitim devam ederken teknisyenlerin çalışması gerçekten zordu. Bu durum hem öğrenciler hem de öğretmenler için de geçerliydi. Ayrıca tatil dönemlerinde ekip sayısının sınırlı olması, tüm okullara aynı anda yetişmeyi imkânsız kılıyordu.
Ziyaret ettiğim bir diğer okul ise Cebeci’deki Abidinpaşa Meslek Lisesi’ydi. Orada çalışmalar neredeyse tamamlanmıştı. Gerek doğrudan gözlemlerimle gerekse yüklenici firmanın gönderdiği haftalık raporlarla elde ettiğim bilgileri, haftalık olarak hem YEĞİTEK Genel Müdürlüğü’ne hem de bağlı olduğum TÜRKSAT Direktörlüğü’ne iletiyordum.
Bu süreçte özellikle Doğu ve Güneydoğu bölgelerindeki okulların ihalelerini alan firmalardan sıkça şikâyetler geliyordu. Firma yetkilileriyle birkaç toplantı yapıp, eksiklikleri yazılı ve sözlü olarak bildirmemize rağmen işler istenildiği gibi ilerlemiyordu. Bu aksaklıkları da detaylı şekilde raporladım.
Mayıs 2013’te ODTÜ Teknokent’te “Kampüs Teknoloji Günleri” düzenlendi. YEĞİTEK ve TÜRKSAT adına proje bilgilendirme sunumu için beni konuşmacı olarak seçmişlerdi. Henüz sunuma yeni başlamıştım ki, arka sıralarda oturan yaşlı bir amca söz almadan, “Ne gereği vardı? Kara tahta ile de bu eğitim veriliyordu zaten,” diye itiraz etti. Ben de kendisine, “Haklısınız… İlk kara tahta geldiğinde de sizin gibi biri ‘Ne gereği vardı, hocamız zaten anlatıyordu,’ demiş,” şeklinde cevap verdim. İki gün süren etkinliğin sonunda, Prof. Dr. Soner Yıldırım hocamız bize katılım sertifikası takdim etti.
Daha sonra eğitim süreci başladı. Bir haftalık program için Karadeniz’deki eğitim merkezimiz olan Çayeli’ne geçtik. Oldukça modern ve donanımlı olan bu merkezde, yurdun dört bir yanından gelen yaklaşık 80 Bilgi Teknolojileri öğretmeni beş gün boyunca bizi dinledi. Montajı başlayan okullarda görev yapan öğretmenler, karşılaştıkları sorunları paylaştı. Kabul heyetinde yer aldıkları için, sürecin ayrıntılarını ve tolerans sınırlarını merak ediyorlardı.
Eğitimin beşinci günü, uygulamalı gösterimler için merkeze yakın olan Çayeli İmam Hatip Lisesi’ni ziyaret ettik. Kurulumları yerinde inceledik. Ardından, Çayeli Ahmet Hamdi İshakoğlu Meslek Lisesi’ne geçtik. Buradaki çalışmalar oldukça başarılıydı. Okul, İshakoğlu Boyaları’nın sahibi tarafından bağışlanmıştı.
Cumartesi günü dönüş öncesi, Çayeli’nin meşhur Ağaran Şelalesi’ni de görmek istedik. Çay bahçeleri arasındaki dar yollardan ilerleyerek tepeye ulaştık ve doğanın güzelliğini yerinde gözlemledik.
Ankara’ya döndükten kısa bir süre sonra, bu kez Erzurum’da yapılacak bir eğitim organizasyonu tarafıma bildirildi. Hazırlıklarımızı tamamlayarak, Erzurum Ilıca’daki eğitim merkezine geçtik. Millî Eğitim Bakanlığı’nın bu merkezleri oldukça düzenliydi. Yine yaklaşık 80 öğretmen eğitime katıldı.
Eğitimlerin ardından, Erzurum merkezde yer alan iki meslek lisesini ziyaret ettik. Çalışmaları yerinde gözlemleyerek, rehberlik eden Bilgi Teknolojileri öğretmenlerine dikkat etmeleri gereken noktaları gösterdik. Programın sonunda ise kısa bir şehir gezisi yaparak; Erzurum Kongresi’nin gerçekleştirildiği bina, Atatürk’ün konakladığı ev ve Ruslara karşı verilen mücadelede kullanılan tabyalar ile Erzurum Kalesi’ni ziyaret ettik.