SİBER GÜVENLİK VE KURUMSAL İLETİŞİM

Küresel ölçekte hızla dijitalleşen bir dünyada yaşıyoruz. Devletler, kurumlar ve bireyler her geçen gün daha fazla dijital veriye, çevrim içi hizmete ve bağlantılı altyapıya bağımlı hale geliyor. Bu dönüşüm; bir yandan verimliliği, bilgiye erişimi ve iletişimi artırırken, diğer yandan da güvenlik açıklarını ve iletişim krizlerini beraberinde getiriyor. Bu bağlamda, ülkeler için siber güvenlik, kurumlar ve şirketler için kurumsal iletişim her zamankinden daha stratejik bir öneme sahip hale gelmiş durumda.

Siber güvenlikte dikkat edilmesi gereken başlıca unsurun ulusal güvenlik olduğunu söylemek yanlış olmaz. Zira siber tehditler artık yalnızca bireyleri ya da şirketleri değil, devletlerin temel işleyişini de tehdit eder boyuta ulaşmış durumda. Kritik altyapılar, kamu hizmetleri, askeri sistemler ve hatta seçim süreçleri bile siber saldırıların hedefi haline gelmiş durumda. Enerji santralleri, ulaşım ağları, sağlık sistemleri gibi ulusal ölçekte kritik kabul edilen altyapılar dijital sistemlerle yönetiliyor. Bu sistemlere yönelik bir saldırı, doğrudan halk sağlığını ve kamu düzenini tehdit edebilir. Dolayısıyla devletler, bu altyapıları siber tehditlere karşı dayanıklı hale getirmek zorunda. Bu noktada, sıkça dile getirilen ama içi zaman zaman boşaltılan bir kavrama yeniden vurgu yapmamız gerekiyor: Yerli ve milli çözümler. Gerçek anlamda kendi mühendislerimiz tarafından geliştirilen ürün ve sistemleri hızla devreye almalı; ihtiyaç duyulan alanlarda da yine kendi insanımıza üretim yetkinliği kazandırmalıyız.

Unutmamak gerekir ki dünya eski dünya değil. Savaşlar ve güç mücadeleleri artık dijital alana taşınmış durumda. Devlet destekli siber operasyonlar artık sistematik hale gelmiş bulunuyor. Örnek vermek gerekirse; ABD, Rusya, Çin, İsrail ve İran gibi ülkeler, birbirlerine yönelik dijital casusluk faaliyetlerini ve saldırıları, “siber savaş” kavramı çerçevesinde etkili biçimde kullanıyorlar.

İçinden geçtiğimiz bu dönemde, ICT sektörü özelinde kurumsal iletişimin ve üst düzey yöneticilerin doğru iletişim stratejilerine duyduğu ihtiyaç çok net şekilde ortaya çıkıyor. Dijital dünyada rekabet edebilmek ve sürdürülebilir başarı sağlayabilmek yalnızca ürün veya hizmet kalitesiyle mümkün değil. Aynı zamanda güçlü ve stratejik bir kurumsal iletişim politikası da şart. Özellikle kriz dönemlerinde… Bir siber saldırı, çalışan skandalı ya da kamuoyunu ilgilendiren herhangi bir kriz anında, kurumların nasıl iletişim kurduğu son derece belirleyicidir. Krizi gizlemek yerine açık ve şeffaf bir iletişim yürütmek, kamuoyunun güveninin yeniden inşası açısından hayati öneme sahiptir. Çünkü bir kurumun itibarı yalnızca finansal performansla değil, aynı zamanda kamuoyundaki algıyla da şekillenir.

İlk bakışta farklı alanlar gibi görünse de siber güvenlik ile kurumsal iletişim, aynı ortak paydada buluşur: Güven inşa etmek ve sürdürülebilirliği sağlamak. Güvenlik açıkları veri kaybına, iletişim zaafları ise itibar kaybına neden olur. Her iki durumda da kaybedilen en değerli unsur, güvenilirliktir — ki bu, kazanılması en zor, kaybedilmesi en kolay değerdir.

Bu vesileyle bir konunun altını çizmeden geçmek istemiyorum. İlk kurulduğunda adı Telekomünikasyon Kurumu olan ve sonrasında Bilgi ve İletişim Teknolojileri Kurumu (BTK) olarak güncellenen, ülkemiz için çok kıymetli hizmetler sunan bu kurumun 25’inci kuruluş yılını kutluyoruz. Geçtiğimiz ay, BTK’da düzenlenen ve 2006’dan bu yana gelenekselleşen Uluslararası Elektronik Haberleşme ve Posta Düzenleyicileri Konferansı, yoğun bir katılımla gerçekleştirildi. Etkinlikte kurumun 25 yılına dair kısa bir video gösterimi yapıldı. Ancak videoda yalnızca son dönem yöneticilerinin yer aldığı, kurumu kuran ve geçmişte değerli katkılar sunan siyasetçi, bürokrat ve çalışanların yer almadığı görüldü. Kim hazırladıysa, bu noktada daha kapsayıcı ve adil bir yaklaşım benimsemesi çok daha anlamlı olurdu.

Günümüzde dijitalleşme ve sürdürülebilirlik, artık birbirinden ayrı düşünülemeyen iki stratejik kavram haline geldi. Bu sayımızda, dijitalleşmenin sürdürülebilirlik hedeflerine etkisini mercek altına aldık. Sektörün önde gelen firmaları, dijital teknolojilerin sunduğu yeniliklerin çevresel ve toplumsal dönüşümlere nasıl yön verdiğini kapsamlı biçimde değerlendirdi. Ayrıca, TelcoreX Yönetim Kurulu Başkanı Taner Keser ve Umut Telekom Satış Müdürü Kaan Uludağ ile gerçekleştirdiğimiz söyleşide, iki şirketin geliştirdiği yakınsama çözümlerini ele aldık. Sektörün gündemini yansıtan haberlerimiz ve yazarlarımızın derinlikli analizleriyle hazırladığımız dopdolu Haziran sayımızı ilgiyle okuyacağınızı umuyoruz.