Dergimiz yazarlarından ve danışma kurulu üyemiz Prof. Dr. Sezai Türk, ‘Lobi’ kelimesinin ortaya çıkışıyla ilgili olarak şunları yazdı: “Kelimenin ilk defa icat edildiği ve siyasi olarak kullanıldığı yere ilişkin çok sayıda iddia bulunmaktadır. Bunlardan en yaygın olan anlatım; bu kavramı 1869 – 1877 yılları arasında ABD Başkanlığı’nı yürüten Ulysses S. Grant dönemine atfeder. Bu anlatıma göre, kavram ilk kez Willard Oteli lobisinde bir şeyler içerek zihnini dinlendirmeyi seven Grant’e ulaşabilmek için otel lobisinde biriken kişiler için kullanılmıştır. Oysa konu biraz daha araştırılınca bu hikâyenin gerçeği yansıtmadığı ortaya çıkıyor. Daha eski bir tarihte Londra’da yayımlanan Cornhill dergisinin 1863 yılının Ocak Haziran sayısında “Willard’s” ve “National” otellerine değinerek lobicilikten kısaca bahsedilmektedir. Hatta Oxford İngilizce sözlüğü Editörü Jesse Sheidlower 2006 yılındaki bir radyo mülakatında; “lobi” kelimesinin topluluk anlamının “üyelerini resmi görevlerinde etkilemek üzere yasama meclisinin lobisini sıklıkla ziyaret eden kişiler” olarak 1808 yılına ait Oxford İngilizce sözlüğünde dahi tanımladığını belirtmiştir. Dolayısıyla bu kavramın ABD değil, İngiltere menşeli olduğunu düşünmek daha anlamlı görünmektedir.” Bir de lobinin, lobicilik kısmı var ki Sezai Hoca, dergimizde geçtiğimiz yıl yayınlanan makalesinde şöyle tarih ediyor: “LOBİCİLİK; Bir kurum, bir ülke, bir ürün, bir kişi vs. ile onun hedef kitlesi arasındaki iyi niyet ortamını oluşturma ve kamuoyu düşüncesinde olumlu bir imaj meydana getirmek ve var olan olumlu imajlarını sürdürmek amacına yönelik olarak yapılmakta olan iletişim faaliyetlerinin bütünü olan halkla ilişkiler faaliyetleri içerisinde, yukarıda saydığımız bu amaçları gerçekleştirebilmek için yasama ve yürütme organlarına yönelik olarak değişik yöntemlerle yürütülen çalışmaları ifade eden lobicilik, halkla ilişkilerin kapsamlı ve etkin bir uygulama alanıdır.”
Şimdi soracaksınız lobi ve lobiciliğin tarifini neden yaptın diye? 2019 yılının zor ve sıkıntılı bir yıl olacağı yönünde toplumun her kesiminin ortak bir beklentisi olduğu aşikâr. Kriz döneminde hükümet sektör tarif etmeksizin her yeri destekliyor teşvik ediyor. Özellikle İCT sektörünü desteklemesi gerekiyor. Ancak ICT sektörü olarak herkes kendini kurtarma derdinde olduğundan tam olarak ne STK’lar ne de ilgili küçük/büyük firmalar bir bütün halinde sorunları dile getiriyor. Daha çok herkes kendi dertlerini gündeme getirme derdinde. Genel sorunlar, siyasilere ve ülke yöneticilerine doğru şekilde aktarılmadığından çözümlerde bölük pörçük olmakta. O nedenle sektörün bir bütün halinde doğru bir şekilde lobi ve lobicilik faaliyetleri ile ilgili gayret göstermesi, bazı yurt içi ve yurtdışı firmaların sektördeki dominant etkisinin azaltılmasında fayda olacaktır. ICT firmaları kendi sektörlerine doğrudan sahip çıkmalılar. Bu sahiplik doğal olarak ülkenin geleceğine de sahip çıkmak anlamına gelecektir ki, bu da ülkenin geleceğinin bilişimde olduğu farkındalığını ortaya koyacaktır.
Geçen ay 23 Aralık 2018 tarih ve 30604 Sayılı Resmi Gazetede RTÜK Yayın Lisansı ve Sıralama İhalesi Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik yayınlandı. Unutuldu, gündemden düştü zannettiğimiz bir anda sessizliğini sürdüren sayısal karasal TV yayıncılığı (DTT) konusu yeniden gündeme geldi. Biten yılın sürprizi olarak 2019’un gündeminde önemli yer tutacak bir konu. Dünyada terk edilmekte olan sayısal yayıncılığın Türkiye’de tekrar gündeme gelmesini doğrusu anlamak pek mümkün değil… Sektörü yakından takip edeneler bilir, RTÜK daha önce karasal yayın ihalesine çıktı, sonrasında ise iptal edildi. O günden bu yana haberleşme ve iletişim teknolojileri çok hızlı bir şekilde gelişti. 5G’ye geçişin zamanlamasının tartışıldığı bir ortamda altyapı ve son kullanıcıya erişim noktasında ciddi maliyetler getirecek bir yatırım acaba neden yapılır?
2018’i uğurlarken Aralık ayı pek hareketli geçti. İnternette Adil Kota kullanımını (AKN) Bakanlık yaklaşık 1,5-2 yıl önce ilan etmiş olmasına rağmen operatörleri bir telaş sardı. Özellikle piyasa yapıcı bazı mobil operatör cep telefonlarında internet paylaşımı halinde ek ücret uygulayacağını duyurdu. Bundan idari tarafta gerekli regülasyonların yapıldığı ama bazı operatörlerin buna hazırlıklı olmadığını mı anlamamız gerekiyor? Doğrudur, her ürünün bir maliyeti vardır. Herkes bunu bilir. Peki tüketiciyi yanıltmak bu kadar kolay mı, vatandaş yolunacak kaz olarak mı değerlendiriliyor. AKN konusu 2019 yılında gündemimizi işgal etmeye devam edecek gibi görünüyor.
2018 yılının önemli bir olayı ise, malumun ilanı, sektörün bir beklentisinin sonunda gerçekleşmiş olması oldu. OTAŞ’taki kredi alacaklarına mahsuben bankalar Türk Telekom yönetime girdi ve resmi olarak şirketi yönetmeye başladı. İlk etapta Bankaların alacaklarını tahsil etmek için şirketi satışa hazır hale getirme yönünde bir süreç uygulayacakları tahmin ediliyor. Yönetimde değişiklikler olacağı da aşikar… Bankaların bu süreçteki aktif/pasif tutumunu hep birlikte göreceğiz.
Yıl sonunun gelmesiyle, birçok sözlük otoritesi, o yılda en fazla kullanılan veya en etkili olduğunu düşündüğü sözcükleri açıklıyor. Collins sözlüğü 2017 yılında “Fake News” kelimesini seçerken, dünyanın en büyük dijital sözlüklerinden dictionary.com ise bu yıl ‘misinformation’ı seçti. Her iki kelimede birbiriyle bağlantılı. ‘Fake news’ propaganda ve yanıltma amacıyla çoğu zaman sansasyonel içerikli, özellikle sosyal medyada yayılan haberler, ‘misinformation’ ise ‘yanlış bilgi’ olarak tanımlanıyor. Yalan ve yanlış bilginin en fazla yayıldığı mecralar ise sosyal medya ve internet. Her gün Faceboktan, Twitter’a, internet sitelerinden Whatsup gruplarına kadar birçok mecrada yüzlerce yalan ve yanlış bilgiye muhatap oluyoruz. Bu haberleri üretenler sadece sıradan insanlar değil. Bazı haberlerin ardında troller var. Türkiye’de gazete ve televizyonlar ise propaganda bültenine döndü. Haberciliğin birinci ilkesi gerçeği teyit disiplini unutuldu… Peki ne yapmalı? Bize ilginç gelen her haberi, paylaşımı yapmadan önce iki kere düşünmek, kaynağının ne olduğunu merak etmek hiç değilse işin içinde mantık olup olmadığına bakmak şart. Aksi halde, eşi dostu ilginç havadislerle besleyeceğiz derken kendi kendimizi zehirlediğimizi fark etmeyeceğiz bile… Ayrıca yalan haberlerle mücadele için kalitesiz gazetecilik ve sorunlu demokrasi anlayışımızı da düzeltmemiz gerekiyor.
Sektörümüzün ve okurlarımızın yeni yılını tebrik ediyor, 2019 yılının ülkemize milletimize huzur ve hayırlar getirmesini diliyoruz.
Bu sayımızda ICT Sektörü’ne derinlemesine bir bakış yaptık. Sektörden 2018 yılı değerlendirmelerini ve 2019’dan beklentilerini aldık. Bu çerçevede Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhan, ICT MEDIA’ya özel açıklamalarda bulundu. Sektörün önde gelen firmalarıyla birlikte Sayın Bakanımızın değerlendirmelerini ilgiyle okuyacağınızı tahmin ediyoruz. Bu ay ayrıca Prof. Dr. Tawfik Jelassi ile dijital dönüşüm üzerine konuştuk. Net Data Soft Firması CEO’su Yusuf Tulgar ise yerli ve milli bulut sistemi Divvy Drive hakkında bilgiler paylaştı.
Keyifle okumanız dileğiyle...