2018 YILINI UĞURLARKEN

2018 yılı dünyada bilgi ve iletişim teknolojileri sektörü açısından yine verimli bir yıl oldu. Global ICT sektörü yaklaşık 4,2 trilyon dolarlık bir ciro yarattı, biz de Türkiye olarak bu büyüklüğe sadece 30 milyar dolarlık bir katkımız oldu, yüzdesini bile hesaplamaya gerek yok. Biz onlarca yıldır doların değer artışı ve enflasyondan arındırıldığında hep yılda 30 milyar dolar ciro etrafında dolaşıyoruz, gerçek bir büyüme oluşmuyor. Gerçi Gayri Safi Milli Hasılamızda da büyüme olmuyor, ama en azından şimdilik ekonomisi en büyük 20 ülke arasında kalmayı başarıyoruz, fakat ICT alanında ise bu başarıyı yakalayamıyoruz. Bu arada 2009 yılında bilgi ve iletişim sektörü için koyulan hedeflerden de artık kimse bahsetmiyor, unutuldu gitti.

2018 yılında dünyada olan bitenlere bakacak olursak en fazla konuşulan konuların başında yapay zekâ ve uygulamaları geldi. Robotların hemen sektörde uygulamaya konulması, gerçek zamanlı bir dilden diğerine tercüme yapabilen ve kullanıldıkça çeviri kalitesini arttıran yani öğrenen sistemler, karma gerçeklik denilen arttırılmış ve sanallaştırılmış gerçeklik uygulamaları, derin makine öğrenmesi, görüntü ve video işleme konularında çok ciddi adımlar atıldı, ürünler geliştirildi. Yapay zekâ kavramı bu günlerde çok popüler ama bu kavram teknolojiyi yakından takip edenler için yeni bir şey değil, 40- 50 sene önce de bu konular üstüne çalışmalar yapılıyordu. Ben de 1980 yılında üniversitede yapay zekâ dersleri almıştım. Yapay zekâ özünde basit bir konu değildir. Yapay zekâ kitaplarını okuyup anlamak ilk sayfasından son sayfasına kadar derin yüksek matematik bilgisi gerektirir. Karışık bir matematik modellemeyi de bilgisayar ortamında gerçekleştirmek yani programlarını yazarak bir ürün gerçekleştirmek için de çok güçlü bilgisayarlar gerektirir. O yüzden de yıllar önce üniversite master doktora tezlerinde sıkça yer almalarına rağmen uygulama aşamasına geçilemiyordu. Ama günümüze gelene kadar yavaş ilerleyen bu alan, son yıllarda ciddi bir ivme kazandı. Bilişim ve iletişim teknolojilerindeki hızlı gelişmelerle yapay zekâ uygulamalarının gerektirdiği bilgisayar gücüne ulaşıldı ve böylece yapay zekâ uygulamalarından daha fazla konuşur olduk. Yapay zekâ uygulamaları bilgisayar donanımına da çok fazla bağlı olan bir alandır, yeni donanımlar, yongalar yapay zekâ için gereken makine gücünü özellikle sağlayacak şekilde geliştiriliyor ve doğal olarak bu donanımları kim üretebiliyorsa yapay zekâ uygulama yarışında da gücü de elinde tutanlar öne çıkacak, en fazla faydayı onlar sağlayacaktır. Her yüksek teknolojili alanda olduğu gibi kimse kimseye bedavaya bir şey vermez, mutlaka yaratıcısına, üreticisine herkesten daha fazla bir faydası olmak durumundadır. Donanım konusunu ne yazık ki bizim çözebilmemiz mümkün değil, bunu kabul etmemiz lazım ama üniversite sanayi ile iş birliği yapmasını sağlayarak, açık kaynak kod kullanmadan kendi yapay zekâ kodlarımızı, kütüphanelerimizi kendimiz yazalım, bunun için organize olalım, bunu yapacak bilgi ve birikime sahip olduğumuzu düşünüyorum. Böylece bu yarışta milli bir duruş sergileyelim. Zaten artık yapay zekâ uygulamaları tek boyutta da değil, kullanım alanları çeşitlendikçe birbiri ile ilişkili modül ve boyut sayısı da artıyor, yukarıda bahsettiğimiz alanlarda yazılan uygulamalar birbirleri ile uygun şekilde entegre olurlar ve bağımsız bir uygulama olarak ortaya çıkar. Bu konuda devlet yetkililerine, sivil toplum örgütlerine ve tabii ki şirketlerimize çok büyük sorumluluk ve görev düşüyor. Yıllarca sadece konuştuğumuz ama bir türlü gerçekleştiremediğimiz işleri yapalım, birlikte çalışalım ve bilişim treninin bu vagonuna hep birlikte binmeyi başaralım.

2018 yılında en çok konuşulan bir diğer konu da kripto paralar ve blockchain teknolojisi oldu. Nakit paranın tarih olacağını iddaa edenleri haklı çıkaracak şekilde nakit dışı ödeme sistemlerinden geçen para miktarı sadece Çin’de 5 trilyon doları bulmuş durumda. Ödeme sistemleri mobil, merkezi kontrolden uzak, yaygın, sanal ve kripto hale dönüşmekte. Bu durumda da blockchain teknolojisi bir adım öne çıkarak veri güvenliğinin sağlanmasında en önemli unsur olarak değerlendiriliyor. Kripto paralar hala yasa dışı kara para sistematiği ile beraber anılmasına rağmen bu durum kripto paraların yeni dönem ekonomilerde yerlerini almasına engel olmuyor. Bu konuda devletlerin yetkili kurumlarının artık bu gelişmeleri görmemezlikten gelmeyi bırakarak gerekli düzenlemeleri yapmaları gerekiyor.

2018 de yine en gündemde olan konulardan biri yine IoT dediğimiz nesnelerin interneti ve bu kavramla ilgili teknolojiler oldu. Dünyada mobil veri miktarının her 5 senede 8 katına çıkması ve 2023 yılında ayda 110 exabayt a ulaşacak olması, özellikle mobil iletişim teknolojilerinin yani 5G teknolojilerinin beklenenden önce kullanıma açılacağını gösteriyor. Şu anda teknoloji gelişimi beklenenin 6 ay kadar önünde gidiyor. 5G teknolojileri, bilindiği gibi nesnelerin internetinin temelini oluşturuyor, altyapı hazır olunca da uygulama alanları, mesela endüstri 4.0 ve sürücüsün araçlar gibi uygulamaların gelişimi ve yaygınlaşması da o derece hızlanacak. Tabii ki bu durum da diğer teknolojilerin kullanımını mesela büyük veri sistemlerinin gelişimini ve kullanımını hızlandıracak.

Günümüzde artık teknolojik gelişmeleri birbirinden ayırmak mümkün değil, hepsi birbirleri ile ilişkili, bağlantılı ve tamamlayıcı özelliklere sahipler. Ülkemizde yeni kurulan dijital dönüşüm ofisi de bu teknolojilerin hepsi ile bütüncül olarak ilgileniyor. Tabii kolay değil, çok ciddi bir görev üstlenildi, çok çalışmak gerekiyor, umarım sonuçlarını çok geçmeden görmeye başlarız.

Tüm okuyucuların yeni yıllarını kutluyor, sağlıklı mutlu ve bol dijital dönüşümlü günler diliyorum.