1990’lı yıllarda üretici firma konumundaki ana firmalar alt bayilerini / satış kanallarını oluşturmaya başladı. Biz de Netaş olarak bu çerçevede birkaç firma ile anlaşma yaptık. 1996 yılında TÜBİTAK’ın açmış olduğu ULAKBİM ihalesini bu yeni satış kanallarımızdan biri üzerinden aldık. İhalenin amacı; ülkemizdeki üniversiteler ve araştırma kurumları arasında ağlar oluşturmak, bu ağlar üzerinden kaynak araştırması yapabilmek, e-Eğitim verebilmek ve bu ağın yurt içi ve dışındaki diğer ağlarla bağlantısını kurmak idi. Bilgi üretimine yardımcı olacak şekilde akademik bilgi ve belge hizmetleri sunmak ve bunları geliştirebilmek asıl güdülen amaçtı. Sadece bununla da kalınmayacak küresel araştırma ağlarına da bağlantılar yapılacaktı. Kurumun elemanları konularında yetkin mühendisler idi. Birlikte sistemi kurduk. Bu arada sistemin yeni özelliği gereği NMS İş İstasyonu tarafındaki bağlantı X.25 değil Frame Relay olacak, hız da 2 MB seviyesinde olacakdı.
Daha sonra ÖSYM’nin de isteği üzerine 150 MB bir erişim linki de mevcut ULAKBİM ağına bağlandı. Böylece öğrenciler ilk kez internet üzerinden üniversite sınav sonuçlarını öğrenme imkânı buldu. Yaz boyu çalışmaları sürdürdük. Sonuç başarılı idi. Haklı olarak ülkemizin bu ağına katkı sağlamanın gururunu yaşadık.
Bugün ULAKBİM, 200’ü aşkın üniversite, askeri kurum ve kamu kurumuna hizmet veren, omurgası Ankara-İstanbul (25GB) Ankara-İzmir ve İzmir-İstanbul (15GB) küresel ağ bağlantısı ise 60 GB seviyesinde bir veri iletişim ağı.¹
Kuruluşundan 12 yıl sonra TTNET’de çalışırken ULAKBİM tekrar gündemimize geldi. Altyapıda hız artışına gitmek için yeni bir ihale açıldı. Birkaç ufak firmanın yanısıra büyük bir GSM operatörü de teklif verdi. Teklifi vermeden bir gün önce rakam ne olmalı diye bir hayli düşündüm. Rakibimizi diğer verdiği teklifleri inceledik, regülatif koşullara baktık ve en son olarak da finans bölümünden onayımızı zor da olsa aldık. Evrakları hazırlıyan arkadaşa biraz güvenemediğimden mi bilemiyorum ihale öncesi gerekli dokümanları ULAKBİM ihale ekibine kontrol ettir, dedim. Ertesi gün saat 10:00 da ihale komisyonunun önünde diğer firma yetkililer ile toplandık. Zarflar yırtıldıkça rakamlar ortaya çıkıyor ve her defasında rahat bir nefes alıyordum. Bizim zarf en sona kalmıştı. Rakimiz olan firmanın zarfı açıldı. Komisyon başkanı evrakları inceledikten sonra rakamı okudu. Evet, kıl payı çok cüz-i bir rakam farkıyla ihaleyi biz aldık. Tabii bunu TTNET’e büyük bir mutlulukla duyurduk. İyi de bir kutlama töreni yaptık.
Ve yapılan ihalenin şartları gereği eski operatörden yeni ihaleye geçiş altı aylık bir süre sonra gerçekleşecekti. Sanırım 4 ay geçmişti. Samsun da idim. 19 Mayıs Üniversitesi, Belediye, Hükümet konağı derken dönüş yoluna girdik. Samsun Kavak’a geldiğimizde telefonum çaldı. Baktım, ULAKBİM Müdürü arıyordu. Telefonu açtım “Hayrola …. Bey” dedim. Telefondaki ses üzüntülü bir şekilde “Ağbiy ihaleyi incelemeler sonucunda rakip firmaya verdik” dedi. Şaşırdım, “Neymiş soru” diyebildim. Müdür “Zuhuri Bey finansal bir kağıdın aslını değil fotokopisini vermişsiniz, ihale aşamasında gözden kaçmış. Rakip firma itiraz ederse sizin de bizim de başımız ağrır” dedi. Yüzüme ateş basmıştı, midem kıyıldı adeta. Ne yapacağımı bilemez şekilde, çaresiz Satıştan Sorumlu Genel Müdür Yardımcımızı aradım. Doğrusu nasıl bir tepki vereceğini bilemiyordum. Durumu izah ettim. Karşımdaki kişi sanırım sesimdeki üzüntüyü hissetmiş olacak ki, son derece sakin ve önemsemez bir tavırla “Zuhuri zaten onların niyeti o firmaya vermekti, boş yere üzülme” diye beni teselli etti. “Ama efendim bizim evrakta eksiklik varmış” demeye çalıştım. O yine ısrarla “Onların niyeti baştan belliydi. Bir şekilde bizi eleyeceklerdi” diyordu. Biraz olsun rahatlamıştım. Ankara’ya doğru aracımı hızla sürmeye devam