Yavaş yavaş akıllı ev konseptinden akıllı şehir konseptine kayıyorduk. İlgili STK’lar konuyla ilgili organizasyonlar düzenliyor ve Türk Telekom, Turkcell, Vodafone gibi büyük firmaların yetkili isimlerini konuşmacı olarak davet ediyorlardı.
Evlere fiber (FTTx) projesinde görev aldığımı için biz de önceliğimizi belediyelere verdik. Önce Sarıyer Belediyesi’ne CHP’li İstanbul milletvekili olan Melda Onur vasıtasıyla gidelim istedik. Melda hanımı aradık, sağolsun bizi kırmadı ve Astorya AVM de buluştuk. Sonra üşenmedi, bizimle birlikte Sarıyer Belediyesi Bilgi İşlem Başkanlığı’na geldi. Belediye yetkilisi güvenilir bir firma arayışı içerisinde olduğu için altyapılara gerekli fiber erişim anlaşmasını hemen imzaladık.
Ekibimizden bir eleman vasıtasıyla Kadıköy Belediyesi’nin telefon ücretlerini düşürmek için ihale hazırlığında olduğunu öğrendik. Belediye de tanıdığı olan bu elemana “Arkadaşın olan Başkandan (O dönem Selami Öztürk idi) randevu alabilir mi?” diye sordum. Birkaç görüşmeden sonra randevuyu koparmış ve elaman bana “Önümüzdeki hafta Selami Bey sizi bekliyor” diye bildirdi.
Eski Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk ve ben Haydarpaşa Lisesi Vakfı’nın bir toplantısındayız.
Bu arada Telekom’un diğer birimleriyle hemen haberleştim. Telefon hizmetinin dışında “Ne verebiliriz” diye sordum. Türk Telekom’a bağlı Innova “Biz kiosk yapıyoruz” diye dönüş yaptı, wi-fi grubu da cadde ve parklara wi-fi verebileceğimizi belirtince onlardan da yetkin birer eleman alarak Selami Bey’in karşısına çıktık. Selami Bey telefon faturalarından bir hayli yakındı. Selami Bey bizim okul (Haydarpaşa Erkek Lisesi) mezunu idi ve aynı zamanda okul vakfımızın da başkanıydı. Kendimi tanıtırken okul konusunu da açınca ortam birden yumuşadı, artık iş sizden alır mıyız, almazmıyızın ötesinde nasıl yaparız, nasıl tasarruf ederize dönüştü. Bizim VoIP ürünü yeni çıkmıştı. Onu önerdik. Rakamlar da makul olunca “Getirin imzalayalım” dedi. Ben “Birkaç önerimiz daha olacak” diye araya girdim. Ufak bir sunum eşliğinde akıllı kentlerle ilgili demomuzu yaptık. Selami Bey ücretsiz internet erişimi fikrine bayıldı. En çok kalabalığın olduğu iki yerden birisi Bağdat Caddesi diğeri Kadıköy rıhtımı. Bu iki alanı ücretsiz internet erişim alanı yapabiliriz diye görüşünü açıkladı.
Ancak kiosk pek aklına yatmadı. Havalimanlarındaki gibi bir sayısal pano yapıp yapamayacağımızı sordu. Innova yetkilisi öyle bir panoyu Ortadoğu ülkelerinde yaptıklarını belirtti. Başkan “Kadıköy’deki lokal haberleri, günlük haberleri ve belediyenin hizmetlerini halka ulaştırmak adına Kadıköy Vapur İskelesi’ne büyük bir dijital pano koydurabilirim” diye belirtti. Ona da tamam dedik.
Güzel bir anlaşma yaptık ve müjdeyi genel müdürümüze verdik. VoIP satışını realize ettik ama diğerlerinde öngörülemeyen sorunlar ortaya çıktı. Access Pointler için gerekli enerjiyi Bağdat Caddesi’nde yer alan trafik lambalarından çekmeyi projede planlamıştık. Ancak caddeler Büyükşehir Belediyesi’nin sorumluluk alanı içinde olduğu ve izin alınamadığı için o iki projede kaldı. Sonraki yıllarda gördüm ki bu projeyi İstanbul Büyükşehir Belediyesi parklarda uygulamış. Bu arada ben Türk Telekom’a ilk VoIP müşterisini kazandırdığım için grup Genel Müdürü Paul Doany’den başarı ödülümü aldım.
Türk Telekom CEO’su Paul Doany’den İlk VoIP satışı Ödülü
İkinci hatıram ise Mardin’e kadar uzanıyor. Gidenler bilir Mardin eski ve yeni Mardin olmak üzere iki bölümdür. Kalenin olduğu Kızıltepe düzlüğüne hâkim noktadaki kısım eski Mardin’dir. Şehrin bu eski bölümüne IPTV yayınlarını kablo üzerinden vererek şehrin görüntüsünü bozan çanak antenleri kaldırma projesini Mardin Belediye Başkanı ve Mardin Valisi’ne ilettik. “Gelip, anlatın” diye davet aldık. İçinde ağırlıklı IPTV çözümü olan akıllı kent sunumunu Vali, Belediye Başkanı ve diğer yakın belediye başkanları ile bilgi işlem ve şehircilikten sorumlu mimarlarına yaptık. Çok beğendiler. Hemen uygulamaya geçilmesini istediler. Biraz biz fedakârlık yapacağız, valilik bir miktar yardımcı olacaktı. Sonuçta eski Mardin de bulunan konut ve işyerlerine çok düşük bir ücretle bu projeyi yapmaya karar verdik.
Yerel ve ulusal basın, sosyal medya konuyu gündemine taşıdı (https://www.melihbayramdede.com/mardin%E2%80%99de-canak-anten-kirliliginin-ilaci-iptv.html) O akşam kutlama adına daha önceden organizasyonu yapılmış yemeğe katıldık. Valilikteki görüşmelerim nedeniyle yemeğe en son ben iştirak ettim. Gelen ekibin –sanırım- en kıdemlisi ben olduğum için nezaket gösterip beni masanın başına oturttular. Geceye renk katsın diye davet edilen şarkıcı Göksel sahne kıyafetiyle geldi bir süre sonra. Göksel Hanım hemen masamın yanına oturdu. Bana karşı anlayamadığım bir şekilde çok sıcak ve samimi idi. Hal hatır sormalar, efendim tarzı hitaplar vs... Bu arada karşımda oturan ekibimdeki birkaç eleman sürekli kaş göz işaretleriyle haberleşirken özellikle masamın fotoğraflarını çekmeye başladılar. Güle eylene geçen bir iki saat sonrası otelimize döndük. Ekipteki en muzip arkadaş “Zuhuri Bey ne yaptık biliyor musunuz?” diye başladı itirafta bulunmaya. Göksel Hanım aslında benden önce masaya uğramış. Bizim ekipte “Genel Müdürümüz henüz gelmedi, yemeğe başlamak için onu bekliyoruz” deyince Göksel Hanım da “Benim de ufak bir iki işim var 10-15 dakikaya gelirim” diye ayrılmış. Döndüğünde arkadaşların kaş göz işaretinin anlamı beni Genel Müdür olarak Göksel Hanım’a işaret etme eylemiymiş.
Gelelim Mardin’deki anten olayına. Maalesef böyücü terör örgütü bu haberi duyunca halkı halka korku salmış. “IPTV’yi devletin size ücretsiz verme amacı nedir biliyor musunuz, ROJ TV’yi izlemenizi engelleme çabasıdır” diye propaganda yapmış. Böylece projemiz sabote edildi. O dönem barış süreci de devrede olduğu için proje ile ilgili olarak maalesef Valide çok ısrarcı olamadı.