BU BİR KAYIP İLANIDIR!

Yerel Seçimler çok şükür bitti galiba. Galiba diyorum çünkü bu yazıyı kaleme aldığımda henüz YSK İstanbul BB itirazlarını tam olarak karara bağlamamıştı.

Siyasilerin gündemi ile iş aleminin gündemi taban tabana zıt.

Siyasilerin gündemi ile dünyanın gündemi de taban tabana zıt.

Ülke bir yerel seçim uğruna kimbilir ne fırsatlar kaybetti ve kaybetmeye devam ediyor. Görünen o ki; Dimyat’a seçime giderken, evdeki demokrasiden de olduk. Sizleri bilmem ama ben artık sıkıldım bu kısır döngüden. Bu döngü nasıl kırılacak, ülke gündemi ne zaman gerçek sorunlara dönecek?

Biz ülke olarak nasıl bu hallere düştük? Demokrasi ve seçmenin iradesinin sandığa tam yansıması adına koparılan patırtı, insanların birbirini kırması, sandık nöbetleri, YSK uygulamaları, siyasilerin olayları ele alış tarzı, en önemlisi medyanın olayları sunuşu... Koskoca bir hayal kırıklığı. Bize ne oldu böyle?

Bu ortam ekonomimizde volaliteyi arttırdı. Ekonomimizdeki volalite vatandaşımızın finansal davranışını altüst etmiş gözüküyor. Ekonomi adeta yüksek ateşi olan bir hasta gibi. Ateşi düşürmek için içilen antibiyotik de Dolar. Vatandaşın ekonomik çıpa’sı dolar olmuş maalesef. Çünkü önünü göremiyor. Bilgi kirliliği hat safhada. Bırakın yıllık tasarruf ya da harcama planını, ertesi günün planını yapacak bilgiye ulaşamıyor. Belirsizlik ve kararsızlık birbirini tetikleyip duruyor.

Dolarizasyon 1950’lerden beri ülke ekonomimizi mahvetmeye devam ediyor maalesef. Bir ülkenin egemenliğinin en önemli göstergesi milli parasıdır. Piyasa oyuncuları milli paradan hızla kaçıyorlar. Başka bir ülkenin parasını ekonomik çıpa alıyoruz. Bu durum kesinlikle sürdürülebilir değildir.

Çözüm çok kısa ve nettir: GÜVEN. İnsan psikolojik olarak hep güvenmek ve güvende olmak ister. Aileye güven, esnafa güven, sokağa güven, muhtara güven, polise güven, medyaya güven, adalete güven …

İş alemi de güven unsuru üzerine kararlarını netleştirir. Hak, hukuk ve adalet. Yatırımlar için güvenli ortam yani. Ülkede güvenli ortamı oluşturduğunuz an, tüm sorunlar sihirli bir el değmişçesine çözülmeye başlayacaktır. Güven demek sürprizlerin olmadığı bir yatırım ortamı demektir. Güven bugünden yarına değiştirilen makro ekonomik politika kararlarının olmaması demektir. Güven ben yaptım oldu kararlarının olmaması demektir. Güven demek, kamu otoritesinin tüm piyasa oyuncularına tam rekabeti sağlaması demektir. Güven demek, tüm oyuncuların finans kaynaklarına eşit şartlarda ulaşabilmesi demektir. Güven demek öngörülebilirliktir. Güven demek şeffaflıktır.

Kısacası objektivizm ve tam demokrasi demektir güven, ki ülkemizde şu sıralar kayıplara karışan kavramdır kendileri.

İşin kötü yanı Shakespeare’in dediği gibi, “Güven ruh gibidir, terk ettiği bedene asla geri dönmez.”