Son dönemde ülkeye mal olmuş bazı (TOBB, TİM, MÜSİAD, TÜSİAD) meslek oda başkanlarını dinlediğimizde, Platon’un Mağara Alegorisi (Aydınlanma ve Hakikat) aklıma geliyor.
Platon’un mağara alegorisi aydınlanma üzerine onun Devlet kitabında geçen önemli bir örnektir. Sadece gölgeleri gördüğü için onları gerçek sanan biri bir gün gölgeyi değil de aslı gördüğünde ne olur? Platon’un mağara alegorisindeki bu asıl idealar dünyası ile bağlantılıdır. Bu dünyada gördüklerimiz gölgelerden başka bir şey değildir.
Platon’un ünlü mağara metaforunu hatırlayın. Yer altında bir mağara düşününüz. Çocukluklarından itibaren ayaklarından ve boyunlarından zincirlenmiş insanların yaşadığı bir mağara. Başları mağaranın duvarına dönüktür ve arkalarında bir ateş yanmaktadır… Onlar için gerçek, duvara yansıyan gölgelerdir.
Sayın başkanları dinlediğimde zihinlerimizin “doğruların gölgeleriyle” doldurulduğu hissiyatı uyanmaktadır. İş aleminin temsilcilerinin ve kurumların gerçekleri dile getirmek, doğruları söylemek gibi bir ahlaki ve mesleki görevleri vardır. Siyaha beyaz, beyaza siyah demek ya da gri tonlarda kalmak hem bulundukları makamlara hem de topluma telafisi olmayan zararlara yol açabilmektedir.
Haziran-2019 da TİM (Türkiye İhracatçılar Meclisi) “Türkiye’nin ilk 1000 İhracatçısı 2018” Araştırma sonuçlarını açıkladı.
Basın bülteninin girişini yorumsuz olarak aşağıda değerlendirmelerinize sunuyorum:
“2018 yılını rekorlara tamamlayan ihracatta şampiyonlar ligi sıralaması açıklandı. Türkiye İhracatçılar Meclisi tarafından bu yıl 17’ncisi açıklanan “Türkiye’nin İlk 1000 İhracatçısı 2018” araştırmasına göre ilk 1000 şirket önceki yıla göre 10.5 milyar artışla toplam 102.8 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdi. Bu şirketlerin 50 ilde faaliyet gösteriyor olmaları da ihracatın Türkiye geneline yayıldığının en büyük göstergesi oldu. Otomotiv sektörü zirveyi bırakmazken, Türkiye’nin ihracat lideri ise Ford Otomotiv oldu. Sıralamada ikinciliği Toyota, üçüncülüğü ise Tofaş göğüsledi.”
Bülten şöyle devam ediyor:
“61 ihracatçı birliği, 13 genel sekreterlik ile 85 bine yakın ihracatçının tek çatı kuruluşu olan Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin (TİM) bu yıl 17’ncisini gerçekleştirdiği ve her yıl dikkatle takip edilen, “Türkiye’nin ilk 1000 İhracatçısı 2018” araştırmasının sonuçları açıklandı. İlk 1000’de yer alan şirketlerin toplam ihracatı 2017’ye göre 10.5 milyar dolar artışla 102.8 milyar dolara ulaşırken, toplam ihracattan aldıkları pay ise yüzde 61,2’ye yükseldi. İlk 500 şirketin ihracattaki payı yüzde 52.6’sı oldu.
Bu yıl da ilk üç zirvedeki yerini korudu
Araştırma sonuçlarına göre Ford Otomotiv Sanayi A.Ş., 5 milyar 683 milyon dolarlık ihracatla Türkiye’nin lider şirketi olurken, Toyota Otomotiv Sanayi Türkiye A.Ş., 4 milyar 598 milyon dolarla ikinci, Tofaş Türk Otomobil Fabrikaları A.Ş. ise 2 milyar 998 milyar dolarla üçüncü sırada yer aldı.”
“2018 yılını rekorlarla tamamlayan ……
İlk 1000 şirket toplam ihracat payını 10,5 milyar USD artırarak 102.8 milyar USD’lik ihracat gerçekleştirdi ………………”diye devam ediyor basın açıklaması.
Gölgelerden gerçeklere doğru bir yolculuğa çıkalım beraberce, işin detayına girelim;
Türkiye’nin 2018 yılı ihracata rakamı 168 Milyar USD. İlk 1000 şirket toplam ihracatın 102 Milyar USD’sini gerçekleştirmiş. %60’lık bir pay. İlk 1000 şirket 2017’ye göre ihracat rakamını 10,5 Milyar USD arttırmış. Yani şirket başına 10,5 milyon USD. 2017 yılına göre %10’luk bir oransal artış.
USD’nin 2017 ye göre 2018 de değer artışı %40 iken %10’luk bir artış nasıl başarı olarak lanse edilir ki? (29.12.2017 TCMB USD Döviz alış kuru 3,77 iken 31.12.2018 USD döviz alış kuru 5,28.) (Aralık 2017 USD Dolar endeksi 97,47, Aralık 2018 Dolar Endeksi 96.17, yani %1’lik bir dünya genelinde Dolar endeksinde düşüş olmuş)
Basın bülteninde; “İlk 1000 firma ihraç birim fiyatında ülkemizi ileri taşıdı. İhracatımızın kg fiyatı 2018’de 1,33 dolar iken ilk 1000 firmamızda bu sayı 1,37 dolar, ilk 500’de 1,40 ve nihayet ilk 10 firmamızda ise 2,76 dolar olarak gerçekleşti.”deniliyor.
İhracatın kg fiyatı! (Bende bunu anlamam ihracatın kg ölçü birimi ile ölçülmesi akıllara zarar). Demek ki ihracatımız konvansiyonel ürün ağırlıklı. Akıl teri dediğimiz ICT sektörünün payı o kadar az ki, bir yazılım ihracatı dahi kg ölçü birimiyle ifade ediliyor maalesef. Ülkemizin genel fiyatı 1 kg 1,33 Dolar iken ilk 1000 firmanın ki 1,37 dolar. Yani % 3 daha katma değerli satış yapılmış. Ve bu bir başarı hikayesi gibi lanse edilmektedir.
Gölgeler burada başlıyor işte!
Ben TİM yetkililerine, gerçeklere ulaşmak adına şu soruları yöneltmek isterim;
- TİM üyelerinin Devletimizden aldığı “ihracat teşvik rakam toplamı” nedir?
- Bu teşviklerin ülkemiz ihracatına ne kadar katkısı olmuştur?
- Bu teşvikler küçük ölçekli ihracatçılara verilse idi, ihracatımız ne kadar artardı?
- Teşvik tutarı 2017’den 2018’e oransal olarak ne kadar artmıştır?
- Eximbank’ın faiz teşviki ne kadardır?
- Üzerine Devletimiz ihracatçılarımıza bir de “yeşil pasaport” imkânı getirmiştir, bu uygulamanın gerçek çıktılarını TİM kamuoyuyla paylaşacak mıdır?
- 2023 İhracat Hedefinde kg ile ifade edilen ülkemiz genel fiyatı ne hedeflenmektedir?
- 2023 te “Katma değerli ürünlerin” toplam ihracattaki payı ne kadar hedeflenmektedir?
- TİM’in 2023 hedeflerine yönelik detaylı aksiyon planı var mıdır?
Devletimizin binbir çeşit ihracatı teşvik kalemleri ve KDV iadesi de üzerine eklenince tam bir gölgeler bombardımanı.
Amacımız ülkemizin güzide bir STK’sını sorgulamak değil elbette. Ama devletin kaynaklarını kullanan büyük bir meslek örgütlenmesinin faaliyetlerini ve doğru çıktıları ortaya koyarak, bu güzide örgütlerin kamuya daha faydalı çalışmalarına yardımcı olmak.
Kanaatimce ihracatın gücüyle ithalatı dengelemekte ve dolarizasyonu sınırlamakta TİM’e büyük görevler düşmektedir. Nasıl mı? Devletin ihracat teşviklerinin katma değerli sektörlere yöneltilmesi ilk adım olmalıdır. Diğer adım ise, STK başkanlık makamlarının gençleştirilmesi ve koltukta kalma sürelerinin iki dönemle sınırlandırılarak yeni dimağların önünün açılmasıdır. Bu önerim sadece TİM için değil TOBB, TÜSİAD, MÜSİAD, Ankara Ticaret Borsası, İTO, İSO, ASO, ATO, Teknokent Yönetim Kurulu Başkanları gibi bir çok kurumda bu ilkenin uygulanması hem bu kurumlara hem de kamuya çok faydalı çıktılar verecektir.
Diğer bir konu ise hesap verilebilirliğin kurumsallaştırılmasıdır. Alınan teşvikler ve yıllık ihracat artışlarının, ithalatı karşılama oranlarının, kg fiyatının, G7 ve G20 ülkelerine göre ne kadarlık bir artış sağlandığı vb. olmalıdır.
Dostlar bu bir başarı mıdır? Kanaatimce tamamen Platon’un Gölgeler Metaforundan başka bir şey değildir.