GSM ve 5G

1982’de Muhabere Okulu’da girdiğim kurada Telli Bölük çıkmıştı. O gün bugündür telsiz işlerine çok fazla girmedim. 1984’de yaşadığım bir olay ise yine telsiz işlerinin kıyısından dönmeme neden oldu. Rüzgârlı Sokak’taki PTT Hastanesi’nde grip olmam nedeniyle kuyrukta beklerken TT NATO Dairesi’nden bana göre yaşlı birisiyle tanışmıştım. Bulunduğum yerden şikâyetçi olunca “Neden NATO Dairesi’nde Radyo-Link grubuna başvurmuyorsun ki?” demişti. Haftası geçmedi Rüzgârlı Çatalhan’daki Genel Müdürlük binasındaki Personel Dairesi’ne dilekçemi verdim. Personeldeki vatandaş dilekçemi okuduktan sonra hafif alaysı “Hemşehrim, buraya girmen mucizedir, özel torpillileri alırlar, boşa çaba sarf ediyorsun” dedi. Ankara Gıda Hali’nin yanındaki Telefon Başmüdürlüğü’ne gidince sarı kaplı telefon rehberinden NATO Daire Başkanı Yüksel beyin telefonunu buldum ve aradım. Karşıma bir bayan çıkınca sekreter zannettim. Oysa Daire Başkanı Yüksel, bir bayan imiş. Durumu ve personeldeki söylenenleri aktarınca Yüksel Hanım “Hemen gel, seni grup başmühendisim ile görüştüreyim” dedi. Kalktım gittim. Dediği gibi de yaptı. Grup başmühendisinin odasında baş başa görüşürken adam beni beğenmemiş olacak ki “Şu an ihtiyacım yok” dedi. Odası Daire Başkanı’nın makam odasına açılıyordu. Çıkışta Yüksel Hanım “Ne oldu” diye sorunca durumu izah ettim. Kadıncağız öfkeyle telefona sarılıp grup başmühendisini yanına çağırdı ve “Daha geçen hafta bana eleman sıkıntımız var dememişiydin” diye azarladı. Benim işim olacak gibiydi ama Başmüdürlüğe döndüğümde bu kez benim grup başmühendisim daha iyi bir teklifle gelince vazgeçtim. 1886 yılında Aselsan’a başladığımda da telsiz yerine telefon işiyle uğraşmıştım.

1980’li yılların ortalarında Nokia araç telefonu ile sektöre girmişse de asıl GSM sektörü 1993 yapılan ihale (1) neticesinde belirlendi dönem çalıştığım firma olan Netaş’taki mühendislik Grubu Genel Müdüre sunduğu raporda olumlu görüşler belirtiyordu. Ancak pazarlama bölümünün yapmış olduğu araştırmada “Cok fazla rağbet olmaz, bir yılda ancak 200.000 aboneye çıkılabilir” gibi bir tahmin sunularak sektöre doğrudan girilmedi. Üstelik ana firmamız olan Nortel’de “Biz üreticiyiz, kazanan firmalara ürün satarız” düşüncesiyle Netaş’a destek vermedi. O zamanki genel müdürümüz de “Biz tüm operatör olacak firmalara eşit mesafedeyiz” diye beyanda bulunurken şirket içinde de pazarlama bölümünün olumsuz görüşünü paylaşıyordu. Oysa aynı günlerde Ericsson firması ülkemizden tamamen çekilme kararı almış ve pılını pırtısını toplamak üzereydi. Ericcson’un Türkiye Genel müdürü ihale koşullarında “Konsorsiyum ortakları arasında üretici firma da yer alır” ibaresini çok iyi değerlendirdi. Önce Sabancı’ya gider, ancak Sabancı da bu işin karlı olmadığını düşünür ve kabul etmez. Sonraları GSM bahsi geçtikçe “Bahsetmeyin o konuyu, yüreğim yanıyor” diyecek kadar pişmanlık duyar Sakıp Bey. Sonra Ericsson genel müdürü bu kez o zamanlar bankacılık işleri ile uğraşan Karamehmet’e gider ve ikna eder. Lisan için gerekli kaynağı (2) bulunca hemen işe koyulur. Piyasa araştırmacılarının dikkate almadığı bir konu vardır: Türk halkı yeniliğe açıktır ve çok kolay kabullenme özelliği vardır. Araç telefonları pek prim yapmamıştı ama nedenleri basitti; araçta daha çok kullanılıyor, elde taşıması pratik değildi. Belirlenen sürenin sonunda abone sayısı 4 milyona erişmişti. Ve bu Avrupa için bir rekor sayılırdı.

Biraz geç de olsa Uzanlar da operatörlüğe soyunurlar. Sektör tüm dünyada olduğu gibi ay farkı ile de piyasaya girseniz fark daha sonra kapanılmaz hale geliyor. Uzanlar haberlere yansıdığı kadarıyla lisans ücretini bir hayli geç ödediler, adeta önce malı satıp parayı kazandıktan sonra ödediler. Çok sonraları Tansu Çiller hükümeti ile yaşanan krizler Telsim’in daha da geri kalmasını sağladı. Sonra İtalyanlar’ın İş Bankası’yla yaptıkları ortaklık çerçevesinde Aria ve çok daha sonra “Altyapıyı tüm operatörlere ben sağlıyorum ve ben niye bu işin içinde yokum” diyen Türk Telekom Aycell ile devreye girdi. Ancak 4 operatör Türkiye için biraz fazlaydı. İtalyanlar daha sonra Berlusconi-Tayyip dostluğundan da istifade ederek yaptıkları yatırımların bedelini alıp çekildiler. Aria ve Aycell birlikte A ve A =Avea’yı kurdular.

Herkesin beni eleştirdiği nokta hep geçmişe dönük anlatıyorsun diyorlar. Doğrudur ama nerden geldiğimizi de bilmemizde yarar var.

Bu ihale yapılırken amaçlanan ülke teknik elemanlarına yeni iş sahaları açmak, teknolojiyi transfer etmek idi. Ancak bugüne geldiğimizde durum -belki istihdam açısından kısmen doğru bile olsa- öyle olmadı. Öyle olmadığı gibi bir dönem 4, daha sonra 3 olan operatörleri regülasyonun başındaki kurum zorlayıp tek bir kule üzerinden farklı frekansı kullanan antenleri birleştiremedi. Oysa bunun örneklerini gerek yeni havalimanı İGA’da ve Marmaray’da gördük. İlk zamanları her birinin maliyeti 250.000 doları bulan baz istasyonlarının (3) sayısı 200.000’leri bulmakta. Sadece İstanbul’da bu sayı 50.000’e yanaşmış durumda. Ortak kule için Global Tower kuruldu, Türk Telekom ile Vodafone işbirliği yapmak için çalışmalar başlattı ancak neticelenmedi.

Yine maliyeti düşürmeye katkıda bulunacak olan sanal mobil operatörlüğü (MVNO) geçiş hem gecikmiş hem de tam anlamıyla yapılamamakta.

Bugün 5G’ye geçiş planları yapılmakta. Yüksek band genişliği ihtiyacı ve IoT’nin (4) etkin kullanımı gibi nedenlerle altyapının hızla fibere dönüşmesi gerekmektedir. Eğer bu dönüşüm olmaz ise 5G’nin kullanılması için gerekli ortam sağlanmamış olacağı gibi yapmış olduğumuz donanım yatırımları da fiber altyapı gelene kadar efektif olmayacaktır. 2010’lu yıllarda başlayan evlere fiber (FTTx) çalışmaları Türk Telekom’un durumunun iyiye gitmemesi nedeniyle akamete uğramıştır. Bu dönüşüm tek başına bir firmanın altından kalkacağı bir rakam değildir. Tahmin edilen rakam 13 Milyar $ civarında. Oysa operatörler ortak yatırıma girişirse bu maliyetleri operatör başına 3 milyar $’a çekmek mümkün olacaktır.

Son yayınlanan 2023 raporunda ülkemizde mobil abone oranı %100 olacağı fiber abone sayısının ise %20 olacağı öngörülmekte

Avrupa da evlerde fiber oranı %14 iken ülkemizde %11 seviyesindedir. Yine OECD araştırmasına göre 2018’de her 100 kişi için genişband aboneliği oranı %31 iken ülkemizde bu oran %13 seviyesindedir. Bu konuda BTK’ya büyük iş düşmekte. Numara taşınabilirliğini, kontör birim fiyatını belirlemedeki gecikmeleri yaşatmaması gerekir diye düşünüyor ve temenni ediyorum.

Dipnotlar

  1. Telsim (Rumeli Telekom) ilk ihaleyi giren bir firmadan devraldı diye biliyorum
  2. 500 milyon $ lisans bedeli
  3. Şu an günümüzde 10-15.000 $ seviyelerinde
  4. IoT de bilgi aktarımında kullanılan sensörlerin hem yüksek bandgenişliği hem de antenlere yakın mesafede olması zorunluğu var.