21. YÜZYILIN DİNİ! DATAİZM- VERİCİLİK

Verinin dayanılmaz cazibesi. Verinin inanılmaz gücü.

0,1,0,1,1,0… Evet her şeyin 0 ve 1’e indirgendiği adeta yeni bir “din”. İnsanın ya da evrendeki herhangi bir şeyin yazılım kodlarıyla tanımlandığı ve hiçbir şeyin birbirinden farkı olmayan 0 ve 1’den ibaret olduğu algoritmik bir yazılım sistemi.

Hiçbir duyguya yer vermeyen her şeyin sayılar olduğu bir dünya.

Büyük veri denilen sistem uzun süredir çalışmaktadır. Yapay zeka çalışmalarının gelişmesiyle birlikte büyük verinin değeri yani datanın değeri üssel olarak artmaya başlamıştır. Birçok sektörde de yapay zeka robotları kullanılmaya başlandığını gözlemlemekteyiz.

Geleceğin meslekleri arasında big data analistleri, veri madenciliği, sosyal medya kahinliği vb. meslekler dikkat çekmektedir. 20 yıl önce bu tarz meslek isimleri insanın aklına dahi gelmezdi.

20 yıl önce bir adres ararken çevredeki insanlara sorar bulurduk. Beynimizi çalıştırırdık. Ancak şimdi herkesin elinde bir cep telefonu var. Cep telefonlarındaki navigasyon uygulamalarına gideceğiniz adresi girersiniz ve cep telefonu uygulaması sizi gideceğiniz adrese götürür. Bu uygulamayı kullanırken insan beyni ne yapar. Sadece ilkel seviyedeki yapay zekanın komutlarına uyar.

Eskiden büyük büyük ansiklopediler vardı öğrenciliğimiz zamanında. Kütüphanelere taşınırdık bir tez dosyası hazırlarken. Şimdi ise kütüphane elimizin altında. Ve araştırdığınız bir konunun ilk kelimesini girdiğinizde, her şeyi big data sayesinde öğrenip geliştiren Google vb. arama motorları size hemen cevapları göstermeye başlıyor.

Eskiden cebir denilen şeyi insan beynini çalıştırarak kullanırdık. Şimdi ise cep telefonumuzdaki hesap makinesine girip sonucunu buluyoruz. Ya da borsa bankacılık işlemleri. Bunların hepsini yapay zekanın kullanıldığı borsa programları sayesinde birkaç dakika içinde analiz edip, beynimizi hiç yormadan kullanmadan, sonuçlara ulaşabiliyoruz.

Dikkat ederseniz tüm bu uygulamalarda insan beyninin muhakeme yeteneği devre dışı. Her şeyin altında “Marcov Zinciri” (*) mantığı ile çalıştırılan, dijital sistem yatıyor. Google arama motorunun temelinde de yatan Marcov Zinciri teorisidir.

 

İnsan yaradılışı gereği kullanmadığı uzuvları kasları gevşer tembelleşir. Kullandığı kaslar uzuvlar ise kullandıkça gelişir. Yapılan bir deneyde insanın bir spor hareketini en mükemmel seviyede yapabilmesi için aynı hareketi 10 bin kez tekrar etmesi gerekiyormuş. Bunun tersinin düşünün. Beyninizi tembelleştiren bir dijital dünya sonunda beynimize neler olabilir?

Beynimizdeki snaps denilen nöronlar arası yolları kullanılmadıkça tembelleşmeye ve sonunda unutmaya doğru gidecektir. Adeta beynimiz çölleşecektir.

21. yüzyıla kadar bilgiye erişmek zor iken, dijital dünya ile birlikte bilgi her yerde. Bilgiye ulaşmak artık hiç zor değil. Beynimiz bu konuda hiç yorulmuyor. Bu yüzyılda zeki kabul edilecek insan için ilk kriter; sorunun cevabını bilen insan değil, sisteme doğru soruyu sormak olacaktır. Peki beynimiz yapay zeka sayesinde tembelleştikçe insan beyni bu kriteri sağlayabilecek midir? Yoksa dataizmin sıradan bir verisi mi olacaktır.

İnsanın sayılarla çetin savaşı şimdi başlamaktadır.

İnsanlık sayılara, duyguyu, vicdanı, bilinci, etik değeri öğretebilecek midir? Körü körüne veriye inanlara göre bu mümkün imiş. Dataist bilim insanları devamlı bunu ispatlamak için deneyler ve sonuçlarını yayınlamaktadır. Her gün birçok yapay zekâ robotu haberi çıkmaktadır. Uzak doğunun meşhur oyunu “Goo”da dünya birincisi insanı yenen yapay zekâ vb. haberlerini duymuşsunuzdur. Kendi kendine öğrenen sayılar. Google dünyası. Google’ın yaratıcıları her şeyi sanallaştırmaya devam etmektedir. İnsanlar Google’a girdikçe esasında Google yapay zekasına bir şeyler vermekte, dijital iz bırakmaktadırlar. Bu izler Google’ın devasa veri merkezlerinde, bir yerlerde tutulmaktadır. Bazıları Google tarafından analiz edilmekte, sonuçlar çıkarılmakta ve kayıt altına alınmaktadır. Esas ilginci üssel olarak öğrenme yeteneği büyüyen Google zekasının tam olgunlaştığında ne yapacağını kanaatimce Google’ı yaratanlarda bilmemektedir. Fişini çekince sona erecek bir şey olmaktan çıkmıştır sanal dünya.5G ve IOT ile birlikte insanın müdahalesi de etkili olmayacaktır. Akıllı bilgisayarlar, işçi olarak makineleri çalıştıracaklar, kendilerini savunması için robotlar kullanacaklardır. Filmlerde izlediğimiz senaryolar gerçeğe bürünmeye başlamaktadır.

Peki bu haberler neyin habercisi?

İnsanın kendi sonunu getirecek olan, yapay zekanın hakimiyetini ilan eden haberler. Kendi sonunu getirecek şeyi kendi eliyle icat eden dünyadaki tek yaratık herhalde insan olacak.

Eğer ki insanlık bu gidişatı “iyiye” çevirmez ise kaçınılmaz son. Teknolojinin kölesi olmaktansa, teknolojiyi insanlığın faydasına köle yapmak, işin tek çözümü.

İnsanlığın etik değerlerine sahip çıkmak, bilim insanlarını yetiştirirken, bilimden önce insan olmanın değerleri olan, vicdanı, iyiliği ve ahlakı tüm dünyada merkez yapmaktan geçiyor.

Datanızın az, sevginin ve iyiliğin bol olduğu bir ay geçirmeniz dileğiyle.

 

Dipnot:

(*) Marcov Zinciri: Andrey Marcov. 1856-1922 yılları arasında yaşamış Rus matematikçi. Stokastik süreçler üzerinde çalışmıştır. Markov eşitsizliği ve Markov Zinciri adlarını bu matematikçiden alır.

Skotastik Süreçler: Sistemde ortaya çıkan herhangi değişimin sonucu kestirilemiyorsa ve rastlantısallık söz konusu ise gözlenen olay Skotastiktir. Skotastik süreçlerin genel teorisi rastlantısallığın etkili olduğu alanlarda uygulanmaktadır.