VİZYON 2023’TEN, FON YÖNETENLERİN VİZYON 2023’ÜNE

Vizyon 2023 çerçevesinde ülkemizin ihracat kapasitesini arttırmak adına yaptığımız çalışmalarımıza, alım heyetleri düzenleyerek devam ediyoruz. Bu kapsamda Kasım 2019’da ilk alım heyeti çalışmamızı da hayata geçirmiş olacağız.

Alım heyeti etkinliğimiz içerisinde, Yazılım-Donanım-Haberleşme ve Savunma Sanayine yönelik bir organizasyonu paydaşlarımız ile birlikte tasarlamaya başladık. Umuyoruz ki bu çalışmamız da gerçekleştirdiğimiz yurtdışı seyahatimiz kadar ses getirecek.

Gerçekleştireceğimiz etkinlik ile ilgili olarak, Ankara özelinde birçok sanayi bölgesi ve TGB ziyaretlerinde bulundum. Bu ziyaretler kapsamında birçok firmamızın dış ticaret alanında ne kadar istekli olduğunu fark ettim. Bunun yanı sıra OSB’lerimizde ve Kümelenme birlikteliklerinde yılların birikimi ile ortaya çıkan sorunları da gözlemleme fırsatını yakalamış oldum. Eylül sayımızda da bu sorunlara yönelik bir yazı kaleme almaya karar verdim.

Yazımı hazırlar iken OSB’ler konusunda hazırlanmış dokümanlar konusunda internette dolaşır iken Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın yürütücü ortaklığı ile Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın uygulayıcılığıyla yürütülen “OSB’lerde Teknoloji Geliştirme Projesi” kapsamında hazırlanan “OSB’lerde Teknoloji Geliştirme Projesi” dokümanına ulaştım.

ICT MEDIA dergisinde 2012 yılından bu yana TGB’ler ile ilgili hazırladığım yazıların birçoğunda bahsetmiş olduğum aksaklıkların, OSB’ler için de geçerli olduğunu, hatta OSB’ler ile TGB ve TTO’ların nasıl ayrılmaz bir bütünün parçası olduğunu bir kez daha görmüş oldum.

TÜBİTAK tarafından fonlanan ve bugün birçok Üniversitemiz ve TGB’lerin çatısı altında kurulan Teknoloji Transfer Ofislerinin işleyişi konusunda sürekli eleştirilerim olmuştur. Bunların başında da fonun TÜBİTAK tarafından verilmesine rağmen TTO yönetiminin TGB veya üniversitelere bırakılmış olması gelmektedir. Yıllık 1 milyon lirayı bulan fon, birçok TGB ve üniversite yönetimlerinin iştahını kabartmaktadır. Bu durumu bizzat içerisinde bir dönem yer aldığım Teknoloji Transfer Ofisinde deneyimleme imkânı bulduğum için biliyorum.

Yaşadığımız deneyimleri bir kenara bırakacak olursak; bu tür fonların eş-dost ve akrabalara nasıl iş imkanları sağladığını birçok mecrada görüyoruz. Liyakatin göz ardı edildiği bu sistemde, sistemi kuranlar tarafından modüller anlamda herhangi bir standardın getirilmemesi de iyi niyetle hazırlanmış bu arayüz modelini bugünlere getirmiştir.

OSB’ler konusunda detaylı bir araştırma olarak inceleme imkânı bulduğum “OSB’lerde Teknoloji Geliştirme Projesi” dokümanından birkaç satırı sizler ile paylaşarak, asıl konumuza dönmek isterim. Hazırlanan dokümanda en çok dikkatimi çeken ayrıntı OSB’lerin bugünkü durumunu özetlerken, çözüm önerisini de hemen ardından belirtmiş.

“Geçmişte sanayiinin temel sorununu çözme başarısı göstermiş olan OSB’ler, bugün bu sorunları çözmekte yetersiz kalmaktadır. Türkiye verimliliğe dayalı bir ekonomiden yenilikçiliğe dayalı bir ekonomik yapıya geçerken, firmaların temel ihtiyaçları da değişmektedir. Önceleri düşük maliyetli üretim yapmaya, sonraları ise kaliteye odaklanan firmaların günümüzde giderek daha fazla artan şekilde tasarım, Ar-Ge, dijitalleşme, küresel pazarlama ve özgün çözümler sunma gibi rekabet güçlerini artıracak alanlara girmesi gerekmektedir (Cansız, 2010:106-112).”

İşimizin temelini ihracat oluşturduğundan bir de ihracat odaklı çalışan firmaların taleplerine bakalım istiyorum.

“İhracat odaklı çalışan firmalar özellikle, sanayi-üniversite iş birliği, teknoloji geliştirme bölgesi, dijitalleşme, lojistik merkez ve firmalar arası iş birliklerini artırma gibi hizmetleri, ihracat oranı düşük firmalara kıyasla daha fazla talep etmektedir.”

Yapılan araştırmada en çok dikkatimi çeken husus ise aşağıdaki şekilde belirtilmiş.

“Tüm OSB’lerden firmaların üzerinde birleştiği bir diğer beklenti ise, bölgede teknoloji geliştirme süreçleri için destekleyici hizmetlerin sunulmasıdır. Bunlar arasında ortak laboratuvar, teknopark faaliyetleri gibi unsurlar yer almaktadır. Çoğu küçük ve orta ölçekli firmanın tek başına laboratuvar kurabilme güçleri olmadığından ve yurt dışına test için yollanan ürünlerin test sonucunun gelmesinin oldukça maliyetli ve zaman gerektiren bir süreç olduğundan bahsederek OSB içinde kurulacak ortak bir test merkezinin ya da laboratuvarın firmaların daha hızlı ve daha yenilikçi ürünler üretebilmesi için güçlü bir motivasyon sağlayacağı dile getirilmiştir. Ancak bu merkezlerin hedefine ulaşması için kritik olan işletim ve finansman modelinin yanı sıra yönetici insan kaynağıdır.

Bu gibi girişimlerin desteklenmesinde devlet veya uluslararası kuruluşların (Kalkınma Ajansı Güdümlü Proje Destekleri, AB IPA Rekabetçi Sektörler Projeleri vb) mali destekleri bulunmaktadır. Ancak mevcut destekler genellikle yatırım ve inşaat maliyetlerini kapsamaktadır. Saha çalışmasının sonuçlarına dayanarak, bu durumun, yereldeki aktörleri, bina ve tefrişat konularına yoğunlaşmaya sevk ettiği tespiti yapılabilir. Bu yapıların tasarımında yönetişim başta olmak üzere hedef kitlenin ihtiyaçlarına yönelik yüksek katma değerli hizmet sunumu konularına yeterince odaklanılmamaktadır. OSB yönetimlerinin öncülük ettiği teknolojiye yönelik girişimlerde (örn. OSB’ler içindeki Teknoparklar) genellikle tesis yönetimi konusuna ağırlık verildiği, firma ihtiyacına yönelik katma değerli hizmet sunumunun ön planda olmadığı görülmektedir(Cansız, 2018).”

Yukarıda yapılan tespitler onuşunda birçok yazı kaleme alınmış olabilir. Bu eleştirilerin haklı veya haksız tarafları olabilir. Bu konuyu değerlendirmelerinize bırakarak devlet desteği ile kurulan ve büyük ölçüde fonlarını bugün itibarı ile Ticaret Bakanlığından alan Kümelenmelerin OSB’ler içerisindeki rollerine de bakmamız gerekiyor.

OSB’deki hâkim kümelerin küresel pazarlarındaki teknolojik gelişmeleri izlemek

OSB’lerdeki sanayicilerin, kendileriyle ilgili teknolojileri bulmalarına yardımcı olmak

Büyük sanayi firmalarıyla start-up’lar arasındaki iş birliğini güçlendirmek, müşteriye ulaşamayan start-upları sanayi şirketleri ile buluşturmak

İlgili sanayicilerin melek yatırımcı olmasına yönlendirici olmak

Sektörel çözüm üreten kuluçkalarla iş birlikleri geliştirmek

Büyük Entegrator firmalarla (örn. 30 farklı firmanın ürününü birleştiren bir savunma sanayi şirketi) OSB firmaları arasındaki ilişkileri geliştirmek

Ar-Ge projelerinin yazımı için destek sunmak

İlgili firmalar için Teknolojik Düzey Tespiti (Technology Audit) çalışmalarını yapmak veya yönlendirilmek.

Tanım ve görevler mükemmel olarak belirlenmiş. Şimdi sektöre yön veren okurlarımıza sormak istiyorum, şu soruların yanıtları neler olabilir?

Yüksek Katma Değer üretmek için Teknoloji Geliştirme Bölgelerini kurguladık,

Firmaların yüksek katma değerli ürünler ortaya çıkarmaları için Teknoloji Transfer Ofislerini kurguladık,

Firmaların ihracat kapasitesini geliştirmek, Vizyon 2023 hedefleri doğrultusunda Kümelenme birlikteliklerini kurguladık,

Ne değişti?

Geldiğimiz noktada Teknoloji Geliştirme Bölgelerini eleştiriyoruz, kira almak dışında bir işlevi yok diye,

Teknoloji Transfer Ofislerini eleştiriyoruz, Üniversite ve Sanayi arasında köprü olamıyor diye,

Kümelenme birlikteliklerini eleştiriyoruz, firmaların faydasına bir işlem yapmıyorlar diye.

Kamu olarak kurgular yapılır iken her şey düşünülmüş olsa da işin sonunda bu destekleri yönetenler kendi Vizyon 2023’lerinin kaygısı ile davrandıkları sürece bu konular daha çok makale ve araştırma raporu ortaya çıkarır.