Kurumsal Hafızamızı teknoparklarda değil sadece Teknoloji Transfer Ofisleri’nde de hızla kaybediyoruz. Teknoparklarda yaşanan temel sıkıntının, yönetim değişikliklerinden kaynaklandığını bir önceki yazımda belirtmiştim.
Aynı sorun Teknoloji Transfer Ofisleri için de geçerli. Nasıl mı? Şöyle anlatayım: Teknoloji Transfer Ofisleri yönetimleri de teknopark yönetici kurulları tarafından yönetiliyor. Yönetim öncelikle teknoparka yönetici hemen ardından da teknoloji transfer ofisine yönetici atamasını gerçekleştiriyor. Bazı üniversiteler de durum farklı olsa da genelde durum bu şekilde.
En üst kademede yaşanan değişiklik dolayısı ile en alt kademede bulunan ofislere kadar inebiliyor. Durum böyle olunca, maddi kaynağını TÜBİTAK’tan alan ofisler, en ufak bir değişimden nasiplerini almış oluyorlar. Teknoloji Transfer Ofisleri değerlendirmeleri kaynağı sağlayan TÜBİTAK tarafından gerçekleştiriliyor. Ama ilgili kurum dönüp üniversite veya teknoparklara neden bu kadar personel sirkülasyonu yaşandığını sormuyor. Veya soruyor ama yönetim tarafında herhangi bir yaptırım olmadığı için her şey yapanın yanına kar kalıyor.
Peki bunun sonucunda neler oluyor?
Endeksler açıklanıyor, her şey güllük gülistanlık ama kâğıt üzerinde. Ticarileşme var mı? Patent çalışmalarında ne durumdayız? Uluslararası akademik yayın çıktıları ne kadar? Kimse net bir yanıt veremiyor. Çünkü ofislerin beyanları, TÜBİTAK için geçerli olan. Birçok Teknoloji Transfer Ofisini ziyaretler gerçekleştirerek, dolaşma imkânı yaşıyorum. Bunun yanında sanayi bölgelerinde de firma ziyaretlerini sürekli gerçekleştiriyorum. Gördüğüm şu: üniversiteler ve sanayi yine yeniden birbirinden kopmuş durumda. Devlet destekli projeler yazmak ve buralardan gelir elde etmek üzerine yoğunlaşmış bir yapıya bürünmüş Teknoloji Transfer Ofisleri. Halbuki, üniversitelerde üretilen bilgi birikimi sanayiye aktarmak, üniversitelerin elinde bulunan patentleri sanayinin ihtiyaçları doğrultusunda ticarileştirmek, ofislerin temel görevi.
Uygulamada, böyle olmadığını anlamak için patent ticarileştirme sayılarına bakmanız yeterli olacaktır. Konuya ilişkin eleştirilerimin hemen ardından açıklanan güzel bir haberi de siler ile paylaşmak istiyorum.
Türkiye’nin 2020 Yılında Avrupa Birliği’ne Ödeyeceği Yaklaşık 80 Milyon Euroluk Katkı Payı Ülkemizdeki Araştırmacılar İçin Kullanılacak
Yıllardır AB’ye araştırmalarda kullanılmak üzere katkı payı yatırıyoruz. Fakat AB yaptığımız bu katkı payını ülkemizden giden projeler için değil (genelde), kendi içerisinde bulunan ülke projelerini desteklemekte kullanıyordu. Gerçekleştirilen çalışma ile AB’ye ödeyeceğimiz yaklaşık 80 Milyon Euroluk Katkı Payı bundan böyle ülkemiz adına başvuru yapan projelerin fonlanmasında kullanılacak. Bu olumlu gelişme için çaba harcayan Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımıza, proje önerisinde bulunacak olan Akademi ve Sanayi camiası adına teşekkürü borç biliyorum. Yapılan anlaşma kapsamında;
Ufuk 2020 Programı’nda başarılı olmuş; ancak Programın bütçe kısıtı nedeniyle destek imkânı bulamamış KOBİ’lerin projelerine destek sağlanabilecek. Ayrıca yurtdışından ülkemizdeki bir üniversiteye, araştırma altyapısına veya sanayi kuruluşuna gelmek isteyen üst düzey araştırmacıların da projelerinin değerlendirilmesi hedefleniyor. Böylelikle Uluslararası arenada kendisini kanıtlamış ancak bütçe kısıtı nedeniyle desteklenememiş projeler için kaynak sağlanacak.
Ülkemiz açısından stratejik değer taşıyan alanlarda yürütülecek projelere katkı sağlamak ve araştırmacıların önemli bir keşif ve/veya buluş yapma potansiyeli içeren projeleri için Avrupa Araştırma Konseyi (ERC)’den destek alabilmeleri amacıyla Ulusal Lider Araştırmacı Programı’nın hayata geçirilecek.
AB Çerçeve Programlarındaki başarıyı artırma odaklı mevcut destek ve ödül programlarının geliştirilecek ve yeni destek programları tasarlanacak.
Araştırma ve yenilik alanındaki Avrupa Ortak Girişimlerinde ülkemiz araştırmacılarının faydalanabilmesini sağlayacak yeni üyelikler gerçekleştirilecek olup mevcut üyeliğimiz bulunan ortak girişimlerde de ulusal katkı miktarı artırılarak ulusal başarımızın yükselmesi hedeflenmektedir.
Türkiye’nin Avrupa Araştırma Alanı Yol Haritasının izleme süreçlerinin desteklenmesi ile açık bilim ve açık erişim çalışmalarının ulusal düzeyde yürütülmesi sağlanacak.
TEKNOKULİS
2018 Teknoloji Geliştirme Bölgeleri sıralaması, 7. Teknoloji Geliştirme Bölgeleri ve ARGE Merkezleri ödül töreninde açıklandı.
Gerçekleştirilen ödül töreninde açıklana genel sıralamaya göre Yıldız Teknopark birinci, ODTÜ Teknopark ikinci, İTÜ ARI Teknopark üçüncü sırada yer aldı. Olgun Teknoparklar sıralamasında ise ODTÜ Teknopark birinci, İTÜ ARI Teknopark ikinci ve Bilkent Cyberpark üçüncü sırada yer aldı.
Endeks sonuçlarına yıllar bazında baktığınızda kamu üniversiteleri bünyesinde yer alan teknoparkların, ilk sıralarda yer aldığını görüyoruz. Uygulamada ise vakıf üniversitesine ait teknoparkların daha aktif ve daha verimli çalıştıklarına şahit oluyoruz.
Sonuçların yıllardır değişmemesini göz önüne aldığımızda sonuçları tekrar gözden geçirmemiz gerektiğini düşünüyor, yeni yılın başarılarla geçmesini temenni ediyorum.