CUMHURBAŞKANLIĞI DİJİTAL OFİSİNİN YENİLENMİŞ SORUMLULUKLARI

Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi, Cumhurbaşkanlığı 1 numaralı karanamesi ile kuruldu. Kurulma amaçları ve görev tanımı 4 maddede özetlenmişti:

  1. Kamunun dijital dönüşümünü koordine etmek,
  2. Milli teknolojinin geliştirilmesi ve bu kapsamda farkındalık oluuşturmak amacıyla gerekli olan projeleri geliştirmek,
  3. Büyük veri analizi yapmak, öncelikli proje alanlarında yapay zeka uygulamalarına öncülük etmek,
  4. Siber güvenlik ve bilgi güvenliğini arttırıcı projeler geliştirmek

olarak belirtilmişti. Daha sonra Cumhurbaşkanlığı 48 numaralı kararnamesi ile Dijital Dönüşüm Ofisinin görev ve yetkileri daha detaylandırıldı ve netleştirildi, mesela kamuda dijital dönüşümün liderinin Dijital Dönüşüm Ofisi başkanının olduğunun altı çizildi. Böyle bir vurgulamaya gerek duyulmasının nedeni de kamudaki bilişim projelerinin başta Bilgi ve İletişim Kurumu ve Türksat olmak üzere bir çok kurum ve bakanlıklar arasında dağıtılmış olması ve bu genel koordinasyon eksikliğinin çok başlılık yaratarak verimsizliğe yol açması olabilir. Yeni yetkilendirme ile kamu bilişim projelerinin ve operasyonlarının tek elden yönetilmesi mümkün olacaktır. Bu konu Türkiye bilişim sektörünün çok başlılık problemine bir nebze çözüm olacaktır, neden kökten çözüm değil, çünkü Dijital dönüşüm ofisi sadece kamunun dijital dönüşümünü gerçekleştirmek üzere görevlendirilmiş. Kamu bilişimi tabii ki çok büyük ve önemli ama Türkiye bilişim sektörü sadece kamu bilişiminden oluşmuyor, sektörde irili ufakli 4000 den fazla bilişim firması var, hemen hemen her konuda ürün veya hizmet üretiyorlar ekonominin gelişmesine her sektöre kaldıraç etkisi yaparak katkıda bulunuyorlar. Bu gücün de göz ardı edilmemesi gerekir. Devletin bilişim stratejisi kurgulanırken özel sektörün de dışlanmaması, doğru yönlendirilmesi, desteklerin koordinesinde, insan kaynağı temini ve eğitiminde diğer ilgili bakanlıklarla ilişki içinde olunması da dijital dönüşüm ofisi görevleri içinde olmalıdır. Dijital dönüşüm ofisinin görevlerinin birçoğunu yine özel sektör gerçekleştirecektir, bu yüzden dijital dönüşümü hayata geçirirken, vizyon ve strateji belirlerken, yerli milli teknolojiler geliştirirken özel sektör ve özellikle bilgi ve teknoloji üreten üniversiteler ile koordineli bir şekilde çalışmak çok önemlidir. Özel sektörün ve üniversitelerin bilgi ve deneyimlerini göz ardı etmemek, onlardan en iyi şekilde faydalanmak dijital dönüşümün başarıya ulaşmasında en etken faktörler arasındadır. Dijital dönüşüm ofisi de bunun mutlaka farkındadır ama bir kere daha belirtmekte fayda var. Çünkü bazı bakanlıkların operasyonlarında bu konunun hala net olarak anlaşılmadığı gözlemlenmektedir.

48 nolu Cumhurbaşkanlığı kararnamesinde detaylandırılan dijital dönüşüm ofisi görevleri çok kapsamlıdır. Tek bir satırda yazılan bir görevi gerçekleştirmek için büyük bir ekip kurmak gerekir. Mesela Dijital teknolojiler, tedarik ve kaynak yönetimi dairesi başkanlığına atfedilen 3 nolu görevde “Dijital dönüşüm eko sisteminde yer alan yerli firma ve ürün envanterini oluşturmaya yönelik ilgili kurumlarla iş birliği yapma” konusu bilişim sektörünün yıllarca çözmek istediği fakat Türkiye İstatistik Kurumu dahil bir türlü düzgün ve güvenilir çözüme kavuşturamadığı bir konudur. Ayrıca bu ve bunun gibi diğer görevler sadece dijital dönüşüm ile sınırlı kalmış, böyle bir sınırlamanın olmaması ve tüm Türkiye bilişim sektörünün firma, yetkinlik, ürün ve hizmet envanterinin çıkarılması gerekir. Bunu gerçekleştirmek ise çok ciddi koordinasyon yeteneğine sahip sayısal olarak da ciddi bir kadroya ve tabii ki zamana gereksinim duyar, ama çok önemlidir ve bir an önce başlanmalıdır. Diğer görevler de bundan daha az önemli değildir. Dijital Dönüşüm Ofisi organizasyonu da verilen yeni görevlere uygun olarak yapılanmış, bu durumda Dijital Dönüşüm Ofisinin insan kaynakları bu kadar ağır görevler için hem nitelik hem de nicelik olarak geliştirilmelidir.

Kısaca özetlersek, Dijital Dönüşüm Ofisi’nin görevleri tanımlanırken, ofisin sadece kamu bilişiminden sorumlu olacağı merkeze alınmış, tüm bilişim sektörünü kapsarsa çok daha iyi olur. Ayrıca yeni teknolojiler kısmı yapay zekâ ve büyük veri ile sınırlamamak, bu konuya da artırılmış gerçeklik, nesnelerin interneti, robotlar gibi tüm yeni teknolojileri de içerecek şekilde daha geniş perspektifle bakmak daha kapsayıcı olur. Ürün geliştirme konusuna ve en önemlilerinden ve ekonomimize en fazla katkısı olabilecek unsurlardan bir tanesi olabilecek bilişim ihracatı konularına da görev alanlarına dahil edilirse bilişim sektörünün sorunlarının büyük bir bölümü adreslenmiş olur.

Cumhurbaşkanlığı karanamesinden sonra Bilgi ve İletişim Kurumu’nun (BTK) görev tanımları da yeniden gözden geçirilmeli ve gerekli değişiklikler yapılmalıdır, bu kararnamede belirtilen birçok görevi asli veya “de facto” olarak BTK sahiplenmişti. Sahiplenmişti ama telekomunikasyon konuları dışında da pek fazla bir çalışma olmadı ve gelişme de sağlanamadı. Gerçi telekomunikasyon konusunda da ne kadar başarılı olduğu geçen günlerde meydana gelen orta ölçekli bir deprem sırasında da ortaya çıkmıştı. GSM operatörlerimizin hepsi kötü bir sınav vermişlerdi ama bunları denetlemekle görevli olan BTK da en az onlar kadar sorumlu olmalıydı. BTK’nın GSM operatörlerini denetleme görevini yeteri kadar ve doğru yapmadığını düşünüyorum. 4,5G sistemleri şartnamesindeki yerli üretim şartlarının yerine getirilip getirilmediğinin denetlenmesinden ise hiç bahsetmiyorum, o konuda tam bir fiyasko yaşanıyor.