Çin menşeili bir telekomünikasyon üreticisi firma; neden kritik bir kamu kurumumuza bila bedel Sincan ve Zeytinburnu’na baz istasyonu kurmak ister?
Bazı uluslararası şirketlerin ülkemizde uyguladıkları pazarlama ve sektörleri domine etme taktikleri iyice su yüzüne çıkmaya başladı. Rekabet Kurulu’nun Google’a kestiği ceza ibretlik bir cezadır. Cezadan ziyade gerekçeleri ve karşılığında Google’ın, kibarca aba altından sopa göstermesi daha da ilginçtir.
Bir yandan konuyu yakından takip ederken diğer yandan ise başka bazı uluslararası şirketlerin ilerde Google gibi vazgeçilemeyecek büyüklüklere ulaşmasını dengeleyecek politikalara ihtiyaç duyulduğunu görmekteyiz.
Büyük yabancı şirketlerin birçoğu D-OLİGOPOL’leşerek, piyasalarımızı, tabi oldukları devletlerinin örtülü destekleriyle domine ediyorlar. D-Oligopol, uluslararası şirketlerin bu faaliyetlerinden türettiğim bir kavram. D-Oligopol: Devlet destekli, uluslararası şirket görünümlü, devletlerin siyasi ve stratejik amaçlı kullanmak üzere kendi vatandaşlarına kurdurdukları ve oligopol piyasalarda faaliyet gösteren yabancı şirketlerdir.
Sistem şöyle işliyor: D-Oligopoller, 100 TL’lik maliyeti olan bir işi 20 TL’ye alıyor. 80 TL Türkiye’de zarar yazarken, kendi ülkeleri tarafından zararları kompanse ediliyorlar. Gerçi vergi kanunlarımızda “transfer maliyeti” diye bir kavram bulunuyor. Buna rağmen, ülkemizde maliyetin de altında fiyatla iş alıyorlar. İlk etapta ülkemize faydalı gibi gözükmekle beraber işin aslı başkadır.
Bir hizmet-mal neden zararına yapılır? Hiçbir şeyin bedava olmadığı bir dünyada bilinçli olarak neden zararına iş yapar uluslararası bazı şirketler? Google Android, Iphone IOS, Hu- awei Harmony OS, Yandex Map, Google Map, Apple Map, HTC Sense vb. birçok uygulamanın cep telefonuna indirilmesi ücret- sizdir. Neden?
Ya da Çinli bir telekomünikasyon üreticisi, baz istasyonunun maliyeti 100 birimken, neden bize bunu 20 birime satar? 80 birim zararı neden sinesine çeker? Veya Çin menşeili cep telefonu firmaları... Rakipleri 10 birime satarken, özelliği daha fazla olan kendi cep telefonlarını neden 5 birime satarlar? Bütün bunlar sadece Çin’deki işçilik maliyetinin ucuzluğuyla izah edilebilir mi? (Kasım ayında BTK 11 adet cep telefon markasını güvensiz ilan etti. Muhtemelen bu telefonların çoğu Çin de imal edildi. Güvensiz ilan edilen modellerden birisi de dünyaca ünlü Çin’li bir firmaya ait.)
Baştaki soruya dönecek olursak, neden Çin menşeili telekomünikasyon üreticisi firma Ankara Sincan ve İstanbul Zeytinburnu’na bedava test BAZ istasyonu kurmak ister? İlgili devlet kurumuna neden bu ilçeleri önerir Çin şirketi?
İnsanın aklına türlü türlü güvenlik endişeleri geliyor. Acaba bu talebin Doğu Türkistanlı soydaşlarımızın Türkiye’de en yoğun yaşadığı bölgelerle bir ilgisi var mıdır? Bu test baz istasyonlarından ilgili şirket hangi trafikleri takip etmeyi hedeflemektedir sizce?
Dijitalleşmenin ve mobil uygulamaların, big-datanın gücünü gösteren bir haberi de sizlerle paylaşmak isterim: Aşağıdaki haber bilginin gücünün kötü amaçlara nasıl hizmet ettiğinin bariz bir göstergesidir.
“2018 Yılında HRW (Human Rights Watch) İnsan Hakları İzleme Örgütünün raporunda, Çin yönetiminin Sincan Uygur Özerk (*) bölgesinde Uygurlar ve diğer Müslüman azınlıkları yasa dışı izleme faaliyetleri çerçevesinde kullandığı mobil uygu- lamayla bireylerin boy ve kilolarından göz taramalarına kadar kişisel bilgilerini topladığı belirtildi.
Yetkililer ayrıca Sincan’daki insanları yaygın ve sürekli bir ta- kip ve gözetim altında tutuyorlar. Yetkililer komşuları birbirleri hakkında muhbirlik yapmaya teşvik ediyorlar.
QR kodlarından, biometrik verilerden, suni zekadan, casus telefon yazılımlarından ve büyük veri tabanlarından yararlanan, yüksek teknoloji ürünü takip ve gözetim sistemleri kullanıyor- lar. Üstelik bir milyonun üzerinde memur ve polis görevlisini insanları takip etmeleri için seferber etmiş durumdalar. İnsanların evlerine, onlarla birlikte sürekli olarak yaşayan denetim memurları atamak gibi özel yaşama müdahale eden programlar da bu çabaların arasında yer alıyor.” (Kaynak: https://www.hrw. org› news› 2018/09/09). Kritik altyapıları çok ucuz maliyetlerle nerdeyse bedava denecek rakamlara yapıp, kendilerine muhtaç bırakmak. Standart uluslararası şirket görünümlü, D-Oligopol yabancı firmaların önemli bir taktiği. Bu firmaların bir ön yüzü bir de ara yüzleri var. Ön yüzünde standart sıradan bir uluslararası şirket gibi davrandıklarını görürsünüz, ara yüzde ise kendi devletleri için espiyonaj faaliyetleri yürüttüğünü...
Kuşak ve Yol Projesi ara yüzü olan bir proje. Ön yüzde kaynağı Çin Devlet Sermayesi olan ticaretle ülkeleri birbirine yakınlaştırmak. Arayüzde ise projeye dahil olan ülkeleri Çin’e bağımlı hale getirmek. Çin’in Afrika’da yürüttüğü devlet politikaları bilenler için malum. Önce balık ver, ama balık tutmayı Çinli vatandaşlara yaptır. Afrikalı yine muhtaç kalsın Çin’e.
Daha ilginç bir bilgi;
Çin Komünist Parti’nin rolü ve Çin iş dünyasındaki dolaylı da olsa etkisi göz ardı edilemez. Elliden fazla çalışanı olan Çinli özel işletmelerde bir parti sekreteri bulunması gerekir ve Baidu, Tencent ve Xiaomi gibi şirketlerin kendi parlamento üyeleri var- dır. (Kaynaklar: Çinli Yenilikçilerin Öğrettikleri Kitabı. Yazarlar: Mark J.Greeven, George S.YIP ve WEI WEI Baskı Tarihi: 2019 Sayfa 20. Ayrıca Matthew Bey, “ In China, Innovation Cuts Both Ways,”Forbes,24.10.2017 “https://www.forbes.com/sites/strat- for/2017/20/24/in-china-innpvation-cuts-both-ways”)
Dünyada Çinli şirketlere karşı güvensizlik veya güvenlik riski çokça dile getirilirken Türkiye’de neden bu kadar Çinli şirketlere imkân ve fırsat veriliyor? Türkiye batılı ülkelerin bilmediği neyi biliyor ki bu kadar rahat hareket ediyor Çinliler?
Gerçekten sevgili okuyucular Çin menşeili firmalarla ilgili cevabının bulunması gereken birçok soru kafaları meşgul ediyor.
Bu değerlendirmelerimiz kesinlikle yabancı sermaye düşman- lığı değildir. Son dönemlerin doğru bir sloganı ‘Türkiye’nin Verisi Türkiye’de kalmalı’ evet çok doğru... buradan hareketle, ülkemizin ekonomik ve dijital sınır güvenliği de bizler açısından önemli bir meselelerdir. Yerli ve milli ürün hassasiyetinin bu kadar yüksek perdeden dile getirildiği, bir dönemde yabancı menşeili firmalar için ülkemizde tüm açıları kapsayan bir regülasyon elzemdir. Bırakınız yapsınlar bırakınız gelsinler, ne olursa olsun yabancı sermaye gelsin mantığıyla kapılarımızı açar, sırlarımızı emanet edecek sistemleri aldığımız firmalara dikkat etmezsek, bir süre sonra Çin’e bağımlı hale gelen Afrika ekonomilerinden bir farkımız kalmaz. Yağmurdan kaçarken doluya tutuluruz...
(*) Sincan Özerk Bölgesi, Çin resmi makamlarının kullandığı bir tanımlama olup, esasında Doğu Türkistan, Büyük Türkistan'ın doğu kesimidir. 1949 yılından bu yana Çin Halk Cumhuriyeti'nin işgali altında bir Türk yurdudur.