Aylardır yaptığımız çalışmalar sonucunda Türkiye & Gürcistan İşbirliği Forumunun ikincisini Ankara’da gerçekleştirdik. Bilkent Cyberpark öncülüğünde gerçekleştirdiğimiz etkinlik kapsamında, 99 birebir görüşmenin yanı sıra 11’de firma ziyareti gerçekleştirildi.
Üç gün süre ile devam eden organizasyonda, yerli teknoloji üreten firmalarımızın ürünlerinin, katılımcı firmalara tanıtım ve sunumları gerçekleştirildi. Siber güvenlik alanında, birde işbirliği ve satış sözleşmesinin imza altına alınması, yaptığımızın işin ülkemiz için ne kadar değerli olduğunu gösterdi bizlere. Etkinlik kapsamında ayrıca, birçok firmamız gerek kamu gerekse de özel sektör ile iş birliği görüşmeleri gerçekleştirdiler ki bu görüşmelerin sonuçlarını da önümüzdeki aylarda sizler ile paylaşıyor olacağız.
Etkinliğimizin başarılı bir şekilde gerçekleştirilmesi ve katma değerli sonuçların ortaya çıkmasında en büyük payı olan Bilkent Cyberpark Genel Müdürü Faruk İnaltekin başta olmak üzere, emeği geçen bütün çalışanlarına da ayrıca teşekkür ediyorum.
Etkinliğimize katılarak bizleri onurlandıran SSM Siber Güvenlik ve Bilişim Sistemleri Grup Başkanı Sayın Mustafa Özçelik’e ayrıca teşekkür etmek istiyorum. Sayın Özçelik’in etkinlik açılışında da belirttiği gibi aynı coğrafyada yer alan iki dost ülke olarak, yaşadığımız sorunların çözümü noktasında ortak hareket etmek zorundayız. Bu çalışmaları sadece yakın komşumuz olan Gürcistan ile değil diğer Türk Cumhuriyeti ülkeleri ile de gerçekleştirmek, bizler için çok önemli.
Sizler ile Orta Asya pazarında önemli bir yeri olan dört ülke ile Savunma, Finans ve İletişim alanında 2020 yılı Nisan ayı içerisinde ses getirecek bir Alım Heyeti organizasyonu için çalışmalara başladığımızın bilgisini de paylaşmak istiyorum.
Tekno Kulis
Bilimi İçselleştirerek Birçok Teknokente Yaymışız!
2019 yılı sonu itibarı ile Teknokentlerimiz ile ilgili bir çalışma gerçekleştirdim. Yaptığım çalışma sonucunda Türkiye’de faal halde bulunan 53 teknoparkımızdan 29 tanesinde yönetici kadrosunda Bilim insanlarının bulunduğunu gördüm.
Yıllardır yazılarımda Üniversite-sanayi işbirliğine değinirim. Bu konu sadece benim değil aynı zamanda bütün kurumlarımızın da gündemi. Anladığım kadarı ile biz bir yerde yanlış yapmışız. Üniversite-Sanayi işbirliği faaliyetini, teknoparkların yönetim kadrosuna bilim insanlarını getirmek olarak algılamış ve faal halde bulunan teknoparkların yüzde 50’sinden fazlasını bilim insanlarına emanet etmişiz. Bunun bize getirisi ne olmuş derseniz her yıl yayınlanan teknopark endeksi sonuçlarını inceleyerek görebilirsiniz. Bilim insanlarımızın bu başarılarının altında Üniversite Rektörlerimizin de payı yadsınamaz elbette.
Tekno Kulis yazımı hazırlamadan önce birçok platformda çok ses getiren bir çalışmayı inceleme imkanı yakaladım ve sizler ile de paylaşmak istedim. Çalışma yine bir bilim insanımız (Prof. Dr. Engin Karadağ ) tarafından gerçekleştirilmiş. İşte çalışmanın sonuçları:
Türkiye’de görev yapan 196 rektör bulunuyor. Mevcut rektörlerin, atıf ve yayın verilerini derleyen “Web of Sience” sisteminden elde edilen verilere göre, uluslararası makalesi bulunmayan toplam rektör sayısı 68. Bir diğer sistem Scopus’dan elde edilen verilere göre ise toplam uluslararası yayını olmayan rektör sayısı 55.
Bahsi geçen ve uluslararası yayını bulunmayan 68 rektörümüzün 44’ü devlet üniversitesinde, 24’ü ise vakıf üniversitesinde görev yapıyor. Aynı araştırmaya göre; Uluslararası makalelerin sayılarının yanı sıra, makalelerine atıf yapılan rektör sayıları da incelenmiş. Web of Science sistemine göre 46’sı devlet 25’i vakıf üniversitesi rektörü olmak üzere toplam 71 rektörün makalesine hiç atıf yapılmamış. Scopus sistemine bakıldığında ise makalesine atıf yapılmayan rektör sayısının 61 olduğu gözlemlenmiş.
Bu çalışmanın sonucunu değerlendirir iken sayın rektörlerimizin yoğunluklarını da dikkate almanızı öneririm. Belli ki Web of Science ve Scopus sistemi, ülkemiz coğrafyası ve siyasi gündeminden çok uzakta. Çünkü bizim rektörlerimiz işi sadece bilim üretmek olan üniversitelerimizi yönetmiyorlar, aynı zamanda, üniversite iştigali olan teknoparklar, vakıflar vb. gibi birçok işi de bir arada yönetiyorlar. Bunun yanında üniversitelerin mali durumları, atamalar, akademisyenlerin sorunları gibi işlerle de uğraşıyorlar. Bu kadar yoğunlukta elbette makale yazmaya veya bilim üretmeye vakitleri kalmıyor. Dolayısı ile bu iki sistemin verileri, bizler için belirleyici olmamalı.(!)
Aynı araştırmada h-index ile ilgili veriler de paylaşılmış. Yapılan araştırmaya göre h-indexi en yüksek olan rektörlerimizin bağlı oldukları üniversitelerde aşağıdaki şekilde paylaşılmış:
Koç Üniversitesi, ODTÜ, Harran Üniversitesi, Sabancı Üniversitesi, Galatasaray Üniversitesi, Tarsus Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi, Bilkent Üniversitesi, İzmir Yüksek Teknoloji Üniversitesi ve Akdeniz Üniversitesi Rektörlüğü.
Dikkat ederseniz sayılan üniversitelerin çoğu vakıf üniversitesi. Ve yine teknoparklar ile ilişkilerine baktığımızda bu sayılan üniversitelerin teknoparklarını bilim insanlarının yönetmediğini görüyoruz.(!)
Sonuç:
Yapılan bu araştırma sonucunda benim çıkardığım ders şu. H-index’i yüksek olan ve genelini vakıf üniversitelerinin oluşturduğu bu listede yer alan rektörler, işi erbabına bırakarak, bilim ile uğraşıyorlar.
Ülkemizde çok değerli bilim insanlarının sayısı hiç te az değil. Bize düşen bilim insanlarımızın daha fazla üretim yapmaları için onlara destek olmak. Onların ellerini güçlendirecek sorunları bertaraf etmek. Çünkü onlar ne kadar rahat olurlar ise o kadar çok bilimsel makale yayınlayabilirler.
2020 yılının daha çok makalenin yazıldığı, daha fazla atıfların yapıldığı, daha fazla işbirliklerinin çıkarıldığı, herkesin her işi bir şekilde yapabildiği bir yıl olması dileğiyle.