Yeni bir yıla başlarken bu defa geçen yılın hesabıyla ilgili değil, 2018’e yönelik bir yazı yazmaya karar verdim. Zira geçen yıla ait sektörde çok büyük somut bir gelişme olmadığından, rutinin tekemmülü şeklinde geçen konular artık hiç heyecanlı değil.
Yeni yıla henüz girmişken geçen yıl, özellikle son aylarında herkesin dilinde olan ve hergün basın ve medyada yer almaya başlayan Bitcoin konusunun esas itibariyle yeni bir teknoloji olan Blockchain’i gölgede bıraktığını görünce bu konuyu biraz irdelemek istedim.
Çeşitli etkinliklerde ve yazılarda anlatılanlara göre Blockchain teknolojisi gümbür gümbür geliyor ve günlük hayatımızda internetten sonra yer alacak yeni bir olgu. Hatta konunun uzmanlarının bulunduğu bir etkinlikte ‘’Kaçınılmaz Son’’ şeklindeki bir slogan beni çok etkiledi. Hatırlarsanız internetin çıktığı ilk dönemlerde de birçok kişi bunun o kadar da önemli bir şey olmadığını, gelişemeyeceğini ve bir balon olduğunu söylemişti. Ancak bugünkü duruma baktığımızda neredeyse artık İnternet her şeyimiz oldu. Onsuz bir şey yapamıyoruz. Evet internetin hayatımıza girdiği yıllarda ‘’dot.com’’ furyasında yer alan pek çok şirket bugün yok. Ama onlardan bazıları günümüzde yıllardır üretim yapan büyük dev şirketlerin bile çok üzerinde değerli bir duruma erişti. Peki bu nasıl oldu? Bu yeni nesil şirketler ürünleriyle günlük yaşantımızın birer parçası olarak kabul gördü.
İşte Blockhain de mevcut iş modellerini kökten değiştirecek şekilde artık hayatımıza adım adım giriyor. Yani bir tür teknolojik devrim. Bununla ilgili olarak dergimizin Ağustos sayısında ve www.halilyalcin.com.tr de yer alan ‘’Digital Dünyada Yeni Trend: Blockchain’’ başlıklı yazımızda teknoloji ile ilgili bazı bilgiler verilmişti. Bu teknoloji kısa bir süre sonra bankacılık, sigortacılık, tapu, noterlik gibi alanlarda eski uygulamaların yerine geçecek. Burada en önemli husus, işlemlerin artık aracı olmaksızın ‘’peer to peer ‘’olarak iki kişi arasında çok hızlı ve düşük maliyetli olarak avantaj sağlanmasıdır. Bundan dolayı bu alanda faaliyet gösteren bazı şirketler kendilerini yeni teknolojiye adapte etmeye çalışırken henüz pek çoğu olayın farkında olamadıklarından Blockchain teknolojisinden ziyade Bitcoin’le ilgili olumsuz görüşler bildiriyorlar. Ki burada devlet yönetiminde olan kişiler de bulunuyor, devletin bazı kademelerinde bu teknolojiyi yakından takip eden çalışma gruplarının olmasına rağmen… Burada bir koordinasyon eksikliğinin bulunduğu ortada.
Bitcoin ise bu teknoloji üzerindeki ürünlerden bir tanesi. Hızlı değer artışıyla da herkesin dikkatini çekiyor. Bunun dışında halihazırda 1300’e yakın bu tür ‘’kripto currency”ler var. Ama onların pek çoğu henüz bilinmiyor. Geçenlerde bu konuyu anlatmam istenen teknoloji ile ilgisi bulunmayan bir grupta,”Blockchain in bir kebapçı dükkanı, Bitcoin’in ise Adana kebap” olduğu şeklindeki analoji çok anlamlı geldi insanlara. Yani diğer kripto paralar da kebabın diğer çeşitleri olarak anıldı. Konuyla ilgisi olmayanlar açısından bu son derece basit anlatım olarak konuyu özetliyor.
Peki ‘’Kripto para’’ deyimi doğru bir tanımlama mı derseniz onunla ilgili de değişik görüşler var. Devletlerin bu olguyu vergilendirebilmesi için bu tanımın ivedi yapılması gerekiyor. Dünyada konu çeşitli mercilere sorulduğunda bazıları ‘’para’’, bazıları’’ emtia’’, bir kısımda ‘’menkul kıymet ‘’ olarak tanımlama yapıyor. Tabii buradaki esas amaç, devletlerin bu işten vergi alabilmesi olacağı için herkesin tanımında farklılıklar var.
Para olarak kabul edilirse vergi alma imkânı yok. Tamamen herhangi bir döviz gibi değişim aracı olabileceği gibi yatırım da yapılabilecek bir olgu. Ayrıca alışverişte kullanılabiliyor. Ama para olabilmesi için arkasında bir merkez bankası ve devlet gibi bir yapının olması gerekir. Değerini birilerinin belirlemesi gerekir. Bunda yok. İşte yeni bir dilemma.
Emtia olarak kabul edilirse vergi almak çok kolaylaşıyor. Altın, gümüş, kahve, buğday gibi kabul edilirse değer artışından dolayı devletler vergi alabilecek. Ama bu durumda da nerede olduğu bilinmeyen ve elle tutulup görülemeyen bir şeyi kim nasıl ve neye göre vergilendirecek? Merkezi bir kontrol mekanizması yok. Yatırım anlamında doğru olabilir. Fakat diğer taraftan para yerine geçtiği için de herhangi bir mal veya hizmet alımında ödeme aracı olarak kullanılabiliyor. İşte size yeni bir açmaz.
Menkul kıymet tanımlaması benim açımdan en zayıf halka olarak görünüyor. Çünkü fiziki bir nesne yok ortada.
Kafanızı iyice karıştırdım gibi geliyor, değil mi? Şu an bu konunun tam olarak derinlemesine bilinmemesi nedeniyle nerelere doğru evrilebileceğini öngörmek çok zor. Bu yazıyla, yeni teknoloji konusunda farkındalık yaratmak ve düşündürmek amacıyla konuyu gündeme getirdim. Tüm bu bilinmezlerin ortasında insanların ilgisini çeken ve yoldaki herkesin birbirine sorduğu kripto paralar Blockchain teknolojisinin birer ürünü olarak şimdiden günlük hayatımıza girdi bile. Önümüzdeki yıllarda Bitcoin veya bugün konuştuğumuz kripto paralardan bazıları olmayacak, yerlerine yenileri gelebilecek ama Blockchain teknolojisi hayatımızda çok etkin bir şekilde yer alacak.
Yazımın başında gümbür gümbür geliyor diye bahsetmemin nedeni bu. Kabul etseniz de etmesiniz de bu devrim niteliğindeki teknolojiye karşı durmanın imkânı yok. Bu yüzden tüm devlet, kurum ve kuruluşlar, şirketler ve insanlarımız yapı ve vizyonlarını bu yeni duruma göre değiştirmek zorundalar. Yoksa bu değişim rüzgarından yüksek hasarla çıkma veya devre dışı olma gibi sonuçlarla karşılaşabilirler.
İşte bundan dolayıdır ki 2018 yılının devrim niteliğindeki Blockchain teknolojisinin çok konuşulduğu günlük yaşantımızı direkt ilgilendiren ve ürünlerinden etkileneceğimiz bir yıl olacağını öngörüyorum.