TERRESTRİAL ANALOG/DİGİTAL TELEVİZYON YAYINLARININ SONU GELDİ Mİ?

TRT’nin tek kanallı siyah-beyaz yayınlarından sonra 1990 yılında hüdainabit başlayan özel yayıncılık, önce birkaç, daha sonra çok sayıda kanalla devam etti. Bilindiği gibi bu yeni, ilginç, değişik, kuralsız televizyon ve radyo yayınları 13 Nisan 1994 yılına kadar sürdü. Bu alanın regülasyonu biraz geç olmakla birlikte 20.04.1994 tarihinde RTÜK Kanunu’nun yayımlanmasıyla birlikte oldu.

Televizyon yayınlarını izleyiciye iletmek, network kurmak, uyduların henüz yaygın kullanılmaması, mevcut uyduların ise food printlerin Türkiye üzerinde güçlü şekilde Erp elde edilememesinin yanı sıra zayıf sinyallerin en az 2m ve üzeri çanak çapları gerektirmesi, yayınların analog olması ve uyduda yaklaşık bir tam transponder kaplaması ve uydu kapasite maliyetlerini bu yayınların yaygınlaşmasını engellemiştir. Bu imkanı kullanamayan yayıncı çözüm için büyük illere karasal linklerle yayınlar taşınmış ve yayınlar vericilerle iletilir olmuştu. (Günümüzde ise, bir transponderden 15 ile 20 kadar Mpeg4 yayını iletmek mümkün hale gelmiştir.)

Bu süre içinde izleyiciler yayınları Yagi yada Dipol VHF-UHF birleşik antenlerle (halk arasında kılçık anten) türlü zahmetlere katlanarak çatıdan, balkon kenarından yada duvara monte ederek düşük seviyede ulaşan RF TV sinyallerini almaya çalıştıklarını hatta türlü çözümler ürettiğini de (tencere kapakları vs) hepimiz hatırlarız. Bu çabalar filmlere konu olmuş, mizah olarak kullanılmıştır.

Bu zorluk Türksat 1C uydusunun Temmuz 1996 hizmete girmesiyle sona ermiştir. Yayıncılar ülkedeki tüm yerleşim yerlerine vericileri kurmuş karasal link kullanmadan yayınlarını direkt uydudan vericilere iletme imkanı elde etmişlerdir. İzleyiciler de uydu alıcıları pahalıda olsa uydu çanak çapları 90 cm kadar düşmesiyle uydu yayınlarını tercih etmeye başlamışlardı.

Uydu iletiminden önce yayınların alınabileceği başka bir mecra olmaması nedeniyle karasal penetrasyon %100’dü. Uydu yayınlarının artması ve uydu set üstü alıcı fiyatlarının makul hale gelmesiyle penetrasyon uydu lehine hızla evrilmeye başladı. Bu yönelimi arttıran diğer faktörler ise vericilerin arızaları, yetersiz RF güçleri, enerji kesintileri, alış anteni sorunları (yönlendirme-rüzgar vs.) gibi faktörlerde izleyicinin stüdyodan çıkan işaretin verici yerine direkt uydudan kalite kaybı olmaksızın tüplü TV alıcılarından izlemeyi tercih etmesiyle her geçen gün artmıştır.

Fiyatı düşen uydu alıcı cihazları nedeniyle karasal penetrasyon değerleri uydu lehine değişmeye başladığını bunu daha da hızlandıran Türksat kablo TV sisteminin hizmet vermesi, diğer büyük iki uydu platformunun yayına başlaması, uydudaki kanal sayılarının fazlalığı hatta Hotbird uyduları da dahil edildiğinde toplam kanal sayılarının 500 adetleri geçmesi izleyicinin uyduya yönelmesini hızlandırmıştır.

Nihayet, mpeg2 dijital geçişin başlamasıyla yayınların dijital ortama aktartılması yada üretilmesiyle analog sistemlerin kısıtlayıcı ve efektif olmayan teknolojisinin yerine daha esnek, en az kayıplı ve en önemlisi daha az transmisyon giderleri ile yayınlar vericilere iletilmeye başlandı. Bu imkan yayıncıların çok sayıda TV kanalı açmasını da mümkün hale getirmiştir.

Mpeg2 bir süre sonra çok sayıdaki TV yayın talebini karşılayamaması nedeniyle Mpeg4 ile bu sorunu aştı. Sıkıştırma tekniklerinin iyileşmesi birim alanda daha çok enformasyon iletilmesi ile daha kaliteli içerik ve daha çok sayıda kanalın iletilmesini en önemlisi de büyük ekran televizyonların üretilmesine olanak sağlamıştır.

Günümüzde SD’den HD’ye 4K’ya hatta 8K’ya kadar çözünürlüklerin sağlandığı bunun sonucunda 100 inch ekran boyutlarının kullanılabildiği görülmektedir.

Mevcut duruma tekrar bakarsak ölçümler SD yayınların ağırlığını %2’den daha az olduğunu gösteriyor. Bu durum gerçekle oldukça örtüşmektedir. Bilindiği gibi analog vericilerle ancak SD formatı iletmemiz mümkün, halbuki izleyici sahip olduğu 40 inch ve üstü alıcılarla SD yayını izlemek istememektedir.

Herkesin kolayca tespit edebileceği diğer bir gösterge ise çatılarda önceden var olan binlerce yagi antenin olmayışı da karasal yayınların bittiğinin göstermektedir.

Bu nedenle izleme mecrası sıkıştırma metotlarının mükemmelleşmesi, kaliteli içeriklerin büyük ekran Televizyonlardan izleme talebinin artması izleyiciyi uydu, kablo yada İPTV’ye yöneltmektedir.

Yakın gelecekte bu eğilim ve tercihin 5G ve internet olacağına kesin gözüyle bakılmalıdır.