PANDEMİ SONRASI UZAKTAN EĞİTİM

Son günlerin popüler konularından biri de uzaktan yani online eğitim. Olağan üstü durumlarda imdadımıza yetişti ve eğitim adına çok faydalar sağladı. Her yaş ve meslek grubu için her seviyeye göre çözümler kısa sürede üretildi, uygulanmaya alındı. İnternet ve televizyona uygun içerikler hazırlanarak öğrencilere ulaştırıldı. Şehir merkezlerine internet üzerinden yayınlar yapılırken internetin olmadığı kırsal kesimlere televizyon kanalıyla ulaşıldı.

Korona virüs salgınında can simidi olan uzaktan eğitimin, şartlar olağanlaştığında da sürmesi önemli. Sohbet ortamları ve televizyon yorumlarında bundan sonraki dönemlerde eğitimin online yapılmasının faydaları da tartışılıyor. Ancak unutamamalıyız ki normal şartlarda uzun süreli uygulanacak online eğitimin gençliğimize zararları olacaktır. Günümüzde çocuklarımız zaten aşırı miktarda bilgisayar, telefon ve tablet gibi sanal ortam teknolojileri kullanmakta. Aşırı kullanımın zararlarını da dikkate almamız gerekiyor. Bugün zorunluluktan uyguladığımız sistemi şartlar normalleştiğinde de uygulamamız halinde bunun çocukların psikolojisine etkilerini enine boyuna tartışmalıyız. Uzaktan eğitim maliyeti düşürme adına faydalı olabilir ancak gençliğimize vereceği zararları da düşünmeliyiz. Tabii ki teknoloji her alanda kullanılmalı, geliştirilmeli ancak çocuklara sanal ve gerçek ortamları ayırabileceği yaşlara uygun içeriklerle sunulmalı.

Çocuklarımız günümüzde sanal ortamda sosyalleşirken eğitiminde sanallaşması halinde bunun nasıl bir sosyal tahribata sebep olacağını düşünmeliyiz. Çocuklarımız neredeyse anne baba demeden teknolojiyle tanışıyor, tablet ve telefonlardaki sanal oyunlarla oynuyorlar. Aileler küçük yaşlardan itibaren tablet veya telefonlarda bir şeyler izleterek çocuklarını oyalıyor. Bunlar bazı ailelerin hoşu gidiyor olabilir ancak çocukların gelişmesine olumsuz etkileri olacağını unutmamalıyız. Sosyalleşmekte zorlanan, gerçekle sanal ortamı ayırt edemeyen gençler yetişebilir. Bizler ve gençler bilgisayar veya telefon olmadan hayatın yaşanamayacağını düşünür hale geldik neredeyse.

Olağan üstü durumlar karşısında kendi kendine üretip ve hayatta kalabilme becerilerine sahip nesillerin olması önemli. Aşırı sanal ortam bağımlılığı zor şartların bile sanal ortamdaki gibi olduğu ve çözümün bilgisayar oyunundaki gibi kolayca aşılabileceğini düşündürüyor gençlere. Bir yandan eğitimi ve yapabildiğimiz her şeyi sanal ortamda yapmayı öğrenirken diğer taraftan olağan üstü durumlarda kendi kendine yetebilecek nesiller yetiştirmemiz gerektiğini unutmamalıyız. Bugünlerde doğaya dönüşümün önemini anlamamız gerekli. Doğada, daha doğrusu gerçek ortamda üretim yapmayı öğrenmeliyiz ve çocuklarımıza da öğretmeliyiz. Bitkilerin sanal ortamda yetişmediğini onlara göstermeliyiz.

Şartlar normale döndüğünde online eğitimi normalleştirmeden devam etmeliyiz. Online eğitim hayatımızda elbette olmalı ve geliştirilmeli. İnteraktif eğitim içerikleri arttırılmalı. Ancak yaş gruplarına göre verilecek eğitim miktarı ve içerikleri çok ciddi denetlenmeli. Önümüzdeki yıllarda online eğitimin çok daha artacağı kaçınılmaz gibi görünüyor. Eğitim içerikleri ve yaş grubuna verilecek miktarlar uzmanlar tarafından hassasiyetle denetlenmeli ve onay verildikten sonra uygulamaya alınmalı. Çocuklarımız üzerindeki etkileri enine boyuna tartışıldıktan sonra uygulamaya geçilmeli.

Online eğitimle eğitim maliyetleri düşerken çocukların sanal bağımlılığı da beraberinde artacaktır. Uzun vadede çocukların sanal bağımlılığı çok daha pahalıya mal olabilir. Yüksek lisans öncesi eğitimde online eğitim miktarı ve içerikleri yaş gruplarına göre çok hassas hesaplanmalı. Özellikle üniversite ve üniversite öncesi online eğitim hassas kriterlere tabi tutulmalı.

Üniversite eğitiminden sonraki dönemlerde online eğitim çok faydalı olacaktır. İş hayatıyla beraber eğitime erişimin kolay ve efektif olması kişisel gelişim açısından oldukça büyük önem taşıyor. Bunun yanında kurum ve şirketlerdeki kurum içi eğitimlerin online uygulanması oldukça faydalı. Kurum içi online eğitimler zaman ve maliyet açısından kurum ve şirketlere pozitif etki sağlayacaktır. Her noktada bulunan çalışanlarına bu eğitimleri ulaştırabilme fırsatı sağlıyor. Eğitimi daha düşük maliyetlerde bütün personele ulaşılabilir kılıyor. Bunun yanında sivil toplum örgütleri de online eğitim sayesinde çok fazla kişiye faydalı eğitimler sağlama imkanı bulabiliyor.

Meslek örgütleri için de aynı durum söz konusu. Kendi meslek mensuplarına hazırladıkları içerikleri daha hızlı ve düşük maliyetler ile ulaştırabiliyorlar. Mesleki yeterlilikler aynı anda birçok noktadan sanal testler ile tespit edilebilecek, interaktif uygulamalar ile meslek mensuplarının el becerileri geliştirilebilecektir. Meslek odalarının içerik üretme konusunda çalışma yapmaları önümüzdeki dönemler için önemli olacaktır.

Sanal gerçeklik uygulamaları ile mesleki uygulamalar simüle edilip erişimi kolaylaştırılabiliyor. Birçok tehlikeli meslek grubunda bunlar hali hazırda yapılmakta. Bu içerikler bütün meslek odaları tarafından hazırlanarak kendi meslek gruplarının faydasına sunulabilir. Online eğitimler sayesinde meslek odaları yapacağı eğitimleri sanal gerçeklik ortamında hazırlayıp meslek mensuplarına sunabiliyor. Her meslek grubu bunu kendi meslektaşları için yapabilir. Bütün meslek örgütlerinin online eğitimi maksimum düzeyde kullanılması sağlanmalı.

Tekrar vurgulamak gerekirse üniversite eğitiminden sonraki bütün eğitimlerde online eğitim çok faydalı. Ancak üniversite ve üniversite öncesi, lise, orta ve ilkokul seviyesinde online eğitimin süresi ve içeriğinin gerekenden fazla olması faydadan çok çocuklarımıza zarar verebilir. Çocuklarımızı gerçeklikten uzaklaştırıp, hayatı sanal ortamlar gibi sanmalarına neden olabilir. Sosyalleşme önemli. Bu yüzden şuanki olağan üstü durum geçtikten sonra uzaktan eğitim saati ve süresi öğrencilere zarar vermeyecek bir seviyeye çekilmesi gerekir.