DÜZELTME VE CEVAP METNİ

Gazetecilikte haber hür, yorum kutsaldır. Dergimiz ve bu köşede zaman zaman sektör oyuncularıyla ilgili değerlendirme ve analizlerde bulunuyor, görüş ve önerilerimizi dile getiriyoruz. Mart sayımızda Turkcell’in KAP’a göndermiş olduğu 31.12.2019 itibariyle sona eren Hesap Dönemine ait Konsolide Finansal Tablolar ve Bağımsız Denetçi Raporu’nu analiz etmiş, yapıcı yorum ve değerlendirmelerde bulunmuş, bazı sorular sormuştuk. Tamamı 20.02.2020 tarihinde KAP’ta yayınlanan rapora dayanan yazımıza Turkcell cevap hakkını kullanmak istedi. Söz konusu yazımızla birlikte Turkcell’in açıklamasını okurlarımızın takdirine sunuyoruz.

 

DÜZELTME VE CEVAP METNİ

“Derginizin Mart ayı sayısının “Editörden Notlar” başlıklı köşesinde yer alan “2018’den 2019’a Turkcell’de Bir Yılda Neler Değişti?” başlıklı yazıda, Şirketimiz hakkında kamuoyu yanlış bilgilendirilmiştir. Şirketimiz, hisseleri Borsa İstanbul ve New York Borsası’na kote olan tek Türk şirketi olup, Kurumsal Yönetim ilkeleri gereği hukuksal ve etik sorumluluklarını yerine getiren ve profesyonelce yönetilen bir şirkettir. Bu çerçevede; kamuoyunun doğru bilgilendirilmesini sağlamak üzere, aşağıdaki açıklamanın yapılmasına ihtiyaç duyulmuştur.

Yazıda yer alan ve en yakın rakiple yapılan ciro kıyaslamasına dair yapılan yorumda, Şirketimiz için Telekom işi dışındaki gelirler toplam gelirden, düşülürken, rakibin 2019 yılı gelirleri arasında yer alan 1.023 milyon TL tutarındaki inşaat gelirleri düşülmeden kıyaslama yapılmıştır. Bu şekilde yapılan bir kıyaslama eksik ve hatalı olup yatırımcıyı açıkça yanıltmaktadır.

Yazıda bilançonun değerlendirildiği paragrafta yer alan, “2018’de 27.598.000.000 TL iken, 2019’da 32.640.085.000 TL’lik bir borç yükü izlenmektedir. 4.942.000.000 TL bir faiz yükü….” şeklinde bir yorum ile değişen borç tutarının faiz tutarı ile aynı rakam olarak ifade edilmesi hatalı bir değerlendirmedir.

Yazıda Şirketimizin 2019 yılı finansal sonuçlarına dair basın bülteninin değerlendirildiği bölümde yer alan “Yani 2,5 milyon adet faturasız abone kaybı, 1,6 milyon adet faturalı abone artışı net nette 900.000 adet abone kaybı olduğu KAP’ta yayınlanan basın bülteni sayfa 11’de belirtilmiş iken, 1,5 milyon faturalı müşteri kazanıldığını ön plana çıkartıp, gerçekte 900.000 adet abone kaybı olduğunu belirtmemek kamuoyunu eksik bilgilendirme yapmaktır ki SPK’nın “özel durumlar tebliğinin” özüne aykırı bir davranış sergilenmektedir.” Değerlendirmesinde basın bülteninde net 900 bin abone kaybının belirtildiği ifade edilirken cümlenin devamında abone kaybının belirtilmediği ifade edilerek kamuoyunun eksik bilgilendirildiğine dair hatalı, gerçeği yansıtmayan ifadeler kullanılmış ve Şirketimizi suçlayıcı iddialara yer verilmiştir.

Yazının “Uluslararası Bölümler” başlığı altında KAP’ta yayınlanan SPK raporundaki ilgili bölümlerde detayı verilen, eski iştirakimiz Fintur’un hissedarı olduğu Kcell şirketinin Kazakhtelecom’a devrine ilişkin hisse devir anlaşmasına istinaden Kazakhtelecom’a tazminat bedeli ödenmesine dair kamuoyunda yanlış bir algı oluşturmaya yönelik ifadeler kullanılmıştır. Taraflar arasındaki sözleşmeye uygun şekilde, Şirketimizin sözleşmede belirtilen yükümlülüklerini yerine getirmesinden ibaret olan bir ödemeye farklı anlamlar yüklemeye çalışarak spekülatif ve hatalı bir şekilde yatırımcılarda yanlış algılar yaratılmaya çalışılmıştır. Belirtilen yükümlülüklerini yerine getirmesinden ibaret olan bir ödemeye farklı anlamlar yüklemeye çalışarak spekülatif ve hatalı bir şekilde yatırımcılarda yanlış algılar yaratılmaya çalışılmıştır. Yine aynı başlık altında Belarus Telekom iştirakimizin satın alım sözleşmesine bağlı olarak şirket performans kriterlerine dayalı olarak yapılacak olan ödemeye ilişkin ilgili dipnotta gerekli tüm bilgiler verilmiş olmasına, bu yükümlülük bilançoda kayıtlarına alınmış olmasına rağmen bu yükümlülüğün içeriğinin net olmadığına dair ve ödemenin yapılması durumunda hali hazırda yükümlülük olarak muhasebeleşmiş olan bu ödemenin şirket bilançosu ve hissedarlara bir etkisi olacağına dair yanlış ve bu şekilde yatırımcıyı yanıltan ifadelere yer verilmektedir.

Yazıda “Kap Raporu sayfa 75,Dipnot 25.1 Sermaye” ile başlayan bölümde çeşitli kuruluşlarca rehin tutulan şirket hisselerine ilişkin yapılan hesaplamada toplam hisse adedi bine bölünerek hesaplama yapılmıştır. Raporda tüm adetler açıkça yer verilirken burada hatalı hesap yapılarak normalde %0,5 olan rehinli hisse oranı sanki %45’miş gibi bir yanlış ve gerçek dışı ifadelere yer verilmiştir.

Yazının “Asli görevi GSM operatörlüğü olan…” şeklinde başlayan paragrafında “Bir firma her işi yapmamalı … diğer iş alanlarını da ilgili uzman firmalara bırakmalıdır.” yorumu, Şirketimizde bazı ilgisiz işler yapıldığı ve bunların tecrübesizce yerine getirildiği iddiasını içermektedir. Şirketimiz iştiraklerince gerçekleştirilen faaliyetlerin tamamı, Şirket ana işinin destekleyicisi konumunda olup, her biri iştirak, gerekli lisanslara sahip ve alanlarında tecrübeli yöneticiler tarafından yönetilmektedir.

Yazıda yer alan “…Bir şirket düşünün; parası varken gidip bankalardan kredi kullanıyor. Elindeki paraya daha az mevduat faizi alırken ve parası varken kredi kullanıyor ve daha fazla faizi bankalara ödüyor.” şeklindeki ifadeler likidite riskinin de yönetilmesi gerektiğini göz ardı eden, yetkin bir finansal yönetim bakışıyla bağdaşmayan bir yorumdur. Zira, dünyada değişken finansal piyasaların hâkim olduğu bir dönemdeyiz. Dolayısıyla kredi maliyetlerinin ani yükselişi veya piyasadaki olası sıkışmalardan etkilenmeden bilançonun yönetilmesi, Şirketimizin likidite riski yönetimi prensibidir. Bu durum bankalara karşı Şirketimizin müzakere gücünü artırmakta, borçlanma maliyetlerini düşürmektedir.

Yazıda yer alan “…Ancak TL geliri olan bir firmanın döviz riskine girmesi de başka bir garabettir.” yorumu, finansal piyasalardaki fonlama dinamiklerini bilmeden ve şirketin iş modelini anlamadan yapılmış bir yorumdur. Uzun vadeli yatırımları olan Şirketimiz, uzun vadeli kredi kullanmaktadır. Bu krediler döviz bazında olup, türev enstrümanlarla TL’ye dönüştürülmektedir. Şirketimizin döviz riski yönetimi ve bu riskin düşüklüğü, sektörde örnek gösterilmektedir.

Yazıda yer alan “…Bu rakamların tamamının; hisseleri halka açık ve New York Borsasında kote olan bir şirketin ABD SOX yasaları ve SPK kurallarının gerektirdiği şeffaflık prensibi gereği detaylı açıklanması markaya fayda sağlayacaktır.” yorumu bağımsız denetimden geçmiş Şirket raporları ve açıklamalarının SPK ve SOX ile uyumsuz olduğuna yönelik son derece yanıltıcı bir algı oluşturmaktadır.

Yazıda yer alan “Yönetimin hesaplara bir “T” çekerek reel anlamda şapkasını önüne koyarak bir durum tespiti yapması, akabinde gerekli önlemlerin belirlenerek hızlıca aksiyon alması elzemdir.” yorumu ise, Şirketimiz mali sonuçlarının olumsuz olduğu ve bu duruma bir çözüm bulunması gerektiği şeklinde anlaşılmaktadır. Bu yorum Şirketimiz yatırımcılarının yatırım kararını satış yönlü olumsuz etkilemeye yöneliktir. Dolayısıyla bu eksik ve hatalı çıkarımlar sadece gerçeği çarpıtmakla kalmayıp, yatırımcıyı yanıltmaktadır.

Yazıda yer alan “Strateji; kontrolsüz büyüme yerine, sağlıklı ve sürdürülebilir karlılıkla büyüme odaklı olmalıdır.” yorumuyla da Şirketimizin kontrolsüz, sağlıksız ve karsız büyüdüğü şeklinde bir algı yaratılmak istenmiştir. Bu temeli olmayan yorum da hiçbir veriye dayanmayan hatalı bir çıkarım olup, yatırımcı kararını olumsuz anlamda etkilemeye yöneliktir. Şirketimiz her çeyrek dönem karlı büyümesini kesintisiz sürdürmekte olup, kamuya açıkladığı 2019 yılı hedef finansal öngörülerini birebir yakalamıştır.

Yazıda yer alan “Ticari alacaklar” başlığı altında “Ancak 2018’de 728.830.000 TL, 2019’da 620.247.000 TL Şüpheli Alacak Karşılığı ayrıldığı izlenmektedir.” ifadesinden sonra defterden silinen alacakların detayına yer verilmiş”464 Milyon TL iki yılda silinen alacak kalemi. Silinen bu rakamların reel yılı baz alınarak enflasyon ile yeniden değerleme yapıldığında, ilgili rakamın daha yüksek çıkacağı aşikardır.” Yorumu ile gerçekte şüpheli alacak karşılığı ayrılmış ve şüpheli alacak tablosunda yer verilmiş olan defterden silinen alacaklar üzerinden sanki şüpheli alacak karşılığı ayrılmadığına dair gerçeği yansıtmayan bilgilendirme yapılmıştır.

Yazıda yer alan “Kullanılan Türev Ürünler/Kullanılan Krediler-İhraç edilen bonolar-ticari borçlar/Net Finansman Gideri” başlığı altında Cross Currency Swap işlemleri kaynaklı BSMV yükümlülüklerine ilişkin vergi riski olduğu çıkarımlarına yer verilmiştir.01.01.2018 tarihi itibari ile tüm swap işlemleri BSMV’den istisna olduğu, bu işlemler üzerinde BSMV bulunsa bile bu verginin ödenmesinden işleme taraf olan bankanın sorumlu olacağı aşikarken burada kasıtlı ve art niyetli yanlış ve yanıltıcı bilgi verilmektedir. Yine aynı başlık altında yer alan “Aynı dipnotta”31.12.2019 tarihi itibariyle finansal giderler içerisinde yer alan net kur farkı gideri(1.881.105.000 TL) esas olarak kredi ve ihraç edilen tahvillerden kaynaklanan kur farkı giderlerinden oluşmaktadır.” ifadesi ile TÜREV operasyonlarının beklenen koruma hedefini tam olarak sağlayamadığı anlaşılmaktadır.” yorumuna yer verilmiştir.Net kur farkı giderinin bulunmasıyla türev operasyonlarının beklenen korunma hedefini tam olarak sağlayamadığı sonucu çıkarılması mümkün değildir. Türev işlemlere ilişkin gelir tablosu sonuçları bu dipnotta, kapsamlı gelir tablosunda detaylı olarak verilmektedir.

Yazıda yer alan “Bu çerçevede ana para+faiz toplamları” başlığı altında nakit ve nakit benzerine ilişkin analizlerde nakit ve nakit benzerlerine kullanımına ve değişimine ilişkin SPK raporunda detay bilgi verilmediği ifade edilmektedir. SPK raporunun ana finansal tablolarından olan nakit akım tablosunda ilgili yıllarda nakit değişimin tüm detaylarına yer verilmektedir. İlaveten 2019 yılında nakit ve nakit benzerlerinde 2.8 milyar TL artış bulunmasına rağmen basın açıklamasında 4.Çeyrek nakit değişimine dair verilen bilgiye yer verilip, 2019 yılında sanki nakit bakiyesinde bir azalış olduğu izlenimi yaratılıp yanıltıcı ifadelere yer verilmiştir.

Yazıda yer alan “Karşılıklar/Koşullu Varlık ve Yükümlülükler/Davalar/Vergiler” başlığı altında ise”1 Milyar TL temettü ödenirken, vergilerin ötelenmesi, ertelenmesi, davalar açılması izaha muhtaç konulardır. Burada esas olan prensip; önceliğin kamu borçlarının ödenmesi olduğunun akıldan çıkartılmaması gerektiğidir.” Şeklindeki iddialar da yanıltıcıdır ve gerçeği yansıtmamaktadır. Bu iddia, Şirketimizin kamuya olan borçlarını ötelediği, ödemediği gibi bir iddia içermektedir ki son derece yanlış ve yanıltıcı olan bu iddianın yanlış olması bir yana kabul edilmesi de mümkün değildir. Şirketimiz, hazine payı ve vergilerle her yıl gelirlerinin önemli bir bölümünü devlete aktarmakta, kamuya karşı yükümlülüklerini ise eksiksiz biçimde yerine getirmektedir. Vergi düzenlemelerinin farklı yorumlanması nedeniyle ortaya çıkan vergi ihtilafları sadece Şirketimize veya Şirketimizin içinde bulunduğu sektöre özgü değildir. Vergi mevzuatına aykırı biçimde olması gerekenden daha fazla vergi ödemek, yatırımcılarımızın menfaatine olmayacağından, benzer durumda olan tüm ticaret şirketlerinin yaptığı gibi zaman zaman davalar açılabilmektedir. Bu durumun vergilerin ötelenmesi ve ertelenmesi olarak değerlendirilmesi ise en hafifinden bilgisizlikle açıklanabilecek hatalı bir değerlendirmedir.

Yazıda yer alan “2018 yılı yazımızda Nur topu gibi bir “gri kuğumuz” doğmak üzeredir tespitinde bulunmuştuk. Ancak 2019 da gri kuğu “siyah kuğu” olarak doğmuştur. Yorumuyla da art niyetli bir şekilde Şirketimiz hakkında “karanlık” bir izlenim yaratılmaya çalışılmıştır. Zira bu yorum ile bilgi veya haber vermek amaçlanmamış, aksine yatırımcıyı yönlendirmek için bilinçli bir spekülasyon yaratmak amacı güdülmüştür.

Hal böyle iken,”2018’den 2019’a Turkcell’de Bir Yılda Neler Değişti?” başlıklı yazı; Şirketimiz hakkında hatalı ve manipülatif bilgiler içermekte ve bu hatalı ve eksik bilgiler Şirketimiz yatırımcısının yatırım kararını olumsuz etkilemeye yol açar niteliktedir. Şirketimiz hakkındaki en doğru ve güncel bilgilere, Şirketimizce yapılan kamuoyu açıklamaları ve finansal sonuçları hakkında yapılan basın duyuruları aracılığı ile ulaşılması mümkündür.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.”