‘’KOŞ! YOKSA DÜŞERSİN’’

Teknoloji firmaları için günümüze uygun hedef tanımı “Koş! yoksa düşersin.” olur. Koşmayan veya bir an bile soluklanan firmalar çok hızlı bir şekilde oyundan düşüyor. Teknoloji geliştirirken geride kalma lüksü kalmadı artık. Günün koşullarına uygun teknoloji geliştiremeyen firmalar toparlanamaz hasarlar görebilmekte. Bir dönemin mobil telefon devi Nokia akıllı telefon pazarında geciktiği için oyundan düştü. Birkaç yıl içinde mobil telefon pazarında adı bile telaffuz edilmez oldu.

2000’li yılların başlarında sokaktaki mobil telefon kullanıcılarının çok büyük kısmı Nokia veya Blackberry iken günümüzde yok denecek kadar az sayıda kişi tarafından kullanılıyor. Nokia ve Blackberry mobil telefon pazarını domine ederken akıllı telefon teknolojisinde geride kaldıkları için birkaç yıl içinde pazardan silindi. Tuşlu telefon üreticileri akıllı telefon teknolojisini zamanında yakalayamadıkları için oyundan düştü. Bu markalar koşmayı bırakıp soluklanmaları bile markalarının yok oluş süreçlerini başlattı. Bir dönemin efsane mobil telefon modelleri yerini akıllı telefonlara bıraktı. Özellikle Apple’ın akıllı telefon teknolojisi ile mobil telefonlar boyut değiştirdi. Tuşlu telefon teknolojisinde koşan Nokia ve Blackberry akıllı telefon teknolojisi geliştirmede yürümeye başlayınca yerini Apple ve Samsung’a bıraktı. Tuşlu mobil telefon üreticileri akıllı telefon teknolojisini zamanın da yakalayamadıkları için pazardaki varlıkları silindi.

Nokia örneğine benzer yüzlerce teknoloji firması koşmayı bıraktığı için oyundan düştü. Oyundan düşen firma ve markanın anında yeri dolduruldu. Günümüzde artık koşmak da yetmiyor. Daha hızlı, en hızlı koşmak gerekiyor. Soluklandığınız da bile pazarda yerinizi kaybetme ihtimaliniz var.

Şirketler veya markalar büyüdükçe şirket içi atalet artmaya başlıyor. Satışların iyi olduğu dönemlerdeki şirket özgüvenleri forsat körlüğüne sebep olabiliyor. O günkü şartlar için doğru ürün ve teknolojiyi yakalayan firmalar bu ürün üzerinden yüksek kazançlar elde edip büyümeyi gerçekleştirir. Hızlı büyüyen firma ve markalar devamında doğru ürün ve teknolojiyi geliştirmez veya kullanmazsa çok hızlı bir şekilde pazardan siliniyor. Firma veya marka yöneticileri günün şartlarına göre vizyon belirlemez doğru teknolojiyi geliştirecek ekipleri kurmazlarsa pazardaki paylarını yitirip yok olmanın eşiğine gelebilirler. Gelişime ayak uyduramayan yani koşmayı bırakan markalar ya yok oluyor ya da başka bir markanın altında kayboluyor.

Televizyon ilk yaygınlaştığında pazardaki en önemli oyunculardan biri Telefunken’di. Yıllarca pazarda ciddi bir yere sahipti. Televizyon ekran teknolojisi tüpten led teknolojisine geçince led teknolojisini yakalayamayan markalar çok hızlı bir şekilde pazarda yok oldu. Led teknolojisini yakalayamayan televizyon markaları Telefunken ile aynı kaderi paylaştı. Pazardaki yerini kaybetti veya başka bir marka ile birleşmek zorunda kaldı. Samsung ve LG led teknolojisini yakaladığı için pazarı domine etmeye başladı.

Mobil iletişim pazarında Apple ve Samsung gibi markalar akıllı telefon teknolojisini kullanmaya başlayınca mobil pazarda oyunun kuralları değişti. Zamanın mobil telefon devleri Nokia, Blackberry ve birçok firma pazardaki paylarını yitirdi. Akıllı telefon teknolojisini yakalayamayınca çok hızlı bir şekilde pazar dışına itildiler. Dokunmatik ekran teknolojisinde zamanı kaçırdıktan sonra ürün denemeleri olmasın rağmen pazarda yer edinemedi bu firmalar.

Teknoloji geliştikçe teknolojideki gelişim ivmesi de artıyor. Yirminci yüzyılın başlarında geliştirilmiş yeni teknolojinin eskime yılı 40 ile 50 yıl arasında iken eski yirminci yüzyılın sonlarında eskime yılı 10 ile 20 yıl arasında geldi. Günümüzde ise neredeyse 5 yıl önce geliştirilmiş yeni bir teknoloji beş yıl sonra eski teknoloji olarak kabul ediliyor. Önümüzdeki yıllarda bu süreler çok daha kısalacak gibi. Kullandığımız herhangi bir elektronik cihazın teknolojisini bir yıl sonra eski olarak kabul edebileceğiz belki de. Bu hıza ayak uyduramayan teknoloji firmaları oyundan çok hızlı çıkıyor ve önümüzdeki yıllarda çıkmaya devam edecekler. Düşmemek için koşmak bile yeterli olmayacak .Daha hızlı hatta en hızlı koşan ayakta kalabilecek.

Özellikle yirminci yüzyılın son çeyreğinde başlayan ve hızlanan teknoloji gelişimine ayak uyduramayan firmalar ve markalar pazardan silindiler. Pazardan silinen firma ve markaların çoğu kendi alanlarında öncü firma olmalarına rağmen ayakta duramadı. Pazardan silinen firma ve markaların yerini yeni teknolojiler ile donanım markalar aldı. Kullanıcılara hemen daha iyisi servis edildi. Doyumsuz tüketim çılgınlığı gelişen teknolojileri çok hızlı bir şekilde tüketmeye başladı. Eskiyenin yerine hemen yenisini talep edildi. Her türlü elektronik aletleri daha kısa periyotlarda yenilemeye başladık. Kullandığımız bilgisayar ve mobil telefonlarımızı birkaç yıl içinde değiştirmeye başladık. Telefon ve içerik üreticilerinin doymak bilmeyen geliştirme hırsları yeni uygulama ve içerikleri kullanabilmek için mobil telefon veya bilgisayarlarımızı değiştirmek zorunda bırakıyor.

Bilgisayar oyunları gelişim hızı belki de en hızlı gelişen teknolojilerden biri. Oyunlar geliştiriciler tarafından sürekli geliştirilip yeni özellikler ekleniyor. Eklenen her yeni özellik bilgisayarlarda çok daha fazla kaynak tüketiyor. Bu oyunları oynayabilmek için daha gelişmiş bilgisayarlar almak zorunda kalıyoruz. Aynı hızla bilgisayar teknolojisi gelişiyor. Bu döngü son hızla devam ediyor. Bu hıza ayak uyduramayan bilgisayar oyun üreticileri hızlı bir şekilde oyunun dışına atılıyor. Oyun geliştiricileri daha hızlı koşmak zorunda.

Teknolojinin kullanılmadığı hiçbir sektör gibi. Ulaşım sektöründe yeni teknoloji geliştirmeyen veya gelişen teknolojiye ayak uyduramayan dev firma ve markalar pazar dışına itildi veya itiliyor. Tarım sektöründe teknoloji kullanmayan markalar daha önce çok fazla kullanılıyor olmasına rağmen artık tercih edilmiyor. Teknoloji kullanmayan veya gelişen tarım teknolojisini kullanmayan çiftçide oyunun dışına itiliyor. Çitçide düşmemek için tarım teknolojideki gelişmeleri takip etmek için koşmak zorunda.

Günümüzde her alanda düşmemek için koşmak zorundayız. Çevremizdeki her şey çok hızlı. Geçmiş yıllarda saatler önemsizken artık dakikaları saymaya başladık. İstediğimiz her şeyin hemen olmasını istiyoruz. Bizden hizmet bekleyenler de hizmetin hemen olmasını istemekteler. Bu hıza ayak uydurmak için biz hızlanıyoruz, hızlanmak için hızlı hizmet istiyoruz. Hızlı ve hızlanan bir döngüde dönüp duruyoruz. Belki de biraz yavaşlamak gerek.