COVİD 19’UN TELEVİZYON VE RADYO YAYINCILIĞINA ETKİLERİ

2019 yılının Aralık ayından itibaren dünyayı etkisi altına alan amansız salgın, tüm sektörleri olduğu gibi yayıncılık sektörünü de etkiledi. Olumsuz sonuçlarının yanı sıra, süreç sektördeki yönetici ve operasyon görevlileri için faydalı neticeler de sağladı.

Bazen geriye yaslanır, yaptıklarımızı tekrar gözden geçiririz. Bazen de yayıncılık ve yayın temposundan bunu ihmal ederiz. Geriye dönüp baktığımızda eksik ya da faydası az olan işleri analiz edip hayıflandığımız ve bu olumsuzlukların içinden kimi zaman az da olsa faydalı birkaç şey çıkardığımız da olmuştur.

İşte bu pandemi, yayıncılara öteden beri yapa geldikleri tüm süreçleri tekrardan sakin ve dingin olarak düşünme fırsatı verdi.

Bunun sonucu olarak zaman, personel, mekân, enerji gibi yayın için önemli olan kullanım şart ve kurallarını tekrardan gözden geçirmeye başladık. Elbette her birinin yayıncılık için önemli ve olmazsa olmazlarıydı. Ancak yaklaşık üç ay süren ya da bir süre daha sürecek olan kısıtlı ya da sınırlı hayat ve işletme kuralları belki daha devam edecek.

Bu sürede diğer faktörler gibi zaman kullanımının ne kadar önemli olduğunu da anladık. Bunun yanı sıra stüdyoya gelmeden de pek ala yayın yapılabileceğini, dünyanın birçok yerinden teknolojinin sağladığı imkanlarla hayli dinamik televizyon ve radyo yayıncılığı yapılabileceğini de görmüş olduk.

Yeni süreçte Covid-19, diğer sektörlerde olduğu gibi sanıyoruz yayıncılıkta da Milat olacak. Bu tecrübelerin kalıcı olması için iş yöneticileri yeni iş modelleri talep edecek ya da oluşturacaktır.

Bu durum diğer yandan klasik televizyon ve radyo yayıncılarının yanı sıra internet ortamından yayın yapan ya da deneyen birçok birey ya da kuruluş ile yayıncıyı ölçülebilen Tık’lama verileri ve gösterilen rağbet nedeniyle cesaretlendirmiştir.

Bu verileri doğrular nitelikli BTK 2019 4. Çeyrek geniş band ve mobil internet kullanım verileri ile TUİK araştırma sonuçları kısaca şöyle:

TÜİK verisi:

  • 16-74 yaş aralığında; 2010 yılı hanelerde internet kullanımı %41,6- 2018 yılı kullanımı %88,3
  • Bölgelere göre dağılım Marmara %95,6 / Orta Anadolu %88,7 / Ege %85,6 / Güneydoğu Anadolu %81,1
  • Erkeklerin internet kullanımı %81,8 / Kadınlar %68,9
  • İş durumuna göre Öğrenci %94,2 / Ücretli çalışan %92,4 / İşveren %93,6 / Emekli %51,9
  • Kullanım amaçları: Sosyal medya ve video kullanımı: %82,7 / Alışveriş 2015 yılı %22 / 2019 yılı %34,1 olarak gerçekleşmiştir.

BTK 2019 yılı 4. Çeyrek Pazar araştırma raporu;

2008 yılı geniş band internet abone sayısı 6 milyon, 2019 yılı son çeyrek abone sayısı 76,6 milyon adete ulaşmış.

Abonelerin aylık internet kullanımı 119.3 Gbyte – Aynı süredeki penetrasyon %17,1 iken Mobil penetrasyon %75olduğu görülmektedir. Aynı şekilde endüstri 4.0 ve makineler arası pentrasyon da %106,5 olarak gerçekleşmiştir.

Diğer veriler ise; 3G abone sayısı 4.754.612 adet azalmış, 4.5G abone sayısı 74.226.794 adete çıkmıştır. Mobil internet hizmet alan abone sayısı 62.407.717 adet olurken toplam kullanım miktarı ise 1.322.304 Tbyte olarak gerçekleşmiştir.

Tüm veriler, kullanıcıların ister sabit geniş band ya da mobil internet kullanım artışları yıllara göre abone sayısı, veri kullanımı, penetrasyon oranları, sosyal medya ve video kullanımının katlanarak arttığını göstermektedir.

Bu durum televizyon ve radyo izleme dinleme alışkanlıklarını değiştirdiğini, yayınların klasik iletimi olan uydu, IPTV ve oranı en düşük seviyeye ulaşan karasal yayınların bir süre sonra daha da azalacağını yukarıdaki verilerden anlamaktayız.

Her geçen gün daha da bireyselleşen genç kuşaklar, mevcut iletim ortamları yerine kablolu, kablosuz ve mobil mecralardan interneti yoğun olarak kullanmaya başladığını, bu şekilde daha kolay ve konforlu olarak diğer kullanımların yanı sıra televizyon ve radyo yayınlarını izlemeye başladığını görmekteyiz. Bu süreç yakın gelecekte katlanarak artacaktır.

Kullanımı artan diğer iletim mecraları:

Zoom, Periskop, Skype ve daha birçok platform üzerinden yapılan bu yayınlar sanıyoruz bir süre sonra reklam verenlere, reklamcılara cazip ve ekonomik bir mecra olduğunu ikna edebilir.

Her geçen gün bu ve benzer mecraların izlenirlikleri, net ölçümlenebilir olmaları ve anında sonuçlarının görülmesiyle de hem işletenler hem de kullanıcılar bu mecralardan kazanç elde etmek isteyenler için de değerlendirileceğini düşünüyoruz.

Bir süre sonra hangi ürünün hangi mecrada satışları arttırdığı ve fayda sağladığı da aynı anda ölçülebilir ve görünebilir olacaktır.

Klasik yayıncılar bu nedenle etkileşimli mecra olmanın bir yolunu bulmalıdır. En azından interaktifliğe müsait olamayan yayınlarının ekranlarını izleyiciyle olabildiğince paylaşmayı sağlamalıdır. Bu durum bir süre daha klasik yayıncılığa nefes aldırabilecektir.

Benzer platformların ve yayıncıların çoğalmasıyla gelirinin neredeyse tamamı reklam olan klasik yayıncılara çok sayıda ortak geleceğini söyleyebiliriz.

Teknoloji artık bunu tüm girişimcilere ekonomik olarak sunabilir hale gelmiştir. Fotoğraf buysa, uzak olmayan yakın gelecekte çok sayıda blogger artışında olduğu gibi bu alanda da yayıncıların çoğalacağı ve tematik birçok kanalın yayın yapacağını da söylemeliyiz.

Özetle izleyiciye (müşteriye) yayıncıların belirledikleri içerikler yerine izleyicinin taleplerinin sunulması yeni dönemde önem kazanacaktır.

50+ izleyici bir süre daha klasik yayınları izlemeye devam edecektir. Ancak sürekli tüketen talep eden dünyanın her tarafındaki genç izleyici ya da dinleyiciler süreçlerde belirleyici olmaya başladığını gözden ırak tutmamalıyız.

Bu değişimi tüm yayıncılar takip etmeli ıskalayanların ise geride kalabileceğini şimdiden söyleyebiliriz.

Teknolojinin ivmesi her geçen gün logaritmik şekilde artmaktadır. Covid sanıyoruz bu ivmeye katkı bile sunmuş olabilir.

Pandemi süresince zorunlu olarak ikili üçlü ya da çok katılımcılı olarak ayrı ayrı mekanlardan etkili ve hatta çok çerçeveli ekran formatlarının yapıldığı başarılı TV programlarını, yayın kalitesi de kabul edilebilir seviyede olduğunu da gördük.

Bu şekilde internet üzerinden yüzlerce yayın yapıldığını da söylemeden geçmeyelim. Dünyada hızla yaygınlaşan 5G ve hatta 6G’yi konuştuğumuz bu günlerde bu mecradan yapılacak yayınlarda kalite sorunundan bahsedilmeyecektir.

Yukarıda sözü edilenler 3-5 yıl öncesine kadar klasik TV kuruluşları tarafından yüksek uydu kapasite ücreti yayın araçları, ışık, mekân ve personelle zorlukla ve maliyeti yüksek olarak ancak yapılabilirken günümüzde hızlı internet bağlantısının olması yayın yapmak için yeterli gelmektedir.

Covid süresinde internet üzerinden kolayca yapılan TV yayınları, radyo yayıncılığında da daha kolay, hızlı ve kaliteli olarak gerçekleşti.

Sanıyoruz birçok radyo kuruluşu yapılanmalarını radikal olarak gözden geçirecektir. Karasal Televizyon yayınlar (analog SD) izlenme oranı %2 altına düşmesine rağmen radyo yayıncılığında karasal dinlenme oranı %60 civarında olması bir süre daha ulusal nitelikli radyo yayınlarının devam edeceğini göstermektedir.

Evet, denildiği gibi kartlar, teknoloji ve Covid’in zorlamasıyla tekrar karılıyor. Gerçekten her şeyin bir daha gözden geçirilmesi gerekecek.

Tüm sektörlerde olduğu gibi yayıncılık alanında da herkes hazırlıklı olmalı, bu süreç çok hızlanacak gibi gözüküyor. Halihazırdaki yayıncıları zor günlerin beklediğini şimdiden söyleyebiliriz.