TELEVİZYON VE RADYO YAYINCILIĞININ POSTMODERN DEĞİŞİMİ

Klasik televizyon ve radyo yayını için RTÜK’ten yayın lisansı alınması ve ardından gerekli ölçülere haiz stüdyolara, yayın odalarına, kurgu, ses ve diğer birçok ekipmanları hazır etmesi gerekiyor.

Bunlar tamamsa, yeterli büyüklükte uydu kapasitesi ve Uplink sistemine ihtiyaç var. Ardından popüler veya revaçta olan uydu platformları ile anlaşmalar yaparak ve yüksek bedeller ödeyerek yayınlarının iletimi sağlanabiliyor.

Tüm saydıklarımızın aylık giderleri binlerce dolardan fazla. Bu rakamlar öylesine yüksek ki ancak birim fiyatı yüksek olan reklamlarla finanse edilebiliyor. Özetle yayın kuruluşları büyük ve hantal bir yapıya sahip çok sayıda personelin çalıştığı devasa büyüklükte şirketler.

Ancak benzer yapıların işleyişleri hızla değişiyor. Eğer içeriğiniz ve yayın kaliteniz iyi ise, teknolojinin sağlamış olduğu imkanlarla internetten daha hesaplı yayın yapmanız pek ala mümkün. Bunu doğrular şekilde, geçtiğimiz günlerde bir yayın içeriği, internette milyonlarca izleyiciye erişti. Kuşakların değişmesi gibi yayın mecralarının da kalitesi, etkisi ve erişim parametreleri gelişti ve değişti.

İnternetin her geçen gün hızının artması, kullanım maliyetlerinin düşmesi ve özellikle genç kuşakların bu mecralara olan ilgisinin artmasıyla etkisi inanılmayacak şekilde yükselmiştir. Yayın yapmak isteyen girişimciler ya da yayıncılar bu alanı değerlendirmekte, hatta etkili ve güçlü platformlar kurmaya başlamıştır.

Yakın gelecekte bu alanda çok sayıda tematik yayınla karşılaşmamız sürpriz olmayacaktır. Bunun gelişmiş ülkelerde çok sayıda emsalleri mevcut. Sanıyoruz güçlü internet platformlarının bu alanda tekel olmaya başlaması ve alanı kontrol etmesi de ayrı bir handikap teşkil edebilecektir.

Teknik olmasa da bu yönelimin toplum üzerinde sosyo-ekonomik ve kültürel sonuçları da olabilecektir. Sanıyoruz ilgili regülasyonlar bunları değerlendiriyordur.

Tekrar tekniğe dönecek olursak, klasik yayın iletim tekniği olan uydu iletimi bile yavaş olsa da internete doğru evrilmektedir. Bu trendin her geçen gün artarak devam edeceğini söyleyebiliriz. Yayıncılıkta, önemli olanın izleyiciye ekonomik şekilde kaliteli içerikler eriştirmekse bunun tekniği ve mecrası artık internettir diyebiliriz.

Bu olguyu günümüzde güçlendiren ve yaygınlaştıranın, hatta test edilmesini sağlayanın, devam etmekte olan küresel korona salgını olduğunu da söyleyebiliriz. Bu süreçte çok sayıda girişimci gurup, topluluk ya da küçük yayıncı çok kaliteli olmasa da internette kendilerini test etme fırsatı buldu.

Modern yaşam diye adlandırdığımız yoğun iş temposu, yapılacakların çokluğu bunlara ayırılacak zamanın azlığı nedeniyle bireyler uzun süreli ve ağdalı içeriklere rağbet etmiyor. Kısa, öz hatta net bilgi talep ediyor. Bilgiyi çok miktarda ve hızlı tüketmek istiyor. Bunlara ilave olarak tekrar tekrar belirttiğimiz interaktif izleyici olmak istiyor. Bunu kim ve hangi mecra sağlıyorsa izleyiciler orada olacaktır. Buna Postmodern Medya adını vermemiz isabetli olabilir.

Televizyondaki durum bu şekilde olurken, diğer bir yayın mecrası olan radyoda da benzer bir durumun olacağını tahmin etmek zor değil. Radyo yayıncılığı teknik olarak televizyondan daha kolay ve ekonomik olarak daha hesaplıdır. Bu durum sektördeki yayın ve yayıncı sayılarının artmasıyla rekabeti dayanılmaz hale getirmektedir. Yakın gelecekte bu sektörde ancak nostaljik amaçlı az sayıda radyo istasyonlarının kalacağını söyleyebiliriz.

Son günlerde gündemden düşmeyen Z kuşağı söylemlerinin abartılmadığını da belirtmeliyiz. Bu yaş aralığındaki yetişkinler için sosyal medyanın önemi vaz geçilmez hale gelmiştir. Yurt dışındaki durumda ülkemizde olduğu gibi kadar abartılı olmasa da çok farklı değildir.

Aslında izlemeyi arttıracak temel üç gerçek mevcut. Bunlardan ilki içerik ve sanatsal değeri, diğeri iletimin yüksek çözünürlüklü olması, son olarak ise erişimin kolay ve ekonomik olması. Bunlardan ikisi teknolojinin gelişmesi ve ekonomik olması nedeniyle kolay ve yapılabilir hale gelmiştir.

İçerik ise; izleyiciye, zamana, toplumsal ihtiyaç ve gelişmelere, konjonktüre bağlı olarak değişiklik göstermektedir. Bu olguları bir araya getirebilen yayın kuruluşlarının iş yapacağı söylenebilir.

Z kuşağı için, sosyal medya çok önemlidir. Eğer sosyal medya platformları ve dijital mecralarda kullanıcı doğrudan manipüle edilebiliyorsa ve bunun örneklerini açıkça ortaya koyan Cambridge Analytica vakası veya iddiası bizlere anlatıyorsa, Z kuşağı başta olmak üzere tüm kullanıcılar yeni bir farkındalıkla donatılmalıdır. Bir süre sonra işin içinden çıkmak daha da güçleşebilecektir.

Benzer etkilerin olumlu ya da olumsuz etkileri nedeniyle her geçen gün klasik yayıncılık ve izlenme grupları etkisini kaybetmektedir. Adına hangi kuşak dersek diyelim büyük oranda içerikler artık bu mecralardan izlenmeye başlamıştır.

İzleyicinin alternatifleri ve seçenekleri teknoloji ile birlikte çoğalmakta, önceden karasal yayınlar ardından direkt uydu ve eşzamanlı uydu platformları olmak üzere seçenekleri varken bunlara ilave olan hayli dinamik ve interaktif mecra olan internet ve internet platformları hızla çeşitleniyor, içerikleri zenginleşiyor.

Peki gelecek nasıl olacak? Avrupa ve gelişmiş ülkelere bakarsak karasal analog ya da dijital iletim, kablo iletimi ve hatta az da olsa uydu iletiminin azaldığını görmekteyiz. Bunun yerini internet ortamından yayın yapan içerik üreticilerinin yayınları diğerlerinin yerine geçmeye başlamıştır.

Bu durum giderek artacaktır. Bunun sonuçları ekonomik, siyasal ve politik olmak üzere tüm alanlarda, tüm izleyici kuşaklarında kendisini gösterecektir.

Klasik yayınlarda detaylı izleyici analizlerinin zor olması nedeniyle internet üzerinden yayın yapan platformlardaki yayınların analizi ve değerlendirmesinde yoruma veya algoritmalara artık ihtiyaç kalmaması nedeniyle önemli hale gelecektir.

Kim, neyi, ne kadar izlemiş? Hangi reklam kuşağı ne kadar süre ilgisini çekmiş? Ya da internetten anında satın almış mı? Benzer verilerin reklam verenler için ürün reklamlarının sonuçlarını görmeleri açısından altın değerinde bilgi kaynağı olacaktır.

İnternet mecraları, internet üzerinden iletilen bu yayınların ekonomikliği işlevselliği hızlı sonuç almak değerlendirme, verilerinin netliği gibi konuların ortaya çıkmasıyla çok daha öne çıkacaktır. Bu nedenle yakın gelecekte klasik yayın sayısının azalacağını öngörebiliriz.