SOSYAL MEDYA KANUN TASLAĞI HAKKINDA

Sosyal medyayı bir düzene sokmak için yapılacak düzenlemelerle ilgili kanun değişiklikleri başka kanunlardaki değişikliklerle beraber torba kanun şeklinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne geldi, Meclis tatile girmeden evvel kanunlaşacak gibi görünüyor. Sosyal medya sınırsız özgürlüklerin anonim olarak yani kullanıcı kimliğinin saklanarak kullanılabilen bir ortam, o kadar ki, bu ortamdaki özgürlükler kullanılırken acaba başkalarının özgürlüklerini ihlal ediyor muyum diye düşünülmüyor, klavyenin başına geçenler aslan kesiliyorlar, klavyeden çıkanları gözleri görmüyor, kulakları duymuyor, her türlü hakaret yapılıyor, her türlü tahrik yapılıyor, suç işleniyor, suç ve suçlu desteklenebiliyor, ulusal ve hassas değerlere saldırılıyor. Dolayısı ile birçok ülkenin yaptığı gibi sosyal medyayı da denetlemek, kontrol etmek zaruri hale geliyor. Birçok ülke bu tür denetim mekanizmalarına gerek duyuyor. Bizim kanun yapıcılar da Alman ve Fransız sosyal medya kanunlarından esinlenerek 5651 sayılı İnternet Kanunu’na 9 maddelik ekleme yapıyorlar.

Genel bir bakış açısı ile ülkelerin ceza kanunlarında suç olan her şey sanal ortamda da suç sayılır. İş sanal ortama gelince ortaya suçu tanımlamakta ve suçluyu bulmakta bazı zorluklar çıkıyor. Sosyal medya platform sağlayıcıları tüm dünyada faaliyet gösteriyorlar ve genellikle değerlendirmelerini kurulu oldukları ülke kanunlarına göre yapıyorlar, ifade özgürlüğü sınırlarını da kuruluş amaçları gereği oldukça geniş tutuyor, diğer ülke kanunlarını ise pek değerlendirmeye almıyorlar. Tüm ülke kanunlarında ortak olarak suç sayılabilecek mesela çocuk pornosu gibi bazı eylem veya söylemler dışında, birçok eylem veya söylem bazı ülkelerde suç sayılırken başka ülkelerde ifade özgürlüğü olarak değerlendiriliyor. Bu durumda sosyal medya platformları ile ülke yönetimleri arasında anlaşmazlık çıkıyor. Bu durum hiçbir kanunla da çözülemiyor.

Kanunda sanal ortamda işlendiği düşünülen suçu yani içeriği ortadan kaldıracak şekilde yapılan düzenlemeler hiçbir şekilde tam çözüm sağlamayacak. Kişiler sosyal medya platformu sağlayıcılardan suç unsuru içeriği kaldırmasını isteyecekler, normal şartlarda içeriğin suç teşkil edip etmediğine bakılıp öyle tedbir alınır fakat mesela Almanya’da Facebook’a haftada yüzbinlerce şikâyet başvurusu geliyormuş. Sanal dünyada yapılan bütün oylamalarda açık ara birinciliği kimseye bırakmayan Türk kullanıcıların bu sayıyı milyonlara ulaştıracağı çok açıktır. Bu durumda sosyal medya platform sağlayıcılarının tüm şikayetleri düzgün bir şekilde değerlendiremeyecekleri ise çok açıktır. Bu işlemin süreli olduğu ve süre sonunda da bazı finansal cezalar olduğu düşünüldüğünde ve kullanıcılarla mahkemelerde uğraşmak istemeyeceklerinden bu şikayetleri karşılamak için bir bot (otomatik bir yazılım) kullanıp şikayetlere konu tüm içerikleri yüzüne bile bakmadan silecekleri en yakın ihtimaldir. Tabii bu durumda ifade özgürlüğü gibi kavramlar da kendiliğinden yok olacak, kullanıcılar artık kendi kendilerine ya oto sansür uygulayacaklar ya da sosyal medya kullanımından vazgeçeceklerdir. Bunun tam tersi bir durum da olabilir, hiçbir şeyi silmezler, en sonunda da o sosyal medya platformu kanun gereği süreç içinde band genişlikleri sıfıra yaklaşacağından kullanılamaz hale gelir. Tabii sanal ortamda içeriğin hiçbir zaman tam olarak silinemeyeceğini de unutmamak lazım. Ayrıca silinen içerik sahibinin de mahkemeye gidip itiraz etme hakkı da bulunuyor, o zaman işler iyice karışıyor.

Bir başka problem de sadece içeriğin silinmesinin yeterli olmaması, suçu işleyenin kimliğinin tespit edilmesi sürecidir. Kanun ile sosyal medya işleticilerinin mahkeme kararına istinaden bu bilgileri sağlaması gerekiyor. Bu biraz daha teknik bir konu ama sahte hesapların gerçek hesaplardan daha fazla olduğu bir ortamda bu sorunu çözecek devasa bir teknik yatırımı yapmak, bu iş için sosyal medya platform sağlayıcıların kaynak ayırmak isteyeceklerini de şahsen zannetmiyorum. Burada suçu işleyen sosyal medya platformunun kendisi değil kullanıcılardır. Platform ise bu suçun yayılmasına aracılık ettiği için ceza görme ile karşı karşıya kalmaktadır. Ya bunun sorumluluğunu alacak ya da operasyonu durduracaktır, değerlendirmeyi tabii ki kendileri yapacaklar fakat giderlerse de bu sefer ülkemiz ne yazık ki yasakçı ülkeler konumuna düşecektir.

Bir diğer sorun ise sosyal medya platformları sunucuların ülke sınırları içinde bulunma zorunluluğudur. Bu çözülmeyecek bir problem değildir fakat yine de tercih meselesidir, gerçekleşmeyebilir.

Sonuç olarak bu kanun değişikliklerinin sanal suçları azaltma yönünde etkisi olacağını söylemek çok zor fakat bu suçu işleyenlerin bulunması ve suçun cezasız kalmaması yönünde faydası olabilir. Ayrıca sürecin işleyişi sonucunda da bazı platformların kullanılamaz olabileceği ihtimali de az değil. Bir başka enteresan sonuç ise bu tür kanunların yürürlükte olduğu ülkelerde kanunlara en fazla karşı çıkanların marjinal uç noktalar olduğudur. Kanunların herkese aynı uygulanmaması konusunun ise hiç akla gelmemesi gerekir normal olarak…