“HER SONBAHAR GELİŞLİNDE BİR ŞEYLER DEĞİŞİYOR”

Sonbahar aylarının gelmesi ile birlikte, köklerini başka ağaçların gövdelerine veya köklerine dayamış olan bitkilerin kuruyup dökülmesi daha hızlı bir şekilde olur.

Üstelik sararıp dökülen sadece yapraklarda değildir. Yaprakların dökülmesi ile birlikte ağacın üzerinde yaşayan diğer bitkiler ev sahipliği yaptığı canlılar, parazitler, asalaklar gibi ne var ne yok ağaçlar ile birlikte yok olurlar.

Halbuki, zor zamanları atlatmış olan, kendi özverisi ile kocaman kocaman ağaçların altından, köklerini sağlam noktalara bağlamış olan ağaçlar öyle mi? Onları ne rüzgâr eğebilir ne yağmur nede dolu ve kar eğip bükebilir.

Kimi ağaçlarda vardır ki; köklerini sağlam noktalara bağlasa da bir süre sonra gösteriş merakına kapılarak, ne olduğunu anlamadan, gövdelerine giren kibir kurtçukları ile oradan oraya savrulurlar.

İşte tamda böyle zamanlardan geçiyoruz…

Ülkemizin bahçelerinde yetişen ağaçların kuruduğu hatta bünyesinde yer alan ekosistemi ile birlikte bir bir kaybolduğu haberleri, sürekli olarak kulağımıza geliyor.

Bu konuda en riskli bölge olarak Ankara’yı görüyorum. Çünkü baktığımızda kışlara hatta sonbahara bile çoğu zaman dayanamayan kavak ağaçları ile donatılmış her yer. Sizlerin de bildiği gibi kavak ağaçları sürekli boy verir. Sürekli uzar, uzar iken üzerinde birçok canlıya ev sahipliği yapar. Yaprakları uzun yaz gecelerinde çok güzel sesler çıkarır. Dinlemekten zevk alırsınız adeta. Gölgesi olmaz kavak ağaçlarının, sağlam bir gövdeleri de. Ama dinlendirir akşamları hafif hafif esen rüzgârda çıkardıkları sesler.

Bazen filmlere, festivallere de konu olurlar, replikleri buralarda da dillendirilir. Çok güzeldir onların seslerini dinlemek. Adeta huzur verir.

Ancak sonbahar geldiğinde ilk önce kuşlar terk eder kavak ağaçlarını. Sonrasında gövdesinde bulunan kurtçuklar. Sonrasında ise bizler…

Çoğu zaman iyi hatıralarını anmakla birlikte, bazen de burada olmamalıydı, belki de çınar ağacı olmalıydı bu ağacın yerinde diye düşünür ve umut ederiz. Belki kavak ağacından boşalan alana bir çınar dikilir diye. Bugüne kadar kamu arazilerinde, ağaçlandırma alanlarında çok görmedik çınar ağaçlarını ama bu hiç olmayacağı anlamına da gelmez.

Neden çınar peki?

Çünkü dediğim gibi çınar ulu’dur. Kökleri bir yerleşti mi toprağa onu oradan sökmek hiç kolay olmaz. O kadar heybetlidir ki; büyüler adeta yanından yöresinden geçenleri. İnsanlara huzur verir, gülümsetir çoğu zaman. Hem parazit, asalak vb. zararlıları da barındırmaz Çınar ağacı.

Bir kere ektiniz mi daha da arkanıza bakmanıza gerek kalmaz, çınar ağacını…

Ankara’da kavak ağaçları bir bir önce yapraklarını sonrasında gövdesini kaybediyor. Sonra görevliler gelip zaten olmayan kökünden sökerek talaş olmaya, atölyelere götürüyor. Ve biz ertesi gün gelmeden bu ağaçları unutuyoruz.

Teknokulis

Birçok Teknokentimizde yönetim kadrolarında gerçekleştirilen değişiklikleri duymaya başladık. Öyle görünüyor ki bunun ardı arkası gelmeyecek. Umarız bu değişimler, teknoparkların kurumsal yönlerine zarar vermeyecek şekilde gerçekleştirilir.