Merkez Bankası data altyapısı için ihale açmış ve ihaleyide biz almıştık. Sadece Merkez bankasının değil bankalar birliğinin de data ağ altyapısını kurmamızı istediler.
Merkez bankasının Ulus’taki merkez binasının yanısıra Beşevler ve İstanbul’daki birimleri de bu ağa dahil edildi. Çalışmalarımızı Ulus’taki Gençlik Parkı’na bakan büyük binanın -2 katında ayrılan bir sistem odasında yapıyorduk. Bizimle birlikte bir çok firma da aynı anda çalışmalara başlamış, salon adeta bir firmalar karışımı haline gelmişti. Sanırım switchler bir Japon firmasından alınmış ve salonun bir köşesinde de birkaç Japon mühendis sessizce çalışıyorlardı.
Biz modüllerimizi kurduk enerji verilmesini ve telekom bağlantısını beklerken bir yandan da yeni gelen yazılımı güncellemekle meşgulduk. Bir hayli yoğun ve telaşlı bir çalışmanın içindeyken Japonların oraya gelip birkaç yere bakıp, birkaç ölçüm aldılar. Ama ortalıkta ne bir cihaz ne bir kurulum olmamasını hayretle izliyorduk. Hatta bir defasında bir merkez bankası personeli birlikte çay içerken ‘’Bu japonlar da şartnamede belirtilen bitirme tarihine işi biraz zor yetiştirirler’’ diye hafif sitemli şikayette bulunmuştu. Evet süre bir hayli daralıyordu, biz sistemleri kurmuş son konfigürasyonlarla uğraşıyorduk. Son 1 hafta kalmıştı söz verilen tarihin bitmesine. Hafta başı geldiğimizde Japonlar masanın üzerine geniş bir kağıt sermişler, kenarda da üst üste yığılı cihazları duruyordu. Yanlarından geçerken masanın üzerindeki kağıda şöyle bir baktım. Kağıt bulunduğumuz odanın planı idi ve cihazlar sanki yerleştirilmiş gibi bir kroki çizmişler. Yanlış hatırlamıyorsam 2-3 gün yoğun bir şekilde çalıştılar ve sistemi çalışır vaziyette teslim edecek duruma getirdiler. Biz ise halen konfigürasyonlarla uğraşıyorduk. Neyseki süre bitimine birkaç gün kala hafta sonu da çalışarak sistemleri tamamlayıp Japonların kurup servise verdiği swithclere entegrasyonu tamamladık. Böylece hem merkez bankasının MERNET hem de bankalar arası para transferi için kurulan TICNET’i tamamlamış olduk. Bu arada SWIFT ne işe yaradığını o tarihlerde (1992) öğrenirken, bankalar o dönem sorunlu olduğu için sağolsun merkez bankasındaki bir arkadaşım “Bir bankaya faizli para yatıracaksan haberim olsun, biz bankaların durumunu burdan gözlemleyebiliyroz. Batma şüphesi olan bankalara para yatırmaman konusunda uyarırız” demişti. Ben de kendisine “Benim faizle pek işim olmaz ama yine de teşekkür ederim” demiştim.
SAYISAL LOTO
1996 yılına geldiğimizde Refah-Yol Hükümeti döneminde sayısal loto ihalesi açıldı. Milli Piyango sizin o kart bastığınız içinde ufak bir modem bulunan kutuların ihalesini bir polonyalı firmaya verirken, iletişim alt yapısını da doğal olarak Türk Telekom aldı. İletişim X.25 veri ağı üzerinden verilecekti. Ancak iş bir türlü ilerlemiyordu. Milli Piyango binası o dönem Kızılay’daydı ve biz sistemleri kurabilmek için TT’den haber bekliyorduk.
Foto: Abdullatif Şener ve Nazif Kurt
O dönem Maliye Bakanlığı’na Abdullatif Şener bey bakıyordu. Telekomcular birkaç toplantıya Milli Piyangocularla katılıp döndükten sonra durum anlaşıldı. İddia edilene göre Abdullatif Şener ihaleye karşı çıkmış. “Devletin kumar oynatması ve benimde bu işe alet olmamı kendimce doğru bulmuyorum” diyesiymiş. Bu durum Refah-Yol hükümetinde ufak bir kriz oluşturdu ama çözümünü çabuk buldular. Sanırım Tansu Hanımın önerisiyle Milli Piyango DYP’den Samsun milletvekili olan aynı zamanda Devlet Bakanı da olan Nazif Kurt’un bakanlığına devredildi. Sonrasında biz sistemleri hızla kurduk, bayilere de Polonyalılar sayısal loto kutularını monte ettiler. Uzun süre TURPAK şebekesinin TT altyapısında hizmet vermesinin en büyük nedeni de bu sayısal lotolar oldu.
Çok sonra TTNET de işe başladığımda sayısal loto işi ile birlikte Türkiye Jokey Klübü ihalesi karşıma çıktı. TJK ihalesini aldık ama Sayısal Loto ihalesine bu kez Esas Holding ile girdik. Ama maalesef kaybettik.