2010 yılında Şanlıurfa’da Cumhurbaşkanlığı’nın öncülüğünde ve Türk Telekom (TT) olarak bir aktivitemiz vardı. Akşam tarihi bir konaktan yapılmış otelimizde dinlendikten sonra sabah kahvaltısında TT iştiraklerinden Söbe firmasının kurucusu dünyaca ünlü dijital oyun yazarı Mevlüt (Dinç) Bey’le karşılaştık. Yanında hafif göbekli, sarışın, orta yaşlı ve güler yüzlü bir yabancı Mevlüt Bey’in İngiltere’den arkadaşı bir İngiliz. Mevlüt Bey uzun yıllar İngiltere’de dijital oyunlar üzerine çalışırken Holy Sword’un yazılımını yapan İngiliz’le de dost olmuş. Masalarına oturup sohbete başladık.
Resim:1 Holy Sword
“Neden buraya geldiğini” sordum İngiliz’e (İsmini hatırlayamadığım için böyle yazacağım). Yeni yazacağı dijital oyunların senaryosunda yeni konuları işleyecekmiş ve bazı tarihi mekanlardan, onların hikayelerinden esinleniyormuş. “Burada hayırdır?” diye soracak oldum. ‘’Göbekli Tepe’yi çok merak ettim, orayı göreceğim, biraz da arkeologdan bilgi alacağım ‘’ dedi. Saat 10:00 gibi minibüs geldi ve hep birlikte Göbekli Tepeye gittik. Kazı alanının biraz aşağısında bizi Alman arkeolog Prof. Dr. Klaus Schmidt karşıladı. Hemen girişte bir konteynerden bozma bir mekân vardı. Birlikte kazı alanına gittik. Kazı alanındaki T ve ters L biçimli anıtsal taşların üzerindeki figürleri İngiliz tek tek sordu. Arkeoloğa tarihsel geçmişini ve burada kimlerin nasıl, ne şekilde yaşamış olabileceklerini sordu. Bir yandan da telefonuna Klaus’un anlattıklarını kaydediyordu. Klaus kazı alanının dışında yukarı doğru çıkan yol üzerinde de kazılarını devam ettireceğini anlattı. Böylece “Holy Sword”un yeni konularına epey bir malzeme çıkmış oldu. 2014 yılında Alman Arkeoloğun kalpten öldüğünü gazetelerde okumuştum.
Resim:2 Alman Arkeolog Prof. Klaus Schimidt
Oyun tutkusu sanırım insanlık tarihi ile eşzamanlıdır. Sahra çölünde 5000 yıllık Mancala, antik Yunan, Mısır ve Roma uygarlıkları kayıtlarına geçmiş oyunlar bunun ispatıdır. Bizim çocukluk dönemimize gelecek olursak, en çok oynadığımız oyunların başında “Med veya şehirdeki adıyla çelik çomak” oynardık. Topaç’ı pek beceremezdim. Yatılı okuduğum Haydarpaşa Erkek Lisesi’nde ise etüt aralarında masanın üzerine kurduğumuz düzenekle para oyunu oynardık. Yazları köye geldiğimde tarladan artan zamanlarımda köyün çocuklarını toplar çeşitli oyunların yanı sıra ufak koşu yarışmaları, futbol vb. gibi oyunlar oynatırdım. Öyle ki köye geldiğimi duyan bütün çocuklar ertesi günü kapımın önünü doldururlardı.
1958 yılında Newyork Brookhaven Laboratuvarı’nda William Higinbotham, bilgisayarın ekranında zıplayarak hareket eden noktacıkları fark edince, bunlardan esinlenerek bir tenis oyunu tasarlamaya başlamıştır. İlk dijital oyun olarak tarihe geçen bu simülasyonun adı Tennis For Two'du
İlk etkileşimli oyun 1962’de yılında Steve Russell ve arkadaşlarının MIT’de (Massachussets Teknoloji Enstitüsü) yapmış olduğu Spacewar (uzay savaşı) oyunudur. Elektronik oyunlardaki artış Atari ile büyük hız kazandı. 1980 başlarında bilgisayar satışlarının artmasıyla birlikte Moskova Bilimler Akademisi’nden Alexey Pazhitnov Tetris oyununu yazdı.
Türkiye’de ise 1980 yıllarda hemen hemen hiçbir oyun yazılımı geliştirilmedi. Sonraki yıllarda biraz hareketlenme başladı. Sanırım ilk oyun Commodore 64 bilgisayarda oynanan Keloğlan isimli macera oyunu idi. 1992 yılında Digital Dreams, 1995 yılında İstanbul Efsaneleri (Lale Savaşçıları) isimli oyunda profesyonel öğeler içeren bir başka çalışmadır.
Yazımızın girişinde bahsettiğim Mevlüt (Dinç) Bey çalışmalarına İstanbul’da devam etmek üzere Türkiye’ye dönmüştür. İngiltere’de bulunduğu sürede Enduro Racer (1987), Last Ninja 2 (1988), HammerFist (1989), Time Machine (1990), First Samurai (1991), Street Racer (1994) ve SCARS (1988) isimli oyunları yazdı. Mevlüt Dinç ve ekibi 2002 yılında Türk karakterlerin yer aldığı bir dövüş oyununu uluslararası piyasalara sundu. Dual Blades isimli bu oyun Game Boy Advance Platformu için hazırlanmış olup halen tüm dünyaya Metro3D firması tarafından dağıtımı yapılmaktadır.
Resim:3 Mevlüt Dinç Bey’in “Hayat bir oyun” kitabı
BTK oyun sektörünün sorunlarını, 2018 yılında düzenlediği Digital Oyunlar Kongresi’nde ele aldı. Eski BTK Başkan Ö. Fatih Sayan’ın verdiği bilgiye göre dünyada 1 milyarın üzerinde insan dijital oyun oynuyor. Türkiye’de bu rakam 25 milyonu ulaşmıştır. Dünya genelinde dijital oyunlara karşı ilgi o kadar büyük ki, Xbox Kinect sadece 60 günde 8 milyon adet sattı ve Guinness Rekorlar kitabına “En hızlı satılan elektronik ürün” olarak girdi.
Türkiye oyun sektörü için cazip bir ülke. Ülkemizin en büyük avantajı genç nüfusu. Çok sayıda İnternet Cafe en çok zaman harcanan mekanların başında geliyor. Metrolarda sizin de dikkatinizi mutlaka çekmiştir; herkesin elinde bir akıllı telefon. Gençler sürekli oyun oynuyor.
Oyun sektörü sinema ve müzik sektörünü çoktan geride bıraktı. Netscribes araştırmasına göre, dijital oyun pazarı, %18.98 bileşik yıllık büyüme oranı (CAGR) ile 2022 yılına kadar 272,24 milyar ABD dolarına ulaşmaya hazırlanıyor.[1] Sektör büyümeye devam ediyor. Şu ana kadar yaşanan gelişmelere oyuncu olarak katıldık. Bu alana oyun üreticisi olarak katılmamız için gerekli şartlar sağlanmalı, yetenekli programcı, grafik sanatçısı ve senaristlerin bu sektöre yönlendirmeleri sağlanmalıdır. Üniversitelerimizde özellikle yazılım, bilgisayar bölümleri bu sektöre eğilmeli. Yatırımcılara da çok az bir yatırımla büyük karlar sağlayabileceği fikri oluşturulmalı. Dijital oyun yazılım ve üretim maliyeti düşük. Sektör çok iyi bir ihracat kalemi olabilir. Oyun programı yazan kurum ve yazılımcılar desteklenmeli. Ayrıca oyunların şiddet, müstehcenlik, kumar ve intihara teşvik etmemesi sağlanmalı. Çünkü dijital oyunlardan gelebilecek en büyük sıkıntı, çocuk ve gençler üzerinde oluşturabileceği olumsuz etkilerdir.