…BİR NEFES SIHHAT GİBİ…

Halk içinde mu'teber bir nesne yok devlet gibi

Olmaya devlet cihânda bir nefes sıhhat gibi.

Kanuni’nin bu dizeleri ile ne işimiz var diye aklınıza gelebilir. Malum salgın sürecinde çember daralıyor. Davetsiz misafir Corona virüs beni de ziyaret etti. Sağlığımızın, sıhhatimizin kıymetini bilelim ve özellikle salgınla ilgili uyulması gereken tedbirlere sıkı sıkıya uyalım…

Sosyal mecralarda pek yapmadığım bir şeyi 12 Ekim’de yaptım. Çünkü test sonucum pozitif çıkmıştı. Kendimle ilgili durumu sosyal medya hesaplarımdan paylaşmak zorunda kaldım. Sosyal mecralardan paylaşmamım nedeni virüsün çok hızlı yayılması ve bulaşıcı etkisinin fazla olmasıydı. Testin ardından hemen gerekli tedbirleri aldık ve hastalığı hızlıca atlattım… Bu süreçte telefonla arayan, soran her gün mesaj gönderen çok kıymetli dostlara, çalışma arkadaşlarıma ve aileme sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum…

15 Temmuz öncesi ve sonrası dikkate alındığında Türkiye’nin farklı şekilde sıkıştırılmaya çalışıldığını görüyoruz. Bu sıkıştırılmaları tek başına hükümete yüklemek pek sağlıklı olmayacaktır. Çünkü Dünya siyasi tarihi bir süreçten geçiyor. Bunu hep birlikte yaşıyoruz. Gelecek teknolojiyi üretenlerin olacak. Bu çok açık ve sarih bir şekilde önümüzde duruyor. Türkiye’de bu sürece hazırlık yapıyor.

Ülke olarak gelecekte var olmak istiyorsak, Türk Milleti olarak iddiamızı sürdürmek istiyorsak hazırlıklı olmamız şart. Bunun için; TÜBİTAK’ın yeni teşvik sistemi, Ar-Ge’ye ayırmış olduğu bütçe ile Teknoparklardaki firmalarımızın çalışmaları gelecek için umut veriyor.

Daha önceki sayılarımızda birçok kez gündeme getirdik ve konuyu derinlemesine işledik: Yerli ve Milli Üretim. Biz kavramları kullanmayı algı oluşturmayı pek seviyoruz. Geçmişe takılmadan, toplumu yanıltmadan, daha doğrusu kendimizi kandırmadan teknoloji üretiminde neredeyiz, neler yapabiliyoruz bunun doğru şekilde paylaşılması gerekiyor. Bu ülkede yerli ve milli üretilen her ürün bizleri son derece mutlu eder. Yapılan her çalışmanın da pozitif olarak desteklenmesi, sahip çıkılması gerekiyor. Bunların hepsi sözde kalıyor diyebilirsiniz ki doğrudur. Artık sözden çok eylemin oluşması gerek. Teknolojik ürünler kolay üretilmiyor ve sonuçları da hemen ortaya çıkmıyor. Uzun bir süreç ve bilgi birikimi gerekiyor. Yani eskiyen bir teknolojiyi yapmak önemli, ama onu yeni bir teknoloji gibi sunmak ise o kadar yanıltıcı… Şunu demek istiyorum kendimizi kandırmayalım… Bu ülkenin teknoloji geliştirmek için altyapısı müsait, yapabiliriz. Siyasi olarak devlet gereken desteği veriyor… Yani bu konuda söylenecek çok söz olsa da artık sözden çok yapılanlara odaklanmamız gerekiyor.

Bu salgınla birlikte bir kez daha gördük ki, gelecek haberleşme teknolojilerinin temel altyapısını, omurgasını oluşturacak olan fiber altyapıda. Herkes biliyor ki fiber olmadan 5G ve takip edecek sistemler eksik kalacak. Fiber altyapıya olan ihtiyaçlar, uzaktan çalışma ve eğitim gibi konular kış döneminde daha da kendini hissettirecek gibi gözüküyor. Soruna tek başına Türk Telekom’un sorunu gibi bakarsak yanılırız. Diğer operatörlerin yanı sıra belediyeler ve İl Özel İdareleri de konuyu sahiplenmeli. Yani sorun hepimizi ilgilendiriyor. Topu taca atmadan her kesim konuya sahip çıkmalı.

Cumhurbaşkanlığı Dijital ofisi Türkiye’nin dijitalleşmesi yönünde planlı bir strateji uygulama gayretinde. “Her şerde hayır vardır” misali sağlık alanında da ciddi bir mesafe alındığını görüyoruz. Bizim ülke olarak esas üretim tarafında, yani sanayi kısmında fabrikalarda dijitalleşme gerçekleştirmemiz gerekiyor.

Geçen ay iki önemli konu gündemimize girdi. Bunlardan birisi devletin stratejik olarak gördüğü firmalara müdahil olup yaptırımlarda bulunabilecek olması ki bu konuya hemen olumsuz bazı yaklaşımlar geldi. Diğeri ise sosyal medya mecralarının ülkemizde temsilcilik bulundurma zorunluluğu. Her iki konuda yapılan düzenlemelerin ülkemizin çıkarları doğrultusunda ne kadar gerekli olduğunu gelecekte göreceğiz. Bütün meselelere Türkiye merkezli bakılması gerekiyor…

Uzun zaman işgal altındaki öz Azerbaycan toprağı olan Karabağ’da ki haklı mücadelesinde kardeş Azerbaycan’ı canı gönülden destekliyoruz. Karabağ’ın azadlık mücadelesinde devletimiz gibi bizlerde Azerbaycan Türklerinin yanındayız…

Bu sayıda; “Yükselen Bir Trend: E-ticaret” konusu ele aldık. Malum olduğu üzere online ticaret, pandeminin ilk günlerinden itibaren tüketiciler için bir alternatif olmaktan çıkıp en önemli alışveriş seçeneği haline geldi. Türkiye ve dünyada e-ticaretin geleceğini sektörde faaliyet gösteren firma yetkilileri ile uzmanlara sorduk. Türkiye bulunduğu coğrafya itibariyle doğuyla batı arasında enerji köprüsü. Ülkemiz gelecek bu özelliğine uygun büyük bir toplantıya ev sahipliği yapacak. Enerji sektörün küresel devleri Eylül 2021’de İstanbul’da buluşacak. IEEE PES GT&D Uluslararası Konferans ve Fuarı’yla ilgili olarak İstanbul Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi ve İstanbul Etkinlik Başkanı Prof. Dr. Ömer Usta ile konuştuk. Her zaman olduğu gibi Kasım sayımızı da ilgiyle okuyacağınızı umuyorum…