ANKARA ANTLAŞMASI

Ankara Anlaşması son günlerde oldukça sık duyduğumuz, Türkiye’deki yetişmiş, eğitimli ve ülke ekonomisinin kalkınmasına, gelişmesine laftan ziyade somut katkıları olan ve yıllarca olabilecek, çok değerli, faydalı insan kaynaklarımızın yaşamlarını daha medeni ve gelişmiş olarak değerlendirdikleri ülkelerde sürdürmek, çocuklarının eğitimlerini daha net ve tahmin edilebilir sistemlerde gerçekleştirmek istediklerinden yurtdışına, özellikle de İngiltere’ye gitmek, göç etmek için kullandıkları en kolay ve pratik yöntemlerden birisi. 1963 yılında Türkiye Cumhuriyeti ile Avrupa Birliği arasında ve o zamanlar Türk halkının istihdam seviyesinin ve yaşam şartlarının iyileştirilmesini göz önüne alarak imzalanmış bir anlaşma. Bugüne kadar binlerce eğitimli insanımız ki büyük bir çoğunluğu Bilişim teknolojileri konularında uzmanlar, bu anlaşma şartlarından yaralanmak sureti ile İngiltere’de bir şirket kuruyorlar. İlk 1 sene çalışıp çabalayıp şirketi ayakta tutuyorlar, daha sonra ticari faaliyetlerinin bilançosunu raporlayıp ve tabii bir şekilde karlı olduklarını da gösterip 3 sene daha uzatma alıyorlar. Daha sonra ise bu uzatmalar sonsuz uzatmaya ve daha sonra da İngiliz pasaportu almaya kadar gidiyordu. Gidiyordu diyorum çünkü geçen hafta İngiltere İçişleri Bakanlığının aldığı bir karar ile bu iş o kadar kolay olmaktan çıkıyor gibi görünüyor. Artık süresiz oturma izni başvuruları kabul edilmeyecek. Bunun yanında bakanlık kendi işini kuran Türk vatandaşlarına süresiz oturma hakkı tanıyan yeni bir düzenlemeye de gidecekmiş, yani kazanılan haklar kaybolmayacak ama yeni başvurulara biraz zorluk çıkaracaklar.

Burada esas düşünülmesi gereken bir yandan “tersine göç” gibi kavramların içlerini doldurarak ve ülkemizdeki çalışma şartlarını iyileştirerek yurtdışındaki eğitimli Türk vatandaşlarını buraya çekmeye çalışırken neden ülkemizdeki kalifiye insanların sayısının her geçen gün azalmasını nasıl çözebiliriz, veya bu konu yetkililerimizi hiç endişelendirmiyor mu? Sürekli yerli milli ürünler yapalım, dışarıya bağlılığımızı azaltalım diyoruz, ithal ettiğimiz ürünlerin yerlisini yapanlara KOSGEB aracılığı ile 5 milyon TL vermeyi vaat ediyoruz, peki neden elimizdeki hazinelerin çarçur edilmesine seyirci ve kayıtsız kalıyoruz, bu gelişmeler için endişelenmiyoruz. Bu büyük bir müsriflik örneği değil mi? Bu insanlar kolay yetişmiyor, yıllarca okuyorlar, dirsek çürütüyorlar, sonra bir işe girip gerçek çalışma hayatını görüyorlar, teorik bilgilerinin pratik bilgi ve deneyimlerle pekiştiriyorlar, yaratıyorlar, üretiyorlar, başkalarına da öğretiyorlar, tam anlamı ile faydalı oluyorlar ve bir gün aniden İngiltere hiç çaba sarf etmeden bu değerlerin hem de en iyilerini seçmece usulü ile alıyor ve İngiliz ekonomisinin gelişmesi, İngiliz şirketlerinin gelişmesi için kullanıyor ve belki de bu şirketler bize, Türkiye’ye, bizim çocuklarımızın ürettikleri ürünleri satıyorlar. Bu çok acı bir şey, yetkililer de bu acıyı hissetmeliler ve en kısa sürede bu sorunu değerlendirmeli ve yarayı iyi edemeseler bile en azından kanamayı durduracak acil önlemler almalılar.

Bu beyin göçünün kalan sağlara yani bizlere de şöyle bir etkisi oluyor. Yurtdışında yaşamayı tercih eden gençlerin büyük bir çoğunluğu bilişimci ve hatta yazılımcı. Yıllardır biz yazılım konusunu stratejik sektör ilan edelim diyoruz. Yazılım sektörü giriş bariyeleri en düşük olan sektörlerden biridir, yazılım sektörü bacasız fabrikadır, bugün yatırım yap yarın hasatı topla diyoruz. Ama bu işleri yapacak insan kaynaklarımızın, yeterli olmasa da belli bir nitelikte ve nicelikte olduğunu varsayıyoruz. Şimdi bu iddiamızı revize etmemiz gerekecek. Artık yazılım sektöründe yeterli yetişmiş eğitimli insan kaynağını bulmakta zorluk çekebiliriz. Bunun örnekleri şimdiden görülmeye başlandı bile. Bilişim şirketlerinin gereksinim duyduğu pozisyonlar için teknik eleman ilanlarına başvurular çok sınırlı oluyor, bulunsa bile ücretler suni olarak yükseliyor. Tabii bu arz ve talep meselesi, çalışanların bir suçu yok ama sonuçta şirketlerin maliyetleri artıyor, bu da şirketlerin sunduğu ürün ve hizmetlerin fiyatlarına yansıyor, Yani yurtdışından, İngiltere’den bilişim ürünleri enflasyonu ithal etmiş oluyoruz. Yekililerin dikkatine sunulur.